Saka Kuşu/ The Goldfınch

YÖNETMEN: JOHN CROWLEY  - 7.4

Saka Kuşu (The Goldfinch) filmi, bir sanat filminin, meşhur bir galeriden izlenişi gibi evriliyor. Metropolitan Müzesi’ne düzenlenen saldırı neticesinde, Theodore Decker (Oakes Feglog) annesini (Hailey Wist) kaybeder. Gerçekte Saka Kuşu, sadece aranan tablo olmaktan çıkıp, Theodore’un yer yer annesi ile bağı. Yahut kendisinin hayatını geliştirme yolunda mihenk taşı olacaktır.

Yönetmen, iki kez Theodore Decker, karakterine şans veriyor. Kendini bulmak yolunda, arkadaşlıkta vefalı dostu, Boris ( Genç Boris-Finn Wolfhard/ Yetişkin Boris-Aneurin Barnard) ile yıllar sonra da kesişecek yollarında, yine bir noel akşamında, yeni bir şans olarak karşımıza çıkmakta.

Barbour Ailesi ile yolları kesişen ve daha aristokrat bir aile yapısı ve görgüsü ile büyürken, babası Larry (Luke Wilson) tekrar hayatına girmesi ile bocalayan, kayıp çocukluğunu, ebeveyn olabilme yetisini kazanmadan çocuk yapmanın maliyetlerini de beyazperdeye aktarımı ile oldukça başarılı.

Böylelikle annelerini kaybetmiş, iki ortak; Theo ile Boris’in pekişen dostlukları ve zaman geçtikçe, hayatta kimin dost, kimin gerçek olduğunu da sunmakta.

Ve son derece aristokrat ve entelektüel, Mrs. Barbour (Nicole Kidman)’ın artık büyümüş olan, Theo’ya bakıp söylediği söz de, filmin son karesi ile örtüşmekte.

“Seni ilk gördüğümde, benim tablolarıma bakarken, tam da benim ruhumda biri.”

Başınızdan ne geçerse geçsin; yaptığınız hayat yolculuğunuzda karşınıza çıkanlar sizi, siz yapanlardır. Size, bilerek ya da bilmeyerek hem olumlu-olumsuz katkı sunarlar. Ve siz, bir gün yorulsanız dahi, yapılacak ve durduğunuz yerden kalkmak için hep bir yol sunulacaktır.

Tıpkı, ayağı demire bağlı bir Saka Kuşu portresi gibi ancak her an dem uçmaya hazır.

Yönetmen                          : John Crowley

Oyuncular                          : Ansel Elgort, Oakes Fegley, Nıcole Kidman

Haber: Emel Seçen