2022 senesinin ne kadar zorlu geçeceğini anlattığımızda bazı dostlarımız abartılı yaklaşımlar sergilediğimizi söylemişlerdi. Sanırım yaşananlara, artan maliyetlere, jeopolitik risklere baktığımızda bu sözlerini gözden geçirip, için için de olsa bize hak vermişlerdir.
Yılın sonuna yaklaştığımızda, derin bir nefes almaya hazırlanıyoruz. Peki ya gelecek sene? Cumhuriyetimiz’in 100. senesi olması nedeniyle bizim için önemli ama; dünya adına baktığınızda sıradan ve zorlu bir yıl geliyor.
Paylaşım savaşlarının keskinleştiği, risklerin öngörülebilir olmaktan çıktığı, en önemlisi iktisadi olarak stagflasyonun yaşanacağı bir seneye doğru ilerliyoruz. Muhtemelen tedarik zincirindeki sıkıntı da devam edecek.
Bunun üzerine yeşil mutabakat sürecinden başlayarak yeni maliyetlerin kapıyı çaldığı, hazırlığın önceden yapılmış olması gereken günlere doğru ilerliyoruz. Bununla birlikte bilançoların bozulduğu, nakit dengesinin şaştığı, tedarik zincirinde edinimin daha güç ve pahalı hale geldiği bir konjonktürün kapısındayız.
Gerek finans piyasaları, gerekse reel piyasalar açısından zorlu bir yıl kapımızı çalacak. Bu süreçte ortaya çıkabilecek İran, Çin, ABD, Rusya, AB, Orta Asya hattında da nasıl jeopolitik gelişmelerin yaşanacağı ile ilgili ise net bir tahmin yürütmek güç.
Bu nedenle zorlu bir senenin bizi beklediği gerçeğinden hareketle, tedarikte iç arayışlara yönelmenizi öneririm. Şimdiden mümkünse satınalma yaptığınız noktaları gözden geçirin ve ithal yoluyla elde ettiğiniz teminlerinizi, yurtiçinden nasıl tedarik edebileceğiniz sorusunun yanıtı arayın.
Hatta bu konuda umut vaat eden üreticiler görürseniz, onları destekleyerek, üretimlerini geliştirmesini sağlayın. Yani bir satınalma hareketi olarak değil, partnerlik prensibiyle olaylara yaklaşın.
Finans yine en kritik konuların başında geliyor. Finansman yönetimini ‘kervan yolda’ ya da ‘hallederiz’ mantığından çıkararak, yönetilebilir bir hale sokmanız gerekiyor. Finansal okuryazarlığı gelişmiş kurumların, bu süreçten en az hasarı alacağını, hatta doğru işleri yapmak kaydıyla kazançlı çıkacağını dahi söyleyebilirim.
Kim, size ne anlatırsa anlatsın, stagflasyon, kur riski, enflasyon maliyeti, nitelikli iş gücünün temini ve korunması gibi alt alta dizilecek problemlerin yönetildiği, verimlilik esas alınarak, ortak işlere imza atılmasının kaçınılmaz olduğu bir süreçteyiz.
Şayet meseleyi böyle algılar ve yapılanmanızı, zihniyetini buraya dönüştürürseniz, teknolojinin de sunduğu olanaklarla birlikte süreci az hasarla atlatmanız, hatta kazançlı çıkmanız bile mümkün olabilir.
Fakat söylemlerden, hamasetten, bencelerden uzak durmanız, eski ezberlerle hareket etmemeniz gereken bir sürece girdiğinizi bilmelisiniz. Bu ringden birileri sağlam çıkacak, ama herkes dayak yiyecek.
Şayet dönüşüme açık ve ortak hareket edebilen bir yapıdaysanız, maç sonunda yara da alsanız ayakta kalırsınız. Yoksa 2023 nakavt ilanının çok olduğu bir sene olacak. Şimdi kararınızı verin. Maçı yerde mi, ayakta mı tamamlamak istiyorsunuz?
[email protected]
Not: MonDes BusiNess Dergisi için yazdığım bu yazıyı, bir çok kişiye durumu anlatacağını düşünerek, yılın son yazısı olarak ufak revizyonlarla paylaşmakta fayda gördüm. Şimdiden hepinize mutlu bir yıl dilerim.
FACEBOOK YORUMLAR