Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ‘Uzun süre kur tutulmuş’ diyerek başladığı cümleleriyle, o dönemde sıkça dile getirdiğimiz bir gerçeği ortaya döküverdi. Dedi ki konuşmasında:
“2021 yılının Aralık ayıyla 2023’ün Mayıs’ına kadar kur belli bir düzeyde tutulmuştu.” Tercih olarak kuru serbest bıraktıklarını söyledi rasyonel politikalardan bahsederken kura müdahalenin doğru olmadığını belirtti.
Peki biz ne diyorduk? Serbest kur adı altında, ülkede milyarlarca dolar toprağa gömülerek sabit kur uygulaması yapılıyor. Sabit kur özellikleri taşıyan süreçler, mutlaka sonunda devalüasyonist etkileri de beraberinde getirir. Nitekim büyük bir patlama olmadan tam zamanında serbest bıraktıklarını da dile getirmek lazım.
Şimdi buraya kadar meselenin dile getirilmesi güzel. Ama konuşulmayan sıkıntılar var. Mesela şu an swap hariç net rezervlerin, ki swap da bir tür kısa vadeli borçtur, -58,5 milyar dolar olan rezervlerin hesabının verilmesi gerekmiyor mu?
Bir dönem ciddi tartışmalara neden olan 128 milyar doların nereye gittiği belli oldu da, bunu yapanların en azından çıkıp izahat vermesi lazım gelmez mi? Hatırlayın o süreçte bu para ile ilgili çelişkili ifadeler kullanılmıştı.
Harcandı, harcanmadı ile başlayıp, aynı hafta içinde ‘memleket için harcandı’dan ‘kasada duruyor’a kadar aynı partiden, hatta aynı kişiden gelen açıklamalara şahit olmuştuk. Şüphesiz bunun üzerine sonradan harcanan rezervleri, swap yapılıp eritilen paraları ve hatta altın rezervlerini de katmak gerekir. Sonuç? Dolar 30 TL sınırına dayandı.
18 TL’leri görüp, Bakan’ın ifadesiyle küçük yatırımcının çarpıldığı, sonrasında 2021 Aralık ayında 12,18’lerde olan, Şimşek’in ifadesiyle 2023 Mayıs itibariyle 20,32 TL’ye ulaşan, serbest bırakıldıktan sonra da 27 TL’ye kadar çıkan bir dolar / TL kurundan bahsediyoruz.
Bu süreçte harcanan paranın, - 58,5 milyar dolara kadar düşen rezervin, enflasyona yansıtılmayan değer kaybının, ama yapılan harcama nedeniyle ortaya çıkan yıpranmanın, enflasyon düşük kaldığı ya da gösterildiği için maaşlara yapılan, daha doğrusu yapılmayan zamların hesabını kim verecek?
Şimdi ‘o dönemde kur tutulmuş’ deyip, dönüp arkamızı gidecek miyiz? Sanki yeni bir hükümet var da, eskisinin hatasından bahsediyor gibi ortaya konulan bu davranışı görmezden mi geleceğiz?
Ciddi bir devlette, bunun en azından siyasi sorumluluğunun üstlenilmesi gerekmez mi? Seçim meydanlarında, televizyonlarda, hatta uçakta yapılan açıklamaları nereye koyacağız? Yetmedi, süreçten çırak çıkan vatandaşa, hesabını vermek yerine, ortadaki bütçe açıklarının faturasını da ödeyeceksiniz demek nasıl bir anlayışın ürünüdür?
Fiyatlamalar tutmadığı için kaybedilen ihracatın, maliyet hesabı şaşan yatırımların, hatta yatırımsızlığın, yanlış borçlanmaların, sahte bir enflasyon üzerinden talep edilen vergilerin hesabını kimse vermeyecek mi? Paranın adresini bulduk da üzerine su mu içeceğiz?
[email protected]
FACEBOOK YORUMLAR