VATANDAŞA SORDUK!
Ramazan ayı içerisinde Sancaktepe ve Beykoz'da sokaktaki vatandaşa sorduk; Son günlerde kafanıza takılan, sizi en çok rahatsız eden konu ne? Bu, kolunuzdaki bir sivilce bile olabilir!
VATANDAŞIN NABZI!
Ramazan ayı içerisinde Sancaktepe ve Beykoz'da sokaktaki vatandaşa sorduk; “ Son günlerde kafanıza takılan, sizi en çok rahatsız eden konu ne? Bu, kolunuzdaki bir sivilce bile olabilir!”
Aydın Karalıoğlu ( esnaf, Beykoz): Başbakan, bayrama kadar sussun!
Başbakanımız Bayram’a kadar lütfen sussun! O zaman suların durulacağına inanıyorum. Bir sussa, ortalık süt liman olacak! Ben muhalefet de değilim. Bir sussun! Bu siyasilerin hepsi sussun, kafamız dinlensin. Zaten Başbakan susar ise, hepsi susacak! Bunu siyasi anlamda söylemiyorum. Ben AKP muhalefeti değilim hatta bütün olaylarını da tasvip ediyorum; Başbakan’ın sade susması dışında! İcraatlarına okey! Kendi şahsıma gördüğüm olay bu! İsterse 5. köprüyü de yapsın, icraatını yapsın ama sussun; sussun be abi biraz, konuşmasın; kafamız dinlensin! En azından bayrama kadar. Edibali’nin oğluna tavsiyesi var, onu lütfen bir okusun.
Halit Turhan ( emekli, Beykoz): İftar çadırlarına karşıyım
Ben Ramazan çadırlarına, iftarlarına karşıyım! Hizmet bana yapılmıyor, belli insanlara yapılıyor. Dernek başkanları, onlar, bunlar; yani halka yapılan bir şey değil. Siyasi kaygı da ağırlıkta zaten. Halka bir yararı yok; sadece kendi reklamları var, başka bir şey yok. (Fotoğraf istemedi)
Yıldırım Varut ( 36, Beykoz): İşsizlik…
İşsizlik, parasızlık… İşten yeni çıktım; kendi isteğim ile ayrıldım. Başka işler kovalıyorum. Şu şartlar altında iş bulmak zor. Geçim derdi var, çok zor.
Orhan Polat (Beykoz): Uyuşturucu
33 senedir Beykozluyum. Bugünlerde Beykoz muhitinin en zor konusu, uyuşturucu. Çocukların uyuşturucuya, çok büyük bir tehlikeye düşmüş olması. Şu Beykoz’da, Anadolu yakasında çok büyük bir uyuşturucu işi var. Emniyet teşkilatımız bu insanları kurtarsın. Bir de Beykoz’da işsizlik had safhada.
İsmigül Durmuş (Ev hanımı, Beykoz): Kimseden korkum yok!
Sokak köpekleri. Köpeklerden rahatsız oluyoruz. Pislikten, pireden mahallemize bakılmıyor. Sokağa bile çıkamıyoruz hiç. Çamlıbahçe Mesire Sokak’tayız. Yukarı yolumuzda suyumuz yok, o yok, bu yok. Ne bileyim! Su, aşağı caddeden geliyor. Bir muhtar değişiminde hazır kapıya gelmiş boruları söktüler, aldılar. Evimize su geliyor da, aşağıdan geliyor, zor çıkıyor, az akıyor. Yani şofbeni yakarsan makine çalışmıyor, makineyi açarsan şofben yanmıyor; öyle yani. Hizmet istiyoruz mahallemize. Yalandan bir yol yaptılar; bizden asfalt parası, o parası, şu parası alıyorlar; ama hizmeti hiç görmüyoruz. Asfaltları süpüren çöpçüler kapımıza gelmiyor. Koca asfaltın; kumunu, taşını kendimiz süpürüyoruz hep. Geçen selde koca asfaltı kendimiz süpürdük. Bir de, erzak yardımında çok haksızlık yapıyorlar. Evi barkı olanlar hep yardım alıyor. Evi barkı var, kolunda bileziği var, gidiyor yardım alıyor; artık işini nasıl görüyorsa? Yardımlar yerine gitse insanın gücüne gitmez!
Zeynep Ödemiş ( Ev Hanımı, 34, Beykoz): O kadar bezdim ki hayattan
Benim babam vefat etti. Ben de Çamlıbahçe Mahallesi Çamçıkmaz Sokak’ta oturuyorum. Beyaz Masa’dan erzak istedim; herkese dağıttılar, bize vermediler. İnsanları niye ayırıyorlar ki? Babamın aylığı var, yarısını annem alıyor, yarısını ben. O kadar bezdim ki hayattan. Akrabamız çok ama akrep gibi sokuyorlar. Biz böyle yemek (sokak iftarları) olduğu zaman gidiyoruz. Bize diyorlar ki, ‘ siz zenginsiniz, niye yemeğe gidiyorsunuz?’ 34 yaşındayım ama hayata çok bezdim.
İnci Şeker ( Ev hanımı, 29, Beykoz): Ne yazıyorsan, beni de yaz!
Ne yazıyorsan, beni de yaz! Bağüstü’nde oturuyorum. Kiradayım. Eşim çalışıyor ama bin TL alıyor. 400 kira, elektrik faturası. Evimde tüpüm bile yok. Bir tane çocuğum var; 7 yaşına girecek. Herkes buraya ( sokak iftarına) açlığından gelmiyor. Allah ne verdiyse. Ben orucumu inan ki bir su ile açıyorum. Giysilerimi mağazaya sattım ama para almadım; dükkân sahibi, ‘ satarsam veririm’ dedi. ‘ Yazık, ben bu duruma üzüldüm, bilsem fitrelerimi sana yapardım’ dedi. Ekmek parası yapayım, harçlık edeyim, pazara gideyim diye sattım elbiselerimi. Pazar bile bilmem ben inan ki.
Niyazi Çolak ( Beykoz, 18): Kızlar!
Gençler aslında sürekli sevgili konularını kafaya takıyorlar! Kızlar erkekleri, erkekler kızları. İnsan bir şeyi kafaya taktıkça daha çok strese giriyor.
Kubilay Ayhan Gürel, ( Beykoz, 19): Ufak tefek şeyleri kafama takmam!
Ben açıktan lise okuyorum. Askerliğimi tecil ettirdim. Şu anda Beykoz çevresinde gençler sevgililerini kafaya takıyor. Bir kız için 5 kişi birbirine bile giriyor. Ben öyle ufak tefek şeyleri kafama takmam. Şu an çalışıyorum. Ben genelde dertlerimi görmezlikten gelirim. Öyle olunca bence daha iyi; insan kendini üzmüyor, işine daha çok adapte oluyor. Arkadaşları ile daha mutlu oluyor.
Nilgün Ünal (Beykoz, 19): Kadıköy’deki eylemler
Genel olarak duyduğum ve gördüğüm haberler. Kadıköy’de yapılan bu son eylemler. Kadıköy tıklım tıklım, kimse işe gidip gelemiyor. Herkes perişan durumda. Kadıköy’ü bir kitliyorlar, akşam saat 20.30’dan sonra, saat 12.00’ye, 01.00’e kadar. Bundan çok rahatsız oluyorum.
Tahsin Bingöl ( Beykoz): Gezi Parkı ve Hatay’da seken mermiler
Gezi Parkı ve Suriye olayı. Gezi Parkı’nda her iki tarafın yanlış anlaması, provake edilmesi ya da polisin ona karşı sert tepki göstermesi. Yani, her iki taraf için de iyi olmadı. Ayrıca, Suriye sınırındaki vatandaşlarımızın rahatsız olmaları. Oraya seken mermilerden dolayı Hatay’daki arkadaşlarımız da zarar görüyor.
Naci Yılmaz (Beykoz): Uykusuzluk ve Hazine arazileri
En çok rahatsız olduğum konu uykusuzluk. Ramazan dolayısıyla uyuyamıyorum zaten. Sabah kalkıyorum. 2- 3 saatlik bir uykum var. Sigara da içemediğim için! Bir rahatsızlığım da, Hazine arazileri. Bizi Belediye’ye çağırdılar; gittik oraya. Adam bize nasihat çekti; güler yüz, tatlı dil, olayı yumuşatıyor, ondan sonra gönderiyor bizi. Güldü ama gülmenin arkasında ağlatmak vardı. Buraların şartları 2B gibi değil; 3 yıl vade, yüzde 25 peşinat var. Benimkisi 70 bin TL tutuyor. Benim gibi bir adam ne yapacak? Fiyatlar aşağı kesimlerde 400 TL, yukarı kesimlerde 250. Bize net bir rakam söylemiyor.
Aydın Kaya (Beykoz, esnaf) : Ramazan davulu!
Beni rahatsız eden çok şey var ama… Daha dün akşam muhabbeti oldu: Ramazan davulcusu! Yani, ritmin dışında çalıyorlar. Her mahalleden geçiyor, her mahalle birbirini duyabiliyor oysaki. Üstelik bir 15- 20 dakika sürüyor.
Bektaş Polat ( Sancaktepe): ‘ Alevisin’ diye yiyecek vermediler
Türkiye’nin birliği, beraberliği, kardeşliği. Eşitlik, özgürlük ve laik Türkiye Cumhuriyeti! Ben buradan hükümete sesleniyorum; Ey hükümetim! Ey Başbakan! Ayrıştırma yapmayalım. Ben her kulun iyisinin yanındayım. Hazreti Allah, Hazreti Peygamber Efendim, Hazreti Ali asla zalime, haksıza, mafyaya fırsat vermesin. Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni ne sağcısı ayrıştıramaz, ne solcusu. Herkes haddini bilsin! Sayın Başbakanım! Özgürlük ve eşitlik ve insani değerden anlıyorsan, cezaevindeki generallerimiz ve yazarlarımız ve ezilenlerin çıkmasını arzu ediyorum ve değerli halkımdan da rica ediyorum; bir olalım, diri olalım, yaşatalım memleketi. Dış memleket bize yaramaz. Dış memleket bize düşman. Onun için hükümeti Hatipoğlu Bektaş Polat, Horasan erenlerinden Hünkâr Hacı Bektaşi Veli’nin soyundan olarak uyarıyorum: Herkes haddini bilsin, haddimizi bilelim! Gariban ve kimsesizim. Gelirim yok, emeklim de yok. Çok şükür beni sevenler, ehli beyti sevenler bizi idare ediyor. Belediye’ye gittim, ‘sen Alevi’sin’ diye, ‘ sen Atatürkçü’sün, Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy veriyorsun’ diye bana yiyecek vermediler. Allah’a havale ediyorum.
Gamze Karabulut ( işçi, Sancaktepe): Gezi Parkı eylemleri
Taksim olayları. Baştaki değişse, bunların hiçbiri olmayacak. ( Fotoğraf istemedi)
Gülkiraz Çelik ( Sancaktepe): Hastalık
Hastalık! Eşim kalp krizi geçirdi de. Kolundaki kırık için hastaneye gitmiştik; Allah’tan hastaneye gitmişiz, meğer kalp krizi geçiyormuş.
Gülşen Budak ( Sancaktepe): Sıcak!
Sıcak! Oruç tutuyorum. Sıcak etkiliyor.
Özgür Yılmaz ( Sancaktepe): Kardeşim
Ben kardeşimi kaybettim, hep onu düşünüyorum. Şubat’ın 2’sinde vurdular, 24 yaşında. Arkadan vurdular. ( Fotoğraf istemedi)
Yıldırım Demirkal ( Sancaktepe): Bu maaş ile ne yiyeceksin?
İşsizlik. İşsizim ben. Kafamda her soru var. Bende 7 tane çocuk var. Bir buçuk senedir boştayım. İş arıyorum, 700- 800 TL maaş veriyorlar. Bu maaş ile ne yiyeceksin, ne içeceksin? Servis şoförüyüm ben. Doğru dürüst maaş veren yok.
Şenay Löktaş ( 36, Sancaktepe): Halkın nabzını sormak lâzım
Ülkenin durumu; mesela Gezi Parkı olayları. Sonuç ne yani? İşçilerin durumu ne olacak? Maaşlar, asgari ücretler yükselecek mi? İşsizlik problemi çok. İşsizlik ile ilgili yeni yasalar çıkacaktı, asgari ücret yükselecekti. Ülkemizde asgari ücret düşük; 1.000 TL’nin üzerinde olması lâzım. Sosyal haklarımız olması lâzım. Halkın nabzını sormaları lâzım, sizin gibi ne güzel. Araştırıyorsunuz, soruyorsunuz; çok sevindim. İşsizlik var diyorlar ama kimse bunun hakkında araştırma, yapılandırma yapmıyor. İş sahaları ile ilgili sorunlar ile kimse ilgilenmiyor. Sonra hastaneler çok problemli. Acil hastalandık diyelim, ama gidiyoruz randevu istiyorlar bizden. Sıkıntılarımız var. 20 gün sonrası için randevu veriyorlar, çok ters bir şey. Sancaktepe’de de sorunlar çok fazla. Burası çok gelişiyor diyorlar ama sürekli ev yapıyorlar. İş sahaları açılmıyor. Sadece bina yapmak ile olmuyor. İş sahaları açılmıyor. Mesela düzgün hastanesi yok. Burada nüfus kalabalıklaşıyor ama güzel bir SSK hastanesi yok. Ümraniye’ye gitmemiz gerekiyor. Bir insan kalp hastası olsa 15 dakikada kurtarılması lâzım. Ümraniye’ye gidene kadar? Bence her semtte yataklı hastane olması lâzım. Öncelikle fakir insanların düşünülmesi lâzım çünkü onlar bu ülkeyi ayakta tutuyor. İşçi kesiminin düşünülmesi lâzım. Alt tabandaki insanlar üst tabanı tutuyor. Bu bölgede bir tane devlet üniversitesinin olması gerekiyor. Daha çok ilkokul olması gerekiyor. Bir sınıfta 50 kişi okumaz! Yaşlılar için devletin huzur evleri olması lâzım.
Gönül Kement ( Sancaktepe): Sıcaklık!
Sıcaklık!
Hazırlayan: Arzu BAŞLANTI
Not: Mini anketimize katılan tüm vatandaşlarımıza teşekkür ederiz!
FACEBOOK YORUMLAR