ORTADOĞU'DAN BİR BOMBA DA, FRANKFURT KİTAP FUARI'NA DÜŞTÜ

ORTADOĞU'DAN BİR BOMBA DA, FRANKFURT KİTAP FUARI'NA DÜŞTÜ
19 Ekim 2023 - 00:05 - Güncelleme: 19 Ekim 2023 - 00:10

Toplum 24/ALMANYA (YazıYorum: 18 Ekim 2023)
Mehmet CANBOLAT Yorumluyor:

FRANKFURT 75. KİTAP FUARI’NDA İSRAİL - HAMAS SAVAŞI’NIN GÖLGESİ“
BİR BOMBA DA KİTAPLARIN ÜZERİNE DÜŞTÜ

Dünya Almanya’daki bir büyük organizasyonu „Yayıncılık dünyasının ana rahmi“ olarak biliyor.
Frankfurt Uluslararası Kitap Fuarı’ndan söz ediyorum.
Hem de Korona sürecinin ardından ilk kez normalleştiğine inandığı Kitap Fuarı’nın 75. yıldönümünde.

Ancak bu dev uluslararası organizasyon, bugüne biraz gergin başladı.
Sebebi ise, dün akşam yapılan geleneksel açılış programında beklenmedik bir gelişme oldu.

Federal Şansölye Olaf Scholz, yaşanan savaş nedeniyle dayanışma sergilemek için apartopar İsrail’e gidince, Alman Hükümeti’ni bu fuarda kültür işlerinden sorumlu devlet bakanı, Yeşil politikacı Claudia Roth temsil etti.


Buraya kadar herşey normal. Ancak, fuarın hem de iddialı açılış programında konuşan „Konuk Ülke“ Slovenyalı Yazar Slovaj Zizek’in hazırladığı metnin biraz dışına çıkarak, sarfettiği kimi sözler, salonda bulunan bir grup konuğun tepkili biçimde etkinlik alanından uzaklaşmasına yol açtı.
İsrail ile Hamas arasında 12 gündür süregelen kirli savaş saldırılarına küçük bir pencere açan Zizek, ölen binlerce masum insana dikkati çekmek isterken, İsrail’i de dolaylı suçlar tondan sözler sarfetmesi üzerine, salonda giderek artan tepkileri tetikledi.

Belli ki Sloven yazar, önündeki metin ile kafasındaki konuşma içeriğinin tepkiye yol açabileceğinin de farkındaydı. Yani hazırlıklıydı. Konukların ilk selamlama bölümünün ardından verdiği alkışlara bakarak: „Alkışları sona bıraksanız daha iyi olur“ diye bir manidar ifade de kullanmıştı.

Ve İsrail’i de, bir anda patlak veren bu kirli savaştan sorumlu tutar türden görüşlerine tepkiler, ön saygı alkışların boyutunu birdenbire aştı. Bir grup konuk, konuşmacının sözlerini sık sık keserek yuhlamasıyla başlayan tepkilerin ardından, salonu protesto amacıyla terketti.
Slovaj Zizek sık sık gelen tepkilere yanıt olarak: „Benim bu tavrım, Hamas’ın bu kanlı terör eylemini masum göstermek değildir. Tavrım, iki tarafın gözü dönmüş saldırılarıyla ölen masum insanları hatırlatmak ve gerçeği oraya odaklamaktır“ dedi.

Ancak söz ağızdan, ok yaydan çıkmış gibi, çıkmıştı artık.
Konuşmanın son bölümü de anlamını yitirmişti.

Salonda bulunan Kitap Fuarı yönetimi şefi Jürgen Boos ise, programda yer almayan anlık açıklamasında: „Kitap Fuarı’nın ruhunda düşünce özgürlüğü yatar. Herkes düşüncesini özgürce söyler. Biz Fuar yönetimi olarak, her iki taraftan ölen masum insanların yanında olmak ve şiddete daima karşı olmaktır.“ görüşünü dillendirdi.

Sorun bu hassasiyetle seçilmiş diplomatik sözlerle tatlıya bağlandı mı? Bence değil.
Dediğim gibi ok yaydan çıkmıştı bir kere. Ülke gündemini konuk ülke Slovenya’dan davet edilen misafir bir yazar belirlemişti.

Fuar bugün olağan ilk gününde kapılarını açtı. Ancak güvenlik önlemlerinin birdenbire yoğun olması da gözden kaçmadı. Bu dev yayıncılık panayırı, bu yıl ki 75. Yılı’na oldukça iddialı girmek istedi ancak hevesi kurağında kaldı demek yanlış olmaz.

Sözün özü, yayıncılıkta oldukça itibarı yüksek Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı, daha ilk günü, İsrail ile Hamas arasındaki kirli savaşın gölgesi altında, kendini toplamaya çalışıyor.


Fuar dediğimiz gibi, dünyanın en büyük fuarı olarak tanınıyor. Ve hatta dünyanın dörtbir köşesinde düzenlenen sayısız Kitap Fuarı’nın temel ruhunun, 75 yıllık geçmişi, deneyimi olan Frankfurt’tan geldiğini de unutmamak gerekir.
Türkiye’nin farklı bölgelerinde yapılan bölgesel kitap fuarlarının ruhunda da, yine Frankfurt modeli vardır.


Türkiye deyince, yine biz Frankfurt’a dönelim. Bugüne değin Frankfurt Kitap Fuarı’na zaman zaman ölçek değişse bile, kapsamlı bir programla katılan Türkiye yayıncılık dünyası, son yıllarda bakanlığın şemsiyesi altında Frankfurt’a geliyordu.
Son yıllarda dini ağırlıklı kitapların ön planda olduğu Türkiye standı, bu sene, arkadaşımız Hamide Küçükler’in gözlemlerine göre, oldukça küçülmüş ve bu kadar yayıncılık iddiası olan Türkiye’nin sanki „salonda ayıp olmasın diye, olmuş olmak“ gibi ve meseleyi açıkça geçiştiren, bir anlayışa kapanmış. Eğreti düzenlenmiş raflarda ise, Nasreddin Hoca fıkra kitapları, Yunus Emre içerikli yayınlar ve Türk dünyasından masalların ağırlıkta olduğunu görüyoruz.
Bunu da fuardan olumsuz bir izlenim olarak aktarmak, yayıncılık görevidir, başka bir şey değil.

Yayıncılık kalitesinde dünya klasmanında önemli yeri olan güçlü Türk yayınevleri, ne yazık ki son dönemlerde artık Frankfurt'ta görülmüyor. Bütçeleri yetmiyor belki ama bakanlık da bu yayınevlerine fazla rağbet göstermiyor nedense. Nedenini bilen bilir ama biz bu çıkmaz sokağı,  Türk edebiyatının dışa açılımı bağlamında olumsuz bir durum olarak tanımlayabiliriz.

Bu arada elbette Fuar’dan izlenimleribir başka sohbette ele alacağız. Ancak şunu da belirtmeden geçmemek gerekir.
Frankfurt’a yakın bölgede yaşayanlar, veya yolu şu günlerde 22 Ekim Pazar gününe kadar Frankfurt’a düşecek olanları, dünya yayıncılığı hakkında gözlem toplamak için, sadece rengarenk kitap kokan bu farklı dünyayı gezmeyi salık veriyorum.
18-19-20 günleri sadece yayıncılar ve basın mensuplarına açık olan fuar, Cuma 14:30 ile 18:00 saatlerinin yanısıra, gelen Cumartesi ve Pazar günü de kapılarını kitap kurtlarına açıyor. Bilinsin istedim.

Açılış akşamında İsrail ve Filistin’de ölen binlerce masum insana odaklı bir konuşmanın gölgelediği Frankfurt Uluslararası 75. Kitap Fuarı, gerçekten görülmeye, kitabın kokusunu almaya değer… Şimdiden iyi gezmeler ve okumalar…

Mehmet CANBOLAT Yorumladı.
(Fotoğraflar: Hamide KÜÇÜKLER)

Toplum 24/ALMANYA (YazıYorum: 18 Ekim 2023)


    FACEBOOK YORUMLAR

    YORUMLAR

    • 0 Yorum