Psikolog gözüyle kar yağışı ve mutluluk ilişkisi

Kar yağışı ve mutluluk hormonu arasındaki ilişki... Psikolog gözü ile...

Psikolog gözüyle kar yağışı ve mutluluk ilişkisi
12 Aralık 2013 - 11:50

Psikolog Ahmet Kurt, yağan karın; alışık olunan çevreyi bembeyaz örtüyle kaplaması nedeniyle, vücutta adrenalin ve mutluluk hormonu salgılanmasına neden olduğunu söyledi.

 

Türkiye'nin neredeyse bütün bölgesi bembeyaz kar örtüsüyle kaplı. Kar yağışı yetişkinler yanında özellikle çocukları sevindiriyor. Psikolog Ahmet Kurt, aslında üşüten, soğuğuyla hasta eden kar yağışının çok sevilmesinin sebebini, ender görülmesine bağladı.

Kurt, “İnsan nadir olan bir şeyi görünce, algıda bir değişim oluşuyor. Bu değişim adrenalini artırıyor ve mutluluk hormonu salgılanmasına sebep oluyor. Ayrıca kar yağışı bir hareket de getiriyor. Hareket olduğu zaman insanlar daha mutlu oluyor" diyor.

Coğrafi bölgelere göre farklılık gösteriyor

Her gün alışık olunan çevrenin, kar yağışı ile birlikte bambaşka bir çehreye büründüğünü, bunun da insana mutluluk verdiğini vurgulayan Kurt, ancak bu durumun farklı coğrafi bölgelere göre değişiklik gösterdiğini vurguladı.

Kurt, “Kanada'da insanlar kar yağdığı zaman sevinmiyorlar, zaten oraya çok sık kar yağıyor. Orada ise güneş açtıkça, insanlar mutlu oluyor. Dolayısıyla Kanada'daki çocuklar kar yağdığında; Türkiye'deki çocuklar gibi aynı tepkiyi vermiyorlar. Ya da Türkiye'de yağmur yağdığında, Arabistan'daki çocuklar gibi aynı tepkiyi vermiyoruz. Neden Arabistan'da yağmur yağdığında çocuklar sokaklarda terlikle koşuyorlar, insanlar sokaklara çıkıyor. Normalde biz yağmur yağdığı zaman, evlere kaçarız. İşte bu durum alışık olunan çevrenin farklılaşmasıyla ilgili bir algı. Alışkın olduğumuz çevrenin dışına çıkmak insanı etkiliyor. Bu biraz şuna benziyor; bir köye gittiği zaman şehir hayatının gürültüsünden, stresinden uzak farklı bir ortama geçiyorsun ve algı hemen değişiyor. Mutlu oluyorsun” örneklerini verdi.

Kar deyip geçmeyelim!

Çok sayıda kar kristal çeşidi olmasına rağmen hepsi altı köşelidir. Genellikle çapları 2- 4 mm, ağırlıkları ise yaklaşık 0,005 gram'dır. Kar tanesi, oluşmaya başladığı zamanki sıcaklığa ve neme göre şekil alır. Nadiren yaklaşık -2 ° C derecede kar taneleri simetrik üçgen şeklinde oluşur…

Kar tanelerinin kristal yapıları birbirinin tıpa tıp aynısı değildir. Mikroskopla büyütülen kar taneleri üzerinde yapılan araştırmalarda, kristal yapıları birbirinin aynı olan iki kar tanesine rastlanmamıştır. Kar kristalleri üzerinde ilk araştırmaları yapan ABD'li Wilson Bentley, gördüğü muhteşem sanat karşısında adeta büyülenmiş ve elli yıl boyunca sürekli kar kristali fotoğrafı çekmiştir. Elde ettiği 6 bin resim içinde kristal yapıları birbirinin aynı olan iki kar tanesine rastlayamamıştır. Daha sonraları diğer bilim adamlarının sürdürdüğü çalışmalar neticesinde şimdiye kadar kar tanecikleri arasında aynı büyüklükte, aynı şekilde ve aynı sayıda su molekülü ihtiva eden iki kristal bile bulunamamıştır.

Kar kristallerinin şekillerinin çok fazla çeşitlilik göstermesi, popüler olan "birbirine benzer iki tane yok" ifadesine yol açmıştır. İstatistik olarak mümkün olmasına rağmen, yere inerken kristalin maruz kaldığı sıcaklık ve nem çok fazla değişkenlik gösterdiği için aynı şekilde iki kristal oldukça ender oluşur. 1885 yılından itibaren mikroskopla fotoğraflama yöntemi ile ikiz kar kristali arama girişimleri sonucunda bugün binlerce kar kristalinin farklı varyasyonlarını bilmekteyiz. Aynı koşullarda oluşan kar kristallerinin birbirlerine benzer olmaları, oluşum ortamları birbirine ne kadar çok benzerse, o kadar olasıdır. Birbirinin aynısı iki kar kristali 1988 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Wisconsin eyaletinde tespit edilmiştir.

Çapları 2-4 mm, ağırlıkları ise yaklaşık 0,005 gram olan kar tanecikleri havanın gösterdiği direnç sebebiyle süzülerek (limit hızla) yere inerler. Bu inme sırasında tanecikler birbirlerini ittiklerinden yapışmazlar. Özelliklerini koruyarak yere inerler. Bunlar güneş ışığını tamamen yansıttıkları için beyaz olarak görülürler. Kar yağışı genellikle hava sıcaklığı -4 °C ilâ -20 °C arasındayken olur. Bu yağış, sıcaklık sıfırın altında birkaç derece olduğunda ağır, nemli, ebatları bir santimetreye ulaşan parçalar halinde gerçekleşir. “Lapa lapa kar yağması” tabiri bu durum için kullanılır. Atmosfer ile toprağın sıcaklıkları eşit olursa yüzeye ulaşan kar hemen erimez. Toprak sıcaklığı atmosfer sıcaklığının üzerinde ise, yere düşen kar kısa sürede erir.

Karın, tarım toprağını koruması ve nemli tutmasında önemi büyüktür. Kar, yeryüzü ve yeraltı su rezervlerinin ana kaynağıdır.

Kar, -8 °C’de, bitkilerin üzerinde ince bir hava tabakası bırakarak, bu bölgeyi 0 °C olacak şekilde örter. Kış boyunca toprak ve bitkileri donmaktan koruyan kar, ilkbaharda sıcaklığın artmasıyla eriyerek nehirlere ulaşır. Ayrıca kışın yağan ve dörtte üçü üst kısımlarda kalan kar, yaz kuraklığına karşı da toprağı ve bitkileri korumuş olur. Karda bulunan amonyak, kar erimesiyle birlikte toprakta kalır. Bu amonyak, azot bakterileri tarafından kalsiyum nitrat gibi azot tuzlarına çevrilerek bitkilerin azot ihtiyacını karşılar.

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum