Araştırmacı Yazar, rahmetli Aytunç Altındal’ı çok severdim. Kendisi Türkiye’ye her geldiğinde televizyon programımda konuğum olurdu.
Elbette program dışında yaptığımız sohbetler de tadına doyulmaz cinstendi. Ama onlar bana kalsın.
Aytunç Hoca, programın bir yerinde mutlaka şunu söylerdi: “Çetin buraya kadar gelmişken bir komplo teorisi söylemezsem olmaz.” Çoğunlukla sonradan gerçek çıkan bu komplolar, belki de programların en keyifli anını oluşturdu.
Şimdi kendisini anarak, ben de son dönemin en tartışmalı konularından biri olan ve Bitcoin ile markalaşan kripto paralar hakkında bir komplo teorisi kurmak istiyorum. Yazıda Bitcoin bir simge olarak kullanılacak ve kripto paraları temsil edecektir; bunun altını çizeyim.
Öncelikle Bitcoin ile ilgili fikrimi paylaşmak isterim. Bu meseleye bugün ve yarın olarak iki ayrı pencereden bakmak gerektiğini düşünüyorum. Bugünü konuşursak çok flu, bir o kadar da kazançlarıyla herkesi iştihlandıran yanını görmek gerekiyor.
Şahsi kanaatim odur ki, bugünün dünyasında gittikçe daha fazla yayılacak ve son noktaya gelmeden önce de, küresel bir soygunun en önemli enstrümanı olarak kullanılacaktır. Dünyanın bu para sistemi üzerinden hedge fonlar misali ikinci büyük bir soygunu yaşayacağına inanıyorum.
Bu süreçte elbette para kazananlar olacak. Ama bu bir ‘papaz kimde’ oyunudur. Oyun bittiğinde papaz kimin elinde kaldıysa o, oyunu kaybedecek. Gelelim yarına ilişkin görüşü açıklamadan önce komplo teorisine…
Piyasaya yeni bir haber sürüldü. Son dönemdeki yüksek artışta Kuzey Kore’nin parmağı aranıyor. İddialar o yönde ki Kuzey Kore bu yolla çok büyük paralar kazanıyor ve Bitcoin’i ambargoyu delmenin yolu olarak kullanıyor.
Mümkün mü? Olabilir… Fakat haberin sunuluş biçimine baktığınızda alt metinleri doğru okumakta fayda olduğunu düşünüyorum. Yaratıcısı bir şehir efsanesi olan bu para sisteminin patenti Kuzey Kore’de olabilir mi?
Bunun yanıtını bulmak için kripto paraları oluşturan altyapıya bakmak gerekir. Bu paralar dijital ortamda hareket ediyor. Öyleyse mutlaka bir bilişim altyapısının kullanılması gerekiyor.
Tam tersi söylense de Bitcoin sistemiyle ilgili takibin yapılmadığını düşünmüyorum. Yani dünyanın herhangi bir yerinde bir insanın hangi tuvalete gittiğini bileceksiniz, ama milyarlarca doların söz konusu olduğunu bir ortamda bilgi sahibi olmayacaksınız; öyle mi?
Bu hiç inandırıcı değil? O zaman doğru adresi bulmak için dünya dijital altyapısını ve bilişim sektörünü, finansla birlikte elinde tutanlara göz atmak gerekiyor. Yükselen doğu ekonomilerinde benzer çalışmalar olduğunu biliyoruz; fakat ben bunların da birbirinden çok habersiz olduğu kanaatinde değilim.
Yani bir anlamda soğuk savaş dönemindeki gibi, kimse kimseyi bilmiyor ama herkes birbiri hakkında bilgiye sahip durumu var.
Peki bu büyüklükte bir işlem hangi dijital sistem üzerinden yapılıyor? Kuzey Kore manipülasyon yapıyor olabilir ama sistemi yönetecek gücü yok. Kimin var; ona bakmak lazım. Burada halen batı paktının hakim olduğunu biliyoruz. Bunun da üzerinde çift taraflı çalışan, fikir grubu adı altındaki küresel sermayelerin, yani cehennem sahibi bankerlerin varlığı açık.
Öyleyse bu işin merkezi yüksek ihtimalle ABD, İngiltere ya da İsviçre’de olabilir. Bugünkü dünya finans sisteminde Londra, New York gibi klasik noktalar olmakla birlikte, Nevada’da bankacılık güçleri adına bir toplanma başladığı da konuşulur oldu. Nevada’ya dikkat etmek gerekiyor.
Gelelim komploya… Tezimi hatırlatmam gerekirse, Bitcoin sistemi yoluyla dünyada büyük bir soygun yapılacağını düşünüyorum. Fakat bu soyguna bir de hırsız bulmak lazım. Kuzey Kore bunun için güzel bir kurban olabilir. Kesin mi? Elbette değil, ama algısına bakarsanız güzel aday.
Film bittiğinde muhtemelen denilecek ki “hiçbir merkeze bağlı olmayan bu sistem çok tehlikeli. Gördüğünüz gibi terörün (!), nükleer silahlanmanın (!) finansmanında ve dünyayı soymakta bile kullanılabiliyor. Öyleyse buna bir kural getirmek gerekir.”
İşte soygunun ardından bu sefer, soygunu yapanlar kuralları yazacak ve ortak bir merkeze bağlı olarak tek bir dijital para sistemine geçilecek. Bu da küresel sermaye olarak bilinen ailelerin ya da grupların tek dünya düzenine atılmış büyük bir adım olacak.
Meseleyi düşünürken, internet üzerinden yönlendirilen insan tipi, ticareti, yapay zekayı da hesaba katmanızı öneriyorum. Bu sisteme geçilirse merkezin doğuda mı, batıda mı olduğunun çok önemi yok.
Belki de bazı ülkelerin, ki ağırlıklı olarak yükselen doğu ekonomilerinin kripto paralara ya da geleceğin tabiriyle dijital paraya mesafeli davranmasının veya kendi kripto parasının peşinde koşmasının nedeni budur.
Dedim ya bu bir komplo teorisi. Bu söylediğimi deli saçması bulabilirsiniz. Belki de üzerine bir şeyler koyabilirsiniz. Hatta saçma bir komplo da diyebilirsiniz. O zaman ben de yazıyı Aytunç Hoca’nın tabiriyle bitireyim. Adı üstünde komplo; ben söyleyeyim de…
FACEBOOK YORUMLAR