ÖZEL: "TURPUN BÜYÜĞÜNÜN TRUMP OLDUĞU ORTAYA ÇIKMIŞTIR"
Samsun'da düzenlenen mitingte, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun mesajı okundu.İmamoğlu; "Samsun, kendisine güveneni mahcup etmez. 1919’da mahcup etmemişti, yine etmeyecek" dedi.

13 Nisan 2025 - 16:43 - Güncelleme: 13 Nisan 2025 - 20:17
İmamoğlu, mesajında "Samsun, millete güvenerek yola koyulmanın simgesidir. Büyük ve haklı bir dava uğruna Samsun’a adım atanlar, muhakkak başarırlar. Samsun, kendisine güveneni mahcup etmez. 1919’da mahcup etmemişti, yine etmeyecek. Milletin egemenliğini hâkim kılmak için yola çıkanlar, yine başaracak" dedi.
İmamoğlu mesajında şunları söyledi:
"Bugün ülkemiz, tek adamın egemenliğine dayanan bir sistemin çöküş dönemini yaşıyor. Baştan aşağı adaletsizlik üreten bir sistem bu. Gelir dağılımında adalet yok… Eğitimde adalet yok… Sağlıkta adalet yok… Devlet imkânlarına erişimde adalet yok. Artık hiç kimse mahkemelerde adalet dağıtıldığına inanmıyor. Milletçe adaletsizliğin pençesinde, hayata tutunmaya çalışıyoruz. Ülkeyi öyle bir hale getirdiler ki, artık başka çaremiz kalmadı. Ya haksızlıklara ses çıkarmayıp, boyun eğeceğiz ya da bu bozuk düzeni değiştirip, adaleti hâkim kılacağız. Ya kendimize saygımızı, gelecekten umudumuzu kaybedeceğiz ya da şerefimizi koruyacağız ve geleceğimizi kazanacağız. Bu işin artık başka yolu yok."
"Bir asır önce o büyük uyanış, ‘ya istiklal ya ölüm’ diyerek başlamıştı. Biz de yola ‘ya adalet ya esaret’ diyerek çıkıyoruz" diyen İmamoğlu, şunları kaydetti:
"Bir asır önce dışarıya karşı verdiğimiz mücadeleyi, bu sefer içeride vermek durumundayız. Emekle, birlikle, kararlılıkla ve sevgiyle, birbirimize sahip çıkarak, ailemize, milletimize ve yok yere hapse attıkları gençlerimize sahip çıkarak bu mücadeleyi vereceğiz. Sizler, bir asır evvel kurtuluşa yürüyüşün başladığı Samsun’un ne kadar şerefli, kudretli ve vatanperver olduğunu bu sefer meydanlarda, sokaklarda, sandıklarda güçlü bir şekilde göstereceksiniz. Bizi umutsuzluğa, çaresizliğe esir edemeyecekler. Yoksulluğa, eşitsizliğe esir edemeyecekler. Bu bozuk düzeni değiştireceğiz ve hayatın her alanında, çarşıda pazarda, sokakta mahkemede adaleti ve vicdanı hâkim kılacağız. Başka bir ihtimal yok: Ya adalet ya esaret. Ya adalet ya sefalet.
İmamoğlu, konuşmasında şunları söyledi:
"23 Mart günü, beni ve arkadaşlarımı Silivri’ye hapsettikleri gün, 15,5 milyon insan, işte bu bilinçle sandıklara koştu. Sonra, ülkenin dört bir yanında milyonlarca ‘adalet neferi’ caddeleri, meydanları doldurdu. Hep birlikte, milletin, devleti ele geçirmiş bir avuç insandan çok daha büyük ve güçlü olduğunu gösterdiniz. Şimdi, bir yandan meydanlarda toplanıp sözümüzle, gücümüzle kötülerin içine korku salmaya devam edeceğiz, bir yandan da bir büyük iktidar yürüyüşünü başlatacağız. Bu bir şahsın, bir partinin iktidar yürüyüşü değildir. Bu yürüyüş, bu toprakların öz evlatlarının, milletin yürüyüşüdür. Hedefimiz, kardeşliğin, birliğin, eşitliğin iktidarıdır. Hedefimiz, adaletin iktidarıdır, adaletin. Bizler, kendimiz için değil, herkes için adalet isteyenleriz. Bizler, ‘Sen sana ne sanırsan, başkasına da onu san’ diyen Yunus Emre’nin gönül yolundan yürüyenleriz. Kendimizi nasıl görüyorsak, başkasını da öyle görürüz. Kendimiz için ne istiyorsak, başkası için de aynısını isteriz. Ve bize yapılmasını istemediğimiz ne varsa, başkasına yapılmasına da karşı çıkarız. Herkes için adalet istemek, dünyanın en haklı, en anlamlı davasıdır. Bizler, bu büyük ve onurlu davanın yolcularıyız.
Bu ülkede, büyük ve önemli işler yapmak isteyen herkes, önce gençlere güvenmek, önce gençlerin onayını almak zorundadır. Gençlere saygı göstermeyen, gençlerin vicdan ve samimiyet sınavından geçemeyen hiç kimse, bu ülkeye hakiki manada liderlik yapamaz. Atatürk, bunu çok iyi biliyordu. Onun için Cumhuriyetimizi gençlere emanet etti. Biz de bu ülkede adaletin iktidarını, en başta gençlerin fikriyle, gençlerin enerjisiyle kuracağız. Karadeniz’in kalbi Türkiye için atan, cesur ve içi içine sığmayan tüm gençlerine selam olsun. Sevgili hemşerilerim; vakti gelmiş bir değişimin karşısında hiçbir güç duramaz. Milletin yürüyüşünü hiç kimse engelleyemez. Yeter ki biz, hedefe adım adım büyüyen bir azimle, adım adım büyüyen bir cesaretle yürüyelim. Hedefe koşarak değil, adım adım yürüyerek varacağız ama her adımımızda yeri göğü inleteceğiz, yeri göğü.
Demokrasi ve adalet mücadelemizin bugünkü adımı, milletin iradesini hiçe saymaya kalkanlara, milletin imzasıyla hadlerini bildirmektir. ‘Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum’ diyen imza kampanyasıyla, millete bu zulmü reva görenlere karşı, milletçe bir demokrasi dersi vereceğiz. ‘Derhal seçim yapın ve bütün adaylar serbestçe yarışsın’ diyeceğiz. On milyonlarca vatandaşın imzasını önlerine koyduğumuzda, sandıktan da milletten de kaçamayacaklarını görecekler. Görev sizdedir. Görev Samsun’dadır. Atatürk’ün emaneti, Karadeniz’in cesur gençlerindedir. Etrafınızda, imzasını almadığınız hiç kimse kalmasın. Ev ev, dükkan dükkan, sokak sokak imza toplayın. Milletimize güler yüzün, paylaşmanın ve Türkiye sevdasının bu zor günlerde bizi nasıl birleştireceğini gösterin. Ben de Silivri’deki hücremde, görevimin başındayım. Hücrem, sizlerin mücadelesiyle, bu yolun sonundaki güzel günlerin ışığıyla aydınlanıyor. Biliyorum, başaracağız. Hep birlikte başaracağız. Bir avuç insana karşı, 86 milyonun gücüyle, 86 milyonun kardeşliğiyle başaracağız. Hep birlikte adaletin iktidarını kuracağız. Yolumuz açık olsun. Her şey çok güzel olacak."
İmamoğlu'nun mesajının okunmasının ardından kürsüye CHP Genel Başkanı Özgür Özel geldi.
Özgür Özel, açıklamasında, "Ekrem İmamoğlu sadece CHP'lilere değil; İmamoğlu bu meydanda olduğu gibi tüm siyasi partilere, tüm demokratlara, sosyal demokratlara, muhafazakar demokratlara, milliyetçi demokratlara, liberal demokratlara, sosyalist demokratlara, Kürt demokratlara, Türkiye'nin bütün demokratlarına emanettir" ifadelerini kullandı.
"Gücünü milletten almayanlar; millete değil, okyanus ötesine, başka ülkelere, başka kıtalara, başka liderlere göz kırpanlar kaybetmeye mahkumdur" diyen Özel, şunları söyledi:
"Biz sırtımızı Amerika'ya değil, millete dayıyoruz. Biz gücümüzü Trump'tan değil, milletten alıyoruz. Dün işgale gelenlere kırmızı halı serenler vardı, bugün darbe yapmak için yurtdışından icazet alanlar var. Dün ihanet ettiği halktan kopuk İngiliz zırhlısı ile kaçanlar vardı, bugün millet iradesinden korkup sandıktan kaçanlar var. Ve dün yedi düvele karşı direnenler vardı, bugün cuntaya, cuntacılara başkaldıran Saraçhane, Maltepe, 81 ilde sokaklara akan milyonlar Samsun'da ilk adımı atan kahramanlar var. Hep birlikte bu düzene, bu tek adam düzenine, bu cuntaya başkaldırıyoruz, başkaldırıyoruz, başkaldırıyoruz!"
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen Özel, "Sandığa var mısın? Korkma! Milletten korkan adab olmaz. Millet seni sandığa çağırıyor. Millet erken seçimin ilk adımını yine Samsun'dan atıyor. Millet sandık istiyor, artık millet başında emekliyi aç bırakan, asgari ücretliyi süründüren, gençleri işsiz bırakan, gençlerin gelecek umudunu söndüren ve seçimi kazanamayacağını anlayınca geldiği demokrasi treninden inen, sandıktan kaçan, sandıktan korkan bir otokrat istemiyor. Millet, demokratlar seçim istiyor " diye konuştu.
"Ben bu Erdoğan’ın yaptığının adını koyduğumdan beri asla uyku uyumuyor" diyen Özel, şöyle devam etti:
"Darbeci olduğunu, cuntacı olduğunu söyledim. Sürekli buna itiraz ediyor. Dünya iki tür darbe var. Bunun biri askeri darbe, bir diğeri sivil darbe. İkisinin de bir planı, başında bir cuntası olur. Türkiye’nin 19 Mart’ta karşı karşıya kaldığı şey, bir sivil darbedir. Ve bu darbenin başındaki cuntanın karargahı saraydır, silahı yargıdır, mühimmatı, mermisi yalandır, iftiradır. Cunta bu kez kamuflajla değil; üzerine savcı, başsavcı, hakim cübbesi giyerek gelmiştir. Seçimle gelenler seçimle gitmek istememektedir, bunun adı darbedir. Bu darbeyi püskürten 10 milyonlara selam olsun. Saraçhane’de yedi gece direnenler, 81 ilde sokaklardan taşanlar, Maltepe’de 2,2 milyonla o meydanın rekorunu kıranlar, 15,5 milyon kişi, sel olup da dayanışma sandıklarına akanlar bu darbe girişimini püskürtmüştür. Geldiler, seçtiler, tarihe geçtiler."
Özgür Özel, şöyle konuştu:
"Karşımızdaki cunta devlet ve hükümet içindeki küçük bir azınlıktır. Bunlar ne millettir, ne de anlatmaya çalıştıkları gibi devlettir. Bunlar milleti de devleti de temsil etmiyor. Çıkmışlar FETÖ'cülerin ağzıyla 'biz devletiz, devlet aklı vardır' diyorlar. Oysa siz kim oluyorsunuz da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yerine geçmeye kalkıyorsunuz! Siz bir avuç ihtiras sahibi cuntadan başka bir şey değilsiniz, oysa biz milletiz, haklıyız, güçlüyüz ve biz kazanacağız."
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tepki gösteren Özel, "Kendi girdiği seçimde cumhurbaşkanı ünvanını alan, 19 Mart'ta kendinden sonraki cumhurbaşkanına, cumhurbaşkanı adayımıza kumpas kuran, darbe yapmaya çalışan, cuntanın başına geçen Recep Tayyip Erdoğan artık cunta başkanıdır!" dedi.
Özel, bakanlara da tepki göstererek şunları söyledi:
"Ve onun mürekkebinden yetkiyi milletten almayanlar, onun dolma kaleminin mürekkebinden kağıda dökülen sözde bakanlar... Bakan demokrasilerde olur, bakan oyu milletten alır, milletin gözünün içine bakar. Millet ne istiyorsa onu yapar. Ama orman yangınına itfaiye yollarken bile cumhurbaşkanından talimat bekleyenlerden bakan olmaz. Bunlar Trump'ın bakan yerine atadığı sekreterleri gibi her birisi sekreterdir. Bu sekreterlere söylüyorum; 1 yıl önce 31 Mart seçimlerinde 17'niz bir oldunuz, cumhurbaşkanınızla birlikte gittiniz, İstanbul'da Ekrem Başkanımızın karşısına alayınız geçtiniz, demokrasi tokadını yediniz, yine yiyeceksiniz!
Silah kullanan, insanları özgürlüğünden alan, para toplayan ama millete değil başkalarına hizmet eden yapı, demokratik bir devlet değil cuntanın çetesidir. Türkiye Cumhuriyeti’ni bu cuntadan, devleti suç örgütü gibi yöneten bu iktidardan ilk sandıkta kurtaracağız. İlk sandıkta."
Ekrem İmamoğlu'nun çalışma arkadaşlarının Silivri Cezaevi'nden başka cezaevlerine sevk edilmesine tepki gösteren Özel, şunları söyledi:
"Dün oradan içlerinde sevgili Murat Ongun’un, sevgili Necati Özkan’ın da olduğu 14 kişiyi geceleyin saat 21.00’de önce doktor muayenesine, oradan bir başka cezaevine sevk ettiler. Şimdi sosyal medya üzerinden bununla ilgili algı operasyonları yapıyorlar. Bu sevkin olacağının 10 gün önceden duyumları gelmişti. Amaçları; arkadaşlarımızı birbirinden uzaklaştırmak, her biri bir başka cezaevinde olan kişilere ayrı ayrı gitmek, onlara sözde işbirliği teklif etmek. Bunu yaparak ‘Sen bunlara iftira et, kendini kurtar’ gibi bomboş dosyayı, paçavra MASAK raporunu, milletin görüp de ‘Bununla mı suçluyorsunuz?’ dedikleri dosyayı bulamadıkları gerçek deliller, gerçek tanıklar yerine sahtecilikle desteklemek istiyorlar. Bunu beş kadın bürokratımıza da yaptılar. Bir yaşında evladı ile tehdit ettiler, ‘10 yıl göremezsin’ dediler. Cevap, ‘Ben yalan atmam. Ben olmayan suçu ‘gördüm’ demem. Ben arkadaşlarımın namusuna leke sürmem’ oldu. Bu sefer de başaramayacaklar."
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e de tepki gösteren Özel, "Bütün dünya senin bu darbenin mali ayağı olduğunu biliyor, öğrendi, duydu. Bilmeyene bildireceğim, duymayana duyduracağım. Senin bu yüzünü bütün dünyaya göstereceğim" diye konuştu.
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"MASAK'ta çalışanlardan bir rapor aldım. Savcılıktan MASAK'a talep geldiğinde mutlaka bakana bilgi veririr. Bakan ya görevlendirme yaptırır, ya yaptırmaz. Yazılan rapor önce okuma komisyonuna gider, oradan mutlaka bakana bilgi verilir. Raporun onaylanıp onaylanmamasında bakanın tavrı belirleyecidir. Kendine bağlı olan bu MASAK'tan verilen raporu ben söylediğimde 'haberim yok, bilgim yok' diyen Mehmet Şimşek bir kez daha doğruyu söylememektedir. Bu cuntanın mali ayağı Mehmet Şimşek'tir, hesap verecektir!"
"19 Mart darbesi okyanus ötesinden talimatla, icazetle yapılmış bir darbedir" diyen Özel, "Turpun büyüğünün Trump olduğu ortaya çıkmıştır. Bundan sonra Erdoğan'ı severim, bizim çocuktur, akıllıdır, geçmişte de papazımızı ondan aldım diyen Trump'ın bu ifadelerine sevinecek kadar küçülmüş bir iktidar ve medyasıyla karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.
Özgür Özel, şunları söyledi:
"Maalesef Trump, ‘Gazze’yi boşaltacağım’ diyor, çıtlıyor çıkmıyor. Buradan hepsini hatırlatıyorum. Elbette Filistin meselesi, Türkiye’nin meselesidir. Erdoğan bu milli meseleden, bu dayanışmadan, bu haklı davadan Trump'ın korkusuna caymış olabilir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler, üçüncü genel başkanımız, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit’in Yaser Arafat ile kurduğu dostluğun bulunduğu yerdeyiz. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının verdiği mücadelenin olduğu yerdeyiz. Bir zamanlar Ekrem Başkanımıza ‘Amerikan projesi’ diyenler, şimdi onu tasfiye etmek için Amerika’dan talimat bekleyenlerdir. 1996’da İstanbul Büyükşehir Başkanı’yken ABD Büyükelçisi ile görüşüp ‘Partim için önemli görüşler aldım’ diyen Erdoğan, bugün ABD’den icazet alan, himaye bekleyen, içinde bulunduğu zor durumdan Amerika sayesinde çıkmaya çalışan biridir. O günkü Erdoğan’a bugün hatırlatıyorum: Sen artık hem cuntacısın, hem mandacısın. Amerikan himayesi istiyorsun. Karargahı saray, silahı yargı, mühimmatı yalan ve iftira olan bu cuntaya hep birlikte direneceğiz."
İmamoğlu'nun serbest kalarak cumhurbaşkanı adayı olmasını ve erken seçimi isteyen imza kampanyası için son sayıyı veren Özel, "Şimdi buradan, Samsun’dan bugün öğlen saatlerinde aldığımız rakamı bütün Türkiye’ye duyurarak ve dün akşamüstü saat 17:00 itibari ile bugün öğlen yaptığımız sayımın sonucuna göre dün 10 milyonuncu imza aşılmıştır, emeğinize sağlık. Hedefimiz büyük, yolumuz uzun. Seçmenin yarısından bir fazlasına ulaşana kadar hep birlikte çalışacağız. Hep birlikte üreteceğiz" dedi.
FACEBOOK YORUMLAR