Suudi Arabistan’dan 5 milyar doların ucu görününce Bakan Nebati’nin o mutlulukla aklı karışmış olmalı. O sevinçle öyle açıklamalar yaptı ki, bence dünyada bile şaşkınlıkla karşılanması muhtemel.
Bakan Nebati’nin açıklamalarına gelmeden önce Suudlar’ın 5 milyar dolarlık mevduatını bir ele almak gerekiyor. Dünyada sıcak paranın bol olduğu dönemde, tüm gelişmekte olan ülkeler gibi bizim de para çektiğimiz, bunu finansman yapmak yerine, harcayarak borç yaptığımız süreçlerden paranın parkına sevinir hale geldik.
O arada eldeki döviz rezervlerininin satılmasından net hata noksan adı altında milyarca dolar sokmaya, para bulmak için yabancı kuruluşlara yetki verilmesinden, eksi bakiyelere neden olan kısa vadeli swap anlaşmalarına, ihracatçının gelirini TL’ye çevirip kur riskine büründürülmesinden KKM diye bir şey icat edip hem kurun arttığı hem de 91 milyar TL ödediğimiz süreçlerden geçerek geldik buraya.
Şimdi neye seviniyoruz? İşin siyasi etik tarafını bir kenara bırakırsak Suudi Arabistan’ın 5 milyar doları mevduat olarak Türkiye’ye getirecek olmasına. Yani parasını Türkiye’ye park etmesine…
Tam bu aşamada cevabını bilmediğimiz, ama yanıtı tek olan ve verilmesi gereken iki soru var. Birincisi neden; ikincisi faiz kabul etmeyeceklerini düşünürsek ne karşılığında? Şöyle düşünün: Bankaya birikiminizi mevduat olarak koydunuz; enflasyonun yüksek olduğu bir ülkede mutlaka karşılığında en azından değerini koruyacak bir çıpa istersiniz.
Bugünkü bankacılık sistemi içinde ya altına endeksli bir yapı, ya faiz ya da faizin hülle yapmış hali olan kar payı sunulur size. Ama parayı bedava bankaya park eder misiniz? Elbetteki hayır. Peki Suudlar niye etsin? Bunun mutlaka bir cevabı olmalı.
Cevabı gelir mi bilinmez ama dönüp Bakan Nebati’nin o heyecan ile sarf ettiği heyezan dolu sözlere bakalım. Bakan, tüm dünyanın faiz konusunda bizi örnek aldığını söyledi. Herkes faizi yükseltirken, faizi düşürerek uygulama dışı bırakan bir yaklaşımı nasıl örtüştürdü; bilemedim.
Açıklamayı biraz daha dikkatli okuduğumda, sunduğu gerekçeyi gördüm; daha bir düşünceli hale geldim. Çünkü Bakan, herkesin enflasyonun altında faiz verdiğini ve bunu da bizi örnek alarak yaptığını söylüyordu.
Öncelikle biz enflasyonun altında faiz vermiyoruz. Biz yok hükmünde bir faiz açıklıyoruz ve bunun da piyasada karşılığı yok. Hiç kimse o oranlarda faizle kredi bulamadığı gibi, artan risk nedeniyle finansmana da erişemez hale geldi.
Dünyanın enflasyondan daha az faiz vermesine gelince… Bu ülkelerin neredeyse sıfır noktasından, hatta eksi faizden bu hamleyi yaparak bir strateji uyguladıklarını Bakan Nebati bilmiyor olamaz.
Faizi yükselterek enflasyondaki yükselişin durmasını ve süreç içinde yaptıkları diğer uygulamalarla gerilemesini ve faiz ile enflasyonun sıfır noktasında buluşmasını amaçlıyorlar. Bu nedenle enflasyon yükseldikçe, faiz yükseltmeye devam edeceklerinin mesajını veriyorlar.
Yani faizi çok isteyerek yükselttiklerini sanmıyorum. Sadece nötr noktayı yakalamaya çalışıyorlar ve bunu yaparken, enflasyonu tetikleyen diğer etkenleri de verimlilik, alternatif enerji gibi başlıklar altında dizginlemeye çalışıyorlar.
Bizde uygulandığı söylenen hangi ‘oks’a ait oduğu belli olmayan sistemle, gelişmiş ülkelerin uyguladığı strateji aynı değil. Bakan Nebati’nin ya aklı karıştı; ya resmi okuyamıyor ya da konuyu kavramakta güçlük çekiyor.
‘Bizim yöntemimiz bu’ deyip işin içinden çıkabilirsiniz. İnanan olur; inanmayan olur. Sonuç alırsınız ya da almazsınız. Ama başkalarının, yaptığınızın tam tersini uygularken, sizi örnek aldığını söyleyemezsiniz. Zira bu sözleri sarf etmek, farklı bir cesaret türü olur.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR