Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Ah şu ekmek olmasa...

05 Nisan 2023 - 00:56

Ülkede enflasyonu eritmeyi (!) başaran Merkez Bankası, gıda fiyatlarından yakındı. Mart ayı enflasyonuna ilişkin değerlendirmesinde gıda fiyatlarının olağının ötesinde bir artış gösterdiğine dikkat çekti.

Gıda tek başına mı? Hayır… Merkez Bankası’nın değerlendirmesinde kira, yemek hizmetleri, eğitim ve paket turlarının etkisi olduğuna dikkat çekildi. Gıda ile ilgili et fiyatları ise öncelikli olarak altı çiziler ürünlerin başında geliyor.

Tespit bu… Peki sonra? Yani bir adım sonrası ile ilgili açılım ne? Temennileri bir kenara bırakırsak yok. O zaman bazı soruları sormak mümkün hale geliyor. Mesela Merkez Bankası bu değerlendirmesinin ardından TÜİK ile iletişime geçti mi?

Gıda fiyatları başta olmak üzere, ortaya çıkan artış kalemlerinin, en çok ihtiyaç duyulan başlıklar olduğunu belirterek, enflasyon sepetinde bir ayarlamaya gitmeyi düşünüp düşünmediğini sordu mu?

Bu kadar büyük bir hayat pahalılığı varken, enflasyonun hızının nasıl yavaşladığına ilişkin bir tartışma başlattı mı? Hayır. O zaman amaç gerçek enflasyonla mücadele ederek, vatandaşın rahatlatılması mı, istatistiklerde düşük çıkması mı?

Enflasyon sepetinde gıdanın ve içeceklerin ağırlığı yüzde 25,4. Konutun, yani ikinci dikkat çekilen başlığın oranı ise yüzde 16,3. Fakat harcamalara baktığınızda gıda ve barınmanın tahmini yüzde 60’ları aşan bir payı var. Bunun rahatlıkla üstünde olduğunu söylemek de mümkün.

Gelirin içindeki harcamanın oranının yarısı kadar enflasyon sepetinin içinde ağırlığı olması normal mi? Normal olmadığına göre Merkez Bankası Mart ayı enflasyon değerlendirmesinde bu konuya neden değinmez?

Hadi fotoğrafa biraz daha yakında bakalım. Ülkede asgari ücretle çalışan insan sayısı, çalışan nüfusunun yüzde 45’ini aşıyor. Bir miktar üstüyle bunun yüzde 65’lere kadar ulaştığı da biliniyor.

Yılın üçüncü ayına gelindiğinde ENAG hesaplamalarına göre 8 bin 500 TL olan asgari ücretin, satın alma gücü açısından değeri ne oldu? 6 bin 911 TL? Yaklaşık yıpranması yüzde 20. Bu oran da Tüketici Birliği Federasyonu’nun raf enflasyon araştırması ile tutarlılık gösteriyor.

Açlık sınırının geldiği nokta ile mukayese ettiğinizde ise yüzde 30’luk bir erime ortaya çıkar. Bu da paranın satın alma gücü üzerinden ülkedeki enflasyon hakkında bilgi verir. Yani yıl geneli için yüzde 50 enflasyon açıklanırken, gelirdeki erime baz alınarak bakarsanız, üç ayda enflasyon yüzde 30.

Merkez Bankası bunu da mı sorgulamıyor? İstanbul’da 4 kişilik bir ailenin İstanbul’da Yaşam Maliyeti Araştırması’na göre 31 bin 788 TL olduğuna ve bunun yoksulluk sınırı sayılacağına değinmiyorum bile.

Yetmedi bir veri daha paylaşayım. TÜİK’in Mart 2023 enflasyon açıklamasına göre, gıda ve içecekteki yıllık artış yüzde 68. Bir kaç gün sonra DİSK-AR yoksulun sadece gıda enflasyonunu açıkladı. Oran; yüzde 100,2.

Şimdi tüm bunları alt alta koyduğunuzda, daha onlarca örnek ilave etmek mümkün iken, sadece bunların üzerinden şu soruları sormak gerekmiyor mu? Madem gıda fiyatları enflasyonda belirleyici, neyi sorguluyorsunuz ve enflasyon nasıl düşüyor?

Bu büyük yoksullaşmayı görmezden gelip, enflasyonun yeterince kağıt üzerinde düşürülemediğine mi yanalım? Doğru ya; ah şu vatandaş yok mu? Yemese olmaz sanki… Bu da yetmez. Kışın ortasında tatile gidip, çocukları okula gönderiyor, bir de üzerine dışarıda her gün yemek yiyip, zorla yüksek kira veriyor. Elbette enflasyon istendiği kadar düşürülemez.

[email protected]
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum