R O M A

Bir film belki bundan sonra sadece bir şehri değil. İnsana dokunan, şiirsel ve gerçekçi yanları ile bir filmi çağrıştıracak. Erken konuşmak da istemem ancak belki Oscar heykelini de alnının hakkıyla kazanacak.

R O M A
19 Aralık 2018 - 00:21 - Güncelleme: 19 Aralık 2018 - 00:24

Alfonso Cuaron, kendisine  Altın Aslan Ödülünü kazandıran filminde; onun gözünden kadınları sunuyor. Bir anane, bir anne ve her şeyi üstlenmiş bir hizmetçi. Filmde ki erkek karakterlerin hepsi sorumluluk sahibi değil. Bu anlamda ciddi bir farkındalık katıyor. Aslında bir erkeğin sizin yanınızda olup olmayacağını da küçük tüyolarla izleyiciye sunuyor.

Senaryosu da kendisine ait olan filminde Cuaron kendisine,  doğuran anneden fazlasını gösteren, evin hizmetçisi Cleo’yu (Yalitza Aparicio) merkeze alıyor. Ve kamera onun günlük hayatı üzerinden dönüyor. Filmin açılış sahnesi, belki bazı izleyiciler için sıkıcı gelebilir ancak biraz önce de ifade etmiş olduğum gibi merkezde hep Cleo, var.

Film, kapı önünün yıkanması ile başlar. Yavaş yavaş; kimin, neden, niye ve nasıl sorularına cevaplar bularak aslında izleyiciyi bir hizmetçinin günlük rutinin içine sokmaya çalışır. Yani empati.

DERİN VE İNSANA DAİR

Evi çekip çeviren, hatta evde işi yarım bırakıp çocukların okuldan çıka saati geldiyse almaya giden. Çamaşırları asan, akşama kadar ayakta emek mücadelesinde. Yalnız Cleo’nun,  hem birlikte çalıştığı hem de oda arkadaşı olan Adela’nın sevgilisinin kuzeni olan Fermin ile tanışmasına kadar hayatı rutindir. Tanışma ile birlikte o rutini de arayacak forma evrilir hayatı.

1970’li yılların başlarında, burjuva bir ailenin aile reisi konumunda ki babası Doktor Antonio türlü bahanelerle ki sözde kapının önü köpek pisliğinden geçilmiyor. Buzdolabının içinde yemek yoktur vs… Sorumsuzca evi terk edince, eşi Biyolog Sofia (Marina De Tavira) , aslında metresiyle kaçan kocasının gidişi ile çırpınıp çözümler ararken, Cleo’da kendisini hamile bırakan Fermin tarafından terk edilir. Bunu evin hanımına söylerken ki hali bile muazzam işlenmiş.

-Beni, kovacak mısınız şimdi?

Sevgi, şefkat ve hizmet de kusursuz olan Cleo, kendisinin de aslında en doğal hakkı olan; sevme, sevilme ve eğer bir gün anne olursa bunu doğası ile doğallığı ile yaşamaktan da mahrum bırakılır. Bir sinema da ceketini bile almadan ortadan kaybolan Fermin’in ceketini saklar. Ve onu bulur, niyeti onun yakasına yapışmak değil. Çözüm bulmaktır. Bir tek güzel söze bile razıyken. Fermin tarafından ölüm ile tehdit edildiği gibi bir de güzel küfür yer.

-S….., Hizmetçisi!

Rahmetli Cem Karaca’nın kendi sözleri ve yorumu ile güzel bir şarkısı vardır. “Tamirci Çırağı. Yani işçi isen işçi kal!”

Sınıfsal farklılıklara rağmen Sofia ve Cleo terk edilen kadındır. Tek fark geceleri bile anneleri olmaksızın başını okşayarak, her biriyle ilgilenerek uyutan ve sabahları öpücüklerle uyandıran, akşamları onlarla film izleyip, çay ve meyve ikramı da yapan Cleo; yine de toplumsal ve siyasi buhranların içinden de payını alır.

Sofia’nın annesi ile Cleo’nun bebeğine beşik bakmak için mağazaya gittiklerinde; Meksika tarihinde Haziran 1971, Corpus Cristi Katliamı olarak geçen, polis ve paramiliter güçlerin 42 solcu öğrenciyi katlettiği olayda, ortalıkta sözde erkek gibi dolaşan Fermin,  karşımıza bu kez bir tetikçi olarak çıkar.

 Cleo ile göz göze gelir. Kaçacak yerleri olmayan, müdafaasız gençlere insafsızca kurşun yağdırır. Cleo’ya bakar bakar.

Namlu Cleo’ya doğrudur. Bebeğin, yaşamasına razı olmayan baba adayı aslında orada ölmesinin de teyidini verir. Bu açıdan da Yönetmeni kutlamak gerekiyor. Yani o bebeğin hiçbir yaşam hakkı zaten hiç olamamıştır. Hepsi birbirinin içinde ve olayların sekansı müthiş bir çekim.

Ve orada suyu erken gelen ve alandan çıkmaya çalışan Cleo, hastaneye geldiğinde acil müdahale için hastane yetkilileri ellerinden geleni yapar. Hasta kayıt da ki ayrıntı müthiştir. Sofia’nın annesine sorarlar:

-İkinci adı var mı?

Bilmiyorum.

-Doğum tarihi?

Bilmiyorum.

-Sigortası var mı?

--

Anane, ağlamaklı halde,

-Peki, sizin neyiniz oluyor?

Hizmetçim!

Film içinde üç kez Hizmetçi! Göz kırpar.

Ve insana dokunan en anlamlı en özel sahne. Bebeğin kafası görünüp anneden alınır ve yan tarafta ki müdahale alanına geçirilir. Canı acımasına rağmen annelik içgüdüsü ile Cleo, yeni doğan ve kalbi durmuş kızına bakar.

Dr. Getirir, maalesef üç kez denerler ama kalp çalışmaz.

-Artık, almak zorundayız der Doktor. Koklayamaz bile yavrusunu.

Cleo, film başından itibaren hep olduğu gibi ne konuşabilir, ne ağlayabilir, ne söylenebilir. Susar!

Ortak kaderi yaşayan Sofia ve Cleo, çocukları da alıp bir sahile giderler. Esas anne ortada yoktur, Cleo yüzme bilmemesine rağmen iki çocuğu ölümden kurtarır.

Ve,  eve dönerler.

Çamaşırların yıkanması gerekmektedir. Kapının önünün temizlenmesi. İki koca çarşafı sanki kundak gibi iki kollarına, ayrı ayrı yerleştirir ve çatıya, yıkama alanına çıkar, Cleo.

Bir kadın olarak görüp göreceği, bir anne olarak tadabileceği budur!

Ötesi yok.

Çünkü o, aslında yoktur.

O hizmetçidir.

GERÇEKÇİ, DUYGU YÜKLÜ VE DERİN BİR FİLM

Mexico City’nin Roma Mahallesinde ki sıradan bir emekçi kadının hikâyesi, sinema salonlarında kısa süre ile ve Netflix ekranlarında seyircisini bekliyor.

Muhakkak izleyiniz.

Yön. Alfonso Cuaron

Sen: Alfonso Cuaron

Gör Yön:  Alfonso Cuaron

Oyn: Yalitza Aparicio- Marina De Tavira- Carlos Peralta- Diego Cortina Autrey- Marco Graf.

HABER: EMEL SEÇEN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum