Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Sessiz melodi

05 Ekim 2020 - 12:42

Alman yazar Goethe ne demiş? “İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemelidir.” Neden biliyor musunuz?
 
Çünkü maddi olanağının ne olursa olsun, nasıl bir teknolojiye sahip olursanız olun, kariyeriniz, toplumdaki yerinize nasıl tanımlanırsa tanımlansın, insan olmanın ve insana yaraşır yaratıcılığın temelinde bu anlayış vardır.
 
Sanatsal bir bakış açısına sahip olmayan toplumlar gelişemediği, insanca yaşayamadığı gibi, gerçek ve yaşanabilir bir topluma da erişemezler. İşte bu nedenle sanatla uğraşan insanlar ülkeler için önemlidir.
 
Çoğu zaman bir melodide, bir resimde ya da tiyatro oyununda aldığınız haz, ders ya da fikir; insanın hayatında kırılmaları veya toparlanmaları sağlar. Bugün ekonomisiyle öncü ülkeleri bünyesinde barındıran birçok Avrupa ülkesinin de bu kırılma ve beslenme ile refah seviyesine eriştiğini biliyoruz.
 
Peki böylesine önemli bir kesim, pandemide ne yaşıyor? İşin doğası gereği iptal edilen organizasyonlar, kapatılan mekanlar, ne yazık ki çok geniş bir kitleyi de kaderiyle baş başa kalır noktaya getirdi.
 
Bir video hazırladılar ve seslerini yine sanatsal bir bakış çerçevesinde, nahifçe duyurmak istediler. ‘Müziğin sesini duyuyor musunuz’ diyerek başlayan video şu soruyla devam ediyor: “Peki müzisyenleri duyuyor musunuz?”
 
Pandemi kurallarının gündeme geldiği Mart ayından beri çalışmayan yüzbinlerce müzisyen, sanatçının korunması gereğini Anayasa’nın 64. Maddesi ile güvence altına almamıza rağmen, ülkemizde yalnız bırakılmış durumda.
 
Açıklamalarında çoğu güvencesiz çalışan müzik ve sahne emekçilerinin kısa çalışma ödeneği dahil hiçbir destekten yararlanamadığına, müzik aleti satarak geçinmeye çalışanların da aynı durumda olduğuna, pandemi sürecinden beri intihar eden müzisyen sayısının yüze yaklaştığına dikkat çekiyorlar.
 
Kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteğinin geliştirilerek, müzisyen ya da sahne çalışanı olduğunu ispatlayan herkesin yararlanmasının sağlanmasını istiyorlar. Kısa zamanlı çalışanların biriken genel sağlık sigortası borçlarının silinmesini ve işlerine dönene kadar ödeme alınmamasını talep ediyorlar ve ‘müziğe ses ver’ diyorlar.
 
Şimdi birçok kişi konuyu önemsemeyebilir. Dünyanın her yerinde eş zamanlı bir sorun yaşanırken, ayrıcalık istedikleri akıllarına gelebilir. Ben de ‘dünya nasıl davranıyor’ sorusunun yanıtını bulmak için bu süreçte İngiltere’de olan Müzisyen Dolunay Obruk’a durumu sordum.
 
O dönemde İngiltere’de müzisyen yardımı aldığını; mesleki olarak üye olunan internet sitelerine başvurulduğunda ekstra yardım geldiğini, devletin her ay işsizlik yardımı yaptığını söyledi.
 
PRS diye bir oluşumun da, pandemi öncesinde olduğu gibi, süreçte de sürekli olarak müzik projelerine fon desteği sağlamaya devam ettiğini belirtti. Dolunay Obruk, bu ülkenin yetiştirdiği kıymetli müzisyenlerden biri. O sırada İngiltere’de olması büyük şans.
 
Peki ya diğerleri? Tiyatroculardan müzisyenlere, ressamlardan çok izlediğiniz dizilerdeki set işçilerine kadar kaç kişi sahiplenildi. Ne yazık ki, belli başlı isimlere verilen bir kaç konser dışında kimse...
 
Peki bu süreçte hükümet, sahne sanatçısı olduğunu kolayca ispatlayacak bu kişilere karşı nasıl bir yaklaşımda bulundu? Geçtim onu, MESAM gibi kuruluşlar ne yaptı? Ortada koca bir ‘fıs’ sesi var.
 
Bir tarafta dijitalleşmeden, teknolojik gelişimden, yeni bir ekonomiden bahsedilirken, diğer tarafta bu yaratıcılığı geliştirecek, toplumun moral değerini yükseltecek ve eserleriyle yarına ışık tutacak kesimleri yok sayıyorsak iş anlamını yitiriyor.
 
Kıymetli aktör, yönetmen Tamer Levent bu ülkede 40 yıldır ‘sanata evet’ diye bir kavramı anlatmaya çalışıyor. Dünya ve Türk tarihinden kırılmalarda, sanatsal bakış açısının önemini dile getiriyor. Geldiğimiz noktada ilk önce sanat dünyasının unsurlarını feda ediyorsak, inanın bana bunun sonuçlarını bugün değil, yarın dönüşümün hızlandığı noktada daha çok hissedeceğiz.
 
Bence çok geç değil. İngiltere’nin yaptığını Türkiye yapamaz mı? Yapamıyorsa, büyüklük hamaseti de yapmasın. Çünkü sessizce yaşanan bir melodi, bugünlerde müzisyenler, sahne sanatçıları ve daha niceleri üzerinden sessiz bir çığlığa dönüşmüş durumda.
 
[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum