TGC'DA NAİL GÜRELİ'Yİ ANMA TOPLANTISI

-Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 6. Başkanı usta gazeteci Nail Güreli için Cağaloğlu merkez binada bulunan TGC Burhan Felek Konferans Salonunda anma toplantısı düzenledi…

TGC'DA NAİL GÜRELİ'Yİ ANMA TOPLANTISI
27 Ekim 2017 - 23:15 - Güncelleme: 27 Ekim 2017 - 23:24

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 6. Başkanı usta gazeteci Nail Güreli, ölümünün birinci yıldönümünde düzenlenen bir toplantıyla anıldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu’ndaki anma toplantısına, konuşmacılar gazeteciler ve merhum Güreli’nin dostları katıldı…

 

USTALAR ANLATTI

 

Toplantının sunum konuşmasını TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, açılış konuşmasını TGC Başkanı Turgay Olcayto yaptı. Anma toplantısının moderatörlüğünü ise TGC Genel Saymanı Gazeteci Gülseren Ergezer Güver üstlendi…

 

Toplantıda, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Önceki Başkanı, Cumhuriyet Vakfı İmtiyaz Sahibi ve yazarı Orhan Erinç, Milliyet Gazetesi’nden karikatürist Ercan Akyol, Gazeteci Yazar Yalvaç Ural, Gazeteci Nazım Alpman, ve Güreli'nin asistanı Almila Karaman konuşmacı olarak yer aldılar. Toplantıya katılan gazeteciler Nail Güreli ile ilgili anılarını paylaştı…

 

TURGAY OLCAYTO: NAİL GÜRELİ CAN DOSTUMDU

 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto anma konuşmasında Nail Güreli ile ilgili görüşlerini şöyle paylaştı:

 

“Nail Güreli basınımızın emek sembol ismiydi. Kişisel olarak gerçek anlamda can dostumdu. Yol arkadaşım, mücadele arkadaşımdı. Birbirimizden çok şey öğrendik. Onun meslek ilkeleri konusundaki titizliği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ni kazandırmıştır. Gazeteciliğindeki ustalığı kadar, usta bir yazardı da Nail Güreli. Mizah yüklü üslubuyla kotardığı kitapları hep çok beğenildi ve okundu. Çok değişik hobileri olan bir insandı. Resim çizerdi özellikle tatil günlerinde. Mizah yüklü bir üslubu vardı. Prensiplerinden ödün vermeyen bir kişiliğiyle öne çıkardı. Nail’in yanında yetişmeyen gazeteciye gazeteci demek zordur. Yanında yetişenler mutlaka başarılı olurdu. Nail Güreli’nin ardından konuşmak çok zor; diyebilirim ki, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin bugünkü kurumsallaşmasını büyük ölçüde Nezih Demirkent’i de katarsak ikisine borçluyuz. Hizmetleri asla unutulmayacak. Işıklar içinde uyusun.”

 

ORHAN ERİNÇ: NAİL GÜRELİ’NİN ÖLÜMÜ BASIN İÇİN BÜYÜK KAYIP

 

“Ben de Nail ağabey gibi Son Posta Gazetesi’nde çalıştım. Basın tarihi açısından Son Posta Gazetesi’nin şöyle bir özelliği var TGC’nin 8 başkanından 6’sının yolu Son Posta Gazetesi’nden geçmiş. TGC’nin genel sekreterliği için de aynı şey söz konusu. Hürriyet Gazetesi’nde Nail Ağabey ile birlikte çalışıyordum. Kıbrıs Barış Harekatı sonrası ‘Bir Günün Hikayesi’ adlı bir köşe oluşturuldu. Yazarı belli olmayan anonim bir köşeydi. Bir gün kendisine ısmarlanan bir röportajı yayınlanmamasını üzerine gazeteden ayrıldı. Bu sefer o köşede onun ardılı oldum. Üç yıl o köşeyi yaptım. 1992’de TGC’den, 1995 TGS’den ayrıldım. 1998 yılında TGC Yönetim Kurulu üyeliğini önerdi. TGC’nin yönetimine karşı bir siyasal girişim olduğunu ve bunun iyi olmadığını belirtti. Biraz direndim ama daha sonra ya kaybederlerse diye görevi kabul ettim. Sonradan fark ettim ki, beni ardılı olmam için hazırlama sürecindeymiş. 2001 Nisan’ında önce başkanlıktan istifa etti, Yönetim Kurulu üyesi olarak benim başkanlığıma oy kullandı. Daha sonra Yönetim Kurulu üyeliğinden de ayrıldı. Yine onun ardılı olma onuruna eriştim. Nail ağabeye olan sevgim somut olaylara da

 

dayanıyor. Nail ağabeyin sorumlu gazeteciliğine değinmenin gereksiz olduğunu düşünüyorum. Nail ağabeyin araştırmacı gazetecilik eleştirilerine de katılıyorum. Zira araştırmacı gazetecilik diye bir türü belirlerseniz, bu kez diğer gazetecilerin araştırmadan haber yazdığını düşünürsünüz. Araştırmacı gazetecilik yerine soruşturmacı gazetecilik denilmesini isterdi. Nail ağabey aynı zamanda mizah yazarıydı. Kuşakların örnek aldığı biridir. Kendisini bir kez daha özlemle anıyorum.”

 

ERCAN AKYOL: NAİL GÜRELİ UZLAŞTIRICIYDI

 

Nail Güreli ile uzun yıllar çalışan Milliyet Gazetesi’nden karikatürist Ercan Akyol, anılarına “Nail ağabey benim gençlik arkadaşım dersem şaşırırsınız. Aramızda 19 yaş fark var. Daha okula gitmeden ortaokul sıralarındayken çizdiğimiz karikatürlerimizi alıp Babıali’ye götürürdük. Nail ağabey Babıali’de rastladığım tiplerdendi. Nail ağabeyi ilk nerede gördüğümü bilmiyorum. Hep orada olduğunu anımsıyorum. O yüzden arkadaşım diyorum’ diye başladı. Ercan Akyol sözlerini şöyle sürdürdü:

 

‘‘Somut selamlaşmamızı Çarşaf Mizah dergisinden hatırlıyorum. O günü hiç unutmuyorum. Güneş’e 1982 yılında girdim. Altı sene sonra Milliyet’e geçtikten sonra Nail ağabeyin bir oda yanına düştük. Beni çok sevdiğini hissederdim. Ben de onu çok severdim. Nail ağabeyi herkesi katıksız sever. Bir gün kapıya dayandı. Bana ‘senin kitabını yapalım’ dedi. Ben çok sevindim ve şaşırdım. Deli fişek karikatürler yapıyordum. Nail ağabey de bunu görmüş olmalı. Böylece ilk kitabımı Nail ağabey yapmış oldu. Nail ağabeye herkes gibi çok güvenirdim. Asla uzlaşmacı değil ama uzlaştırıcıydı. İdeolojik keskinlikte düşünmezdi. Herkesin düşünce dünyasında özgür olduğunu bilirdi. O yüzden herkese hoş görülü yaklaşırdı. Bir gazeteci gibi önce dinler sonra konuşurdu. Hiç telaşlı ve bağırarak konuşmazdı konuyu o durumlara asla taşımazdı. Bir gün bana Güneş Gazetesi’nden teklif geldi. Alacağım maaşın da iki katını önerdiler. Ancak benim içimde bir huzursuzluk vardı. Gitmek istemiyordum. Bir ara acaba ben enayilik mi yapıyorum diye düşünmeye başladım. Yine de gitmemekten yanaydım. Bir gün Nail ağabey’e sordum. Bana tek kelime etti ve ‘gitme’ dedi. Ben Milliyet Gazetesi’nde kaldım.”

 

YALVAÇ URAL: AKILLI OKUR YAKALAMA İŞİNİ ÇOK İYİ BİLİRDİ

 

Gazeteci-yazar Yalvaç Ural ise Nail Güreli ile birlikte çalıştığı yıllardan anılarını paylaştı:

 

“4-5 yıl biz Nail ağabey ile iç içe olduk. Nail’in ağabeyin ne zaman patlayacağının belli olmaması bizi ürkütürdü. Ama onun kadar duyarlı ve içten birini tanımadım. Gazetecilik ilişiklerini de çok ciddiye alırdı. Nail ağabeyin çok ilginç takıntıları da vardı. Genç gazetecilere ve sanatçılara müthiş bir saygınlığı vardı. O konuda titizlik gösterirdi. Dergileri inceler, sorular sorar ve bunlarıda herkesin duymasını isterdi. Akıllı okur yakalama işini çok iyi bilirdi. Ben hayatımda onun gibi arşivci görmedim. Odası arşiv müdürlüğü gibiydi. Küçük ayrıntılı haberleri ondan duyardık. Hiç tanımadığımız gazete haberlerini Nail abiden işitirdik”

 

NAZIM ALPMAN: BİZ NAİL ABİYİ ÇOK ÖZLÜYORUZ

 

Gazeteci Nazım Alpman ise konuşmasında Nail Güreli ile birlikte çalıştığını son anlarına kadar yanında olduğunu belirtti ve ekledi:

 

“Milliyet’in eski binasında yanında çalışıyordum. Nail ağabeyin bir görevi ve işi yoksa mutlaka odasında olurdu. Nail ağabey son dönemlerinde sigara içmezdi. Ancak dizi yazısı başladığı zaman sigara içmeye başlardı. Yazı bittiğinde ise sigara ile yeniden vedalaşırdı. Çelik gibi bir inadı vardı. Bu inadı mücadele için iyiydi. Ama özel yaşamı için iyi değildi. Kahveyi kendisi yapar getirirdi bize. Dağcıların kullandığı bir baston almıştım kendisine. Bunun ihtiyarlıkla ilgili olmadığını sadece denge için kullanması gerektiğini söyledim. Önce ‘kullanacağım’ dedi sonra ise kullanmadı. Sonra bir gün yürürken dengesini kaybetti ve kafasını mobilyaya çarptı, pıhtı attı. Eğer bu inadı olmasaydı, yine bu toplantıları yapardık ama Nail ağabey konuşmacı olarak katılırdı. Maalesef bu inadı yüzünden biz kaybettik. Nail

 

ağabeyi çok özlüyoruz. Ama en kapsamlı kitabını yazamadı, anılarını yani. Özellikle gençler üzerinde büyük izler bıraktı. “

 

ALMILA KARAMAN: TİTİZ, DÜRÜST BİR GAZETECİYDİNİZ

 

Nail Güreli'nin asistanı Almıla Karaman ise konuşmasını Nail Güreli’ye hitap ederek yaptı:

 

“Nasılsınız Nail Bey! Sizin ölümünüzü kabullenmek benim için çok zor oldu. Hâlâ da kabullenebilmiş değilim. İlkeli, prensip sahibi, etik değerlere, nezakete, üsluba her zaman önem veren, titiz, mütevazi, dürüst bir gazeteciydiniz. Bir yazı dizisinde bir kelimenin doğru yazılması için elinizdeki 3 imla kılavuzuna bakmış, düzeltmene sormuş, onun verdiği cevap da sizi tatmin etmemiş sonunda bu konuya hakim bir profesöre sorduktan sonra o kelime, yazı dizisine ikinci günün sonunda girebilmişti. Disiplinli ve planlıydınız. Elinizde bir iş varsa hemen bitirmeye çalışırdınız. Ajandanıza yapılacak işleri, aylar, günler öncesinden yazar, ona göre Milliyet Ödüllerine, toplantılara, seminerlere ve benzeri işlere katılacak vakti ayırırdınız. Röportaj yapmayı çok severdiniz. Değişik insanları tanıyor olmak, onların sorunlarını dile getirmek, çözümüne katkıda bulunmak çok hoşunuza giderdi. Ben yorulacağınızı düşünürken siz yazı dizisi için 1 hafta sonra çıkacak röportajları deşifre etmiş, sayfaların bitmiş halini görmeyi beklerdiniz. O zaman henüz laptopunuzu kullanmaya başlamamıştınız. Ya evde deşifre ettiklerinizi getirirdiniz ya da gazetede ses kayıt cihazını açar hemen yazmaya başlardınız. Ama çoğunlukla bir haftalık röportajı bitirmiş olarak getirirdiniz. Naif biriydiniz ama inandığınız doğrular söz konusu olduğunda, başınız dik, bu konuda tek kalacak olsanız dahi geri adım atmayan, aksi durum olursa da çekip gitmeye hazır inatçı bir tavrınız vardı. Bu duruşunuz yapmış olmak için değil dürüst, etik gazetecilik ilkesi için verdiğiniz bir mücadeleydi. Bilhassa dürüstlüğünüz bütün meslektaşlarınız tarafından kabul görmüştü.“

 

GÜLSEREN ERGEZER GÜVER: ÖĞRETMEKTEN ASLA SIKILMAZDI

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum