Recayi Çelik: “ AKP ve CHP siyam ikizleridir”

Demokratik Sol Parti (DSP) Beykoz’un Belediye Başkan adayı Recayi Çelik ile bir röportaj gerçekleştirdik. Röportajımız sırasında Beykoz Belediyesi’ne talip olduklarını kaydeden ve donanımlı olduğu dikkatlerden kaçmayan Recai Çelik, gerek Ak Parti, gerekse ana muhalefet partisi CHP için “ siyam ikizi” benzetmesinde bulunarak,...

Recayi Çelik: “ AKP ve CHP siyam ikizleridir”
15 Şubat 2014 - 16:04

Demokratik Sol Parti (DSP) Beykoz’un Belediye Başkan adayı Recayi Çelik ile bir röportaj gerçekleştirdik. Röportajımız sırasında Beykoz Belediyesi’ne talip olduklarını kaydeden ve donanımlı olduğu dikkatlerden kaçmayan Recai Çelik, gerek Ak Parti, gerekse ana muhalefet partisi CHP için “ siyam ikizi” benzetmesinde bulunarak, her iki partinin de Beykoz’da rant peşinde olduğunu iddia etti. Halihazırdaki Ak Partili Belediye yönetimini de eleştiren 40 yaşındaki genç Başkan adayı, Beykoz’un bir “ çıkmaz sokak” olduğunu kaydetti ancak iddialı konuştu: “ Beykoz’un neresinden tutsanız elinizde kalır. Ancak DSP, Beykoz’da oynanan bütün oyunları bozacak. Beykoz’a ayağı yere basmayan değil, bilinçli projeler lâzım. Bizim kadro sıkıntımız yok; Beykoz için iddialıyız.”

Demokratik Sol Parti’nin Paşabahçe’de bulunan merkezinde İlçe Başkanı İbrahim Uysal, Kadın Kolları Başkanı Münevver Çatak ve Belediye eski Meclis üyesi Erdoğan Terazi ile birlikte, bir çay sohbetinde bir araya geldiğimiz DSP Beykoz Belediye Başkan adayı Recayi Çelik, 1 yaşından bu yana Beykozlu olduğuna vurgu yaparak, seçim çalışmaları kapsamında ilçe sakinleri ile mahalle ve köylerde sıklıkla bir araya geldiğini kaydetti.

DSP’li Belediye Başkan adayı, Beykoz halkının bilinçli bir şekilde ve hissettirilmeden Beykoz’dan uzaklaştırıldığını kaydederek, bir sorumuz üzerine, seçimde başka bir parti ile herhangi bir ittifak ihtimalinin, kendileri için asla geçerli olmadığını belirtti.

Beykoz’un “ Karaoğlan’ı”

Düzgün Türkçesi, yumuşak ses tonu ve konulara hakimiyeti ile dikkatimizi çeken - deyim yerindeyse- “ Beykoz’un Karaoğlanı” ile Beykoz ve siyaset üzerine, Beykozlular ve yerel seçim üzerine, yöre dernekleri, iktidar ve ana muhalefet partisi üzerine kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik.

Recai Çelik: Özel Proje Alanı çalışması, hak gaspıdır

Beykoz halkının başı öne eğilmiştir

2012 yılında görev aldığım Demokratik Sol Parti Beykoz İlçe yönetiminden, Genel Başkan Masum Türker, Parti Meclisi üyeleri ve İl Başkanlığı’nın talebi ile Belediye Başkan adayı oldum. Beykoz’da bu bayrağı dalgalandırmak adına bu onurlu göreve talibim. Ben Beykoz’da bırakın eksiği, hiçbir şey görmüyorum. Şöyle söyleyeyim: Bugün değişen dünyada İstanbul’un değişik ilçelerinde belediye hizmetleri anlamında yapılaşma ve imar olarak baktığımız zaman, ben Beykoz’u çıkmaz sokağa benzetiyorum. Dünyada gelişen ilim ve bilim çağında Beykoz bunu hak etmiyor. Beykoz, böyle bir belediyecilik hizmetini hak etmiyor. Şunu inanarak söylüyorum ki, Beykoz halkının başı öne eğilmiştir.

Beykoz’da belediye hizmetleri ranta dönük

Ben Beykoz’u 2’ye ayırıyorum; Beykoz’da oturanlar ve Beykoz’da yaşayanlar. Beykoz’da oturan insanlarımız yeni yapılan villa kent tarzı yapılarda oturanlar. Onların zaten Beykoz’da belediye hizmetçiliği anlamında beklentileri yok. Belediye hizmetleri anlamında beklentileri olan kesim ise, Beykoz’da yaşayanlar. Beykoz’un hastanesinden, sağlık ocağından, pazarlarından, iş yerlerinden, sokaklarından, parklarından istifade etmek durumunda olan, buna mecbur olan bizler, tam tersine belediye hizmetlerinin ranta dönük yapıldığını görüyoruz. Biz DSP olarak, bu anlayışın değişmesi için buradayız. Beykoz’umuzun bir zenginliği var. Bunun farkındayız. Bu zenginliği dışarıdan taşıma olanların değil, Beykoz halkının kazanmasını istiyoruz. Mücadelemiz bu yönde. Biz, DSP olarak halkçı bir yönetim anlayışına sahibiz.

Beykozlu göç etmek zorunda bırakıldı

Beykoz’un, Beykoz halkının Beykoz’a gelmesini mecbur kılan fabrikaları vardı. Bu fabrikalar, mahallelerimizin oluşmasını sağladı. Belediyecilik hizmeti sadece alt yapı ve sokak çalışması değildir. Belediye, aynı zamanda bölgesindeki insanların iş temini konusunda da yetkili ve sorumludur. Yani, alternatif iş sahaları üretilmeden bu fabrikaların kapatılması Beykoz halkını ekonomik açıdan bitirme noktasına getirmiştir. Ben bunun bilinçli bir program çerçevesinde yapıldığını düşünüyorum. Beykoz halkının göç etmek zorunda bıraktırıldığı inancındayım. Bunu nüfusa ilişkin rakamlarımız da gösteriyor.10 sene öncesine kadar 350 bin olan Beykoz nüfusu, eğer bu şekilde devam etseydi, bugün 450 bin civarında olması gerekirdi. Ancak şu anda nüfusumuz 260 bin civarında. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yani, hissettirilmeden, fark ettirilmeden Beykoz halkı Beykoz’dan uzaklaştırılıyor. Bundan rahatsızlık duyuyoruz.

Beykoz şeridi ranta dayalı hizmet veriyor

Beykoz insanının ekonomik durumu ortada. İşgücü bitirilmiş noktada. Avrupa yakasına geçişlerde uygulanan çift bilet uygulamasına da bu bağlamda sıcak bakmıyoruz. Bence taşıma, bedava olabilmeli. Çift bilet uygulamasının kalkması lâzım. Biz deniz kenarında, sahil şeridinde bir ilçeyiz ancak Beykoz’u gerçekten Beykoz yapan insanlarımızın ailelerini, çoluk çocuğunu alıp deniz kenarına giderek, bir bardak çay içme durumları yok. Çünkü bunun bir ekonomik boyutu var. Beykoz şeridi, Beykoz alanları tamamen ranta dayalı hizmet veriyor; halka hizmete dayanmıyor.

2B ve Beykoz: Tehlike

2B ve tapulandırma çalışmalarıyla ilgili olarak Beykoz’un geleceği tehlikede. Yerel belediyelerimiz, daha eskiden şöyle bir bahaneye sığınıyorlardı ve diyorlardı ki, ‘ Büyükşehir Belediyesi bizden değil, hükümet bizden değil; çalışma yapamıyoruz.’ İşte bu bahanelere sığınılarak, halka hizmet noktasında bir kısır döngü içerisinde halkımız oyalandı. Şu anda yasama, yürütme, yargı yani bütün kurumlar tek elde olduğu halde halka olumlu yansıyan bir şey yok. Her şey yine ranta dayalı. Dolayısıyla biz kimse ile kavga dövüş etmek için gelmiyoruz. Yeter ki Beykoz halkı bize teveccüh göstersin, bize güç katsın; biz geldiğimiz zaman ranta değil, insana dayalı hizmeti gerçekleştireceğiz.

Ayakları yere basmayan projeler

Beykoz’u bekleyen bir başka tehlike daha var; ilçede ağaç bırakılmadı. Burası İstanbul’un akciğeri. Mezarlık yeri bırakmıyorlar. Bunlar çok önemli şeyler. O nedenle rantı bir tarafa koymak lâzım. Afaki şeyler söyleyip internetten şablonlar çıkararak, projeler ortaya koymanın anlamı yok. Bunlar ayakları yere basmayan, hayalci projeler. Beykoz halkının ilk önce imar ve tapu problemi çözülmeli. Bu da belediyenin halkın gücü ile hareket ederek, İBB’ye, Çevre Bakanlığı’na gerekli talepleri ile olabilir.

CHP’nin eylemi, ayakları yere basmayan bir eylem

Belediye’nin şu anda dağıttığı tapular bana inandırıcı gelmiyor. Seçilmiş bir kurum, özellikle de belediye, halka hizmet noktasında nasıl bir duygu ve korku ile, nasıl bir psikoloji içerisinde vatandaşını tehdit olarak görür ve ona taahhütname imzalatır? Bu taahhütnamenin içeriğini biliyoruz. Bunu hoş karşılamıyoruz. Ana muhalefet partisi ( CHP)’deki arkadaşlarımız bununla ilgili bir eylem de yaptı. Bu, ayakları yere basmayan bir eylemdir. Çünkü bizim anlayışımıza göre, bir seçilmiş grup (Belediye Meclis üyeleri de dahil) her dakikasını halka ayırmak ve yapılan çalışmalar ile ilgili olarak halkı bilgilendirmek zorundadır. (Görev almak), seçildikten sonra teşkilatlar içinde yemek yemek, sohbet etmek ya da o teşkilata mensup insanlara vakit ayırmak demek değildir.

Halkı gerçekten düşünüyorsanız, 48 TL’den aldığınız yeri 250 TL’ye satmazsınız

( İBB’den devralınan arazilerin vatandaşlara geçişinde imzalattırılan taahhütnamenin geçmişi) 1 Haziran 2012’de Beykoz Belediye Meclisi’nin aldığı bir karara dayandırılıyor. Yani, 2 yıla yakın bir zaman geçmiş ancak insanlarımız haberdar edilmemiş. Çiğdem Mahallesi ve Karagözsırtı’nın tapularının ihale yoluyla satılacağının söylendiği gün, orada 2 sene önce eylem yapılıyor. Yani, üzerinden yaklaşık 2 sene geçmiş. Şu anki Belediye Başkanımız bununla ilgili olarak, ‘ % 18 K.D.V.’yi vatandaşa ödetmemek için biz bunu beklettik’ diyor. Fakat eğer halkı gerçekten düşünüyorsanız, İBB’den 48 TL ve 65 TL’ye devraldığınız yerleri, 190 TL ile 250 TL arasında satmamamız gerekiyor. Ben bunun için ana muhalefet partisi (CHP) ile iktidar partisi (AKP)’nin çalışmalarını siyam ikizine benzetiyorum. Gövdeleri aynı, beslendikleri yer aynı. Kitlelerinin gönüllerini alabilmek yönünde siyaset ürettiklerini düşünüyorum. Halka dönük siyaset yok; tamamen ranta dönük bir siyaset var. Demokratik Sol Anlayışın, Beykoz’dan dipten dalgayı başlatmak suretiyle, kesinlikle Türkiye’ye hâkim olması gerekiyor.

Özel Proje Alanı çalışması, hak gaspıdır

2B adı altında bir Yasa çıkarıldı. Şu anki mevcut idare, bu Yasa ile bu halka verilmiş hakkı, bence Özel Proje Alanı (ÖPA) çalışması altında gasp etmiştir. Biz DSP olarak rayiç bedel kavramını zaten kabul etmiyoruz. Tabii ki dönüm dönüm arazilerin çevrilmesinden bahsetmiyoruz; ancak bizim anlayışımıza göre, bir insanın yaşayabilmesi, ev sahibi olabilmesi için gerekli bir metrekare büyüklüğü vardır. Yaşama alanı nedir? Bir önceki Cumhurbaşkanımız sayın Ahmet Necdet Sezer’in ısrarla üzerinde durduğu, 400 metrekare şartıdır. Buna ilkin uyulmadı; döndü dolaşıldı ve şimdi tekrar o noktaya gidiliyor. Bizim anlayışımız, 400 metrekare’ye kadar olan yerlerin emlak beyanı üzerinden bu yerlerin insanlarımıza kazandırılmasıdır. Vatandaşa imzalattırılan Taahhütnameyi ise kesinlikle kabul etmiyoruz.

Taahütname, halkın menfaatine değil

Söz konusu taahhütnamenin özellikle birkaç maddesi çok can alıcı. Kamulaştırılma yapıldığında, yatırdığın bedeli faizsiz bir şekilde ve hiçbir hak talep etmeyeceğine dair bir imza (atarak)  ala(bileceksin.)  Hatta, ‘ kamulaştırmasız el atma’ söz konusu. Bu ne demek oluyor?  Beykoz Belediyesi ‘ su fıskıyesi yapacağım’ dese bile, bu kamulaştırmasız el atma oluyor. Belediye Bunu Belediye Meclisi’nden geçirdiği zaman uygulayabilir. Dolayısıyla burada halkın menfaatine bir çalışma yok.

Halkı tehdit olarak görüyorsam, bu anlaşmayı yaparım

Biz eğer dost olarak yola çıktıysak, siz bize bir güç verdiyseniz ancak ben sizi tehdit olarak görüyorsam böyle bir aşlama (Taahhütname) yaparım. Tehdit olarak görmüyorsam, bana verdiğiniz bu görevi gerçekten size yansıtacağıma inanıyorsam, kendime de güveniyorsam, ( Belediye olarak) böyle bir sözleşmeye girmeme gerek yok. Bu Taahütname’ye bundan dolayı itirazımız var.

2 partili bir seçim propagandası yapıyorlar

Maalesef, Türkiye genelinde olduğu gibi, Beykoz’da da 2 partili bir seçim propagandası yapılıyor. Bu, Beykoz’a ihanettir. Ben, çok seslilikten yanayım. Bu 2 başlı seçim politikasını yıkmalıyız. Güç, çok seslilikten doğar; oysa ki, 2 kişinin anlaşması çok kolaydır. Oturursunuz, kapalı kapılar ardında çok güzel pazarlıklar yaparsınız. Ama bir 3., bir 4., bir 5. kişi olur ise, orada halkın menfaatine yönelik bir ortak akıl hâkim olur. Ben istiyorum ki, bugün Beykoz Meclisi’ne her parti 3’er, 5’er Meclis üyesi sokabilsin.

DSP son anda seçimden çekilir propagandası yapıyorlar

( Yerel seçimde herhangi bir başka siyasi parti ile ittifak konusu) Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Demokratik sol anlayışa Türkiye’nin de ihtiyacı var. Genel Başkan’ımız sayın Masum Türker bu konuda toplu iğnenin ucu ile çalışır gibi çalışıyor. Görsel basın, ulusal medya bize belki fazla yer vermiyor olabilir ama, biz demokratik sol anlayışı ülke geneline yayma gayreti içindeyiz. Ancak, sizin bahsettiğiniz ve ‘ DSP son anda seçimden çekilir, başka bir partiye geçer… DSP oyları bölüyor’ propagandası sürekli olarak yapılıyor. Bizim kesinlikle böyle bir anlayışımız yok.

Hakaret olarak kabul etmesinler ama.; rozetlerini çıkarıp bir ortama soktuğunuzda, onları birbirlerinden ayırmak çok zor

Beykoz’da siyaset ile uğraşan insanları tanıyoruz. Ben şunu net olarak ifade ediyorum, ki bunu hakaret olarak kabul etmesinler; yakalarındaki rozetleri çıkarıp bir ortama soktuğunuz zaman onları birbirinden ayırmak çok zor olur. Ranta dayalı çıkarlar oluştuğu zaman, orada bir ideoloji, orada halk yoktur. Biz, sosyal demokrasi anlayışı peşinde olan insanların da maalesef Beykoz’da rantın peşinde koştuklarını çok açık bir şekilde görüyoruz… Bunu Beykoz’da da gördük. Dolayısıyla, DSP seçime girecektir. Seçimden çekilme gibi bir durumu yoktur. Ve şunu da söyleyeyim size, biz burada Belediye’yi alacağız...

Gücünü nereden alırsan, oraya hizmet edersin

Biz mahalle mahalle geziyor, esnaf ziyaretlerinde bulunuyoruz. Birebir markaj yapıyoruz. Tabii bunun ekonomik bir boyutu da var. kendi imkânlarımız ile bu işi yapma gayretindeyiz. Bütün arkadaşlarımız gönüllü. Hiçbir yer ile organik bağımız ve dirsek temasımız yok. Afişlerde yazdığımız bir sloganımız var ki, bu iç, dolu bir slogandır: Gücümüzü önce halktan, sonra halktan alırız. Gücünü nereden alırsan, oraya hizmet edersin.

CHP’de yüzde 70, AK Parti’de yüzde 40…

CHP’de bugün siyaset yapan arkadaşlarımızın yaklaşık yüzde 60- 70’i demokratik sol anlayışa mensup insanlardır. Ak Parti’nin içinde yüzde 30, hatta 40 da diyebilirim yine demokratik sol anlayıştaki insanlarımız vardır. Biz, bu insanlarımıza demokratik sol’un güçlü olduğunu, bu zor şartlarda bir belediye başkan adayı çıkardığını ve burada kenetlenmemiz gerektiğini anlatabilirsek, emin olun demokratik sol, Beykoz’da  zafere ulaşır ve çok büyük açık ara bir fark ile Beykoz Belediyesi’ni alır. Ve almak da zorunda. Beykoz halkının kurtuluşu, Beykoz’umuzun doğasının, kültürünün kurtuluşu Demokratik Sol’dadır. Bunu inanarak söylüyorum. Mevlana’nın bir sözü var, ‘ yürekten ne gelir ise,  dil onu söyler’ diye.  Bu bizim çocukluğumuzdan beri Beykoz’da tenefüs ettiğimiz hava.

Masa başında proje üretmeyeceğiz

Beykoz’umuzun 1. temel sorunu imar sorunudur; tapu ve imar yani mülkiyet sorunudur. Biz basınımıza, STK’larımıza, muhtarlarımıza çok önem veriyoruz. Onlar, toplum reflekslerini en iyi bilen kurumlar onlar. Biz masa başında proje üretip halkımıza bunu dikte yoluyla yansıtmayacağız. Her mahallemizin, her bölgemizin değişik sorun ve ihtiyaçları var. Oralarda istişareler içerisinde neye talep var ise, ne arzu ediliyor ise onu yapacağız.

“ Turizm ve eğitim kenti Beykoz!” Bunu, Beykoz halkını gönderdikten sonra yaparlar!

Beykoz’a marina, 3- 5 Beykozlu işçi dışında Beykoz’a ne verebilecek? Beykoz halkının bir defa bu zenginliği yaşaması lâzım. Ondan sonra siz gelişen dünyaya ayak uyduran projeler uygularsınız. Yoksa onun dışında bu, tutmaz. ( Beykoz’un turizm ve eğitim kenti olacağı söyleniyor.) Onu, ancak Beykoz halkını gönderdikten sonra yaparlar!

Bize, ‘ sol oyları bölüyorsunuz’ diyenler rant peşinde koşuyorlar!

Sahada sürekli olarak şu tepki ile karşılaştık. Bize denildi ki, ‘siz sol oyları bölüyorsunuz.’ Biz de dedik ki, ‘ biz sol oyları bölmüyoruz. Hizmet alanına farklı kapılar vardır. Bizim kimseyle uğraşma, didişme gibi bir derdimiz yok. Halkımız bu kapıyı açarsa, biz bu meydana girip hizmet etmek istiyoruz. Neden bu kısır döngüye diğer partiler ile girilmiyor da, özellikle DSP ile giriliyor? Çünkü DSP, Beykoz’da oynanan bütün oyunları bozacak.  Onların rahatsızlıkları burada. Bizi ‘ hizipçi, bölücü’ şeklinde itham edenlerin, rantın peşinde nasıl koştukları ortada; görüyoruz. Ben isim vermeden söylüyorum, sizler çok iyi biliyorsunuz. Nereden beslenirseniz, oraya hizmet edersiniz. Çok sesliliğimizi kesmek istiyorlar. Biz de diyoruz ki, bizim sesimizi kimse kesemez. Atatürk’ün dediği gibi, ‘ Toroslar’da bir tane tüten baca görürseniz, Türkler orada bir devlet kurarlar.’  Dolayısıyla, istedikleri kadar oyun yapsınlar, bu oyun mutlaka bozulur. İnsanlar bir gün uyanırlar.

Diğer partilerdeki gibi bir yere 300- 500 kişiyle gitmiyoruz; şov ile işimiz yok

Diğer partilerdeki arkadaşlarımız gibi, bir yere giderken bizim peşimizde 300 - 500 kişi yok. Bizim şova dönük bir işimiz yok. İnsanlar bize güvensinler, onların kalplerini kazanalım ve sandıkta güvensinler bize. Yolda yürürken olmaz bu işler. Bunların değişmesi lâzım.

‘ İlk önce Beykozluyum’ diyebilmelisiniz

Biz STK’ları önemsiyoruz. Ancak Beykoz Belediyesi’nin yöre derneklerine bakış açısı bizi bir araya getirmeme çabasıdır zaten. Ben Beykoz’un çocuğuyum. Beykozluyum. Beykoz’da yaşayan bütün herkes ile akrabayım, kardeşim. Hepimizi buraya göç ettiren, buraya getiren şey, burada yaşama, çalışma ve üretme gayesidir. Dolayısıyla, etnik köken milliyetçiliğini (tasvip etmiyorum.) Eğer bu kadar etnik milliyetçilik yapacaklar ise, memleketlerini birinci plana alıyorlar ise, memleketleri yakındır, gidebilir. Ama Beykozlu iseniz, ‘ ilk önce Beykozluyum’ diyebilmelisiniz. Yöre derneklerinin Beykoz halkına kendi kültürlerini tanıtmaları gerekiyor. Beykoz Belediyesi, yöre derneklerine (maddi yardımı) döner satmaları için vermiyor, kendi kültürlerini anlatmaları için veriyor. Dolayısıyla, görevini tam olarak yapmayanlara ben o imkânı vermem. Dernekler çok önemli;  kaynaşmaları lâzım. Onları sadece oy deposu olarak gören siyaset, Beykoz halkının kenetlenmişliğini bozuyor, o zinciri kırıyor. Dernekleri oy deposu olarak görürseniz, o şekilde hizmet verirsiniz ve sonradan da bunun karşılığını sandıkta beklersiniz. STK’lar Beykoz’un tek vücut olarak yaşamaları açısından bize göre çok önemli.

Mülkiyet sorunu çözülmeden hiçbir projenin ayağı yere basmaz

Beykoz’un trafik sorununa gelince. İlçemizin sahil yolu, örneğin tek yön olabilir.  Bir paralel yol güzergâhı ile burası rahatlatılabilir. Ancak şimdi bakıyorum, yol kenarlarında bir sürü araba var. Otopark yok, insanlarda o bilinç yok. Beykoz’da imar sorunu çözülmeden bunların hiçbiri çözülmez. Bunun dışında anlatılan hiçbir projenin ayağı yere basmaz; sadece sandık ve oya yönelik söylemler olarak kalırlar.

Göz açlığı çok kötü bir şey

Hep rant, hep rant anlayışı nasıl anlayıştır? Göz açlığı çok kötü bir şey. Beykoz halkının bu defa bu zenginliği kendisinin yaşaması açısından bizim başlatmış olduğumuz bu harekete ( destek vereceğini umuyorum.) DSP her zaman iddialı bir partidir.  Halka dönük bir hizmet anlayışı içerisindeyiz. İnsanı ve doğayı sevmeyen, insana ve doğaya hizmet edemez. Bu da bizim bir anlayışımızdır. Rantı, maddeyi, parayı seviyorsanız ona hizmet edersiniz. Bizim insan ve halk sevgimiz var. Dolayısıyla, insanlarımız bize teveccüh gösterdiğinde, Beykoz’da, sadece İstanbul’da değil, Türkiye’de belediyecilik nasıl yapılır, yeni bir kapı nasıl açılır (herkes bunu görecek.) Biz bu kadar iddialıyız. Bu, halkımıza ulaşmamız ve onların gönüllerini kazanmamızdan geçiyor. Kazanabilirsek ve bizi seçerler ise, çok başarılı olacağımıza inanıyorum.

Beykoz’un tanınan simalarından partimize ciddi talep var

Ekibimizde herkes ciddi bir özveri ile çalışıyor. Ve şu anda Beykoz’un tanınan simalarından partimize ciddi şekilde talepler var. Sonuna kadar çekirdek kadromuz ile yürüyeceğiz ve göreve geldiğimiz zaman, tabii ki bilim adamları ile, teknik insanlar ile çalışacağız.

Beykozlulara son sözüm şu olacak: Ben Beykozluları çok seviyorum; inşallah Beykoz da bizi sever çünkü bu iş sevgiden geçiyor. Beykoz’dan başlayan bu dalga, ben inanıyorum ki, bütün Türkiye’ye yayılacak.

Recayi Çelik kimdir?

1973 Ardahan doğumlu Recayi Çelik, babasının Beykoz Halat Fabrikası’nda işçi olarak göreve başlamasıyla henüz 1 yaşında iken Beykoz’a geldi. 10 yıl Kavacık’ta ikamet eden Çelik ve ailesi, daha sonra Anadoluhisarı Yenimahalle’ye yerleşti. Çelik, Yenimahalle’de ikamet ediyor. İlk ve ortaokul eğitimini Kavacık ve Anadoluhisarı’nda tamamladı; Barbaros Hayrettin Paşa Denizcilik Meslek Lise’si Gıda Teknolojisi (Besin Endüstrisi) Bölümü’nden mezun oldu. Açık Öğretim’de Halkla İlişkiler ve İş İdaresi alanında başladığı eğitimini, çalışma zorunluluğu dolayısıyla tamamlayamadı.

Tanınmış bir gıda firmasında stajyer olarak başladığı çalışma hayatında, aynı firmada İstanbul ve Marmara Bölge Pazarlama Müdürlüğü görevine yükseldi.

2005 yılından bu yana toptan gıda dağıtımı üzerine faaliyet gösteren özel şirketini yöneten Recayi Çelik, Anadoluhisarı İdman Yurdu Spor Kulübü alt yapısında lisanslı futbol da oynadı.

Çelik, 2012 yılında Demokratik Sol Parti Beykoz İlçe yönetiminde görev aldı. Genel Başkan Masum Türker, Parti Meclisi üyeleri ve İl Başkanlığı’nın talebi ile Belediye Başkan adayı oldu.

Çelik, evli ve 2 çocuk babasıdır.

Söyleşi: Arzu BAŞLANTI

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum