Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Bölgesel bloklar ve dış ticaret

03 Mart 2021 - 06:52

Dış ticarette şubat performansı konuşuladursun, daha temeldeki bir meseleyi uyarılarla birlikte dile getirmenin şart olduğu bir süreçteyiz. Artık stoktan ne kadar üretim yaptığımızı ve kasaya kaç dolar koyduğumuzu değil, günün sonunda kasada kaç para bıraktığımızı ve sürdürülebilir dış ticareti gündeme almak zorundayız.

İşte bu çerçevede Ekonomi Gazetecileri Derneği olarak DEİK ile işbirliği içerisinde yürüttüğümüz toplantılar dizisine konuk olan DEİK Asean Çalışma Grubu Başkanı ve Türkiye – Tayland İş Konseyi Başkanı Cemil Çakar’ın söylemlerine dikkat etmek gerekiyor.

Dünyanın güç ekseninin Atlantik’ten Asya’ya kaydığına dikkat çeken Çakar, bu bölgeyle ikili ticaretimizdeki yapının açık verdiğini ve mutlaka masaya yatırılması gereğine işaret ediyor. 22 yıldır Asya Bölgesi ile çalışan bir iş insanı olarak bölgeye salt bir satınalma duygusu içinde yaklaştığımızı belirten ve bunun değiştirilmesinin zorunlu olduğunu vurgulayan Çakar, pazar potansiyelinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor.

Bölgeye yönelik esasen son dönemin en dikkat çekici gelişimi kısaca RCEP olarak nitelendirilen Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık. 15 üye ülke dünya nüfusunun ve ekonomisinin yüzde 30’unu oluşturuyor. Yani ortada çok ciddi etkileriyle bundan sonraki sürece damga vuracak geniş bir blok var.

Bölgenin dev ve entegre bir üretim üssüne dönüştüğünü ifaden eden DEİK Asean Çalışma Grubu Başkanı, menşei kriterinin önemine atıfta bulundu ve “Bir ürünün yüzde 40’ı, bloktaki ülkelerden birinde üretiliyorsa, gümrüksüz dolaşımı söz konusu olacak” dedi.

Bu yapının Türk üreticilerine ciddi bir rakip olacağına işaret eden Cemil Çakar riski bu başlığıyla ortaya koyarken, kolektif yapılar oluşturup, birlikte üretim yoluyla 2,2 milyarlık bir nüfusa hitap edebilmeyi de fırsat olarak nitelendirdi.

Bölgeye yönelik çok net dış ticaret açığı verdiğimiz ortada. Başkan Çakar, bunun alım – satım yöntemiyle kapatılmasının mümkün olmadığına dikkat çekiyor. Esas olarak ilişkileri geliştirip, değer yaratacak işlere imza atmanın ihtiyacını paylaşıyor.

Japonya’daki beyaz eşya üreticisi markamızı örnek gösteren Türkiye – Tayland İş Konseyi Başkanı, bu hamlenin sonuçta Japonlar’la ortaklığı da beraberinde getirdiği söyledi. Peki ne yapmalı?

Çakar, 3-4 KOBİ’nin akıl teri yaratarak bir araya gelmesiyle, bölge firmalarıyla işbirlikleriyle hamle yapmasının önemine değindi. Ayrıca söz konusu olan ortaklık, teknoloji aktarımını da sağlıyorsa, devletin teşvik mekanizmasını da değiştirerek bunu desteklemesi gereğini paylaştı.

Son dönemde artan bir moda olan şirket satışları ile ilgili önerisi de paylaşan Çakar “Firmalarınızı satmayın. Şayet hisse devrediyorsanız, oradaki şirketten de hisse devralın” dedi. Asya’yı öğrenmek gerektiğini söyleyen DEİK Asean Çalışma Grubu Başkanı şu uyarılarda bulundu:

“Dünya genelindeki bölgesel bloklaşmanın dış ticareti etkileyeceği kesin. Mümkün olduğunda stratejik kümelenmelerin içinde yer almak lazım. Bölgeselleşmeyi görmezden gelemeyiz. Afrika’dan Amerika’ya, AB’den Asya’ya kadar her yapıda, o yapıya uygun stratejiler geliştirmeliyiz.”

Yani özetle Asya’da büyük bir potansiyel var ve Başkan Çakar’ın tek isteği, ‘dönüp orada ne oluyor diye bakmamız’. Çünkü gördüklerimizin içinde tehditler de fırsatlar da var. Mesela biz pandemiden tedarik noktasında kazançlı çıkacağımızın hayalini kuruyoruz.

Oysa DEİK Asean Çalışma Grubu Başkanı’nın anlattıklarından anlıyoruz ki, bu tip yapılanmalara alışık olan ve sistemlerini buna göre oluşturan Asya ülkeleri herkesten önce üretime geçti bile. Bu da ezberi bozuyor.

Yetmiyor; yarına da çalışıyorlar. Mesela Tayland 55 milyar dolarlık yatırımla 12 alanda geleceğin Tayland’ını inşa ediyor. Biyokimyasallardan siber güvenliğe, robotlardan fintech girişimlerine kadar geleceğin sektörlerini akıllı şehirler, akıllı vagonlar gibi geleceği anlatan konu başlıklarında kurguluyorlar.

Özetle bloklaşma dünyadaki yeni dış ticaret modeli. Bu sahanın içinde kalmak ise alıp, satmak ya da salt ithalat-ihracatla içinden çıkabilecek bir özellikte değil. Ortak gelecek ve ortak üretim modellerini yaygın bir biçimde kurgulamak gerekiyor. Bunların içinde de potansiyeli en yüksek alan Asya.

Pay mı almak istiyoruz? Nasıl mı başlayacağız? Cemil Çakar tek cümleyle başlangıç noktasını özetliyor. Diyor ki: “Yeter ki yönünüzü döndürün ve oradaki gelişmelere mercek tutun.” Bence çok akılcı. Ya da geleneği bozmayın ve ne aldık-ne sattık onu konuşun. Ama ne zamana kadar konuşursunuz; işte orası şüpheli.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum