Şair Bülent Parlak ile İstanbul üzerine
Şair Bülent Parlak'a İstanbul'u sorduk... Bülent Parlak, İstanbul'da yaşıyor. Sevgili Huzursuzluğum ve Yalnızlığın İcadı (1984) adlı iki kitabı var. Aynı zamanda izdiham.com ve İzdiham Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmenliği'ni yapıyor.
1.) Herkesin mutlaka İstanbul’a bir geliş öyküsü vardır. Sizin öykünüz nedir?
Malatya’dan İstanbul’a gelmemin gözüken sebebi İstanbul Üniversitesi’ni kazanmış olmamdı. Gözükmeyen sebep ise herkesin bildiği ama kimsenin kimseye bahsetmediği bir sırdır. Ben de kendime söylemiyorum.
2.) İstanbul’u tek bir kelimeyle ifade etmenizi istesek...
Uzak. Ben İstanbullu değilim sadece İstanbul’da yaşamak zorundayım. İstanbul’daki günlerim buradan gitmek isteği ile gidememek arasında gelip geçiyor. Hani Aziz Mahmut Hüdayi Efendi’nin o çok beğendiğim şu sözleri gibi. “Günler gelip geçmekteler. Kuşlar gibi uçmaktalar.”
3.) İstanbul’u hayatında hiç görmemiş birine İstanbul’a dair ilk neyi anlatırsınız?
Üsküdar Belediyesi’nin arkasında bulunan ve her akşam mutlaka oturduğum küçük ve kimsenin umursadığını sanmadığım çay ocağını anlatırım. Bütün kışları hatırlayan ihtiyarların hikayeleri ile henüz önünde yaşayacağı bir çok kış olan gençlerin bir arada oturduğu o yer.
4.) Bir gün İstanbul’dan ayrılmanız gerekse en zor vazgeçeceğiniz yanı ne olur?
Gitsem arkamda bırakacağım tek birşey olduğunu düşünmüyorum. Vazgeçemeyeceğim hiçbir şey yok İstanbul’a dair. Gebze sınırlarına girdiğimde her şeyi unutacağımı düşünüyorum.
5.) İstanbul’da “Keşke hiç olmasaydı” dediğiniz herhangi bir şey var mı?
1901’den beri üst üste konan bütün tuğlalar.
6.) İstanbul’un en sevdiğiniz semti hangisi?
Üsküdar.
7.) İstanbul’u ilk defa ziyaret eden birini çıkartacağınız bir günlük İstanbul turunun olmazsa olmazları nelerdir?
Galata Kulesi, Anadolu Kavağı, Göçbeyli köyü, İstiklal Caddesi.
8.) İstanbul’un en önemli mimari yapısı sizce hangisi?
Süleymaniye Camii ve Haydarpaşa Garı.
9.) İstanbul Manzarası denildiğinde ilk aklınıza gelen yer neresi?
Manzaralardan pek hoşlanmıyorum. Sevdiğim biriyle kuyuda oturmak daha sevimli geliyor.
10.) İstanbul’un sembolünü biliyor musunuz? Beğeniyor musunuz? Sizce ne olmalı?
Sembolden daha ziyade İstanbul’un daha yaşanabilmesi için yapılması gerekenler olduğunu düşünüyorum. İstanbul, kartpostallardaki gibi durmuyor.
11.) İstanbul’un ilk aklınıza gelen yöresel(?) yemekleri nelerdir? Bir başka ifadeyle İstanbul’la özdeşleşen yiyecekler nelerdir?
Simit.
12.) İstanbul’u dünyanın diğer metropollerinden ayıran en büyük özelliği nedir sizce?
Tarihi ve din.
13.) Son 10 yıla baktığınızda İstanbul’da en büyük değişimin hangi konuda yaşandığını söyleyebilirsiniz?
İstanbul’a on yılda yapılan o kadar çok hizmet var ki İstanbul yine de yutuyor bütün bu hizmetleri. Çocukken hatırlıyorum; köye bir köprü yapılacaktı. Aylarca önce nasıl yapılacağı konuşuldu. Bir buçuk ay sekiz metrelik köprünün yapımı sürdü; iki yıl da köprüye dair fikirler köyün bütün evlerinde, ev önlerinde ve kahvelerinde konuşuldu. Düşünsenize milyarlarca dolar harcanıp yüz yıldır yapılamayan Marmaray hizmete giriyor ve o bile şu an eskimeye başladı. Bunun yapılan hizmetlerle alakası yok, İstanbul’un haşmetinin her yolu, her kavşağı, her köprüyü yutan tarafıyla alakası var.
14.) İstanbul’da yaşayan biri olarak karşılaştığınız sıkıntılar nelerdir? Çözülmesini istediğiniz en acil sorun nedir? Bunun çözülmesi noktasında neler önerirsiniz?
Hiç kimseyi bir yerlerden ısırmayan gözlerimiz, hiçbir elin tutulası gelmemesi. Bildiğim en büyük sıkıntı bu İstanbul’da.
15.) İstanbul’da spor adına yapılan çalışmaları kayda değer ve yeterli buluyor musunuz?
Mekteplerin spor alanında daha işlevsel ve etkin olması gerektiğini ve bunun da ancak yerel belediyelerle mümkün olduğunu düşünüyorum. Sorun şu aslında. Eskiyle kıyas mı etmemiz gerekiyor yoksa olması gerekenle mi? Söylediğim iki seçenek iki ayrı cevap barındırıyor. Çözüm önerim ise şu: İlçe belediyelerle mekteplerin daha organize çalışması gerekiyor. Çünkü mekteplerde büyük hazineler var ve yeterli olarak değerlendirildiğini zannetmiyorum.
16.) İstanbul’da hayata geçirilen hizmet ve projelerden memnun musunuz?
Evet ama yetmiyor.
17.) Sizin İstanbul hakkında bir projeniz olsaydı ne yapmak isterdiniz?
Benim bu şehirden gidecek olmam İstanbul’daki en büyük projedir.
18.) İstanbul’u daha şuurlu yaşamanın ve hakiki bir İstanbullu olmanın formülü nedir sizce?
Bu zorlamalardan vazgeçmek, herkese İstanbul zıbını giydirmekten vazgeçilmeli. 1960’lardan sonra minibüslerinde Orhan Gencebay çalan bir İstanbul’a nasıl engel olunamadıysa, lahmacun saraylarında sosyete denen saçmalığın doğum günleri kutlanıyorsa insanlara bir şeyci olmalarını tavsiye etmenin gereği yok. İstanbullu olmak fikrinden ziyade yatırımların bütün ülkeye yaygınlaştırılması gerek. Türkiye’de insanın doğduğu yer doyduğu yer de olmalı.
19.) Gelecekte görmek ve yaşamak istediğiniz İstanbul’u bize biraz anlatır mısınız?
Benim burada olmadığım ve haber bültenlerinde izlediğim bir İstanbul en güzel İstanbul’dur.
20.) İstanbul üzerine bu kadar konuştuktan sonra son bir soru daha… Şu an gözlerinizi kapatıp açsanız İstanbul’da hangi zaman ve mekânda olmak isterdiniz?
29 Mayıs 1453.
Röportaj: Gözde KESEN
Fotoğraf: Selim URAL
FACEBOOK YORUMLAR