Alarmı başarı diye anlatıyorlar
Cari açık Ağustos 2024 itibariyle yıllıklandırılmış olarak 11,3 milyar dolara geriledi. Öncelikle bundan mutluluk duymamız gerekiyor. Çünkü bu kur üzerindeki baskıyı azaltırken, para bulma ihtiyacımızı da azaltıyor.
Fakat meseleyi derinlemesine incelediğimizde ortada bir takım gariplikler olduğunu da görmek gerekiyor. Yani kalıcı bir biçimde cari açık sorununun halledilmiş olmasından mı bahsediyoruz, yoksa bir alarma gözlerimizi mi kapatıyoruz.
Türkiye’nin cari açık problemini besleyen en önemli unsurunu dış ticaret açığı oluşturuyor. Yapısal sorunlarımızı dikkate aldığımızda neredeyse verilen dış ticaret açığının altıda beşi oranı, bizim verdiğimiz cari açık rakamına denk gelir.
O zaman geriye dönüp, Ağustos 2024 rakamlarına bakalım. 2 Eylül Pazartesi günü medyaya düşen ve Eylül başında açıklanan dış ticaret verilerimize göre açık Ağustos’ta yıllık bazda 54,9 milyar dolar olarak açıklandı.
Şimdi gariplik burada başlıyor. Üretim yapımızda bir değişikliğe gitmediğimize ve üretimde halen ithal odaklı bir yapıya sahip olduğumuza göre oranda bir değişiklik olmaması gerekir. 54,9 milyar dolar dış ticaret açık rakamı da, takribi çıktı olarak 45 milyar 750 milyon dolar cari açık rakamını önümüze getiriyor demektir.
O zaman soru şu: Eğer dış ticaret rakamlarımız doğruysa, Ağustos 2024 itibariyle açıklanan cari açıktaki 34 milyar dolarlık fark neden oluştu? Sizce de bir gariplik yok mu?
Tekrarlıyorum 54,9 milyar dolar dış ticaret açığı, 45,7 milyar dolar cari açık sonucunu önümüze koyması gerekirken, nasıl 11,3 milyar dolar yıllıklandırılmış cari açık rakamıyla karşı karşıya kaldık?
İşin bu matematiksel boyutu oldukça ilginç ve cevaba muhtaç bir soruyu da önümüze getiriyor. İkinci olarak cari açık nasıl düşüyor? Türkiye’ye son aylarda giren carry trade parasının 30 milyar dolar civarında olduğu hesaplanıyor. Bu medyaya yansıdı.
Bunların kalıcı para olmadığını ve bedel ödeyerek, faturayı öteleyerek ülkeye çektiğimizi, tuttuğumuzu dikkate alırsak, ani bir çıkışta nasıl bir tabloyla karşı karşıya kalacağız? Birinin bu sorunun da yanıtını ve yol haritasını ortaya koyması gerekiyor.
Sadece rakamlara bakıp, övünüp gidemezsiniz. Bu ve benzeri soruların cevabını ve gerekçelerini de ortaya koymak durumundasınız. İkincisi şu an üreticinin sıkıntıda olduğunu biliyoruz.
Gerek üretimlerinde, gerek PMI verilerinde, gerekse de ihracat rakamlarındaki düşüş, bize bir daralmanın neticesinde dış ticaret açığı gerçeği yaşadığımızı gösteriyor. Buradaki azalış ise, ticaretimizdeki hacim daralmasından kaynaklanıyor.
Peki üretim yapımız değişmediğine göre ve işler tekrar açıldığında üretme, ürettiğimizi de satmaya başladığımızda bugün yaşadığımız bu tablonun maliyeti ne olacak? Kısa vadede bazı rakamları düşük gösterip ya da konjonktürden kaynaklanan düşüşleri işaret edip, işin övünmesi kısmını bir kenara bırakıp, ekonomi yönetiminin bunu açıklaması, hatta açıklamakla kalmayıp, önlem alması gerekiyor. Zira aynı fotoğrafa tekrar tekrar bakmaktan bıktığımız gibi, insanların bunun faturasını ödeyecek gücü de kalmadı.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR