PROF. DR. YAVAŞLAR: "TÜRKİYE'DE HER 100 MÜKELLEFTEN BİRİ İNCELENMİYOR"
14 Mayıs 2023 seçimlerine hazırlanırken, vergi hukuku uzmanı Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, toplumun tamamını doğrudan etkileyen vergi konusuna seçim beyannamelerinde yeterince ve gerektiği şekilde yer verilmediğini söyledi. Yavaşlar ‘’Vergi yükünün mali güce göre adil şekilde dağıtıldığı, hukuka güvenin korunduğu, etkin bir vergi sistemi için acilen reform yapılması gerekir’’ dedi.
Vergi hukuku uzmanı Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar 14 Mayıs 2023 seçim sürecinde üç ana ittifakın vergi konusunda vaatlerini değerlendirdi. Cumhur İttifakı’nın vergi konusunda herhangi bir açıklaması olmadığını belirten Yavaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2023 seçim beyannamesindeki vaatlerinin ise 20 yıllık iktidarları döneminde çoktan halledilebilecek sorunlara vurgu yaptığını, ancak bunların da mevcut düzenleme ve uygulamalarla taban tabana ters olduğunu ifade etti. Başaran Yavaşlar, Millet İttifakı’nın 25 maddeden oluşan vaatlerinin daha somut olduğunu, ancak orada da sorunlar doğru tespit edilmekle birlikte temel konulardaki önerilerin arzu edilen yeterlilikte olmadığı değerlendirmesinde bulundu. Prof. Başaran Yavaşlar, vaatleri ideolojik çizgisiyle en uyum içerisinde olan ittifakın Emek ve Özgürlük İttifakı olduğunu, emekçi kesimin korunmak istendiğini, ama bunun işletmeler aleyhine yapılmasının ülkeye bir yarar sağlamayacağını ifade etti
Vergi denetimdeki eksiklik ve vergi afları nedeniyle vergi ödememek normalleşti.
Türkiye’de vergi ahlakı erozyonu olduğunu ifade eden Başaran Yavaşlar ‘’ Beyana dayalı vergilerin tahsil edilmesinde büyük sıkıntılar var. Bugün Türkiye’de vergiyi artık sadece vergi kaçıramayanlar ile dürüst mükellefler ödemektedir. Vergi kaçırmak, ödememek normalleşmiş, toplumda vergiye karşı hassasiyet kaybolmuştur. Vergi ödevlileri vergi yasalarına kolayca aykırı davranabiliyorlar. Çünkü etkin yoklama yapılmıyor; inceleme oranı ise, 2022 bakımından %2,26 (2021’de %1,68’di). Bu oranın büyük kısmı sınırlı incelemelere ilişkin ve aynı mükellefin farklı vergi türünden incelenmesi de rakama dahil. Bunun anlamı, Türkiye’de her yüz mükelleften birinin dahi tam olarak incelenmediğidir. Sıkça çıkarılan af yasalarının içine açıkça ya da örtülü şekilde vergi kabahatleri ve vergi kaçakçılığı suçu için de af konulduğundan, mükellefler hukuka aykırı davranışları için cezalandırılmayacaklarına dair hukuki koruma elde etmiş oluyorlar. Bu tablonun değişmesi için, af yasalarına derhal son verilmesi, kamuoyundaki sürekli af beklentisinin kalıcı şekilde ortadan kaldırılması ve denetimler yoluyla kayıt dışılığın üzerine agresif şekilde gidilmesi gerekir’’ dedi.
Cumhur İttifakı ne diyor?
Cumhur İttifakı Kuruluşu, İlkeleri ve Vizyonu’nda vergiyle ilgili hiç bir açıklama bulunmuyor. Bu nedenle, her ne kadar söz konusu metinde “ittifakı oluşturan partilerin özgün siyasi kimliklerini muhafaza ederek ittifaka katıldıkları” belirtilse de, ittifak içinde oy oranı itibariyle en büyük parti olan AKP’nin 2023 seçim beyannamesine odaklanmak gerekiyor. Bu beyanname’ye göre,
· Vergilemede adalet, eşitlik, öngörülebilirlik ve şeffaflık ilkeleri temelinde vergi tabanının genişletilmesi, indirim, istisna ve muafiyetlerin gözden geçirilerek vergi sisteminin sadeleştirilmesi, ekonomide kayıt dışılığın azaltılması ve gönüllü uyumun artırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülecektir.
· Zaman zaman devreye alınmak durumunda kalınan kamu alacaklarına “yeniden yapılandırma” uygulamalarını gerektiren koşulları ortadan kaldıracak şekilde vergi hukukumuzda var olan mekanizmaları etkinleştirerek hayata geçirilecektir.
· “Ekonomide yeşil ve dijital dönüşümü destekleyecek, bu dönüşüm için gerekli kaynak dağıtımını sağlayacak şekilde gelir ve harcama politikaları yeniden şekillendirilecek”
Değerlendirme:
· 20 yılı aşkın iktidara karşın Cumhur İttifakı halen vergi tabanının genişletilmesi, vergi sisteminin sadeleştirilmesi ve kayıt dışılığın azaltılması gibi temel konuları halletme sözünü vermekte. 20 yılda bu konuları halletmeyip tam aksi yönde ilerleyen bir siyasi yaklaşımın, bundan sonra farklı davranacağını beklemek gerçekçi olmayabilir.
· Adına “yeniden yapılandırma” denilse dahi, artık aralığı bir buçuk yıla inen af kanunlarını gerektiren koşulların ne olduğu ve bunların nasıl ortadan kaldırılacağı konusunda bir açıklama yapılmıyor. Dolayısıyla, bu vaat de samimiyeti konusunda şüphe yaratıyor.
· Türkiye, vergi usulde dijital devrimi gerçekleştirmiştir; bu konuda gerçekten çok ileridedir. Ancak, burada da özel hayatın gizliliği yeterli düzeyde korunmamıştır. Bu korumanın artık sağlanacağına dair bir vaat bulunmaması, sorunun farkında dahi olunmadığını ya da çözülmek istenmediğini gösteriyor. Bugün belki de MİT’ten sonra vatandaşlar (mükellefler) hakkında en fazla bilgiye sahip olan idare, vergi idaresidir.
Millet İttifakı ne diyor?
· Millet İttifakı’nın ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ndeki vergi ile ilgili vaatler, yirmi beş başlıktan oluşmakta.
· Bunların yaklaşık üçte biri somut (İlk konut alımında tapu harcı almamak gibi).
· Üçte biri ise verginin/harcın veya vergi avantajlarının (muafiyet, istisna, indirim) azaltılması/kaldırılması/
· 4 temel vaadi ise şöyle: “Saydam mevzuat-saydam uygulama, öngörülebilir vergi yükü, geniş vergi tabanı-vergi yükünün adil dağılımı, vergide yeşil dönüşüm, ekonomik etkinlik, etkili ve tarafsız denetim prensiplerine dayalı kapsamlı bir vergi reformu”; “kayıt dışılıkla etkin mücadele ve bu bağlamda varlık barışı ile -ekonomik ve teknik gerekçesi olmayan- vergi aflarına son”; “vergi denetiminin siyasi baskı aracı olmaktan çıkarılması”; “emlak vergisinde vergiye esas değer karmaşasına son vermek”.
Değerlendirme: Güvenceli ve adil bir vergi sisteminin, bu bağlamda kapsamlı bir vergi reformunun üç ana sütunu, hukuki güvenlik ilkesi, eşitlik ilkesi ve temel hak ve özgürlüklere saygıdır. Vergide yeşil dönüşüm ile ekonomik etkinlik, daha çok sosyal devlet ilkesiyle ilgili konulardır, aynen vergi avantajlarındaki gibi. Bunlar arasındaki dengenin, özellikle ölçülülük ilkesi dikkate alınarak iyi kurulması gerekir. Kayıt dışılık, Türkiye’nin kanayan yarasıdır; vergi ve varlık affı uygulamaları zaten bu kayıt dışılığın sonucu olarak karşımıza çıkmakta. Vergi denetiminin sadece siyasi değil, her türlü baskı aracı olmaktan çıkarılması ve incelemenin anayasal güvenceler dikkate alınarak baştan sona yeniden düzenlenmesi gerekir. Vergiye değer esas/matrah konusu ise, ülkemizdeki tüm servet vergileri bakımından sorunludur; gerçekçi bir yaklaşımla, oranlar/vergi miktarı gözetilerek ele alınmalıdır.
Emek ve Özgürlük İttifakı ne diyor?
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın “14 Mayıs Seçim Mutabakat Metni”nde yer alan vergiyle ilgili vaatler şunlardır: temel tüketim maddelerinden alınan vergilerin kaldırılması; az kazanandan az çok kazanandan çok vergi; mevcut deprem vergilerinin amacına uygun kullanımı. Daha fazla fikir sahibi olabilmek amacıyla, TBMM’de temsil oranı yüksek Halkların Demokratik Partisi’nin (Yeşil Sol Parti) 2023 Seçim Bildirgesi’ne bakıldığında şunlar görülmekte:
· Konutu spekülasyon aracı olmaktan çıkarmaya yönelik artan oranlı rant vergisi
· Büyük sermayeye yönelik vergi muafiyeti, istisnası, indirimlilerinin kaldırılması” ve “bu gruba yönelik vergi affı getirilmemesi
· “Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılarak, büyük servetlerin vergilendirilmesi, servete ve gelire göre artan oranlı bir vergi sistemi oluşturulması
· “Dolaylı vergilerin payının azaltılması
Değerlendirme: Genel itibariyle, sermaye/servet üzerindeki vergi yükünün artırılması ve dolaylı vergilerin azaltılmasının amaçlandığı görülmektedir. OECD 2020 verilerine göre, 38 ülke arasında dolaylı vergi yükünün en yüksek olduğu 3. ülke Türkiye’ydi, halen de yüksek. Dolayısıyla, bu sorunun çözülmesi zorunlu. Buna karşılık, sadece belli bir gruba yönelik düzenleme ve uygulamalar eşitlik ilkesine aykırı olur; burada özellikle verginin mali güçle orantılı olması ilkesini dikkate almak gerekir. Bu manada, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması, “kazanma”dan kasıt mali güçse hukuka uygundur. Mevcut deprem vergilerinden elde edilen gelirin, deprem yaralarını sarmak için yapılacak kamu harcamalarına ödenek olarak konmasında ise engel yoktur.
Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar
Funda Başaran Yavaşlar vergi hukuku profesörüdür. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde lisans eğitimini, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans ve doktorasını tamamlamıştır. Akademisyen olarak, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Anabilim Dalı’nda Anabilim Dalı Başkanı da olarak uzun yıllar dersler vermiş, aynı zamanda Marmara Üniversitesi’nin diğer birimleri ile İstanbul Kültür Üniversitesi, Doğuş Üniversitesi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin lisans ve lisansüstü programlarında görev almıştır. Yurt dışında ise, Köln Üniversitesi, Bochum Üniversitesi, Berlin Hür Üniversitesi, Viyana Üniversitesi ile Max Planck Enstitüsü’nde misafir araştırmacı / konuk öğretim üyesi olarak çalışmalarda bulunmuş, seminer vermiş (FUB), Avusturya Bilimler Akademisi dahil bu kurumlardan bazılarında hakemlik (/jüri üyeliği) yapmıştır.
EATLP, Max Planck Enstitüsü (Vergi Hukuku ve Kamu Maliyesi) Alumni ve Dostları Derneği, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası, Alman-Türk Hukukçuları Derneği, Türkiye’deki Alexander von Humboldt Bursiyerleri Derneği gibi yerli ve yabancı akademik veya mesleki örgütlerde üyeliği bulunan ve çoğunda aktif görev yapmış olan Başaran Yavaşlar, İstanbul Barosu ile Berlin Barosu’nun üyesidir. Aynı zamanda Berlin merkezli Başaran Hukuk Bürosu & İşletme Danışmanlığı’nın sahibidir.
Vergi hukuku alanında ulusal ve uluslararası çok sayıda kitap, makale ve bildirisi bulunan Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, uzun yıllara dayalı hukuki birikimi ve mesleki tecrübesiyle Türkiye’de ve Almanya’da özellikle işletmelere şirket kuruluşundan sözleşme hukuku kaynaklı sorunların çözülmesine, halka açılmadan vergi planlamasına kadar pek çok alanda hukuk ve eğitim hizmetleri sunmaktadır. Kişisel uzmanlık alanları, uluslararası vergi hukuku, kurumlar vergisi, vergi usulü, vergi ceza hukuku ile vergilendirme yetkisinin sınırlarıdır.
FACEBOOK YORUMLAR