Üsküdar'da acele kamulaştırmaya dava açıldı.

Üsküdar'da meydan düzenlemesi için verilen acele kamulaştırmaya itiraz var. Haksız kamulaştırma gerekçesi ile Palmiye Cafe' danıştay'a dava açtı.

Üsküdar'da acele kamulaştırmaya dava açıldı.
01 Temmuz 2017 - 13:13 - Güncelleme: 03 Temmuz 2017 - 11:35

Üsküdar'da 12 Parsel için 1 Haziran 2017 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile Üsküdar Merkez Esnaflarının bulunduğu esli belediye binası yanı ve arkasındaki esnaf mekanları ve konut alanları ile ilgili olarak acele kamulaştırma kararı verilmişti.

Kamulaştırma sonrası,Üsküdar belediye başkanı Av. Hilmi Türkmen'in twetter paylaşımı

konuyla ilgili açıklama yapan Avukat Onur Cingil " Gerekçe Kamulaştırma Kanunu Md. 27, yani yurt savunması. Herhalde bu alanda bir füze rampası kurulması düşünülmekte?

 Bu konuda ilk davayı bugün açtık. Pazartesi dava açmak için son gün olup, bu konuda ekteki dava dilekçesi tarafımdan hak sahiplerine dava açmak için önerilmiştir.

Avukat Onur Cingil açtığı dava dilekçesini diğer hak sahipleri ile paylaştı.

 

- Yürütmenin Durdurulması İstemlidir. -

 

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI’NA

 

DAVACILAR           :

                       

DAVALILAR           : 1-BAŞBAKANLIK – ANKARA

                              2-ÜSKÜDAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI - İSTANBUL

                                      Mimar Sinan Mah. Çavuşdere Cad. No: 35 Üsküdar/İstanbul

                                              

KONUSU                : İstanbul İli, Üsküdar İlçesi sınırları içerisinde bulunan ve bu kararın eki listede belirtilen taşınmazların Üsküdar Belediye Başkanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına ilişkin olarak alınan ve 1 Haziran 2017 tarihli, 30083 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 01/05/2017 tarih ve 2017/10142 sayılı Mimar Sinan Meydan Projesi Düzenleme Projesi kapsamında Üsküdar Belediye tarafından 446 Ada 35 Pafta 26-28-29-30-31-35-41-42-43-94-114-115 Parsellerin acele kamulaştırmasına dair Bakanlar Kurulu Kararının hukuka ve yasaya aykırı olması nedeniyle TAMAMININ AKSİ KANAAT OLUŞMASI HALİNDE TARAFIMIZA AİT PARSEL YÖNÜNDEN İPTALİNE ve öncelikle  YÜRÜTMELERİNİN DURDURULMASINA karar verilmesi talebinden ibarettir.

 

İLAN TARİHİ          : 1 HAZİRAN 2017

 

A Ç I K L A M A L A R       :

 

01/06/2017 tarih ve 2017/10142 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla İstanbul ili, Üsküdar  ilçesi sınırları içerisinde bulunan ve bu kararın eki listede belirtilen 446 Ada 35 Pafta 26-28-29-30-31-35-41-42-43-94-114-115 Sayılı Parseller Üsküdar Belediyesi tarafından acele kamulaştırılmıştır ( EK - 1)

 

Anılan tarih ve sayıdaki karar ile toplam 12 adet parselde bulunan onlarca hak sahibi ve esnaf dükkanının bulunduğu alan bu karar ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. Maddesine göre acele  kamulaştırılma kararına konu edilmiştir.

 

Bununla birlikte; mülkiyeti birçok meslek kuruluşuna ait Üsküdar İlçesi sınırları içerisindeki yukarıda belirtilen 12 parselde taşınmazı bulunanlar gibi hak sahibi olan tarafımızın acele kamulaştırma kararlarının iptali istemiyle açılan davada bu nedenle de menfaati bulunmaktadır ( EK - 2).

 

 

 

 

 

I. YARGILAMA KONUSU BAKANLAR KURULU KARARI YETKİ, NEDEN, KONU VE AMAÇ YÖNÜNDEN HUKUKA AYKIRIDIR.

 

A- YARGILAMA KONUSU İŞLEMDE "ACELECİLİK" UNSURU DAVALI İDARE TARAFINDAN GEREKÇELENDİRİLMEMİŞTİR. YARGILAMA KONUSU İŞLEMDE "ACELECİLİĞİN VARLIĞI" UNSURU BULUNMAMAKTADIR.

 

1)Bilindiği gibi 2942 Sayılı Kanun’un 27.maddesi "3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu’nun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılması..”nı düzenlemektedir.

 

2)2942 Sayılı Kanunun 27.maddesinde Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiş ise de yasa metninden Bakanlar Kurulu’nun “acele kamulaştırma” yetkisini “yurt savunması” ya da anılan duruma benzer bir halin varlığı durumunda kullanabileceği açıktır.

 

3)Yargılama konusu işlemin “yurt savunması” ya da “yurt savunmasına benzer” bir nitelikte olmadığı açıktır.

 

4)Danıştay 6.  Dairesi’nin 04.07.2012 gün ve 2011/5000 Esas sayılı kararında da belirtildiği üzere "...üçüncü koşul olan aceleciliğe Bakanlar Kurulunca karar verilebilmesi için de kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olma halinin maddede yer alan diğer iki koşula paralel nitelik taşıması gerektiği açıktır...” denilmektedir.

 

 

B- YARGILAMA KONUSU İŞLEM, MÜLKİYET HAKKININ SADECE YASAL DÜZENLEMEYLE VE KAMU YARARI/DÜZENİ GEREKÇESİ İLE SINIRLANDIRILABİLECEĞİ İLKESİNE AYKIRI NİTELİKTEDİR.

 

5)Mülkiyet hakkının kamulaştırma, hatta kamulaştırmaya göre kamu erkinin daha ağır bir kullanım biçimi olan acele kamulaştırma yolu ile ortadan kaldırılması ancak kamu yararının karşılanması ve kamu düzenine ilişkin gereksinimin yanıtlanması zorunluluğunun bulunması durumunda söz konusu olabilecektir. Yargılama konusu olayda söz konusu nitelikte BİR KAMU YARARININ KARŞILANMASINA VE/VEYA KAMU DÜZENİNE İLİŞKİN GEREKSİNİM BULUNMAMAKTADIR.

 

6)Yargılama konusu işlemde acelecilik hali ve bu hali gerekli kılan durum ve/veya koşullar açıklıkla belirtilmemiştir. Oysa, bu türden bir yetkinin kullanılmasının nedenleri her somut olayda gerekçesiyle birlikte açıklanmak ve söz konusu yetki anılan çerçevede kullanılmak durumundadır.

 

 

C- YARGILAMA KONUSU İŞLEM KONU YÖNÜNDEN DE HUKUKA AYKIRIDIR.

 

7) Yargılama konusu Bakanlar Kurulu Kararına ekli parsel listesi alanın tamamı hakkında acele kamulaştırılması için karar alınması işlemi konu unsuru bakımından hukuka aykırı hale getirmektedir. İdare kamulaştırma usulüne göre ancak “ihtiyacına yetecek kadar” ve "ihtiyacı için" taşınmaz kamulaştırabilir. Ama daha planı bile olmayan bir proje için alanın tümünün kriterlere de aykırı olarak acele kamulaştırılması hukuken sakat bir işlemdir.

 

8)Dava konusu kararda, kamulaştırılmasına karar verilen parsellerin herhangi bir tanesi imar planında “kamusal ihtiyaçlara” ayrılmamış olmasına rağmen, haklarında acele kamulaştırma kararı alınmış olması, işlemi konu unsuru bakımından hukuka aykırı kılmaktadır.

 

9)Danıştay 6. Dairesi’nin 2010/6572  Esas ve 2012/1871 Karar sayılı kararı ile  ".....2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. Maddesinin Uygulanmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı incelendiğinde; "acelelik hali"nin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca yapılacak tüm kamulaştırma işlemlerini kapsayacak şekilde belirlendiği, herhangi bir çerçeve çizilmediği, "acelelik hali"nin somut olarak belirtilmediği, uygulama açısından süreklilik öngördüğü gibi Bakanlar Kurulu'na tanınan yetkinin başka makam ya da mercilerce takdir edilerek kullanılmasına olanak sağladığı, mülkiyet hakkının korunması, kullanılması ve sınırlandırılması yönünden belirsizlik yarattığı, mülkiyet hakkı ile sınırlandırılması arasındaki dengenin neden gösterilmeyerek bozulduğu görülmektedir. (...) Bu itibarla, yukarıda belirtildiği üzere anılan Bakanlar Kurulu Kararında konu yönünden bir sınırlama getirilmeyerek ve uygulama açısından da süreklilik gösterecek şekilde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca yapılacak  tüm kamulaştırma işlemlerinde acele kamulaştırma hükümlerinin uygulanmasına karar verilerek genel nitelikte bir karar alınması hukuken mümkün olmadığından, anılan Bakanlar Kurulu kararına dayanılarak  tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.." şeklinde görüş ortaya konulmuştur.

 

10)Diğer bir söyleyişle; acelecilik halinin gerekçesinin ortaya konulmamasının yanı sıra konu yönünden de sınırlama getirilmeyen ve uygulama açısından da belirsiz bir biçimde süreklilik gösterecek şekilde tesis edilen yargılama konusu işlem açıkça hukuka aykırıdır.

 

 

D- YARGILAMA KONUSU İŞLEM KANUNDA ÖNGÖRÜLEN YETKİNİN GEREKÇESİ BELLİ OLMAKSIZIN, HAKSIZ VE DAYANAKSIZ BİÇİMDE DEVREDİLMESİ NİTELİĞİNDEDİR.

 

11)Öte yandan, yargılama konusu işlemin 2942 Sayılı Kanunun 27. maddesinde öngörülen yetkinin başka bir makam ya da idari otorite tarafından kullanılması sonucunu doğuracak ve yetki devrini içeren unsurlar taşıması da açıkça hukuka aykırıdır.

 

12)Anayasa’nın 13. ve 35. maddesi hükümleri uyarınca mülkiyet hakkının sınırlandırılmasına ilişkin yetkinin yargılama konusu işlem örneğinde görüldüğü üzere mülkiyet hakkının korunması, kullanılması ve sınırlandırılması yönünden belirsizlik yaratacağı ve mülkiyet hakkının sınırlandırılması ile mülkiyet hakkı arasındaki dengenin neden gösterilmeyerek zedelenmesine yol açacağı açıktır.

 

13)GEREKÇESİZ TESİS EDİLEN VE HUKUKA AYKIRI BİR BİÇİMDE YETKİ DEVRİ SONUCUNU DOĞURACAK OLAN YARGILAMA KONUSU İŞLEM ANAYASAL GÜVENCE ALTINDA BULUNAN MÜLKİYET, SAĞLIKLI BİR ÇEVREDE YAŞAMA VE ELVERİŞLİ BİR KONUTA ERİŞİM HAKKININ İHLALİ ANLAMINA GELECEKTİR.

 

 

E- YARGILAMA KONUSU İŞLEMDE ACELE KAMULAŞTIRMAYA KONU TAŞINMAZLAR İLE İLGİLİ BİR "İŞLEVLENDİRME" KARARI BULUNMAMAKTADIR.

 

14)Kamulaştırılan özel mülkiyetteki taşınmazların kamulaştırma sonrası herkese açıklanan, ilan edilen, kesin, projelendirilmiş şekilde bir kullanım biçimine ilişkin hiçbir karar bulunmamaktadır.

 

15)Daha planı bile olmayan anılan alan için, sadece Meydan yapılacağı belirtilmişse de, ekte de sunulduğu üzere bu alana bir AVM yapılması şimdiden dile getirilmekte, ayrıca meydan alanına ait kesin ve ilan edilmiş tek bir meydan projesi ortaya konulamamaktadır. Bu sebeple de, söz konusu taşınmazların kamulaştırıldıktan sonra, hangi amaçla ve kim tarafından kullanılacağına dair açık bir düzenleme olmayıp, yapılan acele kamulaştırmanın ardında yatan örtülü amaç birçok örnekten de bilinmekte olup, özel mülkiyet kapsamında konut ya da ticaret alanı olarak kullanılan taşınmazların kamulaştırılıp ticaret kullanımına ayrılarak satılması, kiralanması ya da tahsis edilmesinde özünde kamu yararı amacı bulunmayacağı da  görülmektedir.

 

16)Acele kamulaştırılacak taşınmazların kamulaştırma işlemi sonrasında hangi amaçla ve nasıl işlevlendirileceklerinin belirsiz olması da başlı başına bir hukuka aykırılık nedenidir.

 

 

F- YARGILAMA KONUSU İŞLEM "3. KİŞİ LEHİNE KAMULAŞTIRMA" SONUCUNU DOĞURUCAK NİTELİKTE OLMASI NEDENİ İLE DE HUKUKA AYKIRIDIR.

 

17)Bilindiği gibi kamulaştırma işlemi ancak kamu yararına gerçekleştirebilir. Bir başkasının yararına konu etmek üzere kamulaştırma yoluna gidilmesinin Anayasa’nın 2. Maddesinde düzenlenen hukuk devleti ile sosyal devlet ilkeleri ile Anayasa’nın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılığı açıktır. Hukukumuzda 3.kişi lehine kamulaştırma yapılmasına olanak sağlayan bir düzenleme bulunmamaktadır.

 

 

G- ANILAN MEYDAN PROJESİ İLE İLGİLİ ALINAN MECLİS KARARLARI VE YAPILAN PLANLAR YARGI KARARLARI İLE İPTAL EDİLMİŞTİR.

 

18)Öte yandan, bölgede yaşayan ve/veya esnaf faaliyeti yürüten ya da mülk sahibi olup, kiracı olup menfaatleri ihlal edilen yurttaşlar tarafından, yargılama konusu Üsküdar Merkez Esnafının faaliyetlerinin ortadan kaldırılması ve mülklerine el konulmasına ilişkin daha önceden alınan Meclis Kararları ile hazırlanan planlara ilişkin  açılan davalarda İlk Derece Mahkemeleri bu kişileri davalarında haklı bulmuş, bu kararlar da Danıştayca Onanmıştır ( EK - 3).

 

19)Ekte anılan davalarda verilen Bilirkişi Raporlarında da belirtildiği üzere ( EK - 4), bu alanda yapılacak herhangi bir uygulamanın kamu yararı taşımadığı belirtilmekle birlikte, ayrıca da komşu parselde bulunan Emlak Çarşısı ile ilgili verilen İmar Planının iptali kararında "Planın tarihi ve kültürel bir değer olan Üsküdar Esnafının varlığını sonlandıracak herhangi bir projenin hukuka uygun olmayacağı" da yine belirtilmiştir.

 

Bir diğer deyişle yargılama konusu karar ve bu alanla ilgili yapılan imar planları hukuki dayanaklarından tümüyle yoksundur.

 

Yargılama konusu işlemin, yalnızca bu yönüyle dahi açıkça hukuka aykırı olduğu ve iptalinin gerektiği kanaatindeyiz.

 

20)İkinci olarak, Bakanlar Kurulu tarafından takdir edilecek olan “acelelik hali”nin yine anayasaya uygun bir şekilde somutlaştırılması gerekmektedir.  Fakat bu kavram, hukuk devleti ilkesine aykırı olarak, yürütmeye oldukça geniş takdir yetkisi sunan,  hatta Anayasa’nın 7. maddesinde korunan “yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi”ni ihlal eden bir hükümdür. “Yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi” uyarınca,  üst norm olan kanunlar ile yasama organı genel çerçeveyi çizdikten sonra,  ancak uzmanlık, teknik bilgi gerektiren durumlarda yürütmenin düzenleme yetkisi söz konusu olabilir. Yasama yetkisinin devri anlamına gelecek nitelikte sürekli, uzun süreli ve kapsamı belirsiz yetki verilemez. Çünkü aksi anayasallık denetiminden kaçmak anlamına gelir. Bu da hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Somut olayda olduğu gibi Bakanlar Kurulu tarafından, gerekçesi somutlaştırılmaksızın ve neredeyse her gün,  Resmi Gazetede acele kamulaştırma kararları yayımlanmakta ve bu yolla yasama organı tamamen işlevsiz hale getirilmektedir. Bu da yasama yetkisinin devri anlamına gelir ve anayasaya aykırıdır.

 

21)Dahası, acelecilik halinin yarattığı muğlaklık, yürütme tarafından keyfi bir şekilde yargısal denetimi zayıflatmak amacıyla kullanıldığında, bu durum ayrıca hukuk devletinin bir unsuru olan ve Anayasa’nın 125. maddesinde düzenlenen “İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır” hükmüne de aykırılık oluşacaktır ve somut olay bu keyfiliğin açık örneğidir.

 

22)Oysa ki idarenin takdir yetkisi keyfi bir yetki değildir. Hukuka uygun seçenekler arasından en uygun, en elverişli ve Anayasa ya da kanunda belirtilen meşru amaca ulaşmak için zorunlu ve orantılı olan aracı seçme yetkisidir. Anayasa Mahkemesinin yakın tarihli bir kararına göre, (E:2012/102, K:2012/107)  takdir yetkisi, idareye farklı çözümler arasından en uygun ve yerinde olanı seçme serbestisi tanımak suretiyle,  kamu hizmetleri gerekleri ile toplumsal ihtiyaçların değişkenliğine ayak uydurması imkanını sunmaya yarayan bir araçtır.

 

23)Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin bir başka önemli kararına göre, “kanun koyucunun idareye tanıdığı takdir yetkisinin sınırlarını kişisel amaçlara yönelen uygulamaları önleyecek biçimde belirtmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır”. (E.1967/41, K. 1969/57)

 

24)Bu kapsamda, içtihat da benzer bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Nitekim İdari Dava Daireler Kurulu’nun 08/07/2008 günlü 2008/691 Y.D. İtiraz sayılı kararı gerekçesinde de;

 

“……yenileme alanındaki planların bittiği belirtilerek, bu alandaki kamulaştırmaların 2942 Sayılı Yasa’nın 27. maddesine göre yapılabilmesi amacıyla Bakanlar Kurulunca izin verilmesi için gereğinin yapılması istenilmek suretiyle genel bir yetkinin talep edildiği ve hangi taşınmazların, hangi zorunlu nedenlerle acele kamulaştırılmasının istenildiğinin açıklanmadığı, belediyenin başvurusu üzerine, İçişleri Bakanlığı’nın başvuruyu iletmesi sonucunda da dava konusu ... günlü, ... sayılı Bakanlar Kurulu Kararının alındığı anlaşılmaktadır. ... günlü, ... sayılı Bakanlar Kurulu Kararında ise; Ankara Tarihi Kent Merkezi kapsamında yer alan ve ... günlü, ... sayılı kararname ile yenileme alanı olarak tespit edilen bölgenin Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılmasında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesinin uygulanması, İçişleri Bakanlığı’nın ... tarihli ve ... sayılı yazısı üzerine, anılan Kanunun 27. maddesine göre Bakanlar Kurulunca kararlaştırılmıştır.” denilmek suretiyle anılan bölgeye ilişkin genel bir acele kamulaştırma yetkisi verilmesi ve böylece acele kamulaştırılacak taşınmazları tespit konusunda tamamen belediyeye takdir hakkı tanınmış olması nedeniyle "dava konusu Bakanlar Kurulu kararında 2942 Sayılı Yasa’nın 27. maddesinin amacına ve uygulanma koşullarına uyarlık görülmemiştir." denilmiştir. Kararın içeriğinden, ANAYASA’NIN 13. VE 35. MADDESİNE UYGUN OLARAK SINIRLANDIRILACAK MÜLKİYET HAKKININ NE OLDUĞUNUN BAKANLAR KURULU KARARI İLE AÇIKÇA ORTAYA KONULMASI GEREKTİĞİ, HATTA BU KARARDA ACELE KAMULAŞTIRMA SEBEBİNİN DAHİ AÇIKLANMASININ İSTENDİĞİ ANLAŞILMAKTADIR.

 

25)Yine aynı yönde Anayasa Mahkemesi’nin, 2014 tarihli bir kararı uyarınca (2013/108 Esas ve 2014/15 Karar)  örneğin “Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında yapılacak kamulaştırmada önce ilgili Bakanlığın kamulaştırma nedeniyle müdahale edilecek haklar bakımından sınırlamayı Anayasa’nın 13. maddesine uygun bir şekilde gerekçelendirmesi gerekeceği" vurgulanmıştır. "Bu doğrultuda, örneğin mülkiyet hakkını sınırlayan kamulaştırmanın Anayasa uyarınca, ancak yasallık, kamu yararı meşru amacına uygun olarak ve öze dokunma yasağına, demokratik toplumda gereklilik ilkelerine uygunluğu halinde hukuken kabul görmesi mümkündür.” denmiştir.  Bu evrede ayrıca mülkiyet hakkına kamulaştırma yoluyla yapılan müdahalelerin dava edilebilir olması, hak arama özgürlüğünün ve adil yargılanmanın sağlanması bakımından güvenceler getirilmesi zorunlu kılınmıştır.  Haliyle yürütmeye acele kamulaştırma nedeniyle bu şekilde hak ve özgürlükler alanına müdahale yetkisi verilmesi 2. maddedeki insan haklarına saygılı devlet ilkesi ile 13. madde rejimine aykırıdır.

 

26)Anayasa Mahkemesi yakın tarihli bir başka önemli kararında (2011/106 Esas,   2012/192 Karar)  646 sayılı KHK ile Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne, Bakanlar Kurulunca uygulama usul ve esasları belirlenen projeler kapsamında; hazinenin özel mülkiyetinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazları geliştirme, değerlendirme, kişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazları ise satın alma, trampa etme, kamulaştırma ve toplulaştırma yapma yetkisi verilmesini incelemiştir. Mahkemeye göre; bu türden taşınmazların kamulaştırma gibi usullere dahil edebilmek için öncelikle  özel kanunlarında öngörülen usule uygun olarak statülerinin değiştirilmesi gerektiğini aksi halde değiştirilmeden KHK’de sayılan yeni projeler kapsamına alınmalarının mümkün olmadığını vurgulamıştır.

 

27)2942 SAYILI KANUN’UN YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİ TARİHTEN 2000 YILINA KADAR YALNIZCA 5 TANE ACELE KAMULAŞTIRMA KARARI ALINMIŞKEN ( 1986 yılında 1, 1987 yılında 2, 1990 yılında 1, 1997 yılında 1) 2002 YILINDAN BU YANA TOPLAM 769 ACELE KAMULAŞTIRMA KARARI ALINMIŞ olması da yürütme organına, kapsamı belirsiz, öngörülebilirliği olmayan ve yasama yetkisinin devri anlamına gelebilecek bir yetkinin devredildiğinin en somut göstergesidir.

 

28)Yukarıda  ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, yargılama konusu Bakanlar Kurulu kararı yetki, sebep, konu, amaç unsurları bakımından açıkça hukuka aykırıdır.

 

Diğer taraftan bu kararın uygulanması halinde davacılar bakımından telafisi güç ve imkânsız zararlar doğabilecektir. YÜRÜTMENİN DURDURULMASI kararı verilmesi için yasanın öngördüğü HER İKİ ŞART (işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararlar doğacak olması) DAVAYA KONU İŞLEM AÇISINDAN BİRLİKTE GERÇEKLEŞMİŞTİR. Zira  davaya konu parselin de ulunduğu bahse konu alan, yüzlerce esnafın ve onlarca vatandaşın ikamet edip esnaf faaliyeti yürüttüğü yüzlerce yurttaşın yaşamına ilişkin bir alandır.

 

Eğer dava konusu işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilmez ise,  belediye en kısa sürede acele kamulaştırma kararını uygulayacak, civardaki konut ve iş yerlerini tahliye ettirerek, yıkım sürecini başlatacaktır.

 

Yargılamanın ileriki aşamalarında verilecek olan bir iptal kararının da uygulanabilirliği konusunda sorunlar yaşanacaktır. İYUK Madde 27/2 “…Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir…”  şeklinde düzenlenmiş olup, izah ettiğimiz üzere dava konusu acele kamulaştırma  işleminin uygulanması halinde, ileride telafisi güç hatta imkansız zararlar doğma ihtimali söz konusudur.

 

Bu nedenlerle; ortada uygulamakla etkisi tükenecek bir işlem bulunduğundan ve yürütmenin durdurulması için aranan şartlar gerçekleşmiş olduğundan; İdareye tebligat yapılmadan ve  idarenin savunması alınmadan ivedilikle yürütmeyi durdurma kararı verilmesini  ve davalının savunması alındıktan sonra yürütmenin durdurulması kararının devamına karar verilmesini talep ediyoruz.

 

 

II-  BAKANLAR KURULU KARARI HUKUKA "AÇIKÇA" AYKIRI OLUP, "YURT SAVUNMASI" BAHANESİYLE YURTTAŞLARIN ESNAF DÜKKANLARI VE EVLERİ ELLERİNDEN ALINMAK İSTENMEKTE, VATANDAŞLAR GAYRİ HUKUKİ BİR ŞEKİLDE ZORLA YERLERİNDEN EDİLMEKTEDİR.

 

1)Temel hak ve hürriyetler arasında düzenlenen ve Anayasamızın 35. maddesinde yer alan mülkiyet hakkının, kamu yararının korunması amacıyla ve yasalarla kısıtlanması mümkündür. Devlet kamu yararı amacına yönelik olarak kamulaştırma yapma hakkına sahiptir ve bu hak özel mülkiyeti kısıtlayan istisnai bir hak olarak Anayasamızın 46. maddesinde yer almaktadır. Ancak bu kısıtlamanın kamu yararı amacına yönelik olması ve yasayla ayrıntılı biçimde düzenlenmesi esastır.

 

Yine ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 No.lu Protokolüyle mülkiyet hakkı bir insan hakkı olarak kabul edilmiş ve bu hakkın orantılılık ilkesi çerçevesinde kamu yararı gözetilerek sınırlandırılabileceği ifade edilmiştir. Bu hükümlerden hareketle bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yoluyla kaldırılması ancak kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır.

 

Bu çerçevede, 2942 sayılı Kanunun 27. Maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yol olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile acele kamulaştırmada olağan kamulaştırmaya oranla özel koşulların varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Bu koşullardan ikisi Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına ve ya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halleri şeklinde açıkça sayılmak suretiyle kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Bunlardan üçüncüsü olan, aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar verilebilmesi için de yine KAMU YARARI VE KAMU DÜZENİNE İLİŞKİN OLMA ŞARTININ ARANMASI VE BÖYLECE MADDEDE YER ALAN DİĞER İKİ SEBEBE PARALEL NİTELİK TAŞIMASI GEREKTİĞİ AÇIKTIR. Nitekim anılan maddenin gerekçesinde de, acele ve istisnai hallerde, Kanunun önceki hükümlerine uyulmasının çeşitli sakıncalar yaratabileceği gibi, kamunun büyük zararlara uğramasının da muhtemel olabileceği belirtilerek maddede belirtilen şartların varlığına bağlı olarak kıymet takdiri dışındaki bazı kanuni işlemlerin sonraya bırakılarak, maddede öngörülen süre ve şekilde el konulması düzenlenmiştir.

 

Özetle, usule, kanuna ve hukuka aykırı olarak Bakanlar Kurulu kararında acelelik halinin ne olduğu ve sebepleri belirtilmemiştir.

 

2)Anılan alan, uzun yıllardır Yerel ve Büyükşehir Belediyesi tarafından türlü yollarla taciz edilen, sürekli arzulanan bir yer niteliğindedir. Bakanlar Kurulu kararında nitelendirildiği üzere anılan alanda bir meydan projesi yapılacağı şüphelidir. Nitekim ekte de görüldüğü üzere anılan alanda bir AVM yapılmak istenmekte ( EK - 5), daha önceden de bu alan İBB Meclis kararları ile de bir AVM'de olması gereken tüm hususların olmasına yönelik olarak plan tadilatı görmüş bir alan niteliğindedir ( EK - 6).

 

Kaldı ki anılan mahal taralı alan diye nitelendirilen ayrıcalıklı bir bölge olup, bu alan ancak meydan gibi kamu yararına yönelik bir alan olarak düzenlenmesi gerekirken anıldığı gibi burada bir AVM yapma fikri olup daha sonrası için ise ne olacağı bilinmemekle birlikte yapılan imar çalışmalarından ne yapılacağı ise anlaşılmaktadır.

 

Yine belirtmek gerekir ki anılan mahal dışında ileriye dönük olarak diğer esnaflara ilişkin de kamulaştırma peşinde olan İlçe Belediyesi, ayrıca planlarda gözüken "yollara" ise bir cevap verememektedir. Zira burada bir meydan olacaksa bu yolların ne olacağı ise belirli değildir.

 

3)Diğer yönden, Üsküdar'ın çok değil 12-13 sene önce var olan Demokrasi Meydanı denize sıfır muazzam bir meydan görünümde iken mevcut yöneticiler tarafından tamamen değiştirilerek meydan olma vasfını kaybetmiştir. Şu an Üsküdar'da ortadan kaldırılan meydan, Üsküdar'ın tarihi ve kültürel bir değeri de olan esnaflarına yönelik olarak yapılan bu haksız ve hukuksuz müdahale ile hukuk dışı bir şekilde anılan mahalle yapılacağı belirtilmektedir.

 

Mevcut meydanı kapatıp yeni meydan arayışı ile mülkiyet hakkının gaspına yönelik gerçekleştirilen faaliyetin hukuka uyarlılığı yoktur.

 

4)Kaldı ki, ortada yasal ve Anayasal olarak açık hukuksuzlar bulunmaktadır.

 

Bu şekilde yeni meydan açma eyleminde "acelecilik" niteliği yoktur. Yukarıda da bahsedildiği üzere yersiz bir şekilde meydan kapatıldıktan sonra mevcut esnaf faaliyeti ve konut bloklarını kaldırarak "kamu yararı"ndan bahsetmek de hukuka uygun değildir. Nitekim Üsküdar halkı yani kamunun da buradaki esnafların yerinden edilmesine rızası yoktur. Bu anlamda ciddi bir kitle yapılan hukuksuzluğa karşı çıkmaktadır.

 

5)En önemlisi, 2942 Sayılı Kanunun 27. Maddesine uyan bir acele kamulaştırma faaliyeti de yapılmamış oluşudur. Anılan alana yurt savunması kapsamında bir füze rampası mı yapılacaktır ki bu şekilde bir mağduriyet yaratılmaktadır.

 

ACELE KAMULAŞTIRMA KAVRAMI, ÜLKENİN HER YERİNDE, SEBEPSİZ BİR ŞEKİLDE YA DA HERHANGİ BİR SEBEPTEN UYGULAMASI YAPILACAK BİR KONU DEĞİLDİR. NİTEKİM DAVA KONUSU OLAYDA DA ACELE KAMULAŞTIRMAYI GEREKTİRECEK BİR HUSUS DA MEVCUT DEĞİLDİR.

 

Burada açıkça görülmektedir ki Mülkiyet hakkının keyfi olarak sınırlandırılması mevzu bahistir.

 

6)Anılan alanda bir meydan projesi yapılacak ise mahal neden ticaret lejantı taşımakta, sinema, rezidans da dahil olmak üzere bir AVM'de olması beklenen ticari alanların yapılması nasıl İBB İmar Komisyonu Raporlarına ve İBB Meclis kararlarına girmektedir.

 

Diğer bir deyişle Üsküdar Belediyesi burada bulunan esnaflarla uzun yıllardır uğraşmakta, buradan esnafların temizlenmesi için türlü faaliyetler içerisinde bulunmaktadır. Esnaflarla yapılan toplantıların sayısı bilinmemekle birlikte, bu toplantılarda yapılacak AVM'den yer teklif eden Belediye nasıl olur da bu AVM'yi yurt savunması gibi göstermektedir. Burada bir meydan mı yapılacaktır yoksa başka bir ticari rant mı düşünülmektedir. Meydan yapılacaksa burada bir AVM neden yapılmak istenmektedir. Tüm bunlar huzurdaki davaya konu acele kamulaştırma eyleminin hukuksuzluğunu ortaya koyan soru işaretleridir.

 

Dolayısıyla anılan alanda yapılmak istenenin kamu yararı ilkesi ile ilgisi olmayıp, yapılmak istenen buraların tabir caizse esnaflardan ve mülkiyet sahibi yurttaşlardan temizlenmesi ve yeni rant alanlarının açılmak istenmesidir.

 

7)Anılan parsellerde konutlar da bulunmakta, buralarda insanlar yaşamaktadır. Anayasa’nın 56. maddesinde yer verilen "Konut Hakkı"nı göz ardı eden kararlar, kiracıların durumu, geçici barınma sorunu, kaynak temini, toplumsal adalet ve eşitliğe uygun finansman modelleri ve tüm paydaşların dâhil olduğu uygulama ortaklıklarının kurulması gibi plan yoluyla sağlıklı bir yaşam çevresi oluşturmanın ön koşulu olan kurallardan vazgeçilmesi sonucunu doğurmakta, Anayasa`nın 56. maddesinde yer verilen "Konut Hakkı" ile ilgili "Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır..." biçimindeki düzenlemeye de açıkça aykırılık teşkil etmektedir.

 

8)Yukarıda da belirtildiği üzere, Üsküdar'ın esnafı Üsküdar'ın tarihi ve kültürel bir değeri olup yaşatılması gerekmektedir. İstanbul'un tarihi kadar eski bir tarihe sahip olan Üsküdar'da esnaf faaliyeti önemli bir yer tutmaktadır. İstanbul 3. İdare Mahkemesi'nin 2011/1454 Es. ve yine aynı Mahkemenin 2014/403 Es. Sayılı kararında da belirtildiği üzere, burada yapılacak bir uygulama Üsküdar'da esnaf faaliyetini bitirecek olup, bu durumda mevcut esnaflar Üsküdar'ı terk etmek zorunda kalacaktır. Bu da Üsküdar'ın tarihi ve kültürel bir sınıfının yok olması ve dolayısıyla da Üsküdar'ın dokusuna zarar veren bir husus olacaktır.

 

Bu nedenlerle; ortada uygulamakla etkisi tükenecek bir işlem bulunduğundan ve yürütmenin durdurulması için aranan şartlar gerçekleşmiş olduğundan; İdareye tebligat yapılmadan ve  idarenin savunması alınmadan ivedilikle yürütmeyi durdurma kararı verilmesini  ve davalının savunması alındıktan sonra da yürütmenin durdurulması kararının devamına karar verilmesini talep ediyoruz.

 

HUKUKİ NEDENLER : İYUK, HMK, 2942 SK. Ve ilgili diğer yasal mevzuat.

 

HUKUKİ DELİLLER  : Ekli Belgeler, Acele Kamulaştırma Kararı, Tapu Kayıtları, İmar Kayıtları, Danıştay Kararları, Bilirkişi, Keşif, Tanık ve ikamesi mümkün her türlü yasal delil.

 

SONUÇ VE İSTEM   : Yukarıda açıklanan nedenlerle; fazlaya dair her türlü dava ve talep hakkımız saklı kalmak kaydı ile;

 

1) 01/06/2017 tarih ve 30083 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan  "İstanbul İli, Üsküdar İlçesi sınırları içerisinde bulunan ve bu kararın eki listede belirtilen taşınmazların Üsküdar Belediye Başkanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına ilişkin olarak alınan ve 01 Haziran 2017 tarihli, 30083 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 01/05/2017 tarih ve 2017/10142 sayılı Mimar Sinan Meydan Projesi Düzenleme Projesi kapsamında Üsküdar Belediye tarafından 446 Ada 35 Parsel 26-28-29-30-31-35-41-42-43-94-114-115 Parsellerin acele kamulaştırmasına dair Bakanlar Kurulu Kararının, uygulanması telafisi imkânsız zararlar doğuracağından, BAKANLAR KURULU KARARI’NIN TAMAMININ, AKSİ KANAAT OLUŞMASI HALİNDE DAVACI TARAFIMA AİT PARSEL YÖNÜNDEN ÖNCELİKLE YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA,

 

2) Yargılama sonucunda yargılama konusu işlemin TAMAMININ, AKSİ KANAAT OLUŞMASI HALİNDE DAVACI TARAFIMA AİT PARSEL YÖNÜNDEN İPTALİNE;

 

3) Yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini,

Arz ve talep ederiz. 30/06/2017

 

Saygılarımızla.

 

DAVACI

 

 

 

 

Ek - 1 : 01/05/2017 tarih ve 2017/10142 Saylı Kamulaştırma Kararı.

Ek - 2 : Tapu Sureti, Vergi Levhası, Ruhsat ve Esnaf Faaliyetini gösterir belgeler.

Ek - 3 : Emsal Dava Dosyalarına ilişkin karar suretleri.

Ek - 4 : Acele Kamulaştırmaya tabi tutulan parsellerle ilgili daha önce görülen davalarda alınan örnek Bilirkişi Raporu.

Ek - 5 : Alanda yapılması planlanan AVM görseli.

Ek - 6 : Acele Kamulaştırmaya tabi tutulan parsellerle ilgili daha önce İBB İmar Komisyonu ve İBB Meclis Kararları.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum