Öymen'den Türmen'e Tepki geldi.

Onur Öymen'den Rıza Türmen'in etnik kimlik tanımı konusundaki yazısına tepki geldi.

Öymen'den Türmen'e Tepki geldi.
11 Şubat 2013 - 19:55

 

Anayasa hazırlık komisyonu CHP üyelerinden sayın Rıza Türmen 10 Şubat 2013 tarihli Milliyet gazetesinde yayınlanan makalesinde, etnik kimlik ve vatandaşlık konularında özetle şu görüşleri savunuyor:    • İkinci Dünya Savaşından sonra vatandaşlık tabiri yeni bir anlam kazandı, insan hakları evrensel bir niteliğe büründü, bireylerin insan oldukları için doğuştan bazı hak ve özgürlüklere sahip oldukları kabul edildi.    • Bu durum vatandaşlık ile ulus devlet arasındaki bağı kopardı.    • Anayasada vatandaşlık başlıklı bir maddenin yer alması gerekmiyor.   • 1982 Anayasasında olduğu gibi “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” gibi bir tanımın yeni anayasada tekrarlanması yanlış olur.   • Türk sözcüğünü etnik anlamı olmayan bir ortak üst kimlik olabilmesi için başka etnik grupların da bunu kabul etmesi gerekir. Oysa böyle bir kabul yok. O zaman Türk sözcüğü ortak bir kimlik işlevi görmeyecek.    • Yasalara baktığımızda Türk sözcüğünün etnik bir özellik taşıdığı ortaya çıkıyor. (Çeşitli yasalardan örnekler verilerek Türk soyuna atıfta bulunulduğu söyleniyor.)   • Anayasanın 66.maddesindeki Türk sözcüğünün bu topraklarda yaşayan ve farklı etnik kökenden gelen bütün vatandaşları kapsamadığı, belli bir etnik kökene karşılık gelecek şekilde anlaşıldığı görülüyor.    • Etnik bir üst kimliğe dayanan vatandaşlık tanımından vazgeçmemiz gerekiyor.    Sayın Türmen’in bu görüşleri, Atatürk’ün tanımladığı ve Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana 90 yıldır benimsenen “ulus-devlet”, “Türk milleti” ve “Türk”” tanımlarıyla çelişiyor.   Kaldı ki insan haklarının evrensel bir niteliğe bürünmesi, ikinci Dünya Savaşından sonra ortaya çıkmadı. 1776 tarihli Amerikan İnsan ve Vatandaş Hakları bildiresinin birinci maddesinde şöyle deniyordu, “Bütün insanlar hür doğar ve hür yaşar” (her ne kadar ABD’de kölelik ancak 1862 yılında kaldırılmışsa da bütün insanları doğuştan hür ve eşit olduğu anlayışı daha 1776 yılında kabul edilmiştir.) 1789 Fransız ihtilalinin İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesinin birinci maddesinde de aynı şekilde “Bütün insanlar hür doğar ve hür yaşar” ifadesi yer almaktadır. Fransız ihtilalinin simgelerinden biri olan bütün insanların eşitliği 1848 anayasasında da yer almaktaydı. 1924 tarihli Türkiye Cumhuriyeti anayasasının 68. Maddesinde “Her Türk hür doğar, hür yaşar” denilmektedir . 69. maddede de Türkler kanun karşısında eşittir…her türlü grup, sınıf, ail eve kişisel ayrıcalıklar kaldırılmıştır.” Ifadesi yer almaktadır.   O bakımdan insanların hür doğup, hür yaşayacağı ve eşit olduğu anlayışının 200 yıldan fazla bir geçmişi var. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise bu anlayışın uluslararası antlaşmalar ve uluslararası yargı ile denetim altına alındığı doğrudur. Ama insan haklarının evrensel niteliğinin o tarihten sonra benimsendiği doğru değildir.    2. Dünya Savaşından sonra vatandaşlık ile ulus devlet arasındaki bağın koparıldığı da doğru değildir. Ulus devlet anlayışı bugün de çağdaş ve demokratik ülkelerin büyük çoğunluğunda benimsenen bir anlayıştır. Örneğin Fransa, Almanya, İspanya, Yunanistan, ABD gibi pek çok ülkenin anayasalarında kendi milletlerinin adı ve bunların tek bir halk veya ulus olduğu yazılıdır.    Birçok ülkede belirli bir soydan gelenler kendi ülkelerine ve milletlerine adlarını vermiştir. Örneğin Fransız milleti adını 3. yüzyıldan beri varlığı bilinen Franklar’dan almıştır. Alman milletinin kökünde de Germenler vardır. Bu ülkelerde başka soydan gelen etnik grupların varlığı o milletlere bu isimlerin verilmesine engel olmamıştır. Bugün de bu milletlerin isimleri üzerinde bir tartışma yoktur.    Türkiye’de de milletimizin adı veya anayasada Türk milletine atıfta bulunulması üzerinde bir tartışma bugüne kadar yaşanmamıştır. Şimdi böyle bir tartışma başlatmanın da bence anlamı yoktur.    Demokratik ülkelerde etnik farklılıkların oluşu o ülkelerin tek bir ulus olma özelliğini ortadan kaldırmaz.   Çağdaş anlayış bir ulusu oluşturan farklı etnik grupların saygı görmesini, bir zenginlik olarak kabul edilmesini, kültürlerini geliştirmelerini öngörür ama farklı etnisitelerin ulusun yerini almalarını veya ulusun üzerinde bir nitelik kazanmaları yaklaşımını benimsemez.    “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” sözü sadece 1982 anayasasında değil 1924 yılından beri bütün anayasalarımızda yer almaktadır. 1924 anayasasının 88. Maddesinde “Türkiye’de din ve ırk ayırdedilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese “Türk” denir.” denilmektedir 1961 Anayasasının 54. Maddesinde de “ Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.”ifadesi yer almaktadır.   Türk sözünün bütün etnik grupları kapsayan bir milletin adı olduğu doğrudur ama aynı sözün hiçbir soyu, geçmişi, kökeni olmayan bir ifade olduğu anlayışını savunan yoktur. Cumhuriyet döneminde Türkler hiçbir zaman soylarını inkar etmemişler, tam tersine soylarıyla iftihar etmişler ama Türk milleti kavramını bütün dinleri, mezhepleri ve etnik kimlikleri kucaklayıcı bir kavram olarak kabul etmişlerdir.    Sayın Türmen’in ifade ettiği gibi çeşitli yasalarımızda Türk soyundan gelenlerden söz edilmektedir ama aynı ifade Fransa, Almanya, Yunanistan, İspanya, Norveç, İrlanda, Japonya, Rusya gibi ülkelerin yasalarında da kendi soylarından gelen insanlar için kullanılmaktadır. Özellikle vatandaşlığa alınma gibi konularda pek çok ülke kendi soyundan gelenlere özel kolaylıklar sağlamaktadır.    Türk sözcüğünün bütün vatandaşları kapsamadığı sözünü savunmak devletimizin kurucu iradesine ve 90 yıldan beri benimsediğimiz millet anlayışına ters düşmektedir. Türk milleti unsurunun anayasadan çıkartılması cumhuriyetimizin birlik ve bütünlüğüne zarar verecek bir durum yaratır. Bu görüşü çağdaş ülkelerin yeni insan hakları anlayışıyla açıklamak da mümkün değildir. Hangi ülke, belirli bir soyun adını taşıdığı için milletlerinin adını kullanmaktan vaz geçmiş, bu adı tartışmaya açmıştır? Fransa mı, Almanya mı? Amerika mı?, İspanya mı kendi halkının adını anayasasından çıkartmıştır? Bir soydan gelenlerin ülkelerine ve uluslarına kendi isimlerini vermeleri diğer bütün grupların onayına başvurulan bir referandumla gerçekleşmemiş, tarihi bir gelişmenin sonucu olmuştur. Türkiye’de bir terör örgütünün Türk milleti kavramına itirazlarına bakarak halkımızın çoğunluğunun Türk milleti sözünü kabul etmediği sonucuna varmak mümkün müdür?   Daha demokratik, daha özgürlükçü bir anayasa hazırlama iddiasıyla yola çıkan iktidarın şu veya bu etki altında Türk milleti kavramını anayasamızdan çıkartma girişimlerine hiçbir koşulda destek olmayacakların başında CHP’liler gelmelidir.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum