Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Biz hariç herkes hatalı

11 Temmuz 2024 - 15:51

Dünya ekonomisi dönüşürken, şirketler yeni yönetim anlayışlarını tartışırken, yönetişim gibi kavramlar geliştirilip, patronculuk oynama devrinin geride kaldığı bir kapıyı aralamışken, görüyoruz ki, Türkiye’nin ekonomi yönetimi ve bağlı kurum yöneticileri 20. yüzyıldan kalmış zihniyetle, yeni yüzyılın ülkesini yaratamayacaklarını anlayamıyorlar.

Hangi meseleyi konuşursanız konuşun, sürekli bahane üreten, elinde yetkisi olan, parası olan, ama asla sorumluluk üstlenmeyen bir yaklaşım içerisindeler. Son olarak bunun tezahürünü TÜİK Başkanı’nda gördük.

Mesele o kadar cesaretlenmiş ki, artık hatalı söylemini bile kenara bırakıp, tıpkı ekonomi yönetiminin tavrı gibi suçlayıcı ifadeler kullanmaktan imtina etmiyorlar. Enflasyon şirketlerin aşırı kar peşinde koşmasından kaynaklanıyormuş.

Öncelikle yeni dünya ekonomisinde aşırı kazançların mümkün olmadığını öğrenememişler. O nedenle zaten yeni ekonominin içerisinde dijitalleşme temelli zihniyet dönüşümünde verimlilikten söz ediyoruz.

Bir çırpıda suçladığı reel sektörün, hangi şartlar altında fiyat yapmaya çalıştığını düşünmeden, bir yıl içinde yüzde 70’e yakın maliyet enflasyonunu hokus pokusla nasıl yok ettiğini anlatmadan, TÜİK Başkanı çıkmış ‘fırsatçılar’ oynuyor.

Öncelikle artık bu tavrın kabak tadı verdiğini belirtmem gerekiyor. Dış pazarda fiyat veremeyen, iç pazarda tüketicisi gelir nedeniyle tamamen çökmüş olan bir reel sektörün ne kadar büyük marjları olabilir?

Zaten işin doğasına aykırı... Kast edilen beklenti enflasyonu yaratan, olası maliyet bindirmeleriyse, orada da dönüp hem TÜİK, hem de ekonomi yönetimi aynaya bakacak. Çünkü onun da iki nedeni var.

Birincisi öngörülemezlik... Hiç kimse üretip sattığı malı, tekrar rafına koyarken nasıl bir maliyetle karşı karşıya kalacağını hesaplayamıyor. Neden? Çünkü ülkedeki veriler gerçeği yansıtmıyor.

İkincisi iç piyasayı enflasyonla mücadele ediyoruz derken çökerttikleri için, tüketici satın alma gücünü tamamen yitirmiş. Bu nedenle iş hayatında da, tüketici firma ilişkisinde de uzun vadeler devreye girmiş.

Vade niyetle olmuyor. Günün sonunda çıplak fiyatın üzerine vade farkları geliyor ve bu da doğal olarak enflasyonda yukarı yönlü bir baskı yapıyor. Memlekette her şeyin yolu gayet güzel bulunmuş.

İnsanlar geçinemediklerini söylüyor, krediye yönlendiriliyor. Krediler kritik noktaya geliyor, krediyle dönen insanların kredisini kesiyor ve diyorlar ki: Çok harcıyorsun. Harcama kalemleri ortaya çıkıyor. Gıda, kira, ulaştırma... Biraz daha sabır istiyorlar.

Gelirlerine iyileştirme isteniyor ‘abartmayın, siz de çok açgözlüsünüz’ noktasına gelen söylemler geliştiriliyor. Esnaf, firmalar fiyatlarına maliyetleri yansıtıyor, isimleri ‘fırsatçılara’ çıkıyor ve arka arkaya baskın yiyorlar.

Ülkede dış siyasetten ekonomiye kadar her konuda, herkes hatalı, hatta suçlu, ama parayı, yetkiyi elinde bulunduran sorumsuz sorumluluk örneği sergileyenler sütten çıkmış ak kaşık. Gençlerle çalışmadığını söyleyen reel sektör mensuplarına verdiğim bir örnek var.

İşletmeleriniz, yönetim anlayışınız değişmek zorunda. Yoksa yok olacaksınız. 20. yüzyılın patronculuğuyla, teknolojinin içine doğan 21. yüzyıl insanlarını çalıştıramazsınız. Dinleyenler dönüşmeye çalışıyor. Dinlemeyenler ülkeyi yöneten yaklaşım gibi hızla iflasa sürükleniyor. Mesele bu kadar basit.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum