TÜRK İŞİ DONDURMA
“Vatanımsın; ne gidebiliyor, ne de kalabiliyorum.”
PUAN: 6.8
Geçtiğimiz günlerde basın gösterimi sonrası, galası gerçekleştirilen ve 15 Mart 2019 tarihinde vizyona girecek olan “ TÜRK İŞİ DONDURMA” filmi, bizi yıllardır Çanakkale safı üzerinden gösterilen yaşanmışlığın dışına taşıyarak; adeta unutulmuş, adı-sanı bilinmeyen, toprağa düşmüş nice kefensiz yatanı hatırlatıyor.
Böylelikle, sadece Çanakkale’de; bir dönem ve bölgenin değil, tarihin yeniden yazıldığı ve hiç suçu olmayan, dünya vatandaşlarının nasıl kullanıldığına, şahitlik ettiriyor.
Yapımcılığını, 2018 yılına damgasını vuran, MÜSLÜM filminin de yapımcısı Mustafa Uslu ve AYLA filminin yönetmeni Can Akay, üstlenmiş durumda. Basın gösterimi sonrası kısa bir görüşme yaptığım, Mustafa Uslu, çok ciddi bir çalışma yaptık, filmin başında da belirttiğim gibi gerçek hikâyeden kurgulanarak senaryo hazırlandı. Eş zamanlı olarak Avustralya Konsolosu da bizlerle izledi ve beğendiklerini belirtti. Bunlar yaşanmışlıklar, hepsi gerçek, dedi.
Müzikleri Fahir Atakoğlu’na ait olan “TÜRK İŞİ DONDURMA” filmi, emperyalizme karşı yürütülen bu büyük Dünya savaşına farklı gözle bakabilmeye çalışmış. Açıkçası mizah sosuyla; doğal yaşamın içerisinden, ülkelerinden yokluk nedeni ile uzaklarda ekmeğini arayan, ancak, söz konusu VATAN olduğunda; yer yer karakter olarak normal hayatın içerisinde “beceriksiz ve saf” olağan halleri ile İKİ CESUR YÜREKLİ TÜRK’ün, inanılmaz başarısı gözler önüne seriliyor.
Avustralya’da hüküm süren İngilizlerin, 1915’de “ İngiltere düşerse, sizde düşersiniz.” (o dönemde kullanılan gerçek bir slogandı) sloganlarıyla, bambaşka bir ülkede Türklerle kaynaşmış halktan özellikle kadın ve çocukların “Anne, izin verme, babam da, giderse ölecek”; “Erkek, ne zaman savaşmayı bırakır. Barış o zaman gelir.” söylemlerinde aslında, barıştan yana tutumları oldukları için de cezalandırıldıklarına, tanıklık ediyoruz. Ve, o zamanlar adaletin ve barışın aslında içten içe herkesin mücadelesi olduğuna…
Finalde, Ali ve Mehmet’in; adeta Mehmet Akif Ersoy’un dizelerinden çağlayan:
“Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın/ Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın/ Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın/ Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.” dizeleri gibi, son noktayı koyarlar.
Bir kişi, her şeyi değiştirir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal’in, henüz Askeri okulda iken söylemiş olduğu gibi:
“YA ÇARESİZSİNİZ;YA ÇARE, SİZ SİNİZ!”
İSTİKLAL MARŞIMIZIN kabulünün yıldönümü ve Çanakkale Deniz Savaşlarının 104.yılında, çok anlamlı ve özel kılıyor.
Geriye dönüp baktığımızda; adını bile bilmediğimiz binlerce kefensiz yatan tüm insanlarımız ve bizimle saf tutmuş nice dünya vatandaşlarının hatırına.
Kısaca:
“YURT DA SULH CİHANDA SULH”
TÜRK İŞİ DONDURMA
Avustralya’da yaşamakta olan iki Türk genci, Ali (Erkan Kolçak Köstendil) ve Mehmet (Ali Atay), geçimlerini devecilik ve el arabasında dondurma satarak sağlamaktadır. Yıl, 1915’dir ve memleketlerinde savaş çıktığını öğrenir ve Çanakkale’ye cepheye gitmeye karar verirler. Hem gidebilmek için paraları yoktur; üstelik, yetkililer gitmelerine izin de vermez.
Avustralya, Türler aleyhine propaganda yapmaya başlar.
SENARYO: GÜRKAN TANYAŞ
YÖNETMEN: CAN ULKAY
OYUNCULAR: ALİ ATAY, ŞEBNEM BOZOKLU, ERKAN KOLÇAK KÖSTENDİL, MARLEEN MATHEWS, JAMES FARLEY, TRISTAN ALEXANDER
HABER : EMEL SEÇEN
FACEBOOK YORUMLAR