Türkiye’nin Ekim ayı itibariyle enflasyonu açıklandı. Hiç yüzde 8,55 çıkan değeri ele almayacağım. Onun zaten ne gerçekle ilgisi var; ne de inandırıcılığını yitirmiş bir metodoloji ve yönetim anlayışıyla halk nezdinden karşılığı...
Yıl sonuna kadar nereye düşürecekler onu da bilemiyoruz. Bu noktada vatandaşı tek etkileyecek şey, gerçek enflasyon oranından ne kadar uzakta ve açık bir makasta zam alacağı gerçeğidir. Başkaca hiçbir kıymeti yoktur.
Fakat asıl burada tartışmamız gereken enflasyonun kime göre ve nasıl olduğunun, resmi yaklaşımlarda bile netleşmemiş halidir. Mesela aylık değişimi bir kenara koyup, gerçek analiz yapmamızı sağlayacak 12 aylık gelişmelere baktığımızda, resmi rakamlara göre dahi tutarsızlıklar var.
Tüketici enflasyonu 12 aylık ortalamalara göre yüzde 16,81... Bunun yıl sonuna kadar zorlanıp geriletileceğini bile dikkate alsanız, aslında 2019 yılının enflasyonunun tek hanede çıkmayacağı çok açık gözüküyor. Ama çıkarılır mı; çıkarılır. İnandırıcı olur mu? İşte o tartışılır.
Yurt içi üretici fiyatlarındaki değişime de göz atalım. Ekim ayları karşılaştırıldığında yüzde 1,70’lik bir artıştan bahsediliyor. İnandırıcı mı; hayır... 12 aylık ortalamalarda ekim ayı itibariyle çıkan sonuç yüzde 22,58... Geçen seneye göre tüketicide de, üreticide de 2 puana yakın artmış bir enflasyon var.
Fakat arada halen fiyatlara, resmi rakamlara göre bile yansıtılamamış 6 puan fark olduğunu görüyoruz. Geçen ay bu makas 10 puanların üzerine çıkmıştı. Nasıl bir maliyet düşüşü söz konusu ki, aradaki fark kapandı? Bir an için aradaki 4 puan farkın ürünlere yansıtıldığını düşünürsek, o zaman tüketici enflasyonu nasıl geriledi? Garip değil mi?
Yine tüketici fiyatlarına baksak, en çok harcama kalemimizi oluşturan gıda ve alkolsüz içeceklerdeki artışın sadece yüzde 22,2 olduğu görülüyor. Sokağa çıktığınızda gördüğünüz fiyatları dikkate alırsanız tartışmaya bile gerek yok, gülüp geçin.
Ama asıl sorun şurada? Yeniden değerleme oranı dediğimiz, 2020 yılında kamunun enflasyonu dip alarak en az arttıracağı oran. Ne açıklandı? Yüzde 22,58... Oysa memur yüzde 4, emekli de yüzde 6,6 zam almıştı değil mi? İşte yıl sonundaki enflasyon üzerinden diğer çalışanlara da öngörülen bundan farklı olmayacaktır.
Kamu ise kendi dip enflasyonunu yüzde 22,5 olarak öngörüyor. Fazlası olabilir, azı olmaz. Bu dip seviye... Vergisi, harcı, cezası, yaşam maliyetleri en az bu oranda, muhtemelen daha da üzerinde artacak, ama insanlara gelir artışı vermeye geldiğinde tek haneli enflasyondan söz edeceğiz öyle mi?
Bu adalete ve hakkaniyete sığmaz da, başkaca ekonomik anlayışa da sığmaz. Çünkü bu denli açılacak bir makas ancak borç ödemelerini patlatır, alım gücünü düşürür. Günün sonunda enflasyonunuz belki aşağı yönlü hareket eder ama ekonomi düzeldiği için değil, iç piyasa tamamen çöktüğü için. Sözün özü adamına göre enflasyon olmaz. Olursa da bedeli ağır olur.
FACEBOOK YORUMLAR