Türkiye’nin marka şehirler yolculuğunda ilk 5 sayılsa, bilinirlilik açısından bence iki numaralı şehridir Antalya... Elbette bunda turizm sektöründen kaynaklanan tanınırlığın da çok büyük etkisi var.
Ülkede hangi şehrin yöneticisi ile konuşsak, söz konusu olan turizm ise Antalya gibi olmak istiyor. Elbette bunun ciddi bir hata olduğunu düşünüyorum. Çünkü her şehrin potansiyeli de, elindeki olanaklar da farklı. Buna göre bir yapı kurulması lazım.
Ama turizmin başkenti sayılabilen ilin ortaya koyduğu tavır, pandemiden ciddi dersler alındığını ve açılım yapma ihtiyacının belirdiğini net bir biçimde gösteriyor. Geçtiğimiz hafta sonu Ekonomi Gazetecileri Derneği olarak Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin ile bir araya geldik.
ATSO Başkanı’nın paylaştıkları, ilin büyük bir vizyon dönüşümünün sancılarını taşıdığını gösteriyor. Tarım ve turizm olarak öne çıkan il, yazılım, bilişim, tekne yapımı gibi birçok sektörle atılım arzusunda.
Türkiye’de üretilen örtü altı üretimin yüzde 40’ını karşılayan, turizmde önemli bir pay sahibi olan, ama 2020 senesini çok da hoş geçirmeyen il, insansız deniz araçları imalatından savunma sanayine kadar başarılı üretimlerinin yanında 80 metreye kadar yat üretimiyle de ihracatlara imza atıyor.
Geçen sene turizmde 17,5 milyon turisti ağırlamaya hazırlanırken, 3 milyon 380 binde kalan ilin, 2019 ivmelenmesini göz önüne alarak pandemi öncesi yatırımlarla sürece yakalandığını hatırlatmak isterim. Bu çok önemli bir sorun.
Fakat her zaman altını çizmeye çalıştığım bir gerçek var. Sorunlar olabilir; mühim olan sizin buna nasıl yaklaştığınızdır. Planlı ekonominin güzel bir örneğini sergileyen Antalya 2021 - 2024 planını yapmış bile.
Üstelik içinde yeşil ekonomi, döngüsel ekonomi, dijital dönüşüm, KOBİ’ler için yapay zeka paketleri de olan bir planlamadan söz ediyoruz. Bu vizyon içerisinde Davut Çetin’in anlattıklarında en çok ilgimi çeken ise Antalya 4.0 oldu.
Veri ekonomisinin önemine dikkat çeken Çetin, Antalya’nın veri toplama konusunda pilot il olabileceğini söylüyor. Turizm ve tarımda başkent olma özelliği taşıyan şehrin elinde istenen ölçüde verisi olmadığına inanabiliyor musunuz?
Çetin “Veriyi toplamadığımız sürece karanlıkta yol arıyoruz” diyerek önemli bir konuya işaret etti. Antalya’nın her alanında verinin söz konusu olduğunu, ama toplanıp işlenmediği için ne yapılacağının bilinmediğini söyleyen ATSO Başkanı, önemli bir diğer hedefi de paylaştı.
Doğru bir veri yönetimiyle tarımsal teknolojilerle ilgili bir merkez olunabileceğini söyledi. Yine işin turizm boyutuna baktığınızda şu vizyonu çok önemsedim. Dedi ki Davut Çetin:
“Antalya’nın turizm sezonu 7 aydır. Geri kalan 5 ay atıl olarak bekler. Bu 5 aylık sezon için bir dijital köy yapsak ve dünyadaki dijital zenginleri burada ağırlasak fena mı olur? Gelsinler 5 ay boyunca yazılımlarını bu köyde yapsınlar.”
Ne güzel bir öneri değil mi? Ama tek başına yetmiyor. Çünkü Türkiye’nin dijital altyapısının dünyada 59. sırada olduğunu hatırlatıyor ve “bu altyapıyla bunu nasıl yapacağız” diye soruyor.
Her başlıkta kritik anahtar ise şehirlerin şehirlerden yönetilmiyor olması. Bunun zaruri bir ihtiyaç olduğunu dile getiren ATSO Başkanı Davut Çetin, gelir kaynaklarının bütçe olarak hatırı sayılır ölçüde şehirde kalmasının da önemini hatırlattı ve “Biraz daha yerelden yönetmeyi hatırlamamız lazım” dedi.
Antalya’nın kanayan bir başka yarası ise Expo’dan kalan binalar. 1 milyon 100 bin metrekarelik atıl bir alanın elde kaldığını söyleyen Çetin, binalarda çürümenin de başladığı konusunda uyarılarda bulundu.
Bir ara film stüdyosu olarak kullanımının öne çıktığını, bunun sürdürülebilir olmasının önemli olduğunu söyleyen ATSO Başkanı, aksi takdirde buraya yönelik projelerinin dikkate alınmasını istedi. Ne onlar?
Mesela Antalya’nın biyoteknoloji için tarım vadisi oluşturabilme ihtimali bunun önemli bir çıktısı. Tarımsal teknolojilerle ilgili bir merkez de olabilir. Bir an önce karar mekanizmasının devreye girmesini isteyen Davut Çetin “Dünyada expolar, sonrası düşünülerek yapılıyor. Bizim ise bu alanda ciddi bir sürdürülebilirlik problemimiz var” dedi.
Davut Çetin ile meslek liselerine yönelik farklı bakış açılarından Antalya limanındaki fiyat sancısına kadar bir çok meseleyi daha konuştuk. Elbette bir vesile onları da kaleme alabilirim.
Ama günün sonunda kıymetli olan sorunlar değil. O sorunlara karşı gösterilen yaklaşım. Ben Antalya’nın mevcut sektörlerini, yeni ekonomiyi doğru okuyarak şekillendirme çabasını çok kıymetli buldum. Ve gördüm ki, siyasetin kısır gündemine inat, Türkiye’de eli taşın altında olanlar, çok daha kıymetli gündemleri konuşuyorlar. İşte insana umut veren bu.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR