Şiddet ve Travmayla Başa Çıkmak
Ne yazık ki insan yaşamının gerçeklerinden biri şiddet.. Korku, acı, öfke, çaresizlik, utanç ve nice duyguların bir düğüm olduğu ve düğümlerin bizi nefessiz bıraktığı kaskatı gerçeklerden biri..
Şüphesiz, şiddet yalnızca bir kişinin değil toplumun da gerçeğidir. Her gün gazetelerde ve televizyonlarda şiddet olaylarına dair haberlere rastlıyoruz. Günümüzde, sivil toplum kuruluşlarının yoğun uğraşları sayesinde, kadına karşı şiddet basılı ve görsel medyada yerini bulmuş ve böylece, ülkemizde şiddetin en sık mağduru olan kesimlerden kadınlar seslerini duyurabilmişlerdir. Öte yandan, tekil örnekleri henüz gazete manşetlerine taşınmamış olsa da şiddetin fiziksel olmayan fakat kişinin yaşam kalitesini ve ruh sağlığını etkileyen farklı türleri de (sözel şiddet, duygusal şiddet vb) mevcuttur. Bu bağlamda, şiddet bir kişinin başka birinin veya bir nesnenin psikolojik ve/ya fiziksel bütünlüğüne zarar veren ya da bunun için tehdit oluşturan, çoğunlukla öfke ve nefret duygularının eşlik ettiği, sözel/fiziksel eylemlerdir.
Ülkemizde konu üzerine değişik yaşvemeslek gruplarından ve etnik kökenlerden kişilerle yapılmış ve hala yürütülmekte olan çalışmalar bulunmaktadır. Örneğin, 2010 yılında sağlık çalışanları ile yapılan bir çalışma 255 hemşireden % 91.4`ünün sözel % 74.9`unun fiziksel şiddete maruz kaldığını göstermiştir. (Pınar ve Uçmak, 2010) 5000`i aşkın ortaöğrenim öğrencisi ile yapılan yeni bir araştırmanın sonuçlarında ise fiziksel (% 57) ve psikolojik (% 59) şiddete maruz kalan gençlerin sayısının hayli yüksek olduğu dikkat çekmektedir. (Yıldırım,Karataş, Yılmaz, Çetin ve Şenel, 2013)
Travma mağdurları ile yapılan araştırmalar, kasti şiddet içeren kişilerarası travma mağdurlarının, diğer travmatik yaşam olaylarına (yangın, deprem gibi doğal afetler, kazalar, kasıt içermeyen yaralanma vb.) maruz kalmış kişilere kıyasla ruhsal bakımdan daha farklı ve görece daha zorlu denebilecek bir süreçten geçtiklerini göstermektedir.(Fowler, Allen, Oldham ve Frueh, 2013; Janoff-Bulman, 1992) Bunun en önemli nedenlerinden biri,şiddet gibi kişilerarası travmalarda, ruhsal/fiziksel zararın kasıtlı olarak bir başka insan aracılığı ile gerçekleşmiş olmasıdır. Bu anlamda yaralayan sadece atılan yumruk, edilen hakaret değil, bunların taşıdığı kötücül kasıttır. Bu, bireyin ötekilerle ilişkilere yönelik içsel şemalarında ve inançlarında derin bir sarsıntıya ve bireyin başkalarıyla güvene dayalı ilişkiler geliştirme yetisinde derin bir hasara neden olmaktadır. Bu nedenle yaşananların anlamlandırılmasıve sosyal ilişkiler gibi insan ruh sağlığında temel yeri olan alanları derinden zedeleyip kişinin ruhsal bütünlüğünün tekrar sağlanmasını zorlaştırır.
Elbette her insan, ruhsal, duygusal, zihinsel ve fiziksel özellikleri bakımından bütünüyle eşssizdir. Bu nedenle, yaşanan travmaya verilen tepkiler kişiden kişiye değişebilir. Bazılarımız ifadelerimiz ya da davranışlarımızla bunları dışa vururken, bazılarımızın içsel sesi sessizliğimizde ya da bedenimizde kendini gösterir. Huzursuzluk, olayı tekrar yaşıyor gibi hissetme,kabuslar, travmayı hatırlatabilecek şeylerden kaçınma, aşırı tetikte olma hali, kolay irkilme, yorgunluk, iştah ve uyku bozuklukları, konsantrasyon sorunları olayın ertesinde ortaya çıkabilecek şikayetler arasındadır. (Cope, Markovitz, ve Phillips, 2001) Araştırmalarda, şikayetlerin genellikle ilerleyen birkaç ay içerisinde azaldığı gözlenmiştir. Bununla birlikte mağdurların nispeten düşük orandaki bir kısmında işlevselliğin önemli ölçüde bozulması ve psikolojik rahatsızlıklar tespit edilmiştir. (Bryant 2003) Şiddet mağdurlarında sıkça teşhis edilen psikolojik rahatsızlıklar arasında depresyon, kaygı bozuklukları,Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), madde kullanımı bulunmaktadır (Wang, Iannotti,. Luk, Nansel, 2010; Kanada Kadın Sağlığı Ağı Çalışma Grubu, 2009; Zara, Kaplan, Erdoğan, ve Güler, 2009; Özdevecioğlu, 2003).
Şikayetleriniz, iş ve okul performansı ya da sosyal yaşam gibi günlük faaliyetlerinizde problem yaşamanıza neden olmayacak yoğunluktaysa, bunlarla başetmek için kendi yöntemlerinizi geliştirebilirsiniz. Özellikle, sosyal destek ağınızdan kişilerle (aile, arkadaşlar vb.) faaliyetlerde bulunmakkişilerarası güven duygunuzu onarmakta faydalı olabilir. Varsa eski hobilerize devam edebilir veya yenilerini (spor yapmak, resim yapmak, enstrüman çalmak vs) edinebilirsiniz. Spor ve sanat, duygusal paylaşımlarda bulunmanızı ve etkinliğinizi (yapabilirliğinizi) ortaya koyarak kendinizi ifade etmenizi ve üretmenizi sağlar. Böylece olumsuz duyguların yükünün görece hafiflemesinde ve hem kendinize hem de hayatınıza yönelik kontrol duygunuzu geri kazanmanızda yardımcı olabilir. Günlük tutmak, yaşanan travmayla yüzleşip, tekrar gözden geçirmenizi, hafızanızdaki kayıp parçaları birleştirip, zihninizi tekrar bütünleştirmenizi ve yaşananlara anlam verebilmenizi sağlayabilir.
Öte yandan, eğer şikayetleriniz günlük hayatınızı sürdürmenize ve faaliyetlerinizi yapmanıza engel olacak yoğunluk ve sıklıktaysa, başetmekte güçlük çekiyorsanız ya da olayın üzerinden 1 ay geçmesine rağmen şikayetleriniz devam ediyorsa, ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlara danışabilir psikolojik ve/ya psikiyatrik destek alabilirsiniz. Unutmayın; yaşananların ruhen ve bedenen yıkıcılığının izlerini taşırken yeni bir insana güvenmek zor olsa da, etik ilkelere bağlı olarak çalışan ruh sağlığı profesyonellerine başvurmak tekrar ayağa kalkmanın ilk adımlarından olabilir.
Uzm. Klinik Psk. Ayşen Senem Çopur
Çınar Psikolojik Danışmanlık Merkezi
FACEBOOK YORUMLAR