SAR BAŞA: 7

Türk sinemasının can çekişen çehresine, bu genç oyuncular nefes aldıracak.

SAR BAŞA: 7
24 Ağustos 2019 - 16:11

23 Ağustos’ta vizyona girecek, SAR BAŞA, 100 dakika boyunca güldürürken düşündürme garantisi veriyor.

Genç Yönetmen Berk Alan’ın dümeninde olduğu film; Hasan Karakuş ve Atasay Kaan’ın, senaristliğiyle iyi bir seyirlik olmuş.

Film, başlar başlamaz oyuncu kadrosunun, temiz yüzleri, ışıl ışıl parlıyor. Diyaloglar çok özgürce ve zekice hazırlanmış. Espri dozajı tam yerinde kullanılmış. Finalde, Türk öğrencilerin özellikle üniversite sınavına girecek olanların çektikleri dikkate alındığında, 1881 çarpı 1938’in sonucunu bulması, Türk gencinin doğru yolda olduğunu, başına gelenlere rağmen, öne çıkarıyor.

SAR BAŞA Filmi, senaryosu birçok konuda önemli geçişler ile mesajlar vermekte. Mesela solcu geçinenlerin, ne kadar sol da durduğu da, zekice esprilerle sorgulanıyor. Dolayısı ile Karl Marx’ın Das Kapital’ini, tümce içinde kullanan her kişi sol görüşlü müdür? Yoksa bu kitabı okumaktan çok anlamak mı, önemlidir?

Kürsüde sosyalistler de bu eleştirilerden nasibini almış ve: “Neden sana yoldaş, yerine ‘soldaş’ diyemiyorum?” sorusu gibi, hazır cevaplıklar dikkat çekiyor.

Karl Marx’ın etkisinde kalan T.W. Adorno’ya da, (Toplum bilimci, Felsefeci) değinerek, sosyoloji bilimine gönderim yapması da aynı derece de, düşündürücü.

SAR BAŞA, Üniversite sınavına bir gün kala hafızasını kaybeden, Ussal’ın, (Alper Rende) moda tasarımcısı olmak uğruna, kendini değiştirmeye çalışan abisi (Ali Biçim) ve kuzenleri, Müzisyen Sabri (Kemal Can Parlak) ve Basketbol Antrenörü Kürşad (Alparslan Özmol)’ın etrafında döner. Okul arkadaşı Kumsal’a (Bilge Su Işık) olan aşkı ile hafızasını tekrar yerine getirmek için sarf edilen uğraş takdire şayan iken; Türk toplumunun ortalamasına, güzel dokunuşlar yapmakta.

         Her kapıyı açan (mikro şovenizm eleştirisi) ‘hemşericilik’ zihniyetinin, bir müzisyenin, müzisyen olma yolunda ki bedellerini, insanların kendi doğasının dışına çıkma nedenlerini sorguluyor.

Sabri karakteri, eğer Kuzeni Ussal’ın hafızası tekrar yerine gelmezse, bir gün gecikme ile askere, vatan görevini yerini getirmekte gecikecek. Adıyamanlı babası; uzun saçlı ve hiçbir işe yaramayacağını düşündüğü müzisyen oğlunu, berbere zorla sokmaya çalışırken, Sabri

-Ben, bunları dört yılda uzattım. Bunlar keratin nedir? Bilmezler, diyor.

Anadolu’yu, şehre taşımış ve ikinci kuşakta sapma yaşayan nesiller, ne köylü, ne şehirli ne de uğraşı alanında tam verimlilik gösteremezler. Bu anlamda, kültür erozyonunu da iyi işlemiş.

Ussal, karakterinin üniversite sınavına girdiği okul Kemal Atatürk Anadolu Lisesi ve filmin birkaç kez sahnesinde de, Gazi Mustafa Kemal’e selam verilmesi, dikkat çekiyor.

         Dediğim gibi gençler gelecek vaat ediyor. Pırıl, pırıllar…

Özellikle, Sabri karakteri ile müzisyen Kemal Can Parlak, çok başarılı.

Oldukça keyif alacağınız, başarılı bir yapım ile karşı karşıyasınız.

HABER: EMEL SEÇEN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum