MUSTAFA SARIGÜL İLE ÖZEL…

CHP İSTANBUL BELEDİYE BAŞKAN ADAYI MUSTAFA SARIGÜL İLE ÖZEL...

MUSTAFA SARIGÜL İLE ÖZEL…
23 Ocak 2014 - 11:00

CHP İstanbul Belediye Başkan adayı MUSTAFA SARIGÜL ile bir röportaj gerçekleştirdik. Sarıgül, sorularımıza şu yanıtları verdi:

Konuşmalarınızda İstanbul’a atıfta bulunurken, “ bekle bizi Londra, bekle bizi Paris” şeklinde sesleniyorsunuz. İstanbul, bugün en az yağmurda dahi gölet halini alan bir şehir. Sarıgül yönetimindeki İstanbul’da alt yapı çalışmaları yapboz tahtası olmaktan çıkacak bir sürece girecek mi?

Alt yapı çalışmaları üst yapı ile birleşmez, insan odaklı bir yaklaşım çerçevesince uygulanmazsa başarı elde edemezsiniz. Bizim temel hedefimiz, İstanbul’u yaşanılır bir kent haline getirmek. Bunun için de önceliğimiz insan olacak ve halkın onayı olmadan hiçbir projeyi hayata geçirmeyeceğiz.

20 yıldır siz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bulunuyor olsaydınız, bugün İstanbul nasıl bir İstanbul olurdu? Ya da tersini de sorayım; nasıl bir İstanbul olmazdı?

Trafiğin insan hayatını sarmal altına almadığı, yeşil alanların kente nefes aldırdığı, insan odaklı, yaşanılır bir şehir olurdu ve olacak da. Hiç kuşkunuz olmasın, bu dileği Hakk’ın izni ve halkın desteğiyle gerçekleştireceğiz.

Ak Partili İstanbul yönetiminin en büyük başarılarından biri olarak lanse edilen metrobüs ve metro ağı ile ilgili olarak yorumlarınız neler?

İstanbul’un büyümesine baktığımızda şunu görüyoruz ki; yatay ve dikine olarak büyüyor. Bu büyüme sonucunda kentin siluetini değiştiren yüksek binalar karşımıza çıkıyor. Yeşil alanların hiçe sayıldığı, ticari merkezlere dönüşen bir İstanbul’dan söz ediyoruz. Bu hem kültürel hem de ekonomik anlamdan bir yük teşkile diyor. Böyle bir yükü kentin kaldırması mümkün değil. Öncelikle yapılması gereken, metro, metrobüs gibi ulaşım sistemlerini birbirine entegre etmek ve sürdürülebilir bir şehir inşa etmek. Bizim önceliğimiz insan yaşamı. Metro, metrobüs gibi projeler dışında insana dokunan, insanların rahat dolaşacağı ve kente nefes aldıracak olan yeşil alanlar, parklar gibi projeler üzerine yoğunlaşmak lazım. Bu anlayışla İstanbul’un tasarlanması hiç kuşkusuz tüm İstanbullular için en doğru karar olacaktır.

MARMARAY çalışmaları sırasında 8 bin – 10 bin yıllık tarihi kalıntılara rastlandı. Mezarlar, gemiler, surlar… İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sarıgül’ün bu tarihi kalıntılar ile ilgili farklı uygulamaları olacak mı?

İstanbul geçmişte birçok imparatorluğa beşiklik yapmış, kültür mozaiği geniş bir şehir. Böyle bir şehrin tarihi dokusunun iyi yönetilmeye ihtiyacı var. Herhangi bir çalışma yapmadan önce sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri ile bir araya gelinmeli ve onlardan bilgi alınmalı. Onların onayı olmadan yapılacak her girişim, kentin kimliğini tehdit edecek bir yapıda olacaktır.

Bugün siyasi analistlerin sıkça kullandıkları bir “ algı yönetimi” kavramı var. İstanbul ile ilgili de bir algı yönetimi söz konusu mu sizce? Bunu birkaç somut örnek ile açıklar mısınız?

Algı yönetimi, rızaya/onaya dayalı bir yönetimdir ve bu rızanın sağlanması için de birçok unsurdan faydalanırsınız. Burada mevcut yönetimin elinde bulunan kitle iletişim araçlarının katkısı yadsınamaz. Ayrıca iktidarda bulunan hükümetin gücü de çok büyük. Bu algı yönetimi başarılı mı derseniz, hayır, değil derim. Çünkü toplumumuz ayrışmış ve ötekisi olan bir anlayış içerisine sürüklenmiş durumda. Biz bunu aşmaya geliyoruz. Toplumun %100’ünü kucaklamaya, bütünleştirmeye geliyoruz. “Gelin, canlar birlik olalım”, “el ele, kol kola, omuz omuza” dememizin sebebi de bu zaten.

Şişli Belediye Başkanı olarak İstanbul içi gerçekleştirdiğiniz seyahatlerinizde, gördüğünüzde içinizi cız ettiren ve “ ben olsaydım” dedirten uygulamalar var mı?

İstanbul’un temel sorunu hiç kuşkusuz trafik ve yeşil alan yetersizliği. Bu şehir nefes almak istiyor. Nüfus günbegün artmakta ve bu da doğal olarak kentsel yaşamı da olumsuz etkilemekte. Şu anki konjonktürde İstanbul’da bütünlüklü bir kent kimliğinden söz etmek mümkün değil. Halkın beklentisi, tarihi ile barışık, vizyoner bir anlayış ile yönetilecek bir İstanbul’dan yana. Mevcut yönetim 20 yıldır bu şehri yönetiyor ve artık değişime ihtiyaç var. Halk bunu gördü ve 30 Mart günü seçimini “umuttan, değişimden, sevgiden yana” yapacak.

İstanbul, tarihi ve kültürel mirasına uygun bir modernleşme içinde mi? Sarıgül yönetimindeki bir İstanbul’un tarihi, şehre nasıl yansıyacak?

Bütünlüklü bir kent kimliğinden yanayız. Bunun için de amacımız, İstanbul gibi tarihi bir şehrin kent dokusunu korumak. İstanbul’un tarihi ve kültürel mirasına İstanbullu yurttaşlarımızla birlikte sahip çıkacağız. Biz bu yola çıkarken ilk işimiz, büyük üstat Mimar Sinan’ın türbesini ziyaret etmek oldu ve kendisine söz verdik. İstanbul’u taçlandıran camiler, türbeler, su yolları, kemerler o’nun eseri. Günümüzde o’nun eserlerinin kötü kopyalarını yaptılar. Oysa Sinan taklit edilemez. Mimar Sinan’ın yaptığı eserler olmasaydı İstanbul asla İstanbul olmazdı. Biz burada Mimar Sinan’a söz veriyoruz. Yurttaşların vicdanına sığmayacak hiçbir projeye imza atmayacağız. Kültürün, sanatın, bilimin, çevrenin, İstanbul doğasının kabul etmeyeceği hiçbir projeye izin vermeyeceğiz. Bu tarihi kentin doğal çevresinin yok edilmediği, gelecek nesillerin gururla yaşayacağı bir kent olarak kalması için çalışacağız.

Trafik bir yana; Mustafa Sarıgül ve kadrosu, İstanbul’daki park sorununu nasıl çözmeyi düşünüyor?

Katlı otopark yapımına hız vereceğiz. Bu çalışmaların dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde, örneğin Japonya’da başarılı örnekleri mevcut. Dünyadaki başarılı örnek çalışmaları inceliyoruz ve projelerimiz de bu örnekler çerçevesince şekillenecek. Üç yıldır hazırlanıyoruz, Japonlarla, Korelilerle, Çinlilerle ve ülkemizdeki değerli üstatlarla çalışıyoruz. İstanbul’un trafiğine ilişkin çözüm önerilerimizi seçime 10 gün kala açıklayacağız.

İstanbul’da su havzaları üzerinde ilgili ilçe yönetimleri tarafından daha önceden verilmiş olan inşaat izinlerinin sonradan Büyükşehir Belediyesi gibi bazı kurumlarca iptal edilmeleri dolayısıyla birçok inşaat şirketi ama özellikle vatandaşlar mağdur durumda. Bu konudan haberdar mısınız? Büyükşehir’in Belediye Başkanı seçildiğiniz takdirde, karşılarında şu an hiçbir muhatap bulamayan mağdur vatandaşlara yönelik çalışmalarınız olacak mı?

Hiçbir vatandaşımızın mağdur olmasını istemiyoruz. Onların mutluluğu, huzuru, refahı bizim önceliğimiz. Derdi olana derman olmaya, sorunlarına çözüm bulmaya geliyoruz. Sorun değil, çözüm üretiyoruz. 15 yıllık Şişli Belediye Başkanlığı görevim süresince bize başvuran, çare arayan her yurttaşımızı dinledik, sorunlarına çözümler ürettik. İstanbul’da da aynen bu şekilde devam edeceğiz.

İstanbul’un Beykoz, Arnavutköy, Sarıyer… gibi sahil bölgeleri müteahitlerin iştahını kabartan yerler. CHP ve Sarıgüllü bir İstanbul yönetimi, orman ve deniz ile iç içe bulunan ilçelerde kentsel dönüşüm gerçekleştirirken, neleri dikkate alacak?

Kentsel dönüşüm çalışmalarında en önemli husus, yurttaşlarımıza sorarak hareket etmek. İyi bir yönetişim anlayışı içerisinde yurttaşlarımızın önerileri, beklentileri doğrultusunda hareket edeceğiz. Onlara sormadan hareket etmeyeceğiz.

İstanbul’umuzun her noktasında alacağımız bütün kararlarda, muhtarlarımızla, sivil toplum kuruluşları ile birlikte hareket edeceğiz. Onlar ile konuşmadan hiçbir karar vermeyeceğiz. Benim büyükşehirde öncü çalışma arkadaşlarım muhtarlar olacak. Çünkü muhtarlarımız demokrasi açısından son derece önemli. Muhtarlarımız arasında da bir siyasi parti farkı gözetmem söz konusu değildir. Doğanın, çevrenin, bilimin, hukuk arzu etmediği hiçbir projeye de kesinlikle imza atmam. Bir siyasinin görevi, bireysel çıkar değildir; gönülleri yapmaktır. On beş yıldır belediye başkanıyım, yurttaşlarımın arzu etmediği hiçbir karara kesinlikle imza atmadım. Hiçbir zaman gücünü bulunduğum koltuktan almadım. Ben gücümü Hak’tan ve halkımdan aldım.

“ Sarıgül, İstanbul’un her köşesini yönetmekte olduğu Şişli’ye, Mecidiyeköy’e döndürecek; her yeri plazalar ile dolduracak” şeklindeki söylemlere ne diyeceksiniz?

Bunları dile getiren arkadaşlar şunu bilmiyorlar herhalde. Tüm onaylar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan geçmekte ve onların “hayır” dediği bir çalışmaya benim “evet” demem mümkün değil. Ayrıca göreve geldiğimiz günden bu yana Şişli’de yaptığımız yeşil alan çalışmaları, 24 saatte şok park uygulamaları ile birçok kente örnek teşkil etmiş durumdayız. Şişli, kozmopolit ve jeopolitik açıdan merkezi konumda bulunan bir ilçe ve gece nüfusu 330 binlerde olmasına rağmen gündüz nüfusu 2 milyonu geçmekte. Biz burada 330 binlik değil, 2 milyonluk bir nüfusu yönettik ve bu yönde çalışmalara imza attık.

İstanbul’un 2B sorunu, hazine, Vakıf… parselleri gibi çeşitli sorunları bulunan bölgelerinde oturmakta olan hemşehrilerinizin bu sorunlarının çözümünde, Sarıgül İstanbul’unda bir farklı bakış açısı ve uygulama görmek mümkün olacak mı?

Her şeyin başı insan diyoruz. Yurttaşlarımıza sormadan hareket etmeyeceğiz. İyi bir yönetişim yaklaşımı içerisinde, halkımızla birlikte karar vereceğiz.

“ Ak Parti’ye oy vermiş vatandaşlarımızın yüzde 18.7’si Sarıgül’e oy veririm diyor” şeklinde bir açıklamanız var. Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz? Ak Parti’ye oy vermiş olan vatandaşlar, Mart 2014’te sandığa gittiklerinde oylarını CHP ve Sarıgül yönünde değiştirirlerken, sizce onları buna iten ne olacak?

Biz çalışmalarımızı din, dil, ırk, kültür farkı gözetmeksizin, toplumun tüm katmanlarına eşit hizmet götürerek yerine getirdik. Bu anlayışımız İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde de devam edecek. Amacımız toplumun %40’nı, 50’sini değil, %100’ünü kucaklamak.

Biz ‘hangi partiye oy verdin?’, diye sormayız. Biz, ‘Allah’ımın bana verdiği güçle sana nasıl yardımcı olabilirim?’ diye sorarız. Hiçbir zaman ötekimiz olmayacak. 30 Mart akşamı İstanbul’da kin dönemi, nefret dönemi, sevgisizlik dönemi bitecek, barış dönemi, özgürlük dönemi ve demokrasi dönemi başlayacak. Biz kendi anlayışımız gereği sadece bize oy verenlerin başkanı olmayacağız, bize oy vermeyenlerin de haklarını ve hukuklarını koruyacağız.

Cumhuriyet Halk Partili Mustafa Sarıgül Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu takdirde, Avrupa şehirlerinde olduğu gibi (örneğin, Viyana), İstanbul’un ağacı cömert ( bol yeşillikli, şehrin gürültüsünü emen, şehrin tam ortasında ama ondan adeta uzak, büyük dinlenme mekânları) niteliğindeki şehir içi parklarına kavuşacağı sözünü verir mi?

Bir az önce de belirttiğim üzere, doğanın, bilimin, çevrenin, hukukun arzu etmediği hiçbir projeye imza atmam. Yurttaşlarımızın mağdur olacağı ve istemediği projeyi kesinlikle imzalamayacağım. Adamı olanın değil; hakkı olanın işi yapılacak. İstanbul’un her yerinde ‘benim dönemim’ bitiyor. ‘Bizim dönemimiz’ başlıyor. Bu dönemde doğaya, hukuka, bilime saygılı projeler hayata geçireceğiz. İstanbul’a toplam 3 tane büyük park kazandıracağız. Tüm bu projeler, halkın sesi olacak. İstanbul, hak ettiği yeşile kavuşacak ve nefes alacak.

Sarıgül, İstanbullulara başka nelerin sözünü verir?

Öncelikle doğanın, bilimin, çevrenin ve özellikle de hukukun karşı çıktığı hiçbir proje hayata geçirilmeyecek. Ana projeler konusunda da STK, üniversiteler ve siyasi partilerin o konudaki yetkilileri arasında mutlaka "uzlaşma" sağlanacak. Benim doğrum devri bitiyor, kentin doğrularının devri başlıyor. Yani artık halka ve hukuka rağmen proje başlatmak yok. Bunlar yönetsel ve halkın katılımcılığı açısından önemli. Ancak asıl trafik, patlayan nüfus, betonlaşma gibi acil neşter vurulması gereken sorunlar var.

Belediyelerin yaptıkları hizmetler ile ilgili kıyaslamalarda halk olarak hep geçmişe bakar; değerlendirmelerimizi de buna göre yaparız. Bu durum, kafanızdakileri halka aktarmakta ve bunların kabul görmelerini sağlamakta işinizi zorlaştırır mı?

Biz geçmişe değil, geleceğe bakıyoruz. Geçmişe takılı kalsaydık, bu kadar başarılı projeleri hayata geçiremezdik. Gelecek, umut demektir, değişim demektir. Biz geleceği nasıl yöneteceğimizle ilgileniyoruz.

Özellikle bugünlerde çok yoğun çalışıyor, geç saatlere kadar ilçe ilçe ve neredeyse köy köy geziyorsunuz. Sonuçta etten kemikten bir insansınız! Kafanızı az da olsa dağıtmak için özel bir uygulamanız, yönteminiz var mı yoksa kısa bir uyku yeterli mi sizin için?

Önceliğim halka hizmet. Yurttaşlarımızın ilgisi, sevgisi beni sürekli motive ediyor ve bana enerji veriyor. Onlardan ve Allah’ımdan aldığım güç bana yetiyor.

Son olarak İstanbullulara iletmek istediğiniz bir mesajınız, bir son sözünüz olacak mı?

Tüm İstanbullu yurttaşlarımıza sizin yayınınız aracılığıyla sevgilerimi, saygılarımı iletiyorum. 30 Mart akşamı herkesi Taksim Meydanı’na bekliyorum. Allah’ın izni ile hep birlikte İstanbul’u, adına yakışır şekilde yöneteceğimiz günlere sayılı günler kaldı.

Teşekkürler!

Ben teşekkür ederim.

Röportaj: Arzu Başlantı

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum