Mine Kırıkkanat'tan 'Çağının Tanığı Kadın Gazeteciler' kitabına övgüler
Mine Kırıkkanat'tan Çağının Tanığı Kadın Gazeteciler kitabı için Prof.Dr.Suat Gezgin'e teşekkür
@mkirikkanat
Uluslararası düzeyde tanınmış akademisyenlerimizden Prof.Dr.Suat Gezgin; Türkiye’de basın tarihi, gazetecilik, iletişim ve antropoloji konularındaki değerli çalışmalarına yeni ve kapsamlı bir inceleme ekledi: #ÇağınınTanığıKadınGazeteciler Çok ciddi bir emek eseri olan bu ansiklopedik bilgi kaynağında yer almaktan gurur duyuyorum. Sayın Suat Gezgin ve araştırmacı ekibine teşekkürlerimi sunarım
@nobelyayin
@suatgezgin2
@YeditepeUni
KİTAP HAKKINDA CUMHURİYET;
‘Çağının Tanığı Kadın Gazeteciler’
Prof. Dr. Suat Gezgin, İstanbul Yeditepe Üniversiteleri öğretim üyesi. Fransa’daki eğitim sürecinde insanlık tarihi çalışmalarına katkıları nedeni ile de Bilim Ödülü almış ilk bilim insanı, aynı zamanda UNES-Orbicom üyesi. Ülkemizde çok sayıda gazetede çıkan yazıları yayımlandı. Gazeteciliğe dönük meslek, kurum üyeliği yapmış. Prof. Dr. Gezgin’in üç kuşaktan 56 kadın gazeteciyi içine alan çalışması Çağının Tanığı Kadın Gazeteciler’de (Nobel Kültür Yayınları), Alin Taşçıyan’dan Aysel Okan’a, Ayşenur Arslan’dan Çiğdem Toker’e, Ferai Tınç’tan Meliha Okur’a, Necla Zarakol’dan Nermin Abadan Unat’a, Sedef Kabaş’tan Zeynep Oral’a iz bırakmış kadın gazetecilerin öyküleri var.
Şükran Soner / Cumhuriyet Kitap Eki
Yayınlanma: 01.04.2023 - 00:03
Abone Ol
ÜÇ KUŞAKTAN 56 KADIN GAZETECİ
Prof. Dr. Suat Gezgin, üç kuşaktan 56 kadın gazeteciyi içine alan çalışması Çağının Tanığı Kadın Gazeteciler (Nobel Kültür Yayınları) adlı çalışmasında, Alin Taşçıyan’dan Aysel Okan’a, Ayşenur Arslan’dan Çiğdem Toker’e, Ferai Tınç’tan Meliha Okur’a, Necla Zarakol’dan Nermin Abadan Unat’a, Sedef Kabaş’tan Zeynep Oral’a iz bırakmış kadın gazetecilerin öyküleri yer alıyor.
Önsözünde kitapla amaçlananın geçmişle geleceğin karşılaştırılması olduğu vurgusu var. Sağlıklı bir değerlendirme için birinci elden aktarımların önemli olduğunun altı çizilmiş.
Kadın gazetecilerin altını çizdiklerinin biri yerine çokluğunda birleşen algıların ülkemiz kadın gazetecilerinin gerçeğinin algılanmasında anlamlı olduğu belirtiliyor. Yaşananların tanığı kişilerin aktarımları, paylaşımlarının anlamının tanıklıkların çoğalımı ile değer kazandığının da altı çiziliyor.
Çağının tanığı kadın gazetecilerin, özünde “toplumsal cinsiyet” duyarlılığıyla meslekteki erkek egemen hiyerarşiyi de sorguladıkları anımsatılıyor. Yaşam öyküleriyle gerçekte, işleyen çarkları gıcırdattıkları, ötesinde ortadan kaldırmayı hedeflediklerini ortaya koyuyor.
Dünya üzerindeki tüm kadınların her alanda daha fazla ağırlık koyabilmeleri, söz sahibi olabilmelerinin, dünya, ülkemiz ölçeğinde de değişim, özgürlüklerin açılımının aracı olacağı gerçeğinin saptanması ile nokta konuluyor.
ALİN TAŞÇIYAN
Aylin Taşçıyan, kitap yazmanın yetenek işi olduğunu anlayınca gazeteci olmaya karar verdiği vurgusu ile söze girmiş. Çalıştığı gazeteler üzerinden ortak izlenimini ise “Her yerde bir hiyerarşi var”cümlesiyle açıklamış. Cinsiyetçiliği ele alan filmlere verilen ödüllerle kadın sorunlarının gündeme gelmesine katkı yapıldığının altını çizmiş. Medyanın bağımsız olmadığı vurgusunun altını çizdikten sonra da, kadın hareketinin belirleyici olmasını istemiş.
AYSEL OKAN
Aysel Okan, mutlu bir aile ortamında büyümenin ardından, kadın gazetecinin olmadığı yıllarda hemen işe alınmasının ardından, ateşli çocuğunu evinde bırakarak gazeteciliğe koşan bir kadın gazetecinin yaşadığı zorlukları anlatmış. 65 yılı bulan TGC üyeliği sürecinde, söyleşilere sığdıramadığı önemli siyasetçilere ilişkin anılarını paylaşmış.
AYŞENUR ARSLAN
Ayşenur Arslan, gazetecilik koşturmacaları içinde tuvalette kitap okumak zorunda kalması ile söze girmiş. Cerrah olma hevesini 11 ameliyat izleyerek giderdiğini anlatmış. TRT döneminin çalkantılı ancak çok heyecan verici olduğunun altını çizerken de, beyefendilerden çok omuz yediğini de anlatmış. Medyanın teslim olması gerçeğinden yakınırken, yakına baka baka uzağı görememem kaygısını dile getirmiş. Haberlerin içinden insani olanı bulmak arayışının öneminin altını çizmiş.
ÇİĞDEM TOKER
Çiğdem Toker, öğretmen anne babanın çocuğu olarak evinde daktilo sesiyle büyüdüğünün altını çizerek söze giriyor. Rotatif sesleri kulağında, mürekkep kokusu burnunda gazetecilik yaptığına anlatırken de, gazeteciliğin hem kafayla hem de fizikle yapılan bir iş olduğu vurgusunu yapmış. Çalıştığı iş yerlerinde iktidar korkusu ile yapılan baskılardan çarpıcı örnekler vermiş. Cumhuriyetgazetesinde de çalışan Toker, adaletin yerini bulmamasının, haberciliğe kalbiyle bağlı olanların mutlu olmasını zorlaştırdığını da anlatmış. Kadının medyada da aynı zamanda bir özne yapılmasından yakınmış.
FERAİ TINÇ
Ferai Tınç, Amerikan rüyasının pompalandığı yıllarda DP’nin bu rüyaya kapılması süreci tanıklıklarından söz giriyor. Toplumsal özgürlük ve eşitlik arayan birey olarak, halkla kaynaşmak için bir fabrikada işçi olarak çalışmaya başladığını anlatıyor. Basının gözlerini daha risksiz dış haberciliğe yönlendirdiği yıllarda gazetecilik yaptığının örneklerini veriyor. Siyasi baskının her zaman basın üzerinde Demokles’in kılıcı gibi durduğunu belirtiyor.
MELİHA OKUR
Meliha Okur, girişimci bir aileden geldiği ile söze giriyor, yazı yazmak isteği ile gazetecilik eğitimi aldığını açıklıyor. 1980 darbesi sonrası dönüşüm geçiren ekonomi alanında yerini aldığını anlatırken, Babıali’nin farklı bir dergah, gazetecinin her zaman bir maraton koşucusu olduğunu anlatıyor. Gazeteciliği bir kültür, adap ilkeli duruş mesleği olarak tanımlarken de; “Ya gökten zembille ineceksiniz, ya hamal olacaksınız, ya da bilgili” diyor. Gazeteciliğin eski saygınlığını yitirdiğinin, kadın gazetecilerin haksızlıklara karşı dayanışmalarını, vatandaş haberciliğinin beklendiğini açıklıyor.
NECLA ZARAKOL
Necla Zarakol, hızlı çalışma, yazma yetenekleri üzerinden, yönetime yükselen ilk kadın haberci olmasını anlatıyor. Aldığı bilgiler hiç ihanet etmemenin, çarpıtmamanın öneminin altını çiziyor. Uzun soluklu gazetecilik yapamamasını “Kan grubumuz aynıydı ama doku beni reddetti” olarak açıklıyor.
NERMİN ABADAN UNAT
Nermin Abadan Unat, bilim kimliği, yaşam öyküsü ile, ülkenin en bilinen kadınlarının arasında yerini almış olarak, Türk basınında en cesur insanların kadın olmalarının altını çiziyor. Ülkenin kadın hakları üzerinden Cumhuriyetin ilk yıllarından büyük kazanımlarına karşın geldiğimiz günlere, meclislerin hâlâ erkeklerle dolu olmasını eleştiriyor. Gazeteciliği bilime yönelmesi ile bağlantılı uzun soluklu sürdüremediğini belirtiyor.
SEDEF KABAŞ
Sedef Kabaş, duvar gazetesi ile gazeteciliğe başlıyor. İlgi duyduğu alanlara yoğunlaşarak, yasakların gelip geçici, özgürlüklerin kalıcı olduğuna inanarak, uluslararası eğitimden de yararlanarak çalışabilme alanlarını genişletiyor. Mesleğini ülkesinde sürdürme inadından vazgeçmiyor. Gazetecilikte susturulmanın iç baskılarla daha bir kolay yürütüldüğünün örneklerini veriyor.
ZEYNEP ORAL
Zeynep Oral’ı gazetemizin de yazarı olarak uzun soluklu gazeteciliği, yaratıcılığı ile anlatmaya kalkışmak anlamsız kaçabilir. Kadın hakları savaşçısı, sanatın çoklu alanlarına dönük yayınların başında ürettikleri ile bu kitapta da kaçınılmaz uzun bir yer ayrılmış. Tek cümle ile ülkemizde kadına biçilen rolün karşısında ömür boyu üretmeye devam edecek. Yolu açık olsun.
Çağının Tanığı Kadın Gazeteciler / Suat Gezgin / Nobel Kültür Yayınları / 388 s. / 2023.
FACEBOOK YORUMLAR