Financial Times gazetesi "Türkiye ekonomisinin hızı kesiliyor" başlıklı bir yazı yayınladı. Yazıda, "2010 ve 2011 yıllarında yüzde 8'den daha fazla büyüyen Türkiye ekonomisi 2013 yılının ikinci çeyrek rakamlarına göre geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2.9 büyüdü.
Ortadoğu'ya yaptığı ihracatta olağanüstü artış olmasaydı, ülke yılın ikinci çeyreğinde resesyona girebilirdi." deniliyor. Geçen yıl %11 büyüyen inşaat sektörünün, ikinci çeyrekte yalnızca %0,4’lük bir artış gösterdiği belirtiliyor.
Wall Street Journal gazetesinde 11 Mart tarihinde yayınlanan bir yazıda da benzer görüşlere yer veriliyor ve cari açığın milli gelire oranında artış beklendiği kaydediliyor.
Bu olumsuz gelişmeler sadece dünya ekonomisindeki krizlerle açıklanabilir mi?
İngiliz Economist dergisi Amerika, Avrupa ve Asya’daki başlıca ülkelerin ekonomik durumlarını karşılaştıran istatistikler yayınlıyor.
2012 yılı verilerine göre Türkiye sadece bütçe dengesinin sağlanmasında diğer ülkelerin ortalamasının üzerinde bir yerde.
Bu alanda 28 ülkeden daha başarılı olmuş.
Buna karşılık toplam iç hasıla artışında sağladığı % 2.7’lik gelişmeyle % 11 ülkenin gerisinde kalmış.
İki yıl önce geride bıraktığımız Çin geçen yıl Türkiye’nin 2,5 mislinden fazla büyümüş. Sanayi üretimi artışında 38 ülkenin aldığı sonuç bizden iyi.
Tüketici fiyatları endeksindeki artışta, yani enflasyon artışında bizden kötü sadece Hindistan, Pakistan ve Venezuela var.
Avrupa’nın kriz içindeki ülkelerinde bile enflasyondaki artış Türkiye’den az.
İşsizlik oranında geçen yılın rakamı % 9.4. 43 ülkenin sadece 11’inde işsizlik oranı bizden yüksek. TUİK’in bugün açıkladığı rakamlara göre ülkemizde işsizlik geçen yıla göre daha da artmış ve % 10.1 düzeyine ulaşmış.
Kayıtlı işsiz sayımız 2 milyon 700 bin. Cari açığın gayrı safi iç hasılaya oranında Türkiye sadece Güney Afrika’yı az farkla geride bırakabilmiş. 41 ülkenin durumu bizden iyi.
10 yıllık hükümet bonoları faizinde sadece 7 ülkenin durumu bizden kötü. 35 ülkede faiz hadleri Türkiye’den daha düşük.
Şimdi bu tabloya bakarak Türk ekonomisinin çok başarılı bir durumda olduğu söylenebilir mi? Hükümet yetkililerinin aşırı iyimser açıklamaları, basının bir bölümünün ölçüsüz övgüleri bu tabvloyla çelişmiyor mu?
Economist dergisinin tablosunda milli gelir dağılımıyla ilgili rakamlar yer almıyor. Toplam milli gelirde dünya ülkeleri arasında 16. Sırada olan Türkiye kişi başına gelirde 80. Sırada.
Gelir dağılımında büyük adaletsizlik var. Çağdaş sosyal devletlerin çok gerisinde yer alıyoruz. Toplam milli gelirin % 50’sine yakın kısmı nüfusun en zengin % 20’sine gidiyor.
En fakir % 20’nin payı toplam milli gelirin %5’inin biraz üzerinde. Yani halkımız zengin ve iyi yönetilemeyen bir ülkenin fakir çocukları durumundadır.
Cumhuriyet Halk Partisinin 2008 yılında kabul ettiği Program işte bu gidişi düzeltecek, hızlı kalkınmayı sosyal adalet içinde gerçekleştirecek somut projeler ve öneriler içeriyor.
Ülkenin gündemini terörle müzakere ve rejimi değiştirme amaçlı gereksiz ve sakıncalı anayasa tartışmalarıyla doldurmak yerine halkımızı en yakından ilgilendiren bu ekonomik ve sosyal meseleleri ön plana çıkartmak daha doğru olmaz mı”?
Sosyal Paylaşım Sitesi Onur Öymen duvarından
FACEBOOK YORUMLAR