Mimarlar Odasından Deprem açıklaması

Deprem “doğa olaylarının afete dönüşmemesi için gerekli tedbirlerin alınması” yönünde ülke yönetimini ve bizleri bir kez daha uyarmıştır!

Mimarlar Odasından Deprem açıklaması
26 Mayıs 2014 - 11:09

24 Mayıs 2014 tarihinde Ege Denizi açıklarında Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı verilerine göre 6,5 büyüklüğünde meydana gelen deprem Ege ve Marmara bölgelerinin büyük bir bölümünde hissedilmiş, 267 kişi yaralanmış ve Edirne ve Çanakkale’deki binalar hasar görmüştür. Amerika Jeoloji Araştırmaları Kurumu verilerine göre ise deprem 6,9 büyüklüğündedir. Kuzey Ege Denizinde 20.yüzyılın başından itibaren sıklıkla orta ve büyük şiddette depremler yaşanmış ve 1912 yılında 7,6 ile en büyüğü gerçekleşmiştir.

 

Ülkemizde, coğrafi özellikleri nedeniyle sık aralıklarla büyük şiddette depremler yaşanmakta olmasına rağmen ne yazık ki bu konuda toplumsal ve yönetimsel hafıza oluşturulamamıştır. Milat olarak kabul edilen 1999 yılında yaşanan Büyük Marmara Depremi ve 12 yıl sonra 2011’de Van’da meydana gelen depremler sürecinde kentlerimiz afetlere karşı hazırlanmadığı gibi; kamu arsa ve binaları, hazine ve 2B orman, otlak, mera ve tarım arazileri rant amaçlı elden çıkarılmış ve yağmacı uygulamalara açık hale getirilmiştir. Bunun sonucunda kentlerimizde kentsel ve ekolojik rezervler giderek yok olmuştur.

 

AKP İktidarı, depremlere yönelik önlemlerle ilgili çalışmaları öncelikli ve yaşamsal öneme sahip bir konu olarak görmek ve planlama süreçlerini “toplumsal yararı gözeten, katılımcı, şeffaf ve denetlenebilir yollarla yürütme” yerine “kentsel rant” odaklı politikalarını ısrarla sürdürmektedir. Yaşanan acılara ve maddi kayıplara rağmen gerekli dersler çıkarılmamış, başlangıçta alınan kimi tedbirler dahi ortadan kaldırılmış ve hatta yeni riskleri davet eden kararlar alarak bu uygulamalara hız verilmiştir. İstanbul örneğinde olduğu gibi Afete Yönelik Acil Eylem Planı’na göre olası bir depremde kullanılması planlanan toplanma alanlarında; imar planlarında yapılan değişikliklerle iş merkezi, alışveriş merkezi, toplu konut ve stat inşa edilmesinde bir sakınca görülmemiştir.

 

Göç, kaçak yapılaşma ve gecekondulaşma süreçlerinin ardından kentsel dönüşüm ve yenileme süreçleri ile kentsel doku, tarihsel miras ve doğal çevre bozulmakta ve kentlerimiz geri dönülemez tahribat ve yıkımlar yaşamaktadır.

 

Soma’da iş güvenliği ve işçi sağlığı tedbirlerinin alınmaması ve taşeronlaşma sisteminin bir sonucu olarak 13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan ve 301 insanımızı kaybettiğimiz maden faciasının acılarını yaşarken 24 Mayıs 2014’deki Ege Depremi şans eseri can kaybına yol açmamıştır. Ancak, daha önceki felaketlerde olduğu gibi kültürel ve tarihsel miras olan yapıların hasar görmesine ve nitelikli yerel mimari örneklerinin yitip gitmesine neden olmuştur.

Deprem “doğa olaylarının afete dönüşmemesi için gerekli tedbirlerin alınması” yönünde ülke yönetimini ve bizleri bir kez daha uyarmıştır!

 

Afetler ve kriz durumlarında başarılı iyileşme süreçleri, müdahalede yer alan tüm aktörlerin koordinasyonu ve işbirliği ile mümkündür. Afet ve afet sonrası süreçlerin yönetimi hakkında merkezi-yerel yönetimlerce geliştirilecek politikaların bilim insanlarını, meslek odalarını, akademik kuruluşları ve ilgili tüm kesimleri dikkate alarak oluşturulması zorunludur.

 

Bu vesileyle, doğal afetlerin büyük tahribata ve insan kayıplarına yol açmasının temelinde yer alan, mimarlık ve şehircilik ilkelerine aykırı gerçekleştirilen planlama ve yapılaşma gerçeği karşısında Mimarlar Odası olarak mücadelemizi sürdüreceğimizi; bu konudaki deneyim, birikim ve bilgilerimizi kentsel dönüşüm baskısı altındaki kentlerimiz için toplum yararına kullanacağımızı bir kez daha vurguluyoruz.

 

Depremden etkilenen bütün yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor; yaraların bir an önce sarılmasının takipçisi olacağımızı değerli kamuoyumuza saygı ile duyuruyoruz…

 

TMMOB MİMARLAR ODASI

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum