2025 bütçesinin 2 trilyon TL açık öngörüsüyle gündeme geldi. Bundan sonraki süreçte nasıl şekillenecek hep birlikte göreceğiz. Fakat bütçenin gider yapısı içerisindeki 1,9 trilyon TL’lik faiz ödemesi, halen paraya ucuz ulaşamadığımızı gösteriyor.
Zira ortalama 1,2 trilyon TL civarında seyreden ve zaten bu haliyle de çok yüksek olan faiz maliyetlerimizin 2 trilyon TL sınırına yaklaşmış olması, paraya pahalı ulaştığımızın en açık kanıtı.
Yabancı sermaye yapınızı carry trade paralarına bağlar, kullan kullanma ihaleleri tartışmaya açmazsanız, bu maliyetin her geçen gün artacağından şüpheniz olmasın. Bir kere parayı kullanım aşamasında çok yanlış tercihler yapıyoruz.
Şunu çok net söyleyebilirim ki, biz ülkede çocuklara finansal okuryazarlık bilinci kazandırmaya çalışırken, koca bir ülkenin ekonomisini yönetenlerin okuryazarlık seviyesi tartışmalı halde ve bunun bedelini ödüyoruz.
Daha fenası gelirler kaleminde. Elbette gelirlerin önemli bir bölümünü de vergiler oluşturuyor. Olası gelirleri dikkate aldığınızda, önümüzdeki yıl da dolaylı vergilerin tüm haşmetiyle hayatımızda olacağını anlıyoruz.
Neredeyse vergi gelirlerinin yüzde 70’ini yine dolaylı vergiler oluşturuyor. Bu da bize vatandaş olarak çok daha acı bir tablo yaşayacağımızın ipuçlarını verirken, Türkiye’nin ekonomik tercihleri adına da yine tüketimden para toplama anlayışının devam ettiğini anlatıyor.
Kurumlar ya da gelir vergisinin güdüklüğü, buradaki tahakkuk / tahsilât oranlarında yaşanacağı kesin olan sorun potansiyeli ve açığın yeni zam ya da vergilerle hayatımıza gireceği gerçeği de işin cabası.
Günün sonunda anlıyoruz ki söylemde dilinden reel sektörü, kalkınmayı, inovasyonu düşürmeyenler, yine dolaylı vergilerin peşine düşmüş, insanların cebine para koymadan, para harcamalarını bekleyen sakat bir yaklaşım içindeler.
Fakat Cumhurbaşkanı’na yapılan yüzde 30’luk maaş zammını burada doğru okumak lazım. Demek ki, yeni dönemde emekli ücretlerinden asgari ücrete kadar gelirlerde üst sınır bu olacak.
Yani gelirlerin tamamen azaldığı, kredilerin kısıldığı, bu haliyle durgunluk ekonomisinin esas alındığı, ama geliri olmayanlardan para tahsil edilmenin amaçlandığı bir fotoğraf içinde, rakamları düzelten, reel sektör ve tüketiciyle bağını tamamen kopartan bir ekonomi yönetiminin devam edeceği gözüküyor.
Bu fotoğraftan tıkanmış bir iç piyasa, kayıt dışına kayan bir istihdam ve faaliyet, vergi gelirlerinde daha büyük kayıplar ve bunun telafisi için arka arkaya gelecek zam, vergi yağmurlarının ayak sesleri duyuluyor. En korkunç olanı ise, insanların da firmaların da bunu karşılamaya gücü yok, ama ekonomi yönetimi görmüyor.
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR