Türkiye’de 2 bin TL borcunu ödeyemeyip icralık olan var biliyorsunuz değil mi? O kadar biliyorsunuz ki bu borçların affedilmesi, bedelinin de vergiden düşülmesi gündeme geldi. Hatta son derece yüksek tondan bir reklam kampanyası gibi bir de duyuruldu; ilk ağızdan beyanatlar verildi.
Şimdi Planve Bütçe Komisyonu’ndan geçti. 52 maddelik torba kanunda bu, KYK faizleriyle birlikte en kritik başlıklardan biriydi. Çünkü vaat edilmişti. Peki ne ortaya çıktı? Bu borçların silinmesi mecburi olmayacak.
Komisyondaki toplantıda ortaya çıkan ve medyaya yansıyan konuşmalar, özel sektör alacaklarına konu olan bu icralık bedellerin, şirketin inisiyatifine bırakıldığını ortaya çıkardı. TBMM’de hangi haliyle yasalaşacak şimdiden bilemeyiz.
Ama ‘2 bin TL’nin altı icralık borçları siliyoruz’ diye reklamı yapılan işin, bir tavsiyeden ibaret olduğu anlaşılıyor. Maddenin akıl karıştırması ve muhalefet milletvekillerinin sorgulaması üzerine ortaya çıkan bu durum karşısında, medyaya yansıyan komisyon konuşmalarında AKP Kütahya Milletvekili Ahmet Tan diyor ki: “Bu özendirici bir madde.”
Mesele Komisyon Başkanı Cevdet Yılmaz’ı da çileden çıkarıyor ve silinecekse hepsinin, silinmeyecekse de hiç birinin silinmemesinin doğru olduğunu dile getiriyor. Çıkış üzerine Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı Ayşe Dilbay, özel sektöre ait bu alacaklar karşısında sadece tavsiye edilebileceğini, zorlama yapılamayacağını söylüyor.
Madem öyle, neden meydanlarda, televizyonlarda bunun propagandası yapıldı? Ayrıca özel sektörün bir şeyi sildiği yok. Çünkü alacağını direkt vergiden düşüyor ve rahatlıkla mecbur tutulabilir. Yani bir zararı söz konusu değil.
Tartışma büyüyünce de son açıklamayı Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Cengiz Yaviloğlu yapıyor ve açıklamanın ‘tasfiye ediyoruz’ şeklinde olduğunu ve ‘siliyoruz’ denmediğini söylüyor.
Peki tasfiye nedir? Türk Dil Kurumu’ndaki karşılığına baktığınızda arıtma, ayıklama ya da temizleme anlamı çıkıyor. Yani silinme ile aynı manaya geliyor. Peki asıl soru şu: Bu iş baştan belli miydi?
Özel sektöre olanak verilmiş. ‘Sen alacağını sil, verginden düş’ denilmiş. Bu bir tavsiye değil, dolaylı talimattır. Çünkü ‘paranı ben ödeyeceğim’ anlamına gelir ki, ödeyen iktidar değil, bütçeden karşılandığı için 84 milyon vatandaştır. Bu haberdeki konuşmalar doğru mu?
Doğruysa peki şimdi ne olacak? Asıl soru bu? Yasa hangi yaptırımla çıkacak? Bu haliyle çıkarsa ve mecburiyet yoksa da özel sektör bu alacağın peşinde koşup, maliyete gireceğine silmeyi tercih edecektir. Ama ya silmezse? Birinin borcunun silindiği, diğerinin silinmediği ve icra sürecinin devam ettiği fotoğrafla ortaya çıkan garipliği nereye koyacağız?
Madem bu iş bu kadar muallaktaydı niye ‘borç siliyoruz’ diye ortaya çıktınız? Diğer maddelerde de böyle gizli tavırlar var mı? Esasen bence asıl mesele 2 bin TL ve altı da değil. Arkadan dağ gibi gelen yenileri… Muhtemelen bu fark edildi ve top taca atılıyor.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR