Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Asgari ücrette gerçekçi rakam ne?

01 Aralık 2022 - 05:56

Asgari ücrette görüşmeler başlıyor. Farklı rakamların telaffuz edildiği ücretlendirme, pazarlık temaşasının ardından nasıl belirlenecek, ne oranda açıklanacak hep birlikte göreceğiz.

Bu tartışma başladığından beri herkes spor toto oynuyor ve olası rakamlar üzerinden tahmin yürütmeye çalışıyor. Kumarhane ekonomisine dönmüş bir ortamda, ücretlendirmenin de böyle tahmin ediliyor olması çok şaşırtıcı değil.

Ücretlendirme ifadesinin tekrar altını çizmek isterim. Çünkü bu kanunda öngörülen angarya sınırı olmayacak. Ne yazık ki Türkiye’de çalışanların ortalama ücreti şeklinde belirlenecek.

Halen açlık sınırının altında olan ve yılbaşından beri de, arada artış yapılmasına rağmen o sınırın üzerine çıkamayan bir geçim endeksi üzerinden ekonomi tartışması yapmak da anlamını yitirdi.

Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin de kendisine sorulması üzerine yorum yaptı. Şimdi gelelim çelişkiler manzumesine... İşçi, işveren ve kamunun bir araya gelerek yapacağı bir pazarlık öncesinde bu soru Bakan’a niye sorulur?

Siyaseten bir karar verileceğinden ve oradaki görüşmelerin son yıllarda bir tiyatroya döndüğünden herkes o kadar emin ki, soruyu kimse garipsemedi. Mesela eskiden minimum enflasyon oranında olacağı ve üzerinde pazarlıkların yürüyeceğini herkes bilirdi.

Şimdi iktidarın destekçisi partilerden biri yüzde 50 oranlarını telaffuz etti ve yine kimse şaşırmadı. Rakamsal komediye değil, masada hiç olmayan birinin yorum yapmasına şaşırılmamasından söz ediyorum.

Bakan Bilgin ise soruyu yanıtlarken “Hayali değil, gerçekçi bir rakam üzerinde durmak lazım” sözünü sarf etti. Bu o kadar muğlak bir söz ki, eleştiri de, alkış da mümkün.

Bilinmezlik ‘gerçekçi’ ifadesinden ne kast edildiğinde gizli. Hiçbir rakamın ve istatistikin gerçeği yansıtmadığı bir ülkede, Bakan bu gerçekler üzerinden mi yorum yaptı; yoksa alışılageldiği ölçüde enflasyon artı pazarlık oranlarını mı kast etti? Açıklanan enflasyonunun satın alma gücündeki erimeyi gerçekten ifade etmiyor olmasına girmiyorum bile.

Yanıtın devamında Bakan ‘işletmelerin ödeyebileceği bir ücret arayışındayız’ dedi ve bu da Araf’ta bir açıklama... Zira işletmeler mevcut durumda bu rakamları bile ödemekte zorlanıyor. Çünkü gerçekçi bir destek olmadığı gibi, halen asgari ücret vergilendirme dışı da bırakılmadı. Öte yandan reel sektörün çalışanıyla işvereniyle yine baş başa bırakılacağının da itirafı gibi.

Lakin bu haliyle yürütülen tartışmada, tartışmaya imkan bırakmayan bir durum tüm netliğiyle ortada duruyor. Yapılacak bir artışta, her iki kişiden birinin ücreti olan, açlık sınırının altındaki, kanunda angarya sınırı olarak belirlenen rakam alanı tatmin etmeyecek, verenin de vermesine imkan bırakmayacak.

Şayet bir ülkede gerçeklerle hayaller birbirine karışmışsa, fikir tartışması tatile çıkmışsa ve o ülkede angarya sınırındaki ücretlendirme açlık üzerinden gündeme geliyorsa, ama o ücret verenin de gücünü aşıyorsa diyecek bir şey kalmıyor.

Geriye arda kalan siyasi şovdan başka bir şey değil. Zira sorun da, çözüm de kimsenin umurunda değil demektir.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum