RESSAM ILGIN ERDEM'İN "SUSKU" RESİMLERİ GALERİ SOYUT'TA
Açılışından bu yana çağdaş sanatın en yetkin ve seçkin sanatçılarını sanatseverlerle buluşturan Galeri Soyut, Ocak ayında çok özel sergilerle sanat şölenini sürdürüyor. Galerinin Ocak ayı etkinliklerinden biri de ressam Ilgın Erdem’in son yapıtlarından oluşan “Susku” adlı sergisi. Sanat yazarı İbrahim Karaoğlu’nun küratörlüğünde 5 Ocak’ta açılacak olan sergide sanatçının yirmi civarında resmi yer alacak ve sergi 23 Ocak’a kadar izlenebilecek.
25 Aralık 2023 - 15:18
Adana’daki atölyesinde çalışmalarını sürdüren sanatçı Erdem; sanat fuarları alıyor.
Sanat yolculuğunu ve poetikasını; “Yaşadığım toplumsal süreç ve yansımaları çok etkiliyor
beni. Temel izleğim kadın. Onun imgesinin dönüşümsel yapısı ilgilendiriyor beni. Kadın
ögesinde kusursuzluğu aramak yerine, yaşanmışlıklara ilişkin duyguları, kapalı bir
kompozisyon içerisinde betimlemek cezbedici benim için. Eserlerimin birbiriyle olan
devinimsel ilişkisini, zaman kavramı içindeki etkileşimlerle yeni atmosferler oluşturmak
amacım.” diyerek oluşturan Ilgın Erdem’in son sergisi bağlamında çok özel bir katalog
hazırlandı. Metnini sanat yazarı İbrahim Karaoğlu’nun yazdığı katalog, Ilgın Erdem’in
resimlerinden özel bir seçkiyi içeriyor.
Küratör İbrahim Karaoğlu, “Susku” sergisini, “Yoğun duygular tutanağı her bir resmi,
Erdem’in özel dünyasına götürüyor bizi. İnsanın sesini yitirip duyulmadığındaki duru, saf ve
masum halleri onun temel izleği. Her bir suretine masumiyet katıyor:
Çocukluğumuzdan uzaklaştıkça, yitirdiğimiz masumiyetimizden uzaklaşmamızı sorgulayarak. Saf ve masum an’lar toplamı bu resimler. Çizgilere, renklere derin bir duyarlıkla yön vererek kır çiçeklerinin hüznüyle betimliyor suretlerin masumiyetini. Dramatik bir yoğunlukla yüklü bu büyülü suretler; izleyicisiyle arasında kalbi bir bağ oluşturuyor. Her bir resmi metaforların, alegorilerin, sessiz duyguların yoğunluğunu taşıyor.
Kimi zaman, yaşadığımız anın içinde değilmişiz gibi, başka anları yaşar ya zihnimiz; geçmiş
zaman hayallerini anımsarız, birbirine karışır ya hayallerimiz. Özlemin eski tadını arayıp,
bulamayız ama geçmişi de hiç unutmak istemeyiz ya… ‘Çocukluk masumiyet durumudur, unutmak ve yeniden başlamaktır.’ diyen Nietzsche’nin söylemini anımsatıyor Ilgın Erdem ve resimlerinin içinde; izleyicisini yeniden buluşturuyor
kendisiyle. Zorlamalardan, yapmacıklıktan uzak, içten bir anlatımla sunuyor resimlerini.
‘Masumiyet ve mutluluk dönemi; hayatın cennetidir, kayıp cennet.’ diyen Schopenhauer';un
yitik cennetini arıyor.
Duru ve saf olanla masumiyet arasındaki ilişkiyi yeniden şekillendiriyor. Saflığın en iyi betimlenmiş güzellik biçimi olduğunu duyumsatıyor masumiyetin. Mutlak bir saflık ve masumiyet anlarını yansıtan resimlerinde; en çok çiçeklere büründürüyor suretleri. Çiçekler aşkı, sadakati, güzelliği sembolize eder; çağrıştırır. Bu çağrışımların duygusal derinliği, masumiyeti daha bir çoğaltarak ekliyor saflığın gizemine. Ve bir zaman
duygusu da katıyor çiçekler… Nefes kesen susku dolu yüzler, sessizliğin tonal görüntülerini çağrıştırıyor Ilgın Erdem’in resimlerinde. İçimizdeki sessizliğin uğultusuyla buluşturuyor. Ve sessizliğin senfonisi oluyor, susku” diye tanımlıyor.
Sanat yolculuğunu ve poetikasını; “Yaşadığım toplumsal süreç ve yansımaları çok etkiliyor
beni. Temel izleğim kadın. Onun imgesinin dönüşümsel yapısı ilgilendiriyor beni. Kadın
ögesinde kusursuzluğu aramak yerine, yaşanmışlıklara ilişkin duyguları, kapalı bir
kompozisyon içerisinde betimlemek cezbedici benim için. Eserlerimin birbiriyle olan
devinimsel ilişkisini, zaman kavramı içindeki etkileşimlerle yeni atmosferler oluşturmak
amacım.” diyerek oluşturan Ilgın Erdem’in son sergisi bağlamında çok özel bir katalog
hazırlandı. Metnini sanat yazarı İbrahim Karaoğlu’nun yazdığı katalog, Ilgın Erdem’in
resimlerinden özel bir seçkiyi içeriyor.
Küratör İbrahim Karaoğlu, “Susku” sergisini, “Yoğun duygular tutanağı her bir resmi,
Erdem’in özel dünyasına götürüyor bizi. İnsanın sesini yitirip duyulmadığındaki duru, saf ve
masum halleri onun temel izleği. Her bir suretine masumiyet katıyor:
Çocukluğumuzdan uzaklaştıkça, yitirdiğimiz masumiyetimizden uzaklaşmamızı sorgulayarak. Saf ve masum an’lar toplamı bu resimler. Çizgilere, renklere derin bir duyarlıkla yön vererek kır çiçeklerinin hüznüyle betimliyor suretlerin masumiyetini. Dramatik bir yoğunlukla yüklü bu büyülü suretler; izleyicisiyle arasında kalbi bir bağ oluşturuyor. Her bir resmi metaforların, alegorilerin, sessiz duyguların yoğunluğunu taşıyor.
Kimi zaman, yaşadığımız anın içinde değilmişiz gibi, başka anları yaşar ya zihnimiz; geçmiş
zaman hayallerini anımsarız, birbirine karışır ya hayallerimiz. Özlemin eski tadını arayıp,
bulamayız ama geçmişi de hiç unutmak istemeyiz ya… ‘Çocukluk masumiyet durumudur, unutmak ve yeniden başlamaktır.’ diyen Nietzsche’nin söylemini anımsatıyor Ilgın Erdem ve resimlerinin içinde; izleyicisini yeniden buluşturuyor
kendisiyle. Zorlamalardan, yapmacıklıktan uzak, içten bir anlatımla sunuyor resimlerini.
‘Masumiyet ve mutluluk dönemi; hayatın cennetidir, kayıp cennet.’ diyen Schopenhauer';un
yitik cennetini arıyor.
Duru ve saf olanla masumiyet arasındaki ilişkiyi yeniden şekillendiriyor. Saflığın en iyi betimlenmiş güzellik biçimi olduğunu duyumsatıyor masumiyetin. Mutlak bir saflık ve masumiyet anlarını yansıtan resimlerinde; en çok çiçeklere büründürüyor suretleri. Çiçekler aşkı, sadakati, güzelliği sembolize eder; çağrıştırır. Bu çağrışımların duygusal derinliği, masumiyeti daha bir çoğaltarak ekliyor saflığın gizemine. Ve bir zaman
duygusu da katıyor çiçekler… Nefes kesen susku dolu yüzler, sessizliğin tonal görüntülerini çağrıştırıyor Ilgın Erdem’in resimlerinde. İçimizdeki sessizliğin uğultusuyla buluşturuyor. Ve sessizliğin senfonisi oluyor, susku” diye tanımlıyor.
FACEBOOK YORUMLAR