Yalçın Özden ''İstanbul bir tutkudur...''

'20 Soruda İstanbul' köşemizin bu haftaki konuğu tiyatro ve televizyon oyuncusu Yalçın Özden.

Yalçın Özden ''İstanbul bir tutkudur...''
26 Aralık 2013 - 12:18

İlk tiyatro deneyimini 5 yaşında yaşayan Yalçın Özden, lise 2. sınıfta "Dover Yolu" oyununda uşak oynadı. Lise 3. sınıfta Akşam Gazetesi'nin birincisi seçildi. Milli Türk Talebe Birliği'nde oynadı. Çocuk oyunları yazdı. Direklerarası Kabare'de profesyonel olan Özden, Lale Oraloğlu Tiyatrosu'nda ve Üç Maymun Kabare Tiyatrosu'nda yer aldı. Komedyenlik de yapan Özden, 20 yıl "Uğurböcekleri" adı altında gazinolarda İzmir Fuarı'nda sahne aldı.

Tiyatro dünyasının tecrübeli isim Yalçın Özden, televizyonda skeçler yazdı ve oynadı. 'Figüran Osman' tipi ile sevildi. Yedi filmi var;  Akıllı Deliler; Eşek Şakası, Şişeli Köy, İşler Tıkırında, Borusunu Öttürenler, Gazinocular Kralı, Ceza. Yaklaşık 17 yıl TRT’de skeçler yazdı ve oynayan Özden, Şan Müzikholü'nde "Uğurböcekleri Kumpanyası" adı ile "Video Kondu" müzikli oyununda oynadı. Özden, halkoyu ile 1983'de yılın komedyenleri ödülünü aldı. (Partneri Uğurböceği Zeki Yurtbaşı ile) Özel televizyonlarda sunuculuk yaptı. Star'la başladı, Kanal 6, TGRT, HBB… En yoğun özel televizyon çalışmalarını 1992 - 1997 yılları arasında gerçekleştiren Yalçın Özden, sanat ile sporu bir arada taşımaya çalıştı. Halter ve güreş yaptı. Samatya Deniz Kulübü’nde başladığı kürek sporuna Fenerbahçe'de devam etti.

Aktif sporu, tiyatro nedeni ile Fenerbahçe'de bırakan Özden, halen Fenerbahçe Spor Kulübü'nde Yüksek Divan Kurulu üyeliğini sürdürüyor.

Özden, şuanda da "Seksenler" dizisinde Gülden'in babası Muzaffer'i canlandırıyor...

1) Herkesin mutlaka İstanbul’a bir geliş öyküsü vardır. Sizin öykünüz nedir?

İstanbul'a yazın trenle geldik. Trenle İstanbul'a girerken Maltepe civarında Süreyya plajının oralarda denizi gördüm. Suyu görünce "amma çok su" dedim. Çünkü Kırıkkale'de o kadar çok su yok. Sadece Kızılırmak geçiyor. Babamla Haydarpaşa'da motora bindik. O çok ilgimi çekmişti. İstanbul bana çok ilginç ve büyük gelmişti. Camileri, denizi, tarihi dokusu çok farklıydı...

2) İstanbul’u tek bir kelimeyle ifade etmenizi istesek...

Allah'ın bu ülkeye lütfu.

3) İstanbul’u hayatında hiç görmemiş birine İstanbul’a dair ilk neyi anlatırsınız?

Sultanahmet Camii, Boğaziçi ve Galata Kulesi'ni anlatırdım.

4) Bir gün İstanbul’dan ayrılmanız gerekse en zor vazgeçeceğiniz yanı ne olur?

İstanbul'un vazgeçemeyeceğim yanı o yoğunluğu ve hareketi olurdu. Böyle yaşayan başka bir şehir hiç bir yerde yok. İstanbul tutkudur. Hele buraya gelip belli bir dönem yaşarsanız geçmiş olsun. İstanbul artık sizin için bağımlılık olmuştur.

5) İstanbul’da “Keşke hiç olmasaydı” dediğiniz herhangi bir şey var mı?

Paris'e yukarıdan baktığınız zaman yuvarlak bir masa gibi... O yuvarlaktan sonra da yeşil alanlar başlıyor. Her yol bir meydanda buluşuyor. Biz İstanbul'u çok büyüttük. Uçsuz, bucaksız bir şehir oldu. İstanbul çok büyük bir cazibe merkezi haline geldi. O yüzden insanlar buraya çok geldi. İnsanlar buraya gelince de yapılaşma oldu. İstanbul, hep eski kalsın isterdim. İstanbul'un illa büyümesi gerekiyorsa Beylikdüzü'nden öteye büyüsün. Keşke gökdelenler de belli bir bölgede olsaydı...

6) İstanbul’un en sevdiğiniz semti hangisi?

Samatya, Bebek, Rumelihisarı, Kuruçeşme, Ortaköy...

7) İstanbul’u ilk defa ziyaret eden birini çıkartacağınız bir günlük İstanbul turunun olmazsa olmazları nelerdir?

Sultanahmet Camisi, Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı, Galata Kulesi, Taksim, Beyazıt, Kapalıçarşı ve son olarak vapurla boğaz turu.

8) İstanbul’un en önemli mimari yapısı sizce hangisi?

Sultanahmet Camisi ve Galata Kulesi.

9) İstanbul Manzarası denildiğinde ilk aklınıza gelen yer neresi?

Çamlıca'dan Avrupa yakasını görmek, Rumelihisarı'ndan Anadolu yakasını görmek...

10) İstanbul’un sembolünü biliyor musunuz? Beğeniyor musunuz? Sizce ne olmalı?

Sultanahmet Camisi, Lale ve Galata Kulesi’ni koyarım. Osmanlı döneminden Sultanahmet, Ceneviz döneminden Galata Kulesi, Lale de bizim güzellik ve doğa sembolümüz… Bu üçü mix yapılarak kullanılabilir.

11) İstanbul’un ilk aklınıza gelen yöresel(?) yemekleri nelerdir? Bir başka ifadeyle İstanbul’la özdeşleşen yiyecekler nelerdir?

Sarıyer böreği, Sultanahmet Köftesi, Eminönü’ndeki motorlarda balık ekmek…

 

12) İstanbul’u dünyanın diğer metropollerinden ayıran en büyük özelliği nedir sizce?

Avrupa ve Asya’nın oluştuğu dünya şehri. Bir tarafı Asya, diğer tarafı Avrupa olan başka dünya şehri yok. Jeopolitik olarak İstanbul çok güzel bir yer.

13) Son 10 yıla baktığınızda İstanbul’da en büyük değişimin hangi konuda yaşandığını söyleyebilirsiniz?

Yapılaşma ve yol. Ülkemiz son 10 yılda çok gelişti. Özellikle İstanbul’da metrolar, yollar, alt-üst geçitler, Marmaray ve daha da arkası gelecek olan yapılar…

Konut yapımında da çok çağdaşız.

14) İstanbul’da yaşayan biri olarak karşılaştığınız sıkıntılar nelerdir? Çözülmesini istediğiniz en acil sorun nedir? Bunun çözülmesi noktasında neler önerirsiniz?

Trafik. İnsanların duyarlı olmasını istiyorum. İşyerlerine şahsi araba ile gitmek yerine toplu taşıma araçlarını daha çok kullanalım. Böylelikle trafikteki araç sayısını azaltmış oluruz.

15) İstanbul’da spor adına yapılan çalışmaları kayda değer ve yeterli buluyor musunuz?

Buluyorum. Bizim burada (Ümraniye’de) havuz ve spor ünitesi var. Halkımız bu çalışmalardan gayet güzel yararlanıyor.

16) İstanbul’da hayata geçirilen hizmet ve projelerden memnun musunuz?

Şuan da yapılan her şeyden memnunum.

17) Sizin İstanbul hakkında bir projeniz olsaydı ne yapmak isterdiniz?

İnsanların birbirine karşı saygısı. Bunu  geliştirelim… Zaten saygı bir yerde başlarsa devamı gelir. Çünkü insan sayıgıyı uygulamaya başlarsa sevgi de olur. Saygı ve sevgi birbirine çok bağlı. Saygı duyan insanın sevgisi olur, duymayanın ise olmaz! İnsanlar birbirlerine hoşgörü ve tolerans ile baksınlar…

18) İstanbul’u daha şuurlu yaşamanın ve hakiki bir İstanbullu olmanın formülü nedir sizce?

Tarihi yerlerimizi bir İstanbullu olarak gezmeliyiz. İstanbullu olma bilinci İstanbul’u tanıyarak olur. İstanbul’a sahip çıkmalıyız. İstanbul, bizim evimiz. Ona zarar vermemeli, kirletmemeliyiz. Evde yerlere çöp atmıyorsak, İstanbul’u koca bir evimiz olarak görüp düşünmeliyiz. Evimizde yapmadığımız şeyleri İstanbul’a da yapmamalıyız. Denizimize, karamıza, yollarımıza, parklarımıza bireysel olarak sahip çıkarsak olay bitmiştir.

 

19) Gelecekte görmek ve yaşamak istediğiniz İstanbul’u bize biraz anlatır mısınız?

İnsanların birbirine karşı duyarlı ve yardımsever olduğu ve herkesin birbirine selam verdiği, çevresini kirletmediği bir İstanbul istiyorum.

20) İstanbul üzerine bu kadar konuştuktan sonra son bir soru daha… Şu an gözlerinizi kapatıp açsanız İstanbul’da hangi zaman ve mekânda olmak isterdiniz?

1955’lerde olmak isterdim. Orada doğa daha çoktu. Gelişen dünyamızda doğa da değişiyor. Çünkü insanlar artıyor, sanayi artıyor. İstanbul’u küçültülmüş bir halde tutamayız.

Röportaj: Gözde KESEN / İstanbul Ajansı

Fotoğraf: Başak PULUR

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum