NUH TEPESİ, 6 MART VİZYONDA
-Marmaris'te yıllarca türbe diye ziyaret edilip, adaklar adanan, dilekler tutulan mezarın, M.Ö. 3. yüzyılda yaşanan Yunanlı boksör Diagroras'a ait olduğu ortaya çıktı.(2018)-
NUH TEPESİ
VİZYON TARİHİ : 6 MART 2020/ PUAN 7.4
YÖNETMEN: CENK ERTÜRK
SENARYO: CENK ERTÜRK
OYUNCULAR: HALUK BİLGİNER, ALİ ATAY
BABA, ARKANDA Kİ DAĞDIR
YA NE O DAĞI, NE BAĞI BİLEBİLDİYSEN…
Bir kere oyunculuk muhteşem.
Bir bağnazlık örgüsünün, aile yapısı ve dramı üzerine şekillenerek; gecikmiş ilişkilerde kaybolan zamanı yakalamak ve yakalamaya çalışırken; tık nefes kalmak.
Elindekilerinin kaybolacağını bile bile ve tüm engellere rağmen koşmak. Nefesinin yetmeyeceğini bildiğin halde, KOŞMAK.
Baba, insan hayatında gelecektir, bir figürdür. Burada ki Ömer karakteri de kaybolmuşluğu üzerinden (Ali Atay) hem kendi yaşamını, hem kaybolan aile düzenini hem de “baba olmanın” nasıl bir olgu içinde olabileceğini, kendine ait bir algı ile yaşamaya soyunuyor.
Avrupa görmüş, kendinin ne olduğunu bilen. Çekip giderken “ Ben den size zarar gelmesin, bir gün pişman olmayın istedim” diye düşünecek kadar, dışarıdan bencil ama içeriden sağduyulu. Hayatı olduğu gibi kabul eden bir baba İbrahim (Haluk Bilginer)
CEHALET DİZ BOYU ve İNANÇ SÖMÜRÜSÜ
Bursa ‘da bir köy. Köy kendi yağı ile kavrulan. Oldukça bağnaz, dışa kapalı. Haliyle dedikodunun bol olduğu, üretimin az ve yatırımın sadece “öteki” dünya üzerine yatırımlaştığı. Ve bu yatırım üzerinden de her türlü dogma ve buna bağlı inanç sömürüsünün yasal olduğu bir yaşam.
Gerçek ile gerçek dışının yasal bir düzen kurduğu. Haklının, haksız yere düştüğü ve adaletin arandığı bir hayat.
İşte bu hayatın içinde kendi öz eleştirisi ile yaşamda kalmaya ama bu hayatta artık hiçbir şey olamayacağını bilen, asi Ömer ile hasta ve artık ölmek üzere olan babası İbrahim’in son isteği olan ve kendi diktiği ağacın altına gömülme arzusu.
AĞAÇ KÖKLERDİR
Bir insan ömrü kökleri toprağa yayılır. Tıpkı bir ağaç gibi. Zamanın birinde dikiverdiğin bir ağaç bir bakarsın, din istismarı haline dönüşüvermiş.
Öyle ki bunu iş edinen köy halkı plakayı bile “ 84 NUH 99” olarak belirlemiş. Adaklar adanıyor...
İçinde öğretmen var. Köylü var. Okumuşu okumamışı, işte tam da bizim halkımızı yansıtıyor. Okumayan, batıla dayalı. Ve birileri, ne üflerse ona biat eden…
İşte bu olguya, kocaman bir ayna tutan NUH TEPESİ filmi. İçeriği ve akışı ile hayatta sorgulamanın önemi kadar, birbirimizin kendi emanetlerimize; ancak kendimizin değer verip, bakabileceğimiz vurgusu ile perçinleşiyor.
Yani aile kıymetlidir. Ve köklerimiz, bizi temsil eder. O ağaçta ona göre meyve verir. Sen, sahip olduğun ağaca baktığın sürece…
Babasız büyümüş ve babaya nefretin evrildiği ve o hasreti yani geçen onsuz zamanları, o uyurken gizlice fotoğraf çekerek tamamlamaya çalışan bir oğul. Ve her şartta ona kıyamayan bir baba.
Ve finali ile herkesi etkisi altına alacak, duygu dolu güzel bir öykü.
Kaçırmayın!
EMEL SEÇEN
FACEBOOK YORUMLAR