SOKAK KONUŞUYOR!

Sokakların dili olsa da konuşsa! Beykoz sokakları konuştu... VATANDAŞA SORDUK… KALDIRIM İŞGALLERİ KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ? TRAFİK KİLİTLENMESİNİN SEBEBİ BU İŞGALLER Mİ?

SOKAK KONUŞUYOR!
09 Aralık 2013 - 15:20

Beykoz Merkez’deki trafik kilitlenmesi sorunu Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından yılda bir kez gerçekleştirilmekte olan mutad Huzur Toplantılarında vatandaşlar tarafından sürekli olarak dile getirilir. Her seferinde de, söz konusu trafik sıkışıklığının sebebi olarak özellikle burada bulunan 2 markete dikkat çekilir.  

Beykoz’un özellikle Beykoz Merkez’de kilitlenen trafiğinin sebeplerini araştırmak için, hem kendi çapımızda ufak bir araştırma yapalım, hem de vatandaş görüşlerini alalım istedik. Bu amaçla da, söz konusu Huzur Toplantılarında adı sıkça geçen bu 2 marketten biri olan PAŞALI Market ile ilgili olarak, ilkin iş adamı Zeki Paşalı ile bir röportaj gerçekleştirdik ve siz değerli okuyucularımızın dikkatlerinize sunduk. Ancak istedik ki, biraz sokağı gözleyelim, biraz vatandaşı dinleyelim… Takdir edersiniz ki, binlerce insan ile röportaj yapma şansımız ne yazık ki yok. O nedenle, lütfen sizler de, trafik sorunu noktasındaki tespitleriniz ve önerileriniz için, röportajımızı okuduktan sonra haber sayfamızın altında bulunan yorum kutucuğuna yorumlarınızı yazın ki, interaktif bir paylaşım ile sorunu irdeleyebilelim.

İstanbul Flaş için her bir vatandaşımızın ve okuyucumuzun görüşü değerlidir. Söz konusu paylaşımlarınız, bir sonraki Emniyet Müdürlüğü Huzur Toplantısı için hem Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğü yetkililerine, hem Beykoz Belediyesi’ne, hem de Beykoz Kaymakamlığı’na bir katkı dosyası olarak sunulacaktır. Bilgilerinize şimdiden arz etmiş olalım!

SOKAK, SORUMUZA NE CEVAPLAR VERDİ?

İbrahim İNAN ( Vatandaş, Paşabahçe)

Dükkânlar kaldırımları işgal ediyorlar; yürüyecek hiçbir yer kalmıyor. Bu her yerde böyle; ülkenin genel sorunu!  Bunu düzeltmek belediyelerin sorumluluğunda. Özgürlüğün tanımını yaparken şu önemlidir; başkasının özgürlüğünü sınırlıyor isen, orada özgürlük bitiyor. Ona dikkat etmemiz lâzım ama kimse dikkat etmiyor.

Derya ASLANBAY ( Vatandaş, Beykoz Merkez)

Esnaflar tarafından kaldırımım işgal edildiğini düşünüyorum. Dışarıda sebzeler olunca, insan yığılması da oluyor, insanlar bu ürünlere bakıyorlar tabi. Gördüğünüz gibi, her yerde araba park etmiş durumda. Ben bir de bundan çok şikâyetçiyim; kaldırımda arabaların yaya yolunda durmasından. Bu konuda belediyeleri sorumlu görüyorum.

Selim AKBAŞOĞLU (esnaf, Paşabahçe)

Ürün koymak yasak değil; koyuyoruz. Vatandaşlardan bu konuda hiç tepki almadık.

Sadullah Erol ( esnaf, Paşabahçe)

Bizim kaldırımda zaten malımız yok. Biz, kanunen çatımızın altındaki yeri geçmiyoruz. Kaldırım işgali şöyle oluyor: Paşabahçe’de yeni yol yapıldıktan sonra kaldırımları genişlettiler, kaldırımları genişlettikten sonra müşterinin park edeceği yer sorunu (oluştu.) Ayrıca, ortaya dikilen bu taşlar (sabit babalar), insanların çok yaralanmasına sebep oluyor. Haftada hemen hemen 1- 2 defa şahit oluyoruz bu yaralanmalara. Mesela 1 hafta önce yaşlı bir bayan ayağı takılarak düştü. Görmemesi normal. Ağzı, burnu, dudağı patladı. Bu babaların çok büyük zararı var.

Dışarıya baktığınız zaman, haksız yere kaldırım işgali yapanlar var. ( Görüyorsunuz), adamın çatısı yok ama dışarıya malını yığmış! Yan tarafımızdaki esnafa baktığınız zaman, komple kaldırıma çıkarmış adam. Bu, tabii vatandaş için haksız bir durum. Belediye geliyor, cezasını kesiyor, uyarısını yapıyor ama tabii her zaman başında bekleyemez; bunu insanların kendisinin düşünmesi lâzım.

Bir de şu var: Bu caddenin adı Köykahvesi Sokak. Taksici esnafı ters yön olduğu halde bu yolu kullanıyor, mal indirdiğimiz zaman, araba çektiğimiz zaman bize 5 dakika sabretmiyorlar. Biz, bu ters yön ihlalini bildirdiğimiz halde hiç müdahale yapılmadı. O zaman ne oluyor? Kavga çıkıyor. Kazalar oluyor. Şileli Mehmet amcamız vardı, burada araba çarptı; rahmetli oldu mesela. Taksiler buradan uçar gibi geçiyorlar. Bir bayram öncesi de benim kızıma çarptı, dişleri kırıldı. Bildirdiğimiz halde trafik polisi 1- 2 gün geliyor, ondan sonra gelmiyor.

Paşabahçe yolu yapıldıktan sonra, biz esnafın arabalı müşterisi kalmadı; müşteri park edemeyince, gidiyor başka yerden alışveriş yapıyor.

Mehmet Yavuz ( esnaf, Beykoz Merkez)

Sıkıntımız var ama çözüm yok. Bu işin gerçek müsebbipleri bankalar. Şu gördüğünüz kaldırımda ikinci sırayı park edenlerin yüzde 90’ı bankalar için geliyor. Bunun çaresi var mıdır? Yoktur. Bu insan ile ilgili bir şeydir, ya da devletin gelip burada polisiye tedbirler ile bu işe arka çıkmasıdır. Yoksa banka şubesini kaldıracak halleri yok. Buraya geliyor, ‘ 2 dakika’ diyerek park ediyor ve bankaya giriyor. Bankadan 2 dakika değil, 10 dakikada bile çıkması mümkün değil ki!

Mustafa Yavuz (esnaf, Beykoz Merkez)

Vatandaş, hangi bankanın bankamatiğinde para çekecek ise tam onun önünde durmak istiyor. Söz konusu trafik sorunu, fikir ile çözülecek gibi değil ancak bir tek şey var: Geçmişte olan bir şey var. Regülasyon yok. Bundan 15 sene evvel devletin trafik polisi kadrosu bugünkünün 5’te 1’i kadardı ama arterlerde, belirli merkezlerde devlet bir polis istihdam ediyordu. Ve aynı polis teşkilatı kaza raporu da tutuyordu. Bazen 2, bazen 3 saatte olay yerine geliyordu ama sonuçta geliyordu. Şimdi bu alanların hiçbirinde polis yok. Bu polisler nerede? Nerede istihdam edilirler? Biz polis istiyoruz. Günde 3 saat, 5 saat vardiyalı da olsa polis lâzım. Şimdi kimsenin polis diye bir korkusu yok. Yani, park etme suçundan dolayı veya özensiz parktan dolayı cezaya muhatap olmaktan dolayı bir endişe yok. Toplum 3- 5 senede bu hâle getirildi. O kadar yok ki devlet!

Buradan ambülans da, otobüs de geçmek zorundaysa, itfaiye de buradan geçmek zorundaysa, bankalar da bu cadde üzerinde ise çözüm üretemezsiniz. Burada insanların can güvenliği, itfaiye güvenliği tehlikededir… Ben İSPARK’ın kötü olduğunu düşünmüyorum; ama çok dar bir alan var burada. 3 tane araba geliyor, denize doğru park ediyor; vatandaş da yürüyecek kaldırım bulup gidemiyor. Vatandaşımızda hoyrat bir park etme alışkanlığı var. Fırına un gelecek; adam ekmeğini yapacak. İstanbul’da mal indirme saatleri bundan 50 sene evvel çeşitli şekillerde belirlenmişti. Beykoz’da bir de motosiklet terörü var…

Kaldırım dizaynı denilen bir şey vardır. Oysa bizde yapılan peyzajlar, insan psikolojisine göre yapılmıyor. Kaldırım, Namlı Market’in önünden bankaların önüne doğru daralmaya başlıyor.   Bordür düzenlemesi ile (hatalı) parklanma davranışlarına engel çekilebilir. Vatandaş, oluşturulacak olan çıkıntılar sayesinde oraya park edemeyeceğini anlasın. Aynı şey Beykoz Vakfı’nın önünde de var; yapılan parklanmalar ile yol daralıyor, 1 buçuk şeride düşüyor. Ben bunu Belediye yetkililerine de söyledim. Bordür düzenlemesi ile bu önlenebilir; bunun örnekleri Bağdat Caddesi’nde, orada burada var! Yine, Beykoz’da bir yerde nizami dönüş yok. Tek bir yerde var daha doğrusu. Bunlar regüle edilmesi gereken şeyler. Bunlar yapıldıktan sonra birçok şey zaten kendiliğinden düzelecek. Belediye, yapılacak olan bu uygulamalar ile bu sorunun yüzde 60’ını çözebilir.

Bankanın önüne park etmiş olan araç, şeridi bir buçuk’a düşürüyor. Her tülü tapu harcı Ziraat Bankası’na yatar. İnsanların burada işleri var. Her yerden gelen insanlar Beykoz’da mal alıyorlar; harç yatıracak ki tapusunu alsın. Herkes buraya her çeşit araba ile geliyor. Adamın üzerinde 300- 500 bin TL tapu parası var. Bunu da anlamak lâzım. Bir de bankamatik olayı var. Adam tam bankamatiğin önünde durmak istiyor. Yol daralıyormuş (düşünmüyor.) Kimse park yeri aramıyor! Bu, Beykoz’da dorukta. Aynı insanlar Kadıköy’e gittiği zaman ise böyle davranamıyorlar... Kamunun gücü burada yok!

Mehmet Kiraz (esnaf, Paşabahçe)

Kaldırımlara hepimiz ürün koyuyoruz. Mecbur da koyuyoruz; tamamen kapatmıyoruz; tamamen kapattığın zaman yayalara saygısızlık olur. Koymak da zorundayız çünkü ürünlerimizi biraz teşhir etmediğimiz zaman, o ürünlerimizi satma şansımız yok burada. Bu kesin! Ama bunun için kaldırımı tamamen kapatmak şart mı? Hayır! Buna da tamamen karşıyım. Yarım metre mesafesinde olduğu zaman, hiç kimseye rahatsızlık vermeyecek şekilde olduğu zaman ürünlerimizi teşhir etmiş oluyoruz. Bunu yaptığımız zaman da ürünlerimizi satıyoruz. Ürünümüzü dışarıya koymadığımızda mümkün değil satılmıyor; içeride ne sattığımız bile anlaşılmıyor. Müşteri yoldan geçtiği zaman dışarıda ürünü gördüğünde dükkândan içeri muhakkak giriyor. Ben, evet dışarıya ürün koyduğum için ceza aldım. Hatta bunun için ( o zamanki) Belediye Başkan Yardımcısı’nın yanına da çıktım. ‘ Herkes koyuyor, biz de koyuyoruz’ dedim; o da bana şunu söyledi: ‘ Koyanların fotoğrafını çek bana getir’ dedi. Bu, bana göre yanlış bir söylemdi. Bu benim görevim değil! Ben komşum ile düşman olur muyum? Bunu görevli memurlar yapsın.

Vatandaşlardan kaldırımı tamamen kapatırsanız şikâyet gelir. Vatandaştan niye şikâyet gelsin ki? Ben o kilimimi dışarıya koymaz isem, onu satamam.

Kaldırımlardaki (sabit) babaları yapanlara vatandaş çok küfür ediyor! Neden? Çünkü ben sizle diyelim ki sohbet ederken hiç farkında değilim, dönüyorum; babaya takılıyorum ve düşüyorum. Burada kaç tane yaşlı insanın kafası yere değdi. Bu babaları yapanlara da, yaptıranlara da ağızlarına geleni söylüyorlar! Özürlü insanlar da takılıyorlar bunlara, yürüyemiyorlar. Ürün koyma diyeceklerine, o babaları yapmayacaklardı!

İsim BENDESAKLI ( market çalışanı, Beykoz Merkez)

Trafik sıkışıklığının olmaması için bu ( parklanmaların) ve şurada da taksi durağının olmaması gerekiyor ki, trafik engellenmesin. Ne kadar dikkat etsek de, tabii esnaf olarak trafiği engelliyoruz bir yerde. Ürün arabalarının hangi saatte geldiği belli değil; trafiği engelleyebilir tabii bu. Bir ürün boşaltma arabası geldiği zaman marketin önünde en fazla yarım saat durur. Biz, saat sabah 06.00’da gelen büyük kamyonumuzu 1 saatte boşaltıyoruz; bu araç trafiğni hiçbir şekilde engellemiyor ama halden sonradan gelen araç olursa, trafiği engelliyorsun.

Mahmut USTABAŞI (esnaf, Paşabahçe)

Dışarıya bir iki tane mal koyduk. Şimdi sen dışarıda bu malı görmedin mi, dükkâna girmiyorsun. Zaten iş yok, ne yapalım? Vatandaş hiçbir şey söylemedi ( bu konuda.) Şu babalar var ya, çok yüksek.  Adam bilmeden dalıp geliyor; düşer. Olan olaylar var.

Uğur ÇIRPAN (vatandaş, Beykoz Merkez)

Trafik sıkışıklığının sebebi genelde marketler. Bankalar olmaz çünkü parasını çeken gidiyor. Genelde de yayan geliyorlar. Yalnız bu yolları çok daralttılar. Bir ara Elmalı’dan geliş, Beykoz Merkez’den gidiş olacak dendi ama yapılmadı. Yollar çok daraldı. Asıl sorun bu.

Yakup GÜRKAN (sigorta acentesi, Beykoz Merkez)

Beykoz merkezi trafik sorunu ile ilgili planım (var.) Bu planı benim yapmamın nedenini hazmedemeyen bu günkü ilçeyi yöneten, başta Belediye başkanı olmak üzere bazı Meclis üyeleri uygulamadılar. Bu konunun şahidi İlçe Trafik Komisyonu ilgilileridir. İspat etmeye hazırım. Yalnız merkez trafiği değil, Beykoz ilçesinin tüm yolları olmak üzere kaydıyla bugünkü halinden en az yüzde 50 rahatlatırım. Yeter ki, kendini sorumlu tutan bir yetkili olsun. Şahsi kişiliği yanında mesleklerimin bir tanesi olan ve  çok eskiye dayanan  ulusal ve uluslararası taşımacılık olması nedeniyle de ayrıca trafik sorununu benden daha iyi bilecek olanları, en azından bu ilçede tanımıyorum. Bu bağlamda olacak çalışmaya yürekten katılırım. Aynı zamanda insan olan her kişinin sorunları çözmede sorumlu olduğunu düşünüyorum.

Zeki PAŞALI ne demişti? (Röportajdan küçük alıntılar ile)

 “ Bizim hiç kimsenin yolunu kapatmaya ve engellemeye hakkımız yok. Beykoz merkezdeki trafik olayına gelince… Bizim orada marketimiz var. 1996 yılından beri orayı işletiyoruz. İnsanlarımızın, ‘ marketler burayı kapattı’ şeklinde yanlış bir algısı var burada. Oysa, marketimizin önüne çekilen arabaların 3 ya da 4 tanesi marketler için geliyorsa, orada 11 tane de banka var! ING’den başlıyorsunuz, Bank Asya, Yapı Kredi, Ziraat, İş Bankası, Garanti Bankası … gibi. Yani bu bankalara her gün gelen belki 2 bin’in üzerinde müşteri var. Bu bankalara gelenler de, ekmek fırınına gelenler de, sağlık ocağına gelenler de aynı yere park ediyorlar…. Sonuçta, biz yollara kasa çıkarıyoruz; doğrudur. İnsanları belki rahatsız ediyoruz; doğrudur. Yapmamalıyız. Bunu da mümkün olduğunca düzeltmeye çalışıyoruz biz. Ama trafik problemi kesinlikle benden kaynaklanmıyor. Bütün bankaları kapatın Beykoz’da bakalım trafik sorunu kalır mı? Sağlık Ocağı’nı kapatın, hiç trafik sorunu kalmasın! Arkadaki 20 konutun orada 10 tane arabası var. Gelin, hepsi kime ait diye tek tek sayayım size. Bu trafik benden kaynaklanan bir şey değil ama acaba bu şekilde eleştiri alınca, diyorum ki bizde de hata olabilir; insanların bizi sevmesi için daha fazla şey mi yapmalıyım?...biz, ( marketin önüne mal çıkarmak konusunda), ‘ hayır biz yapmıyoruz’ diye iddia etmiyoruz. ‘ Biz hatalıyız’ diyorum. Ama şunu söylüyorum: Huzur toplantılarında sadece 2 market ima edilerek, bütün Beykoz’un trafik sorununun, biz kapanır isek çözülecekmiş gibi lanse edilmesi beni rahatsız ediyor. Biz trafiği kilitlemiyoruz. Bir tek ben değilim ki, orada yüzlerce işletme var. Beykoz’da camiinin yanındaki otobüs durağının içine araba park ediyor! Otobüs de gelince, Belediye’ye kadar kuyruk oluyor. ‘ Buraya bir trafik polisi koyun’ diyoruz, ‘ bizim kendi trafik polisimiz yok’ deniyor… Trafiği biz düzeltemeyiz, onu devlet düzeltecek!

Biz kendimizi düzeltmeye çalışıyoruz ama Beykoz’un trafiğinin sorumlusu biz değiliz. Bir kere Beykoz’un ticari planı yok. Yani, Beykoz’un kaç markete, kaç eczaneye, kaç pastaneye ihtiyacı var; bununla ilgili ticari plan mevcut değil.

GÖRDÜK Kİ…

Yukarıdaki birkaç röportajımızın haricinde, bu arada, özellikle çevre esnafının da söylemleri üzerine, bahsi geçen sorunlu bölgede bulunan bankalardan birinden içeri girerek, numaratöre bastım. Saatler öğleden önceyi göstermesine rağmen, numaratör (sıra numarası) 709 rakamına ulaşmıştı. Bunca müşterinin acaba hepsi arabasız yani yaya mı gelmişti? Bankaların kaldırım işgali ve trafik kilitlenmesindeki rolleri acaba ne idi?

Dışarıda biraz bekleyince, bunun öyle olmadığını yani, bankaya arabalı gelenler de olduğunu anlamam zor olmadı; zira, arabasını park ederek, bankaya giren ve de bankamatikten para çeken sürücüleri gözleme olanağı buldum. Bu arada takdir edersiniz ki, amacımız araba ile  gelenleri dövmek değil! Sadece gözlemlerde bulunmak ve gözlemlerin ileride gerçekleşmesi beklenen çözümlere ( o çözümler her ne olacak ise) katkısı olacağını ummaktan ibaret!

Sokak röportajım sırasında aracını park eden sürücülere, alanı ne amaç ile park yaptıklarını sordum; alışveriş, banka…? Aldığım cevapların içerisinden ağırlıklı olarak banka çıktı. Sonuçta bu bir istatistiksel örneklem çalışması değil; keşke olabilse! Biz sadece gördüklerimizi ve anlamaya çalışmak için sorduklarımıza aldığımız cevapları sizler ile paylaşıyoruz. Ve tabii, sizlerin de düşüncelerinizi yorum kutucuğumuza bekliyoruz ki, çalışmamız zenginleşebilsin. Zira ben buraya bin adet vatandaş röportajı da koysam, sizinki eksik olacak ve üstelik bu kadar uzun bir haberi de zaten kimse okumaz!

Jandarma aracının rahatlığı

Yine sokak röportajımız sırasında, Sağlık Ocağı’nın önünde park eden bir jandarma aracının dakikalarca orada kaldığı ve ancak arkadan gelen arabaların kornaları sonrasında daha sağa yani kaldırıma doğru sokularak, araçlara daha rahat yol imkânı verdiğine şahit oldum ki, bu fotoğraflarımız ile de sabittir.

Biz bir adım attık; bundan sonraki adımlarımızı ise sizler ile el ele vererek, paylaşımlarınız ile birlikte atmış oalcağız.

Not: Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, görüş, düşünce ve önerilerinizi, yani kısacası konuya katkılarınızı bekliyoruz. Duyarlılığınız için şimdiden teşekkür ederiz.

ARZU BAŞLANTI

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum