SP’li Mustafa Hasan Öz; “ Bizdeki Milli Görüş, gömlek değil, deridir!”

Saadet Partisi Beykoz İlçe Başkanlığı, Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Hasan Öz ile birlikte yerel basını ağırladı. Basın toplantısında, hükümeti eleştiren Genel Başkan Yardımcısı, ulusal basının Milli Görüş hareketine yok muamelesi yaptığını belirterek, vatandaşlara gerçeklerin anlatılmadığını kaydetti

SP’li Mustafa Hasan Öz; “ Bizdeki Milli Görüş, gömlek değil, deridir!”
31 Ekim 2013 - 23:27

Saadet Partisi Beykoz İlçe Başkanlığı, 26 Ekim Cumartesi günü, İ.B.B. Koru Tesisleri’nde düzenlediği bir kahvaltı programında Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Hasan Öz ile birlikte yerel basını ağırladı; ardından Genel Merkez tarafından Türkiye çapında uygulanmakta olan tam günlük “Anadolu Taramaları” Programı kapsamında Beykoz turuna çıkıldı. Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Hasan Öz, Beykoz’da yaptığı açıklamalarda dış politikadan, ekonomiye geniş bir yelpazede eleştiride bulundu. Öz, “ gömlek çıkarma” deyişine de atıfta bulunarak, “ her Saadet Partili Milli Görüş eridir; bizdeki Milli Görüş, gömlek değil, deridir” dedi; Ak Parti, CHP ve MHP’yi horoz dövüşü yapmak ile suçladı. Öz, Türkiye ekonomisinin bir sıcak para ekonomisi olduğu eleştirisini de yaptı.

Saadet Partili heyet, basın toplantısının ardından ise Kastamonulular Derneği (KAS-DER) ile Beykoz Çubuklu Derneği’ni ziyaret etti.

Burhan Öz: Bu seçim daha daha önemli

Basın toplantısında ilk sözü Saadet Partisi Beykoz İlçe Başkanı Burhan Öz alarak, misafirlerini selamladı. Konuşmasının başında, 30 Mart 2014’te yapılacak olan yerel seçimlerin yerelden genele hayırlı olması temennisinde bulunan İlçe Başkanı Öz, “ her seçim önemlidir, ancak bu seçim daha daha önemlidir” dedi ve ekledi: “ çünkü yerelde, ülkede ve dünyada sorunları hep beraber paylaşıyoruz ve görüyoruz.”

Ulusal basın, Saadet Partisi’ne yok mesafesinde

Ulusal basının Saadet Partisi’ne “ yok mesafesinde” olduğu eleştirisinde de bulunan Burhan Öz, “ basın, Milli Görüş’ün ortaya koyduğu görüşlere yok mesafesinde yaklaşmaktadır ama Milli Görüş, teşkilat gücüyle, teşkilat temposuyla ev ev her vatandaşın kulağına davasını söylemektedir. Bu, büyük bir çalışma ve özveridir” dedi.

Milli Görüş bu seçimde ne yapacak?

Kendilerine, “ Milli Görüş bu seçimde ne yapacak?” şeklinde sorular yöneltildiğini kaydeden İlçe Başkanı, şunları kaydetti: “ Bu söz, çok kırıcı bir söz aslında ama biz bu sözün karşısında onlara şunları söylüyoruz: Milli Görüş ve Saadet Partisi’nin ‘bu seçimler’ diye bir derdi yok! O, hep seçimde. O hep arazide. Milli Görüş’ün ve Saadet Partisi’nin, ‘ bu seçimde iddialı değiliz’ deme lüksü yok. Zira Milli Görüş, hakkı tutmuştur, bâtıla karşı mücadelesini vermektedir. Milli Görüş, kıyamete kadar sürecek olan hak ve bâtıl mücadelesinde nasıl iddiasız olabilir? Yani, ‘ bu seçimlerde SP yani Milli Görüş ne yapacak?’ sorusunu sormanın, pek akla uygun olduğunu düşünmüyorum.”

Tüm Türkiye’de iddialıyız

“ Bu seçimlerde sadece Beykoz’da değil, tüm Türkiye’de iddialıyız ve tüm Türkiye’de Allah’ın izniyle seçime katılıyoruz. Ve iddia ediyoruz ki, milletimiz ile buluşacağız. Milletimiz tekrar Milli Görüş’ü yerel yönetimlerden başlayarak iktidara getirecek çünkü dünyanın buna ihtiyacı var… Dünyanın Milli Görüş’ün ortaya koyduğu adil düzene ihtiyacı var. Hem de çok acil ihtiyacı var...  Her şeyin durumu bozuk.”

Hasan Öz: Maddi endişesi olmayan Ak Partililerin partilerinden şikâyetleri tavan yapmış durumda!

İlçe Başkanı Burhan Öz’ün ardından söz alan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Hasan Öz ise, Milli Görüş hareketinin sadece bir partiden ibaret olmadığını kaydederek, “ hareketimiz, hem Türkiye’ye, hem dünyaya hizmet eden çok büyük bir harekettir. Yılın 12 ayı, 365 gün çalışan bir teşkilattır... Türkiye’nin en sistemli, en başarılı hareketi ve çalışan ekibi olarak, halkımızın gözü önündedir” dedi.

Ülkemize yeni bir SEVR dayatılıyor

Öz, şunları ifade etti: “ Birleşmiş Milletler’in dünya milletlerine dayattığı 2 tane sözleşme vardır ki, bunlar Türkiye tarafından da ne yazık ki imzalanmış ve kanun haline getirilmiştir. Son açılan demokratikleşme paketi öncesinde çıkarılan kanunlar aslında hep bundan önceki hükümet döneminde sayın (Devlet) Bahçeli’nin de imza attığı ikiz sözleşmeler dediğimiz sözleşmelere dayanılarak çıkarılan kanunlar ve bu hükümet tarafından 2003 yılında kanunlaştırılan ikiz yasalar dediğimiz yasalar tarafından uygulanan gelişmelerdir. Ve bunlar da ne yazık ki, ülkemizin bölünme tehlikesi ile yeni bir Sevr’in dayatılması anlamına gelmektedir. Burada, ‘halklar’ ifadesi kullanılarak, ‘ halklar, kendi kaderlerini belirleme yetkisine sahiptir’ denilmektedir. ‘ Halklar, bulundukları topraklarda kaynaklarını kendi istedikleri gibi kullanabilir ve tasarruf eder’ denilmektedir. Bu konuyla ilgili olarak ne yazık ki Türkiye’de Alevi vatandaşlarımız ve Kürt kökenli vatandaşlarımız ‘ azınlık’ olarak addedilmekte, ‘ halklar’ olarak addedilmekte ve yanlış yönlendirilmelere sevk edilmektedirler.

PKK’ya, ‘ Türkiye Cumhuriyeti’ne diz çöktürdük’ dedirten yasayı Ak Parti ve CHP çıkardı

 ‘ Eğer halklar, bu (kaynakları) istedikleri gibi kullanamazlar ise ve mevcut merkezi yönetim bunu engeller ise, Birleşmiş Milletler’e müracaat edebilirler ve müeyyide uygulanır” şeklinde yasalar vardır. Uluslar arası sözleşmeler ve yasaların Türkiye için çok önemli tehlike arz ettiklerini biliyoruz. Bu Yasa, 2003 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin birlikte oy vererek çıkardığı bir Yasa’dır, MHP’nin de kendi hükümetleri dönemimde Bakanlar Kurulu’nda imzaladığı bir sözleşmedir. Dolayısıyla bugün T.B.M.M’deki partilerin tamamı, bu Yasa’dan sorumludur.”

Bu Yasa’dan en çok BDP ve PKK istifade ediyor

“ BDP ve PKK ise, bu yasalardan en çok istifa edebileceğini ilân eden partilerdir. Hatta, basından takip edebildiğimiz kadarıyla, PKK’nın, ‘ Türkiye Cumhuriyeti’ne diz çöktürdük’ diyebileceği kadar tehlikeli bir yasa olmuştur. Diyarbakır Belediye Başkanı’na, ‘ biz artık burada üretilen elektriğin faturasını T.C’ye kesebiliriz’ dedirtecek kadar tehlikeli bir duruma gelmiştir. Bunlar, halkımızın gözünden kaçırılmakta, gerçekler anlatılmamaktadır. Ulusal basın kontrol altına alındığı için, bu gerçekleri biz ancak halk ile birebir temaslar ile ve yerel basın faaliyetleri ile anlatmak durumunda kalıyoruz.”

En çok kazanan ilk 10 şirketin 8 tanesi bankalar!

“ Türkiye ekonomisi büyüktür. Ancak Türkiye ekonomisi içerisinde âdil bir düzen yoktur. Zengin daha zengin, fakir daha fakirdir. Türkiye’nin birkaç yüz zengin ailesinin yanında, 70 milyon halk büyük sıkıntı çekmektedir. Türkiye’de bugün en çok kazanan ilk 10 şirketin 8 tanesinin bankalar olduğu ortaya çıkınca ve Cumhuriyet tarihinde böyle bir duruma gelinince, ekonominin ne hâle geldiğini görmüş oluyoruz. Bugün Türkiye’de halkımızın yüzde 60’ı bankalara borçludur. 50 milyona yakın kredi kartı var; 20 milyona yakın kişi kredi kartı kullanıyor. Bunların 10 milyonu ise kart borcunun asgarisini zor ödüyor. 2 milyon kredi kartı sahibi ise icra kapılarında birikimlerini satmak zorunda kalıyor. Böylece Türkiye’de ekonominin iyi gittiğini söyleyenlerin (karşısında), halkımızın geleceğinin ipotek altına alınarak ne kadar borçlu olduğunu söyleyerek, cevap verme ihtiyacı duymaktayız.”

Türkiye’deki para sıcak para; yüzde 70 kâr ile tekrar geri gidiyor!

Türkiye genelinde yaptıkları esnaf ziyaretlerinde, esnafın dükkânlarının kepenklerini kapattığını, birikimlerini sattığını gördüklerini de kaydeden Hasan Öz, şu eleştiride bulundu: “ Bu nasıl bir güzelliktir ki, ekonomi çok iyi gidiyor? Televizyonlarda da işlerin iyi gittiği söyleniyor. Türkiye’de sıcak para var. Yurt dışından gelen paralar, Türkiye’de 1 yılda yüzde 70 kazanç elde ederek, tekrar geri gidiyor. Bunlar üretime yönelik yatırımlar değil; borsada ve hizmete yönelik yatırımlar ve ülkenin parası alıp götürülüyor. Dünyanın hiçbir yerinde bu yoktur. Ama halkımız televizyonlarını seyrederken, ‘ durum iyiymiş’ diye aldatılmış oluyor.”

Sadece figüranlar yargılanıyor!

Açıklamalarının devamında, 28 Şubat sürecinin Refah Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından gerçekleştirilen D- 8 anlaşmaları dolayısıyla rantiye ve dış güçlerin işbirliği neticesinde yaşandığını da kaydeden SP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Hasan Öz, söz konusu süreç ile ilgili yargılamaların devam ettiğini hatırlatarak, “ bu yargı sürecinde sadece figüranlar yargılanmaktadır. Asıl kaynaklar ve mihraklar yine halkın huzurundan kaçırılmaktadır hatta tahliyeler de hızlı bir şekilde yürütülmektedir. Belki de bu süreç aslında gerçekten hak edenlerin cezalandırılması şeklinde değil, tam tersine onların kurtarılması şeklinde kapatılacaktır” eleştirisinde bulundu.

Belediye Başkan adayları ve Meclis üyesi adayları en kısa zamanda belirlenecek

Mahalli seçimler ile ilgili olarak, teşkilatlarının Türkiye çapında seçim takvimini başlattığını ifade eden Öz, yapılacak son mülakatlar ile Belediye Başkan adayı ile Belediye Meclis üyesi adaylarının belirleneceğini ifade etti.

Soru cevap bölümüne geçildi

SP Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Mustafa Hasan Öz, konuşmasının sonrasında ise, yerel basın tarafından kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Öz’ün bu kapsamda verdiği cevaplardan bazıları şu şekilde:

·        Saadet Partisi’nin ülkemizde alacağı seçim zaferini şimdiden tebrik ediyor, hayırlı olmasını temenni ediyoruz.

·        Beykoz’da en iddialı aday ve projeler Saadet Partisi’nin olacaktır. Beykoz’da seçimi kazanacağımıza inanıyoruz.

·        Hiçbir yer ile bir seçim ittifakı söz konusu değil. Bu konuda bize çeşitli teklifler geliyor. Bu seçimde hiçbir parti ile seçim işbirliğine girmiyoruz.

·        (Fazilet Partisi’nden) Ak Parti’ye geçen arkadaşlarımız, ‘ biz gömleği çıkarttık ama fanilamız duruyor’ diyorlar. Kendilerine, ‘ ne var, ne yok’ diye sorduğumuzda partilerinden şikâyette bulunuyorlar! Maddi endişesi olmayan Ak Partililerin partilerinden şikâyeti tavan yapmış durumda... Tövbe kapısı her zaman açıktır ancak bizim içimizde orada kazandıkları yanlış davranışları devam ettirirler ise (olmaz.)

·        Her Saadet Partili Milli Görüş eridir; bizdeki Milli Görüş, gömlek değil, deridir.

·        Ak Parti, CHP, MHP horoz dövüşü yapıyorlar.

KAS-DER ve Çubuklu Derneği’ni ziyaret ettiler

Saadet Partili heyet, kahvaltının ve basın toplantısının ardından ise, “ Tam gün programı” kapsamında Kastamonulular Derneği (KAS-DER) ile Beykoz Çubuklu Derneği’ni de ziyaret ederek, buralarda sırasıyla dernek başkanları Süleyman Çalık ve Erdem Çelik ile sohbet ettiler.

SP heyetinin Beykoz taraması, yapılan söz konusu ziyaretlerin ardından akşam saatlerinde düzenlenen Genişletilmiş İlçe Divan toplantısı ile son buldu.

Yerel basına fiili saldırıyı kınadılar

Toplantıda yerel basın adına söz alan Doğuş Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ozan Derviş’in, CHP İlçe Başkanlığı’nda yerel basına yönelik fiili saldırıyı kınayan kısa bir konuşma yapması üzerine, İlçe Başkanı Burhan Öz ve Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Hasan Öz de, yerel basına yönelik saldırıyı kınayarak, şunları kaydettiler.

Burhan Öz:Şok olduk!

“ Beykoz’umuzda menfur bir olay yaşanmış. Gerçekten şok olduğumuzu söyleyebilirim. Sonuçta siyasi bir refikimiz olan bir partinin böyle bir şey yapmasını istemezdim; hiç yakıştırmadım. Olmamalı. Hele ki, - içi ne kadar dolu bilmiyorum ama- ‘ sosyal demokratım’ diyen bir partimizin Beykoz’da yerelde böyle bir şey yapması büyük bir talihsizlik. Biz de bunu kınıyoruz. Basınımızın arkasındayız. Burada ne dayatıyor, ‘benim için haber yaparsan basınsın. Ama beni biraz rahatsız edersen, üzerine basarım’ mantığı üretilmiş oluyor; çok mantıksız. İşte bu dayatmalar, yukarılara (ulusal basına) doğru büyüyerek gidiyor… Onlar adına sizden özür dileyelim; sonuçta biz de siyasi bir partiyiz. Bu tür olayların özellikle Beykoz’da bir daha yaşanmamasını istiyoruz.”

Mustafa Hasan Öz: Milli Görüş hareketi de, yerel basın hareketi gibi

Kendisinin de 25 yıl yerel gazetecilik yaptığını ifade eden Mustafa hasan Öz ise, yerel basına yönelik fiili saldırı ile ilgili olarak, şunları kaydetti: “ Dolayısıyla basın mensubu arkadaşlarımızın çektikleri sıkıntıları birebir yaşadığım için, en son yaşadıkları sıkıntıdan dolayı da üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim. Beğenmediğimiz ve kınadığımız olay bizleri de üzmüştür… Özellikle Milli Görüş hareketinin de bir yerel basın hareketi gibi olduğunu belirtmek isterim. Çünkü hareketimiz bu zamana kadar 5. partisi ile Türkiye’de devam etmektedir. Rantiyenin kontrolünde olan ulusal basından engel ve rezerv görmemizin yanında, biz teşkilatlar olarak kılcal damarlar gibi Türkiye’nin her caddesinde çalışan bir ekip olarak, çalışmalarımızı yerel basın sayesinde halkımıza duyurmayı vazife edinmiş bir teşkilatız. Dolayısıyla kendilerini çalışmalarında her zaman desteklemişizdir.”

Haber: Arzu Başlantı

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum