Son dönemlerde duyduğum en güzel haber; TÜBİTAK destekleri sayesinde yurtdışına kaçan beyinlerimizin geri dönüşü…
Bu öylesine önemli bir konu ki, satır aralarında kaybolup gitmemeli…
Bu nedenle insan ayrıntılarını bilmek istiyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün az da olsa aktardığı bilgiye göre 2013 yılında 117 Türk araştırmacı dönüş için başvuru yaptı. Bunlardan 74’ünün desteklenerek dönüşü sağlandı. 31 başvurunun da değerlendirme aşamasında olduğu belirtiliyor.
Şimdi buraya kadar her şey güzel ama yetersiz… Çünkü gelen beyinler öyle yabana atılacak cinsten değil. Kriterlere baktığınızda deneyimli olanlara ilaveten yurtdışında en az 6 yıllık Ar-Ge deneyimi yüksek lisanslı ya da en az 4 yıl yurtdışı Ar-Ge deneyimine sahip Türk araştırmacılar başvuru yapabiliyor.
Gelen başvurulara bakıyorsunuz yüzde 75’i ABD’den… Bunu Almanya, Kanada, Avusturya, İngiltere, İtalya gibi ülkeler izliyor. Çin ve Japonya’dan da başvurular var. Fakat biraz daha detaylı bilgilendirme yapılmasında fayda görüyorum. Mesela bu araştırmacılar hangi hususlarda araştırma geliştirme faaliyeti içindeler?
Patente konu olacak çalışmaları var mı? Hangi aşamaya kadar gelinmiş? Eğer yol alındıysa bahsi geçen ülkelerle ortak patent uygulamasını da açık bırakarak, yeni bir teknolojik gelişim sağlamak mümkün mü?
İlginç olan bir yan daha var ki, başvuruda bulunanların yüzde 88’i üniversitelere dönüş yapıyor. Kabul edilenlerin içinde 16 araştırmacıyla ODTÜ birinci sırada… Hani şu Başbakan’ın bir türlü beğenemediği üniversite…
Eğer gelenler üniversiteye dönüş yapıyorsa bazı çekinceler de ortaya çıkıyor. Türkiye’deki üniversite anlayışı içerisinde özgürce bilimsel çalışma yapabilecekler mi? Gerekli olanaklar kendilerine sağlanacak mı?
Petrol arıyoruz diye apar topar yollanan Piri Reis’in teknolojik yatırımı için 200 bin TL’lik gümrük nedeniyle bekletilen talebini biliyoruz. Ayrıca uluslararası literatür takip edebilecek maddi olanakları olacak mı?
Yapılan gelişmelerin endüstriyel hale gelmesi adına üniversite – sanayi işbirliği sağlanırken, yurtdışından gelen bu araştırmacılar yine ranta kurban edilecek mi? Zira yurtiçinde de son derece değerli bilim insanlarımız var ve gördükleri muamele ortada… İnsan ürküyor…
Hepsinden önemlisi eğer iyiniyet varsa ve bu insanlara sahip çıkılacaksa siyasetinden medyasına, reel sektöründen bilimsel kuruluşlarına kadar herkesin destek vermesi gerekiyor. Sabırla, kısa süreli çıkarlar peşinde koşmadan, para aklamaya alet edilmeden, siyasete kurban edilmeden bu araştırmacıların sahiplenilmesi şart.
En önemlisi bu Türk araştırmacıların konuları, çalışma alanları ve faaliyetleriyle ilgili bilgi sunulmalı. Çünkü bu ülkede aniden intihar edenleri (!) de, uçağı düşenleri (!) de gördük. Derdim o ki, bir adım atıldıysa dünya çapında bir iş de ortaya çıkacaksa, insanlar yalnız bırakılmasın, ötekileştirilmesin.
Zira dünya çapındaki insanlarımıza ne yaptığımız, nasıl davrandığımız Fazıl Say örneği ile ayan beyan ortada… Gerçekten değerli beyinler ise, siyasete kurban edilmesinler. Neden mi? Bu ülke değerini yemeyi çok iyi bilir de ondan… İşte bu nedenle korkuyorum. Beynimiz döndü derken, yine aklımızı yitirmeyelim.
FACEBOOK YORUMLAR