Çetin ÜNSALAN

Çetin ÜNSALAN

EKOPOLİTİK
[email protected]

Ağlamayı bileceksin

19 Temmuz 2019 - 13:45

Ülkede reel sektörün tam bir fotoğrafını envanter ile çekip, bir yol haritası belirlemeyince işler bir türlü oturamıyor. Hem kaynak sıkıntısı ortaya çıkıyor; hem de akıl almaz işlere günübirlik politikalarla imza atılıyor.

 

Bundan 10 sene önce dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı ile bir sohbet sırasında kendisine şunu sormuştum: Bu ülkede teşvikler neye göre veriliyor? 6 bölgeli teşvik sisteminden falan bahsetti bana. Dedim ki öyle değil. Bunun tek bir kriteri var. Lobisi güçlü olan teşvik alıyor.

 

Bu nedenle de sağlıklı bir envanter çalışması yapmadan sonuç alınmasının olanaksız olduğunu kendisine anlatmıştım. Elbette ikna olmadı. Çünkü o günlerde işler görece daha yolundaydı.

 

Fakat geldik 2019 yılına durum yine değişmedi. Yine destek talepleri havada uçuşuyor. Lakin görüyoruz ki yine aynı sektörler, doymazlıklarıyla gündemdeler. Her sektör için bunu ayrı ayrı konuşabiliriz.

 

Ama dört sektör üzerinden örnekleme yapalım. Bugünlerde kim destek bekliyor? Otomotivciler ve inşaatçılar... Her dönemin en çok desteklenen sektörü otomotivde geldiğimiz noktada halen dış ticaret açığı veriyoruz.

 

Yerli katkı payı oranı gittikçe düşmüş; yan sanayi firmaları yurtdışına OEM yaparken, içeriye mal satmakta güçlük çekiyorlar. Dünyada ar-ge süreçlerine dahil edilirken, burada tedarikçi muamelesi görüyorlar. Şimdi yine destek istiyorlar. Ne için? Satabilmek...

 

Babayiğit dahil ne olanaklar sunulduğunu, mantığı da zorlayan ölçüde biliyoruz. Diğeri ne inşaat... Son 17 senenin tüm sektörler unutularak desteklenen ve büyük ölçüde yanlış yatırımları aç gözlülük içinde yapan bu sektör, sanıldığı gibi 250’yi aşkın piyasayı halen hareketlendiriyor mu? Tartışılır...

 

Çünkü büyük ölçüde ithal malzeme kullanıp, yerlilerde de ödeme problemleri yaratarak ciddi bir sorunun başlığını oluşturuyorlar. Ama görüyoruz ki onlar da destek ve teşvik peşinde... Hatta likide muhtaç bir reel sektör gerçeği var iken, sadece onlar desteklenmeye çalışıyor. Sonuç ne? Milyonları aşkın bina stoğu..

 

Gelelim madalyonun diğer yüzündeki iki sektöre... Turizm... Son derece hatalı dış politikalar noktasında sıkıntı yaşayan, en iyi ihtimalle bu sene sonunda 2012 cirolarını yakalamaya çalışan, buna rağmen didinerek uğraş veren bir sektör.

 

Şimdi kişi başı ziyaretçiye aldanıp, ciroları üzerinde bin 7,5 olduğunu söylenen ve kim tarafından nasıl kullanılacağı belli olmayan bir salma ile karşı karşıyalar. Bir diğeri de tekstil hazır giyim.

 

1000 dolar makine yatırımıyla istihdam yaratan bu sektör adım adım Anadolu’yu gezip, yatırım olanakları arıyor. Belli bir projeleri var. Türkiye’nin göçten istihdama birçok sorununu eş zamanlı çözebileceklerini iddia ediyorlar.

 

Sıkı durun kilogramı 17,5 dolara mal ihraç ediyorlar. Ne yazık ki onların da sesini kimse duymak istemiyor. Yazılımcılardan bahsetmiyorum bile...

 

Sözün özü şu: Eğer bir planınız yoksa, yol haritası belirlemediyseniz, gelişen teknolojileri uyumlu hale getireceğiniz sektörlere yüzünüzü çeviriyor; yıllarca teşvik ve destek görmesine rağmen, desteklediklerinizle bir arpa boyu yol kat edemiyorsanız durup düşüneceksiniz.

 

Her sektör kıymetli. Ama sistemi ağlamayı bilenin, sesi daha çok çıkanın ya da dönemin Bakanı’na söylediğim gibi lobisi güçlü olanın desteklendiği sistemden çıkarmadığımız sürece sonuç almamız tamamen tesadüflere bağlıdır.

 

[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum