TÜRKİYE'DEKİ GAZETECİLİK ANLAYIŞI TARİHİ RAMİ KIŞLASINDA TARTIŞILDI
Gazeteci ve Sunucu Duygu Gecü Yüzseven, İstanbul’un en büyük kütüphanesi konumunda olan Rami Kütüphanesi’nde gazetecilik mesleğine ilgi duyan gençler ve öğrencilerle bir araya geldi. Medyadaki dezenformasyonun önlenmesi için kopyala-yapıştır haber mantığının ortadan kalması gerektiğini savunan Yüzseven, uluslararası ajanslara yönelik mekanizmaya bağımlığı da “Dünyaya Batının gözleriyle bakıyoruz” sözleriyle irdeleyerek, “Uluslararası ajanslar, haberi servis etmeden haber geçmemek gibi bir durum sergiliyoruz. Haberin teyit edilip edilmediğini bu ajansların tavrına göre belirliyoruz. Bunun değişmesi gerekiyor.” dedi.
Geçmişi 18. yüzyılın ortalarına dek uzanan Rami Kışlası, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yoğun gayretleriyle yürütülen aslına uygun restorasyon, renovasyon ve yeni inşa çalışmalarının tamamlanmasıyla Rami Kütüphanesi olarak yeniden hayat buldu. İstanbul’un en büyük kütüphanesi konumunda bulunan Rami Kütüphanesi’nde gerçekleşen söyleşide medyadaki dezenformasyon süreci, gazetecilik mesleğinin sıkıntıları, Türkiye’de ve dünyadaki habercilik anlayışı Gazeteci ve Sunucu Duygu Gecu Yüzseven ile alındı.
“MEDYA OKURYAZARLIĞI KONUSUNDA EK BİR EĞİTİM ALINMALI”
Medyadaki dezenformasyonun önüne geçmek için mesleki eğitimin önemini vurgulayan Yüzseven, “Genellikle çok farklı farklı mesleki gruplardan gazetecik yapan meslektaşlarımız var. İletişim fakültesi mezunu arkadaşlarımız biraz daha azınlıkta kalıyor. İster iletişim fakültesi mezunu olsun isterse başka meslek gruplarından arkadaşlarımız olsun eğer gazetecilik mesleğine gönül veriyorlarsa kitleleri doğru bilgilendirme görevimizden dolayı medya okuryazarlığı konusunda ek bir eğitim almaları büyük önem taşıyor.” dedi.
“KOPYALA-YAPIŞTIR HABER MANTIĞI DEZENFORMASYONA YOL AÇIYOR”
“Kopyala yapıştır haber mantığının değişmesi gerekiyor.” Diyen Yüzseven, “Bir habercinin gerçekten haberi araştırması gerekiyor. Haberi yazması, haberin peşinden koşması gerekiyor. Örnek verecek olursak depremde herkes belki iyi niyet amacıyla oradaki bilgilerin hepsini tweet attı, uyarmaya çalıştı ama haber yanlıştı. Bu dezenformasyona yol açtı. Tıpkı haberde de yanlış haberin çoğalması, gazetecilerin teyit etmeden haberi paylaşması, kopyala-yapıştır haber mantığı dezenformasyona yol açıyor. Kaynağından emin olunmadan haber alınmaması gerekiyor. Gazeteciye düşen görev burada teyit etmesi, araştırması, doğruluğundan emin olması ve çok dikkat etmesi. Yaptığımız iş insana değiyor ve bu yüzden de bizim insanlara doğru bilgiyi yaymamız gerekiyor. Hızlı bir şekilde ulaştırmamız, özgün habercilik yapmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“GÜÇLÜ BİR PSİKOLOJİ GEREKİYOR”
Günümüzde çoğu internet sitesinin ajanslardan gelen haberleri otomatik olarak sistemine eklediğini hatırlatan Duygu Gecu Yüzseven, “Editörün buradaki doğru bilgiyi süzgeçten geçirmesi mümkün olmadığı için de ajanstan gelen metin kitlelere ulaşıyor. Medyadaki dezenformasyonun önüne geçebilmek için ajans editörlerinin zorlu bir görevi bulunuyor. Bu noktada aslında bir haber editörü ve muhabir arasındaki ilişkiyi de burada göz önüne almak gerekir. Muhabir bir vaka üzerine haberini oluştururken haber merkezindeki editör Türkiye’nin 81 ilinden gelen magazin, asayiş, politika gibi birbirinden farklı belki yüzlerce haberle aynı anda karşılaşıyor. Dolayısıyla bu haberlerin içeriklerinden dolayı farklı duygulara da maruz kalıyor. Haberin sunulduğu insanlar kanalı değiştiriyorlar ancak haber merkezindeki editörler bu haberleri kitlelere doğru şekilde ulaştırmak durumunda olduğu için gelen tüm içerikleri denetlemek durumunda kalıyor. O haber metinlerini sesleri titremeden seslendirmek durumunda kalıyor. Gazetecilik mesleğinin en zor yanı da aslında bu. İzleyiciye bunu hissettirmemek gibi bir görevi olan gazeteci aslında bu olayların hepsini yaşıyor. Bunun için de güçlü bir psikoloji gerekiyor.” açıklamasında bulundu.
“DÜNYAYA BATININ GÖZLERİYLE BAKIYORUZ”
Uluslararası ajanslara yönelik mekanizmaya bağımlığı “Dünyaya Batın ıngözleriyle bakıyoruz” sözleriyle irdeleyen Yüzseven, “Doğudaki insanlar öldüğünde sessizliğe bürünen insanlar batıda bir olay çıktığında seslerini yükseltiyor. ‘Batının gözleriyle dünyaya bakıyoruz’ dememin sebebi de yanı başımızda Suriye Savaşı, Irak Savaşı olduğunda bizler haberleri yabancı ajansların muhabirlerinden alıyoruz. Öyle ki bizim orada muhabirimiz olsa bile uluslararası ajanslar haberi servis etmeden geçmemek gibi bir durum sergiliyoruz. Haberin teyit edilip edilmediğini bu ajansların tavrına göre belirliyoruz. Bu bizim eksikliğimizdi ama günümüzde ülkemizdeki ajansların ve kanalların da bizlere ses olmaya başlaması bu anlayışı biraz daha değiştirdi. Muhabirlerimizin biraz daha kendini geliştirmesi, oradaki olaylara hakimiyeti arttığı için bu biraz daha iyi yönde değişim gösterdi.” şeklinde konuştu.
FACEBOOK YORUMLAR