Karagümrük'ün stadı ne zaman yapılacak?
Fatih Belediyesi’ne öneri
Karagümrük, tarihi yarımada diye adlandırılan Fatih Belediyesi’ne bağlı. Hal böyle olunca da semtin en eski en köklü takımı Karagümrük’e belediyenin de yardımcı olması gerekmez mi? Şöyle bir şey yapılabilir mesela, stadın yapımını Fatih Belediyesi üstlensin, Fatih ilçesinde uygun olan bir yere stad yapılsın, Karagümrük Kulübü’yle de protokol imzalansın. Örneğin stadın isim hakkını belediye 10-15 yıl kullansın daha sonra stad Karagümrük Kulübü’ne devredilsin ve kulüp istediği bir ismi stadına versin. Bu bahsettiğim gerçekleşirse eğer emin olun Karagümrük taraftarı Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan beyi asla ve asla unutmaz.
TWİTTER: @yusufpolat3675
YUSUF POLAT
TARİHÇE
KURULUŞ
İstanbul’da daha önce kurulmuş olan birkaç spor kulübüne ilave olarak, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren yer yer açılmaya başlayan semt kulüplerinin futbol üzerindeki faaliyetleri geniş bir ilgi topluyordu.
İstanbul’un en eski semtlerinden olan Karagümrük’te futbol topu 56 yıl evvel mahalle aralarındaki arsalarda görünmeye başlamıştı. Karagümrüklü gençler, kısa bir müddet sonra iki ayrı teşekkül halinde iddialı maçlar yapmaya başlamışlardı.
Bu iki gruptan birisi Acıçeşme gençleri, diğeri ise Karagümrük gençleriydi. Bu iki grubun aralarında yaptığı maçlar oldukça çekişmeli oluyor, büyük ilgi topluyordu.
Cemil, Mahmut Ali, Alaettin, Abdullah, Mustafa İzmirli, Rahmi, Lemi, Hamza, Bahri, Nazmi, Kadri, Foti, Aleko, Uzun Tahir, Bedri, Davut, Rüstem, Berber Sadık, Canip, Avni, Sami…
Ayrı takımlar halinde çalışan bu gençler civardaki semt kulüpleriyle karşılaşmak istiyorlardı. Büyük bir semtin temsilcisi olarak ayrı ayrı maçlar yapmayı doğru bulmadıklarından araya girenlerin teşebbüsleri ve kendi istekleriyle bir kulüp çatısı altında birleşmeyi kararlaştırdılar.
Her iki gruba mensup gençlerin gösterdikleri anlayış ve fikir birliği ile mahalle oyunundan ayrılıp teşkilatlı bir kulüp etrafında toplanmaları mümkün oldu.
Birleşme uğrunda çalışarak gençlere önderlik yapanlar; Karagümrük grubundan Abdullah, Mustafa İzmirli ve Cemil, Acıçeşme grubundan ise Aleattin, Nazmi, Bedri ve Minareci İzzet oldular.
Karagümrük’ün unutulmaz siması Muhtar Bey’in yardımı ile 1926 yılı ilkbaharında gençler aralarında topladıkları para ile İşkembeci Malik Sokağı’nda bir lokal temin ettiler. Resmi formalite tamamlanarak Karagümrük İdman Yurdu resmen kuruldu. Kulübün ilk başkanlığına da Arnavut Fevzi Efendi seçildi.
RENKLERİN TESPİTİ
Acıçeşmeli gençler siyah beyaz renkler üzerinde duruyordu. Karagümrüklü gençler ise Kadıköy’de bir maçını izledikleri Union Club’ın lacivert kırmızı olan formalarını beğenmişlerdi. Araya girenler her iki tarafı da ikna edecek bir neticeye ulaştılar. Karagümrük Tulumbacılar…
Karagümrük, renklerini Karagümrük Tulumbacıları’ndan (İtfaiye teşkilatı) almıştır. Her semtte, o zamanlar sporu da temsil eden tulumbacıların, ayrı ayrı renkleri vardı. Karagümrüklü tulumbacılar da kırmızı fanila ve siyah paçalı külot giyerlerdi. Bu yüzden yeni kurulan Karagümrük İdman Yurdu’nun forması kırmızı siyah olarak ittifakla kabul edildi.
Kırmızı zemin üzerine siyah çubuklu formaları ile ilk maçlarını Beyazıt Harbiye Nezareti sahasında aynı günlerde kurulmuş olan Davutpaşa Kulübü’ne karşı oynayan Karagümrük bu heyecanlı maçı 2-1 kazandı.
ÇUKURBOSTAN SAHASININ HAZIRLANMASI
Asaf Ayçıl, Çukurbostan’ın Karagümrük’ün sahasına dönüşümünü şöyle anlatmıştır:
“Kulübe yakın olan Çukurbostan’dan antrenman sahası olarak faydalanmak isteyen Muhtar Bey, bir gün kulüpte kaleci Zeki, Alaettin ve benim bulunduğum odaya gelerek ‘Bey kardeşlerim, bu gece el ayak çekildikten sonra sizinle Çukurbostan’a gidelim, birkaç ağaç keserek ufak bir egzersiz sahası açalım’ deyince ‘Zeki de yerinden fırlayarak ‘Ben marangozum testeremi alıp geleyim’ demişti. Bu iş hepimizi sevindirmişti. Şimdi ismini hatırlayamadığım iki kişi daha aramıza katıldı. O gece etrafa gözcü koyarak Çukurbostan’ın bir kısmındaki ağaçları kesmeye başladık. Bu faaliyetimiz diğer gecelerde de devam ederken muhitte büyük ilgi uyandırdı. Aramıza katılanlar gittikçe çoğalmaya başladı. Kesecek ağaç kalmayıncaya kadar çalışmalarımız devam etti.
Nihayet toprak kısmını düzeltmek işine başlandı, açılan sahanın (eski tramvay) otobüs yolu istikametinde büyük bir bostan kuyusu olduğundan ilk önce Kurdağı istikametindeki kısmın tesviyesi yapılarak tek kale halinde antrenman yapılacak şekle sokuldu. Muhit sakinlerinin sanki kendi evlerinin bahçelerini tanzim ediyormuş gibi candan bir ilgi ile büyüğü ve küçüğü çalışarak tanzim edildi. Bu saha kulübe faydalı olmaya başlamıştı. Otobüs Caddesi istikametinde büyük bostan kuyusu, oldukça zahmetli bir çalışma ile dolduruldu. Böylece daha önce tanzim edilen kısma ilaveten ortaya geniş bir saha çıktı.
Bu arada Çukurbostan’ın Yugoslavya’da bulunan sahibi ile İstanbul’daki vekili vasıtasıyla anlaşarak saha kulüp tarafından kiralandı ve sonraları da belediye kendisine ait kısımları kulübe ücretsiz olarak tahsis etti.
Son çalışmalar esnasında kale direkleri dikildi, ağlar takıldı, nizami çizgiler çekildi. Karagümrük böylece yeni sahasına kavuştu. Bir süre sonra seyirciler için o zamana göre mütekâmil bir şekil olarak kapalı bir tribün yapıldı. Ve sahanın etrafı tahta parmaklıklarla çevrildi. Büfesine kadar her şeyi düşünülen sahada önemli maçlar oynanmaya başlandı.
Kulüp Başkanı İsmail Hakkı Özbaşaran ile Yusuf Gürsoy’un birlikte çalıştırdıkları büyük saraciye fabrikasında kulüp gençlerine iş verilerek onlara tam bir amatör ruhu ile faaliyet göstermeleri temin edildi. Meydana gelen bu sosyal hizmet kulüp için de büyük bir reklam vesilesi olmuştu. Dışarıdan birçok genç kulübe iltihak etmeye başlamıştı.”
PARLAK GÜNLER
1932 ve 1933 yılları Karagümrük’ün şaşaalı devirlerine rastlar. Gazeteler tarafından ortaya konan Gayrifedere Kulüpler Şampiyonası maçları esnasında bu turnuvaya katılan kulüpler arasında en güçlü takım olarak Karagümrük çıkmıştır.
1932 ve 1933 yıllarında Cumhuriyet Gazetesi’nin düzenlediği şampiyonluk maçlarında bütün rakiplerini yenerek arka arkaya Cumhuriyet Kupası’nı kazanmıştır.
Karagümrük o devrinde Cumhuriyet Gazetesi’nin çifte kupalarından başka Haber Gazetesi ile Halk Fırkası kupalarını da kazanmış İstanbul’da mevcut gayrifedere kulüpler karşısında da önemli galibiyetler elde etmiştir.
O yılların en önemli maçlarından biri de Aydos adı altında toplanan Selanik Karması ile ile yapılan maçlardır. Karagümrük’ün birinci takımını (A Takım) o sıralar Milli Takım ve Galatasaray’ın sağ beki olan Mehmet Nazif çalıştırıyordu. Gayrifedere kulüpler arasında ilk defa yabancı bir takımı getiren kulüp Karagümrük olmuştur.
Karagümrük, Selanik Karması gibi güçlü bir ekibe karşı yaptığı ilk maçı 3-2 kazanmıştır.
Kırmızı-Siyahlılar o maça Miço, Tevfik, Mahmut Ali, Hikmet Lütfü, Cemal, Nuri, Seyfi, Rıza, Molla İbrahim, Morho kadrosuyla çıkmış golleri ise Lütfü, Rıza ve Seyfi atmıştır.
Karagümrük gençleri o neşeli günlerinde bir de şarkı bestelemişlerdir:
Biz Karagümrüklüyüz yoktur kederimiz,
Kainata metelik vermeyiz.
Var mı hiç, var mı hiç, bize yan bakan,
Yoktur hiç, yoktur hiç, böyle bir arslan.
Aynı sene içinde Fenerbahçe, İstanbul’un birdenbire gelişerek dikkatleri üzerine çeken spor kulübü Karagümrük’ü maç yapmak üzere davet etmiştir.
Gayrifedere kulüpleri silip süpüren bu takımın, şöhretli Fenerbahçe karşısında nasıl bir sonuç alacağı merak edildiğinden Kadıköy’deki Fenerbahçe Stadı’nı oldukça kalabalık bir seyirci kitlesi doldurmuştur.
O dönem futbolun şöhretli isimlerini kadrosunda bulunduran Fenerbahçe ile Karagümrük’ün yaptığı ve hayli çekişmeli geçen bu maç 1-1 beraberlikle neticelenmiştir.
Bir hafta sonra yapılan rövanş karşılaşması, önceki maçtan çok daha üstün bir heyecan içerisinde, daha fazla seyircinin önünde oynanmış ve bu kez de 2-2’lik beraberlikle sonuçlanmıştır.
Bu maçlarda alınan sonuçlar Karagümrük’ün tarihine şerefli birer yaprak ilave etmiştir.
O sıralarda birinci takımda yer alan futbolcular şunlardı:
Miço, Mahmut Ali, Tevfik, Ateş Nazım, Mehmet Bey, Kuru Zeki, Molla İbrahim, Rahmi Atasayar, Hikmet, Lütfü, Cemal, Mustafa Kaptan, Tatar Şükrü, Bulgar Mustafa, Seyfi, Rıza, Kiryako, Baba Hüsnü, Sabahattin, Kaleci Lütfü, Musa Sezer, Morho, Burhan, Ziya, Tarık Bilgin, Ruşen, Demirali, Kâmil, Ercüment, Şadan, Dadaş Mehmet, Kuleli İzzet, Santrfor Ruşen ve Baba Hakkı.
BABA HAKKI
Karagümrük ve Türk futbolunun efsane isimlerinden Hakkı Yeten, 3 Aralık 1910 yılında doğdu.
1 yaşında iken ailesi İstanbul’da Beşiktaş semtine yerleşen Baba Hakkı’nın babası Binbaşı Mahmut Nedim Bey, 1914’de I. Dünya Savaşı’nda şehit oldu. 5 kardeşiyle birlikte yaşam mücadelesi veren Hakkı Yeten, askeri okula yazıldı. Bu dönemde Karagümrük’te futbola başladı.
1926-1931 yılları arasında Karagümrük’ün formasını giyen Hakkı Yeten’den Asaf Ayçıl şu sözlerle bahsetmiştir.
“Beşiktaş’ın ‘Baba Hakkı’sı daha evvel Karagümrük’ün ağabeyi idi. Hakkı bizde oynarken her yaptığımız maçtan onun attığı gollerle galip çıkardı. O, gençliğinde ne yaman delikanlı idi. Şutlarını daha o zamanlar, hiçbir kaleci karşılayamazdı. Gerek Kırmızı-Siyah forması altında gerekse askeri talebe maçlarında oynarken bütün gözler ona çevrilirdi. Evvelâ, Zeki Rıza Sporel, Hakkı’yı Fenerbahçe’ye almak için uğraşırken, Beşiktaşlı Şeref Bey daha atik davranarak Siyah-Beyazlı kulübe kazandırdı. Baba Hakkı, Türk futbolunun ender yetiştirdiği bir kıymettir.”
Hakkı Yeten, futbol kariyerine son verdikten sonra Beşiktaş’ta teknik direktörlük ve kulüp başkanlığı da yaptı. Süleyman Seba ile birlikte Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün iki onursal başkanından biri olan Baba Hakkı Beşiktaş’a önemli hizmetler verdi.
Baba Hakkı’nın ilginç hayat hikayesi
1929 yılında Bozkurt Kulübü, Karagümrük ile bir maç almıştı. Bozkurt takımı devrin kuvvetli kulüplerinin futbolcularıyla takviye edilmişti. Rakip kaleyi zamanın meşhur kalecilerinden; Harbiyeli Paşa Sırrı koruyordu. Maç Halıcıoğlu Sahası’nda yapılacaktı. Maç günü takımlar karşılıklı dizildiği zaman, Baba Hakkı’nın olmadığı fark edildi.
Maç başladıktan az sonra Hakkı Yeten, Balat istikametinden gelen bir sandal içinde göründü. Taraftarlar oyunu bırakmış sevinçle ona doğru koşmaya başladı. Maça geç kaldığını anlamış olacak ki; sandalda soyunuyordu. O sahile çıktı, idareciler da takım kaptanı Sebahattin’e geldiğini haber verdi.
Fakat kaptan Hakkı’nın geç kalmasına kızarak oyuna sokmadı. Maçın ikinci yarısında Hakkı’nın oynaması için idareciler Sabahattin’i ikna ettiler. Kaptan da verdiği cezayı yeterli görerek Hakkı Yeten’i oyuna dahil etti. O gün yarım devre oynayan Hakkı Yeten, Bozkurt takımına 6 gol attı ve maç 6-0 Karagümrük’ün galibiyetiyle noktalandı.
KARAGÜMRÜK’E İNDİRİLEN DARBE
Asay Ayçıl, ‘Dünden bugüne Karagümrük Gençlik Kulübü’ kitabında Karagümrük’e indirilen darbeyi şöyle anlatmıştır:
“1937 yılında yapılan kongrede, tavsiye edilen ve sevilmiş gösterilen Karagümrük 27. İlkokul Başöğretmeni Can Bora, kulüp başkanlığına seçildi. Çalışmalar çok iyi gidiyordu. Takım iyi dereceler alıyor, taraftarlar seviniyordu. Seneler su gibi akıp giderken, bizler de bu akıntıya kendimizi kapıp koyvermiştik. Her şeyden bihaberdik. Fakat saman altından su yürüten Can Bora’nın Vefalılarla konuşmalarının hiçbirimiz farkına varamıyorduk. Nihayet farkına vardığımız gün geldi. Halbuki bizler, takımımız iyi dereceler aldıkça seviniyor ve Birinci Kümeye geçme neşesi ile katiyen kötü şeyleri aklımızdan geçirmiyorduk. Kulübümüzün sahası vardı, 2. Küme’nin şampiyonu da olmuştuk. Artık 1. Lig’de büyük takımlar arasında maç yapacaktık. Ne mutlu günümüzdü bu… Fakat felek yar olmadı bize. O sene ikinci durumda olan Davutpaşa, 1. Lig’de oynamıştı.
Kısa bir zamanda 1. Lig’e (Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş kulüplerinin arasına) geçme hakkını kazanan Karagümrük, tarihinin en talihsiz devresine de girmişti.
Kulüp elemanları yeni katılacakları 1. Lig’in maçlarına hazırlanırken, beri yanda, Türk Spor Tarihi’nin en acıklı komplolarından birinin de hazırlıkları son safhasına erdirilmek üzereydi. Neydi bu komplo… Kimler içindi?
Karagümrük’te koskoca bir semtin gözleri önünde oynanan bu hilenin her türlü safahatını yaşamış biri sıfatı ile, o cidden acı günlerin olaylarının hikayesini bütün teferruatlarıyla anlatacağım.
İlk hedef en büyüğünden en küçüğüne kadar Karagümrüklüler’in elleriyle tanzim ettikleri Çukurbostan namı ile maruf spor sahasını Karagümrük Spor Kulübü’nün elinden almaktı. Vefa kulübüne bir saha lazımdı.
Tertipler hazırlandı, tatbikata geçildi. O zamanın önemli mevkilerini işgal eden birçok Vefalı ortada dururken, Vefa Kulübü Kadırga’da ufak bir binaya sığınsın, antrenman için oradan oraya dolaşsın, hiç olacak şey miydi bunlar…
Vefalı Merhum Saim Ağabey, bu uğurda başvurmadık kapı mı bırakmıştı. O devrin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, İstanbul Emniyet Müdürü Ahmet Demir, Riyaseti Cumhuriyet Başkatibi Kemal Gedeleç, eski birer Vefalı değiller miydi, öyleyse Vefalı olduklarını göstermelerinin tam sırasıydı. Talihsiz Karagümrük demiştim ya, bu kulübü çaresizliğin uçurumuna itilmekten artık hiçbir kuvvet kurtaramayacaktı.
Karşı taraf kaleyi içerden fethetmek arzusuna da nail oluvermişti. Ne büyük şanssızlık eseridir ki, Karagümrük Spor Kulübü’nün o dönemki başkanı Can Bora, kulübün aleyhine çalışmaya başlamıştı, yardımcısı da merhum Balıkçı Muhittin’di. Bu iki zat, benim de dahil olduğum kulüp idare heyetine durumu başka türlü göstererek kendi küçük hesaplarının çıkarı ve Karagümrük’ün yok olması için zemin hazırlamışlardı.
Vefalı Bakan’ın emrindeki Beden Terbiyesi Teşkilâtı ise ek nizamnameleri tatbik etmeye mecbur bırakılıyordu. Bir taraftan da Çukurbostan hummalı bir faaliyete sahne oluyor, sahanın eski şekli değiştiriliyor, eskiden stat olarak kullanılan yere mükemmel bir bina inşa ediliyordu.
Bu sıralarda gösterilen faaliyetlerden şüphelenen Karagümrüklülere kulüp başkanı Can Bora şöyle hitap ediyordu: “Bütün bunlar bizim için yapılıyor. Karagümrük için yapılıyor. Hiç telaşlanmayın”
O böyle derken, Beden Terbiyesi mükellefliği kanunu çıktı alelacele, hazırlanan sahada mükelleflere ders verilmeye başlandı. O zaman göre hayli yüksek bir ücretle Can Bora, mükelleflerin başına öğretmen olarak tayin edildi.
İkinci adama gelince, ona iş bulmak da zor olmadı. Böylece Balıkçı Muhittin de saha amiri oluverdi. Saha içindeki kulüp binasının da inşaatı ilerliyordu. Tam bu sıralarda elleri böğründe bekleyen Karagümrüklülere bomba tesiri yapan bir kararname neşredildi. Semt kulüpleri birleşecek ve faaliyetlerine böyle devam edecekler dendi. Maskeler yavaş yavaş düşüyordu. Cetvel, kalem yapamadıkları işi kitabına uydurmaya çalışırken, tezatlara da düşmekten geri kalıyorlardı.
Vefa ile Karagümrük aynı semtin iki kulübü değildi ki! İstanbul’un kaza teşkilâtına göre, kazaları bile başka başkaydı. Ne çare ki, Karagümrük’ün işi kurtla kuzu hikayesine dönmüştü. Beden Terbiyesi teşkilâtı emri almıştı, Karagümrük tarihe karışacaktı. Peki ama böyle bir hareket semtte haklı bir infial olacaktı. Stadyumdaki yeni binanın sahibi olmaya namzet başına oturmaya karar verdiklerinden, Letafet Apartmanı’nda ilk toplantı yapıldı.
Karagümrük kulübüne inen darbe şiddetliydi, muhit kan ağlıyordu
Bu toplantıya Can Bora, Mehmet Bey, Tarık, Rauf, Sadi ve ben (Asaf Ayçıl) Karagümrük İdare Heyeti olarak katıldık. Vefalılar, Karagümrük bizimle birleşsin diyorlardı. Başkanımız Can Bora’nın manalı sûkutuna karşılık konuşmaya katılan Tarık Bey, yeni kulübün ismi ne olacak, madem bizim semttedir Karagümrük olsun deyince, karşı tarafın hayır sesleri arasından tiz bir avaz yükseliyordu. Nasıl olur da Karagümrük adı altında birleşiriz. Ölmüş Vefalılar mezarlarından kalkarlar, bunları söyleyen Vefalı Saim Ağabeydi.
Peki diyordu bizimkiler, Karagümrük’ün ismini istemiyorsunuz, o halde renklerini kabul edin. Hayır sesleri yine salonu çınlatıyordu. Bu minval üzerinde 3 toplantı yapıldı, en son olarak kulübe Fatih ismi verilsin dedik o da kabul olmadı. Ankara’ya yazılsın oradan yeni bir isim ve forma renkleri bulup bize yollasınlar dedik. Bu teklifimizde kabul edilmedi. Maskeler tamamen düştü.
Biz Ankara’ya yazın isim versinler, renk tespit etsinler derken, onlar Ankara’ya bir şeyler yazmışlar ki bir müddet sonra tepeden inme bir emirle ‘Karagümrük Kulübü ile Vefa Kulübü birleştirilmiştir’ denildi.
Vefalılar yeni binalarına taşındılar. Yeşil beyazlı bayraklar, Karagümrüklülere göz kırpmaya başlamıştı. Artık ortada Karagümrük Kulübü diye bir teşekkül bulunmayacaktı. Çaresizlik içinde kalmıştık, kendisinden bir medet umarak müracaat ettiğimiz semtimizin ileri gelen simalarından Vasfi Aktin heyetimize soğuk nazarlar atfettikten sonra bizlere aynen şöyle hitap etmişti. Benden hiçbir şey beklemeyin hem de ben eskiden Vefa’nın başkanlığını da yapmıştım. Halen de Vefa’nın üyesiyim dedi. Hiç beklemediğimiz bu sözlere karşı ne diyeceğimizi şaşırmış bir durumda orayı terkedip çıktık.
Hangi Karagümrüklü, Vefa ile aynı çatı altında kulüp kuracaktı, Karagümrük kulübüne bu darbeyi indirenlerin yürekleri hiç sızlamadı mı?
Karagümrük’ten kimse Vefa’ya geçmedi, hatta polis müdürünün tehditleri bile bir kişiyi yerinden kımıldatamadı.
Hal böyle olunca birleşme formalitesini tamamlamak için Karagümrük Kulübü’nün eşyalarını Vefa Kulübü’ne taşıtmak istediler. Eşyaları, İdare Heyeti odasına kilitledik, bu sefer polisler bizi aramaya başlamıştı. Zamanın İstanbul Emniyet Müdürü Ahmet Demir getirin şu herifleri buraya derse bu aranmanın akibetinden de endişe duymakta haksız değildik.
Evlerimize geç vakitlerde gitmeye, mümkün mertebe ortalıkta görünmemeye çalışıyorduk. En son çare olarak kulübe ait levazımı ve kıymetli kupa ile bayrakları aynı çatı altında bulunan bir odaya doldurup kilitledik ve gelen alâkalı memurlara da bütün eşyaları Kızılay’a hediye ettik diyerek takibattan kurtulduk. Ne acıdır ki, böylece kulübümü 1942’de kapanmıştı.
İKİNCİ AÇILIŞ
Vefa ile birleştirilmiş gösterilen ve kulüplerinin ismi ortadan kalkmasını bir türlü hazmedemeyen Fatih-Karagümrük çevresinde bulunan kulüp üyeleri, taraftarlar, 7’sinden 70’ine kadar her ferdi büyük bir üzüntü içindeydi. Uğranan bu haksızlığı belirtmek için yüksek meercilere, alakalı makamlara müracaat ediliyordu. Ancak nereye gidilirse gidilsin sonuç alınamıyordu. Ankara’ya yapılan müracaatlara cevap bile verilmiyordu.
Aynı üzüntü içinde seneler su gibi akıp giderken, Karagümrüklüler kadınlı erkekli Vefa Kulübü’ne karşı nefret hislerini de açığa vurmuşlardı. Vefa Kulübü’nün yöneticileri semti kente ve kulüplerine ısındırmak amacıyla propogandaya başladı. Bir kilo kömür ile iki kilo odun karşılığında üye kazanmak ve Karagümrük’ü kendilerine çekmek istediler. Fakat bütün gayretleri boşa çıktı. Ancak her şeyden bihaber birkaç fakir aileyi üye yaparak onlara kömür ve odun dağıttılar. Sonraları bu da fiyasko ile bitti.
Her geçen sene içlerindeki boşluk daha da büyüyen Karagümrük’te her yerde aynı şey konuşulmaktaydı; Karagümrük Kulübü’nün yeniden açılması.
Nihayet o gün geldi. 1946’nın 14 Temmuz’unda gönülleri ferahlatan hafif rüzgârlı pazar günü muazzam bir açılış töreni hazırlandı. Kulübün kapanış süreci içerisinde futbola veda eden Karagümrüklü futbolcular, bu mutlu günde Kırmızı-Siyah formayı bir kez daha sırtlarına giymenin heyecanı ile coştular. Yapacakları maçtan önce hafta arasında iki idman yaptılar. Tören günü için Beyoğluspor ile maç aldılar. O gün sahaya binlerce Karagümrüklünün sevinç nidaları arasında çıktılar. Kulüpte toplanan muazzam kalabalık, sporcularla beraber önde bando-mızıka ile sahaya geldiler ve geçtikleri caddede futbolcular halk tarafından adeta çiçek yağmuruna tutuldular. Maçtan evvel kurbanlar kesildi. Konuşmalar yapıldı ve nutuklar söylendi. Takımımızın 8-2 kazandığı parlak tören halkın sevinci ve neşesi ile sona erdi. O maçta Karagümrük sahaya şu 11’le çıktı; Hüsmen, Yavuz, Ahmet Çanakçıgil, Saim, Ömer, Cahit Candan, Saim (Trafik Me.), Halit, Nazif, İsmail, Şükrü.
İLK KONGRE – İLK YÖNETİM
Kulübün açılışından sonra İsmail Hakkı Özbaşaran, Celal Odman, Naci Dilman, Tarık Örtegen, Kemalettin Sev, Mahmut Ali Yüret, Abdullah Gürsoy ve Asıf Ayçıl, Karagümrük’ün ilk kongresini ilan ederek ilk idare heyetini seçtiler.
Yapılan kongrede başkanlığa, kulübe senelerce emek vermiş ve herkesin sevgisini kazanmış olan İsmail Hakkı Özbaşaran seçildi. İdare heyetine de yine muhitçe takdir edilmiş ve sevilmiş simalar getirildi.
Yönetim kadrosunda şu isimler yer aldı: Celal Odman, Kemalettin Sev, Zahit İdil, Hüsnü Dinçer, Ömer Öge, Nuri Acarçiçek, Doktor Vasil, Rıza, Şevki, İhsan, Feyzi, Nevzat, Bayram, Vangel, Nevres, Hasan, İdris.
Kongreden sonra Karagümrük’ün yeni idare heyeti, hummalı bir çalışma devresine girdi. Bunun yanı sıra her Karagümrüklü üye kendi çapında kulübe faydalı olmaya çalışıyordu. Kısa zamanda kalabalık bir kadroya sahip olan kulüp gençleri arasında sivrilen ve bir dönem Milli Takımlar’da ve büyük takımlarda yer alan Naci Erdem (Fenerbahçe), Ahmet Karlıklı (Galatasaray), Ahmet Berman (Beşiktaş), İsmail Kurt (Fenerbahçe), Cahit Candan ve Ali Rıza gibi cevherler meydana çıkmıştı.
KARAGÜMRÜK LİGLERE GİRİYOR
İkinci açılışından kısa bir süre sonra takımını hazırlayan Karagümrük, 1946-1947 sezonunda 5. Küme’de yer almak üzere liglere dahil oldu. İlk lig maçını 27 Ekim 1946 pazar günü saat 9’da Haydarpaşa Lisesi sahasında, Hilâl takımına karşı oynadı ve 5-0 galip geldi.
Karagümrük iyi yoldaydı. Yıllar geçtikçe takım güçleniyordu. Ancak sahada alınan iyi sonuçların karşılığı sıkıntılarla boğuşmak oluyordu. Maçlar sanki ceza veriliyormuş gibi erken saatlerde ve uzak sahalarda yaptırılıyordu.
Sabah saat 9’da Bakırköy Barutgücü, Saat 8’de Haydarpaşa, Fenerbahçe ve Mecidiyeköy (Eski Ali Sami Yen) sahalarında vaktinde gidip maçlarını yapan Karagümrüklüler, bundan başka Vefalıların çıkardıkları zorluklarla karşılaşıyorlardı.
Karagümrüklülerin kendi elleriyle hazırladığı ancak Vefalıların eline geçen sahada (Çukurbostan), Karagümrük’e idman için bile müsaade edilmiyordu. Hatta bir gün, çocuklar idman yaparken, İdareci Namık Polis, jandarma çağırarak sahadan futbolcuları zorla çıkarmıştı.
İşte bütün bu engellemelere rağmen şampiyonluk, centilmenlik kupaları alarak her sene bir üst kümeye çıkan Karagümrük, 5 senede 5 basamak yaparak Birinci Amatör Lig’in arasına girdi.
1946’dan 1950 yılına kadar yer alan futbolcular:
Naci Erdem, Ahmet Berman, Ahmet Karlıklı, İzzet Aksu, Fahri, Haydar, Turan, Zühtü, Süleyman, Halit, İsmail Kurt, Reşat, Alirıza Odman, Vural, Kris, Şükrü, B. Şükrü, Fikret, Rıdvan, Turgut, Muzaffer Adıbelli, Namık, Nihat, Şevket, Fehmi Aksu, Nevzat, Necmi, Avni, Osman Odman, Ahmet Çanakcıgil, Sedat, Edip, Sabit, Nurullah, Orhan, Kaleci Abdullah, Nuri, Nazif, Todori, Faruk, Hulusi, Süha, Haldun, İlhan, Mihri, Yusuf, Cemil, Dr. Mustafa Çakar, Dr. Güngör Turhan.
Faaliyetini gitgide genişleten Karagümrük Kulübü, sadece futbolda kalmayıp basketbol ve voleybol şubelerini Zahit İdil’in gayretiyle kurdular. Kısa zamanda bu iki branşta başarılı sonuçlar aldılar. Voleybolda İstanbul şampiyonlukları kazanıldı. Her iki takımda emekleri olanlar şunlardı:
Zahit İdil, Turhan Uzerli, Zühtü Pala, Cafer Lazoğlu, Ali, Haluk Sarman, Cahit Köylüoğlu, Hüseyin Yiğit Ayaşlıoğlu, Alirıza, Mustafa Parlakay ve Muzaffer.
KARAGÜMRÜK RESMEN PROFESYONEL OLDU
1955 yılına gelindiğinde artık zamana ayak uydurabilmek için kulübün profesyonel olması gerektiği konuşulmaya başladı. Sebep olarak da amatör kaldıkça bünyesinde yetişen yetenekli futbolcuların birer birer profesyonel kulüplere gitmeleri gösteriliyordu. Nitekim dedikleri doğruydu. Karagümrük’ten yetişen cevherlerden Naci Erdem Fenerbahçe, Ahmet Berman Beşiktaş’a, Cahit Candan, Ahmet Karlıklı Adalet’e, İsmail Kurt Galatasaray’a ve Alirıza da Ankara Demirspor’a gitmişlerdi.
Bundan böyle Karagümrük Kulübü, amatör kaldığı sürece geleceğini karanlık görüyordu. Aynı yıl yapılan kongrede uzun müzakerelerden sonra teklif oylamaya sunuldu ve Karagümrük Kulübü’nün profesyonel olmasına oybirliği ile karar verildi.
Prensip kararı ile profesyonelliği 1955’te kabul eden ancak bir yıl daha amatör kalan Karagümrük Kulübü, 26 Haziran 1956 günü senelik olağan kongresini yaparak alınan kararı uygulamak amacı ile İdare Heyeti’ni işbaşına getirdi.
Profesyonel kulübün ilk İdare Heyeti şu isimlerden oluştu.
Selahattin Ece (Başkan), Ali Nihat Korkut, Niyazi Civelek, Edhem Peker, Ulvi Doğruman, Nazif Çoksu, Ali Rıza Eğinlioğlu, Nazi Akkirman, Yusuf Çubuklu, Feyzi Üngörlen, Burhaneddin Odman, Mehmet Çalışır, Hamdi Bölükbaşı, Şefik Kır, Mehmet Türkmen, Ferid Doğru, Caker Yazaroğlu, Hayri Güvençal, Tahsin Akmanlar, Hasan Ergün.
Onur Kurulu: Celal Odman, Prof. Naci Şensoy,
Doktor: Ömer Faruk Sargut
İKİNCİ LİG’İN KURULMASINDA KARAGÜMRÜK’ÜN TARİHİ ROLÜ
Karagümrüklü idareciler, yalnızca profesyonel olmakla Birinci Lig’e giremeyeceğini göz önünde tutarak, hemen İkinci Lig’in kurulması için faaliyete geçtiler ve diğer kulüplerle temas kurdular. Karagümrük lokalinde yapılan toplantıdan sonra diğer kulüplerin idare heyetleri ikna edilerek İkinci Lig’in kurulmasına karar verildi ve 12 kulüp profesyonelliğini ilan etti.
Bugüne kadar hiçbir kulübün teşebbüs etmediği bu büyük davaya önderlik yapan Karagümrük Kulübü, profesyonel İkinci Lig’in kurulmasındaki rolüyle Türk spor tarihine geçmiştir.
Tarihte ilk kez düzenlenen İkinci Lig’de ilk sezonu 3. sırada tamamlayan Karagümrük, ikinci sezonuna daha iddialı girdi. Karagümrük’ü himayesine alan ve o yıllarda kulübün Fahri Başkanı olan İbrahim Sevin’in önderliğinde geçirilen başarılı sezonun ardından takım şampiyon oldu ve Birinci Lig’e yükseldi.
İbrahim Sevin’in kulübe gelmesi ile çalışma gücünü artıran ve ondan güç olan Karagümrük İdare Heyeti, muhitin de yardımı ile diğer kulüplerde mukavelesi bitmiş bulunan futbolcuları Karagümrük’e transfer ettiler.
İlk olarak kulübe Cahit ve Oscar girdi. Emektar Cahit, eski kulübüne döner dönmez sadece futbolcu olarak kalmayıp takımının kuvvetlenmesi için oyuncu temin etmek hususunda da büyük gayretler sarfetti.
Takımını oldukça kuvvetli duruma getiren ve çok ciddi olarak çalışan Karagümrük takımı lige azimle başladı ve başarıyla bitirdi.
ŞAMPİYON KARAGÜMRÜK
1957-1958 profesyonel İkinci Lig şampiyona olan Karagümrük, Cumhuriyet Gazetesi kupasını da kazandı. 22 maç yapan Karagümrük, bu maçların 18’ini kazanırken, 2 beraberlik ve 2 yenilgi aldı. Takım bu 22 maçta 63 gol atarken sadece 17 gol yedi. Takımın antrenörü Arjantinli Oscar idi. Şampiyonlukta büyük emeği oldu. Kulüp İdare Heyeti, Oscar’ın bu çalışmasından ötürü kendisini takdir etti. Kırmızı-Siyahlılar’ın sahada kazandığı zaferlerde Fahrettin ve Cahidin’in de büyük rolleri oldu.
Şampiyonluğu 19 kişilik kadroyla kazanan Karagümrük’te 2 futbolcu 18 maçın hepsinde oynadı. Bu iki futbolcu santrfor Nedim ile sağ bek Recep’ti.
Takımın attığı 63 gol ise şu isimlerin arasında paylaşıldı.
Nedim: 17 gol
Tarık: 14 gol
Dursun: 10 gol
Aydın: 10 gol
Fahrettin: 7 gol
Oscar: 2 gol
Metin, Dinçer ve Burhan: 1’er gol
KARAGÜMRÜK BİRİNCİ LİG’DE
1957-1958 sezonu İkinci Lig maçlarında büyük başarı gösteren Karagümrük, şampiyon olduktan sonra Birinci Lig sonuncusu Emniyet ile yer değiştirmek suretiyle resmen Birinci Lig takımı olarak Şeref Stadı’ndan çıkıp Dolmabahçe Stadı’na geldi. Böylece Karagümrüklülerin rüyaları gerçek olmuştu, Kırmızı Siyahlılar senelerce özlemini çektiği mertebeye ulaşmıştı.
Karagümrük Kulübü’nün Birinci Lig’e terfi etmesi sporseverler tarafından büyük ilgiyle karşılanmıştır. Gelen yüzlerce tebrik mesajına ilaveten nakdi yardım edenler de olmuştur. Ayrıca kulübe üye olmak için gelenler o kadar çok olmuş ki, bu kalabalık karşısında kulübün idare heyeti üye kaydı için ayrı bir oda tahsis etmek mecburiyetinde kalmıştır.
Tarihi Kongre
Artık Birinci Lig takımı olan Karagümrük’te, 1958-59 sezonunda güçlü bir takım olarak girmek için kollar sıvanmıştı. Öncelikle güçlü bir yönetim için seçmek için kongre ilan edildi. O güne dek görülmemiş bir bir kalabalığa sahne olan kongrede başkanlığa ittifakla İbrahim Sevin getirildi. Kulüp İdare Heyeti ise şu isimlerden oluştu:
Fahri Somer, Burhanneddin Odman, Ferdi Çapanoğlu, Yusuf Ercil, Niyazi Civelek, Çaker Yazaroğlu, Ali Nihat Korkut, Nazmi Akkirman
Yedekler: Yusuf Çubuklu, Nazmi Gencoğlu, Sedat Özcan, Nuri Sevil, Ahmet Özyazıcı, Nezih Erkayalı, Burhan Işıktan, Tahsin Akmanlar, Fahreddin Alaca.
Kulübün Fahri Başkanlığı’na da kongre kararıyla eski Balıkesir Milletvekili Sıtkı Yırcalı getirildi.
Transferler
Futbolcu alışveriş piyasasına giren Karagümrük, ilk olarak Milli Takım’ın gözbebeği Galatasaraylı Kadri Aytaç’ı transfer etti. Bu transfer o dönem spor çevrelerinde hayli konuşulan bir mevzu oldu. Yoğun transfer çalışmaları günlerce devam etti ve eskilerle birlikte 22 kişilik şu kadro ortaya çıktı:
Kadri, Aytaç, Zekai, Fahrettin, Kadri, Tamer, Sümer, Recep, Gökçen, Gazanfer, Orhan, Turan, Tarık, Aydın, Nedim, Metin, Cahit, Dursun, Azzem, Can, Erdoğan, Bilgin, Hikmet.
İlk resmi maç
Kırmızı Siyahlı renklerin gururla dalgalandığı Dolmabahçe Stadı’nda Karagümrük ilk resmi maçında Beykoz ile karşı karşıya geldi ve müsabakayı 3-1 kazandı.
Başarılı takımın seri maçları
Birinci Lig’in yeni takımı Karagümrük, Beykoz galibiyetinden sonra köklü takımlara karşı yaptığı maçlarda başarılı oyunlar sergileyerek iyi dereceler elde etmiş ve kendisine taraftar kitlesi çekmişti. Karagümrük O sezon bazı önemli maçlardan alınan sonuçlar şöyledir:
Karagümrük 2-0 Vefa
Karagümrük 3-2 Beyoğlu
Karagümrük 2-0 Kasımpaşa
Karagümrük 1-1 Fenerbahçe
Karagümrük 2-0 Beşiktaş
Karagümrük 2-3 Galatasaray
O sezon büyük camialara kafa tutup ‘Yılın takımı’ olan ve çevre semtlerden de büyük sempati toplayan Karagümrük, 1961 yılına kadar Birinci Lig’de mücadele etmiş ancak daha sonra yaşanan mali sıkıntılar ve önemli futbolcuların ayrılması nedeniyle İkinci Lig’e akabinde de Üçüncü Lig’e düşmüştür.
Kaynak; www.karagumruk.com/kulup/tarihce/
FACEBOOK YORUMLAR