Son yıllarda Türkiye’nin farklı bölgelerinde, farklı illerine giderek incelemeler yapma fırsatına eriştim. Tokat’tan Mardin’e, Iğdır’dan Edirne’ye, Ordu’dan Adıyaman’a kadar birçok il gezdim.
Kimi zaman sivil toplum kuruluşlarıyla, kimi dem de Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin Anadolu Buluşmaları kapsamında yaptığımız ziyaretlerde memnuniyetle gördüm ki, her ilde çok büyük potansiyel söz konusu. Hepsinin ortak özelliği şehirde yarına ilişkin emin adım atmaya yönelik hareketlenme ve eğilim olması. Elbette sorunlar da var; ama kıpırtıyı hissedebiliyorsunuz.
Son durağım Aydın’dı... Binlerce yıllık tarihi ile turizm, dünya adına yaptığı önemli ürünleriyle tarım, jeotermal ve rüzgar ile birlikte enerji, tarıma entegre edilmiş özelliğiyle sanayi ve zengin yataklarıyla madenleri adına büyük bir potansiyel taşıyan ilde incelemelerde bulunduk.
Hepsinden önemlisi, belki hacim olarak potansiyelinin çok altında ama dış ticaret fazlası veren bir ilde olmanın keyfini yaşadık. Şimdi de bu ilin hacmini arttırmak için çalışmalar içinde olması gerekiyor. Esasen toplantının bir önemli ayağını da bu potansiyeli kamuoyuyla paylaşmak için didinmeleri olarak nitelendirmek gerekir.
Dünyada geleceğin en çok katma değer elde edilecek ve stratejik ürününün gıda olarak kabul edilmesinden yola çıkarsak, Aydın’ın tarım hakim ekonomisini, dış kaynak sağlamanın en reel sektör boyutu olarak da bakarsak turizme dayanan yapılanmasını doğru değerlendirmekte fayda var.
Fakat bu olumlu hareketlenmeye rağmen, şehirde bir ahenk sorunu olduğunu da söylemek gerekir. Oysa yapılması gereken yerel yönetimden milletvekillerine, iş dünyasından halkın tamamına kadar herkesin aynı hedef doğrultusunda odaklanması.
Bugün Aydın’ın 17 ilçesi var; ama bu medeniyetler şehrinde amfitiyatrosundan altyapı sorunlarına kadar problemlerini aşmış 23 antik kent bulunuyor. Aydın Valisi Yavuz Selim Köşger’in bu aşamada kent ekonomisi adına yaptığı şu vurgu çok önemli: “Kalkınmış ülke, toprağının her santimetrekaresini mamul hale getiren ve her bir ferdini geliştiren ülkedir.”
Türkiye’de beş üründe birinci, 21 üründe de ilk 10’un içinde bulunan üretim anlayışıyla Aydın’ın bunu sağlamak adına çok büyük olanakları var. Bal, süt, incir, zeytin, zeytinyağı hemen dikkat çeken ürünleri. Bunları katma değerli hale getirmek için uğraşıyorlar. Vali Köşger, ilin her alanda potansiyelinin üçte birini kullanıyor olduğunu söylemesi de il adına yapılması gereken çalışmalar olduğunu doğruluyor.
Zeytinyağında Türkiye birincisi, zeytinde, pamukta, çilekte ülke ikincisi, kestane üretiminin yüzde 40’ının üretildiği Aydın, coğrafi işarete sahip inciriyle de dikkat çekiyor.
Rüzgar, güneş ve jeotermal özellikleriyle alternatif ve yenilenebilir enerji adına sadece il bakımından değil, ülke açısından da çok ciddi yatırımlar yapılabilecek durumda. Sadece bunların belli kriterler içinde ve çevreye zarar vermeden yapılması konusunda hassasiyet gösterilmesi gerekiyor.
Aydın’ın 750 milyon dolar ihracatı, 250 milyon dolarlık da ithalatı var. Yani Türkiye’nin bir laboratuvar gibi üzerinde çalışması gereken niteliklere sahip. Şimdi bunu 3, hatta 5 milyar dolarlık ihracat seviyesine taşımayı arzuluyorlar. Belki bu konuda biraz yol haritaları eksik. Ama niyetin bu olması, doğru koordinasyonla, bilim ve akıl ışığında ulaşılamayacak hedefler değil.
Esasen ben bu rakamın çok da önemli olduğunu düşünmüyorum. Buna çok takılmış gözüküyorlar. Bence yapmamalılar. Üzerinde durulması gereken dış ticaret fazlası veren bu yapının korunarak sağlanacak bir gelişmenin neticesini görmek. Hacmi arttırayım derken, yapıyı tehdit edecek yollara girmenin iyi niyetle kötü sonuçlar almaya neden olabileceği uyarısını yapmak isterim.
Turizm konusunda Türkiye Otelciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Kuşadası Otelciler ve Yatırımcılar Derneği Başkanı Tacettin Özden’in şu eleştirisi de çok anlamlıydı: “Türkiye’de turizmi başlatan yer Kuşadası’dır. Ama diğer destinasyonlar gelişirken, Kuşadası inşaata yönelince geride kaldı.”
Türkiye’nin en büyük kruvaziyer limanına sahip noktasında, gemilerin kesilmiş olması çok acı. Hatta bu amaçla kurulan dükkanların kapalı olması da en büyük sıkıntıların başında geliyor. Birinci elden bu konuya destek verilirken, sorunun aşılması ve durumun tersine çevrilmesi gerekiyor.
Peki yarattığı katma değerden pay alabiliyor mu? Kuşadası Belediye Başkanı Özer Kayalı, resmi kayıtlara göre 107 bin kişi gözüken nüfusun, gayri resmi olarak 168 bin ama yazın 900 bin civarında olduğuna dikkat çekiyor. Bu milli gelirden pay almak adına sıkıntılara neden oluyor.
Kayalı, sorunun bir çok turizm bölgesi için geçerli olduğuna dikkat çekerken, Kuşadası gibi turizm noktalarında turizm illeri kurulması teklifini ortaya atıyor. Gerçekten böyle bir yapılanmanın, adaletsizliği giderebilme ihtimali var. Bence Ankara, bunun üzerinde durmalı.
Peki potansiyel ne? Bir diğer kanıtı da Aydın Milletvekili Mustafa Savaş bizlerle paylaştı. Savaş “1915 yılında Osmanlı gelirlerinin yüzde 15’i Aydın’dan geliyordu. Burada nasıl bir potansiyel olduğunun en açık kanıtlarından biri bu” dedi. Savaş, kısa sürede muz, kesme çiçek ve jeotermal ile ilin gelirini beşe katlayabileceğini ifade ediyor.
Tüm konuşması içerisinde Savaş’ın en çok önemsediğim projesinin tarım üniversitesi olduğunu söylemem gerekiyor. Bunun ildeki tarımın doğru yapılanması ve katma değer elde edebilmesi adına, doğru kurgulanabilirse kritik önemde olduğunu düşünüyorum.
Şehirde bir SWAP analizi çalışması da var ve sonuçlarının kasım ayında açıklanacağı belirtiliyor. Bunun yapılmış olması dahi çok ümit verici. Çünkü bilimsel anlamda temel koymazsanız, sağlıklı bir gelişmeyi de yakalayamazsınız.
Aslında ticaret odasından sanayi odasına kadar birçok yetkilinin söz aldığı ortak akıl toplantısında önemli tespitler yapıldı. Ama bunun dışında şehri gezdiğimizde zeytinyağı müzesinden, Atatürk döneminde kurulmuş incir araştırma enstitüsünde yapılan ar-ge’ye, tarihsel bulgularda M.Ö. 7 bin yılına uzanan tarihsel değerlerinden, dünyanın yüzde 70’nin, Türkiye’nin de yüzde 70’inin üretildiği incire kadar Aydın çok umut veren bir il.
Esasen bu ildeki tespitlerimle ilgili yazacağım çok şey var. Belki süreç içinde ayrı ayrı bunları da kaleme alırım. Ama Aydın’ın ekonomik incelemesinde burada nokta koyarsam, belki şunu tek cümle dile getirmem lazım.
Koordine olur, potansiyelini ekonomiye çevirirken turizmden tarıma kadar doğru işler yapabilirlerse, bu güleç yüzlü insanların yaşadığı kenti, önümüzdeki süreçte Türkiye daha fazla konuşacak.
Bence bunu hak ediyor. Yol haritasını hazırlar; birlikte hareket eder; önyargılarla değil, bilimsel gerçeklerle yol alırlarsa, Türkiye’nin Aydın’dan öğrenecek çok şeyi var. Yeter ki Aydınlı, günlük siyasetin içinde boğulmasın; Aydınlı olmanın bilinciyle hareket etsin.
FACEBOOK YORUMLAR