Lozan Barış Antlaşması'nın 97. yıldönümü Yüce Türk Ulusu'na kutlu olsun.

Lozan Barış Antlaşması'nın 97. yıldönümü Yüce Türk Ulusu'na kutlu olsun.
23 Temmuz 2020 - 22:48
Osmanlı Devleti’nin emperyalizmle yaptığı Sevr Antlaşmasını tersine çevirerek bugünkü sınırlarımız içinde tam bağımsız, egemen, laik, sosyal bir hukuk devleti niteliğindeki Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve 24 Temmuz 1923’te imzalandığından bu yana hiçbir maddesinin virgülü dahi değişmeden kalabilmiş tek uluslararası antlaşmanın ve Cumhuriyetimizin tapusunun adı Lozan’dır. Kazanılan zafer öylesine büyük, öylesine eşsizdir ki, İngilizler  Lozan’ı tarihleri boyunca yaptıkları en kötü antlaşma olarak kayıt düşmüşler, İngiltere’yi Lozan’da temsil etmekte olan Dışişleri Bakanı Lord Curzon’u görevden almışlardır. Lozan imzalandıktan sonra da Başbakan Lloyd George ve hükümeti devrilmiştir. Bizde ise son on sekiz yıldır, her Lozan dönemi iktidar tarafından bir tartışma açılarak gölgelendirme çabası içine girilmiştir.
 
Bu yıl da Danıştay Ayasofya’nın 24 Kasım 1934’te Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Başkanlığındaki Bakanlar Kurulu kararıyla “Yurtta sulh, Cihanda Sulh” sözünü o günün emperyal ülkelerine gönderme yaparak aldığı müze olma kararını iptal etmiştir. Cumhuriyet kurucularına hakaret edilerek yapılan açıklama da Ayasofya’nın cami olarak  Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredildiği ve ilk namazın 24 Temmuz 2020  Cuma günü kılınacağı bildirilmiştir.
 
Öncelikle topluma yapılan yanlış açıklamaları düzeltmek isteriz.
 
·         Ayasofya’nın bir bölümü 1992 yılından beri ibadete açıktır. Görevli imam vardır, günde 5 vakit ezan okunur. İsteyen gider namazını kılar, ibadetini yapar.
 
·         Aynı Danıştay’ın aynı 10. dairesi, daha önceki benzer bir talebi reddetmiştir. Dava, itiraz sonucu Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nda görüşüldü. Dönemin başbakanı Erdoğan idi. Başbakanlık, Danıştay’a gönderdiği yazıda, Ayasofya’nın müze olarak kalmasının doğru olacağını beyan etti. 10 Aralık 2012 tarihinde Ayasofya’nın statüsünün müze olarak devamına karar verildi.
 
·         Danıştay Başkanlığına, 31 Mart 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal eden Zeki Yiğit seçilince, bu kez aynı Danıştay’ın aynı dairesi,
24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararını iptal ederek, Ayasofya’nın zaten ibadete açık olmasına rağmen tamamını ibadete açmıştır.
 
·         Burada yapılmak istenen açıktır ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut tarafından sosyal medyada “mesaj alındı mı?” ifadesiyle belirtilmiştir. Cumhuriyet kurucuları ve ilkelerinin yok sayılması, Osmanlı hukuku dikkate alınarak çoklu baro sisteminden sonra çoklu hukuk sisteminin hayata geçirilmesi, laikliğin ortadan kaldırılarak hilafetin getirilmesi adımlarıdır.
 
24 Temmuz 2020, Lozan Barış Antlaşması’nın 97. yıldönümüdür. Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin tapusudur.  Böylesine anlamlı bir günde Cumhuriyet ilkelerini yok sayarak, TC kurucusu ATATÜRK ve Lozan’ın fatihi İsmet İNÖNÜ’ye hakaret edenlerin ifadelerini kendilerine iade ediyoruz.  Muhalefetin Cumhuriyet düşmanlarına karşı kayıtsız ve tepkisiz kalmasını “tuzağa düşmeyeceğiz” söylemiyle laikliğin kaldırılmasını kolaylaştırmalarını esefle kınıyoruz.
 
Biz, laiklik düşmanlarına karşı daima mücadele edeceğiz.  Yolumuz Atatürk ve Cumhuriyet yoludur.
 
Ulu Önder ATATÜRK, İsmet İNÖNÜ, tüm Cumhuriyet kurucularını saygı ve minnetle anıyoruz.
 
Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.
 
Ne mutlu Türküm diyene!
 
 
 
 
 
                                                                                              Prof. Dr. Lale AFRASYAP
                                                                                  TÜMÖD-İstanbul Yönetim Kurulu a.
                                                                                                          Başkan
 
Osmanlı Devleti’nin emperyalizmle yaptığı Sevr Antlaşmasını tersine çevirerek bugünkü sınırlarımız içinde tam bağımsız, egemen, laik, sosyal bir hukuk devleti niteliğindeki Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve 24 Temmuz 1923’te imzalandığından bu yana hiçbir maddesinin virgülü dahi değişmeden kalabilmiş tek uluslararası antlaşmanın ve Cumhuriyetimizin tapusunun adı Lozan’dır. Kazanılan zafer öylesine büyük, öylesine eşsizdir ki, İngilizler  Lozan’ı tarihleri boyunca yaptıkları en kötü antlaşma olarak kayıt düşmüşler, İngiltere’yi Lozan’da temsil etmekte olan Dışişleri Bakanı Lord Curzon’u görevden almışlardır. Lozan imzalandıktan sonra da Başbakan Lloyd George ve hükümeti devrilmiştir. Bizde ise son on sekiz yıldır, her Lozan dönemi iktidar tarafından bir tartışma açılarak gölgelendirme çabası içine girilmiştir.
 
Bu yıl da Danıştay Ayasofya’nın 24 Kasım 1934’te Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Başkanlığındaki Bakanlar Kurulu kararıyla “Yurtta sulh, Cihanda Sulh” sözünü o günün emperyal ülkelerine gönderme yaparak aldığı müze olma kararını iptal etmiştir. Cumhuriyet kurucularına hakaret edilerek yapılan açıklama da Ayasofya’nın cami olarak  Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredildiği ve ilk namazın 24 Temmuz 2020  Cuma günü kılınacağı bildirilmiştir.
 
Öncelikle topluma yapılan yanlış açıklamaları düzeltmek isteriz.
 
·         Ayasofya’nın bir bölümü 1992 yılından beri ibadete açıktır. Görevli imam vardır, günde 5 vakit ezan okunur. İsteyen gider namazını kılar, ibadetini yapar.
 
·         Aynı Danıştay’ın aynı 10. dairesi, daha önceki benzer bir talebi reddetmiştir. Dava, itiraz sonucu Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nda görüşüldü. Dönemin başbakanı Erdoğan idi. Başbakanlık, Danıştay’a gönderdiği yazıda, Ayasofya’nın müze olarak kalmasının doğru olacağını beyan etti. 10 Aralık 2012 tarihinde Ayasofya’nın statüsünün müze olarak devamına karar verildi.
 
·         Danıştay Başkanlığına, 31 Mart 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal eden Zeki Yiğit seçilince, bu kez aynı Danıştay’ın aynı dairesi,
24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararını iptal ederek, Ayasofya’nın zaten ibadete açık olmasına rağmen tamamını ibadete açmıştır.
 
·         Burada yapılmak istenen açıktır ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut tarafından sosyal medyada “mesaj alındı mı?” ifadesiyle belirtilmiştir. Cumhuriyet kurucuları ve ilkelerinin yok sayılması, Osmanlı hukuku dikkate alınarak çoklu baro sisteminden sonra çoklu hukuk sisteminin hayata geçirilmesi, laikliğin ortadan kaldırılarak hilafetin getirilmesi adımlarıdır.
 
24 Temmuz 2020, Lozan Barış Antlaşması’nın 97. yıldönümüdür. Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin tapusudur.  Böylesine anlamlı bir günde Cumhuriyet ilkelerini yok sayarak, TC kurucusu ATATÜRK ve Lozan’ın fatihi İsmet İNÖNÜ’ye hakaret edenlerin ifadelerini kendilerine iade ediyoruz.  Muhalefetin Cumhuriyet düşmanlarına karşı kayıtsız ve tepkisiz kalmasını “tuzağa düşmeyeceğiz” söylemiyle laikliğin kaldırılmasını kolaylaştırmalarını esefle kınıyoruz.
 
Biz, laiklik düşmanlarına karşı daima mücadele edeceğiz.  Yolumuz Atatürk ve Cumhuriyet yoludur.
 
Ulu Önder ATATÜRK, İsmet İNÖNÜ, tüm Cumhuriyet kurucularını saygı ve minnetle anıyoruz.
 
Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.
 
Ne mutlu Türküm diyene!
 
 
 
 
 
                                                                                              Prof. Dr. Lale AFRASYAP
                                                                                  TÜMÖD-İstanbul Yönetim Kurulu a.
                                                                                                          Başkan
 
Osmanlı Devleti’nin emperyalizmle yaptığı Sevr Antlaşmasını tersine çevirerek bugünkü sınırlarımız içinde tam bağımsız, egemen, laik, sosyal bir hukuk devleti niteliğindeki Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve 24 Temmuz 1923’te imzalandığından bu yana hiçbir maddesinin virgülü dahi değişmeden kalabilmiş tek uluslararası antlaşmanın ve Cumhuriyetimizin tapusunun adı Lozan’dır. Kazanılan zafer öylesine büyük, öylesine eşsizdir ki, İngilizler  Lozan’ı tarihleri boyunca yaptıkları en kötü antlaşma olarak kayıt düşmüşler, İngiltere’yi Lozan’da temsil etmekte olan Dışişleri Bakanı Lord Curzon’u görevden almışlardır. Lozan imzalandıktan sonra da Başbakan Lloyd George ve hükümeti devrilmiştir. Bizde ise son on sekiz yıldır, her Lozan dönemi iktidar tarafından bir tartışma açılarak gölgelendirme çabası içine girilmiştir.
 
Bu yıl da Danıştay Ayasofya’nın 24 Kasım 1934’te Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Başkanlığındaki Bakanlar Kurulu kararıyla “Yurtta sulh, Cihanda Sulh” sözünü o günün emperyal ülkelerine gönderme yaparak aldığı müze olma kararını iptal etmiştir. Cumhuriyet kurucularına hakaret edilerek yapılan açıklama da Ayasofya’nın cami olarak  Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredildiği ve ilk namazın 24 Temmuz 2020  Cuma günü kılınacağı bildirilmiştir.
 
Öncelikle topluma yapılan yanlış açıklamaları düzeltmek isteriz.
 
·         Ayasofya’nın bir bölümü 1992 yılından beri ibadete açıktır. Görevli imam vardır, günde 5 vakit ezan okunur. İsteyen gider namazını kılar, ibadetini yapar.
 
·         Aynı Danıştay’ın aynı 10. dairesi, daha önceki benzer bir talebi reddetmiştir. Dava, itiraz sonucu Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nda görüşüldü. Dönemin başbakanı Erdoğan idi. Başbakanlık, Danıştay’a gönderdiği yazıda, Ayasofya’nın müze olarak kalmasının doğru olacağını beyan etti. 10 Aralık 2012 tarihinde Ayasofya’nın statüsünün müze olarak devamına karar verildi.
 
·         Danıştay Başkanlığına, 31 Mart 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal eden Zeki Yiğit seçilince, bu kez aynı Danıştay’ın aynı dairesi,
24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararını iptal ederek, Ayasofya’nın zaten ibadete açık olmasına rağmen tamamını ibadete açmıştır.
 
·         Burada yapılmak istenen açıktır ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut tarafından sosyal medyada “mesaj alındı mı?” ifadesiyle belirtilmiştir. Cumhuriyet kurucuları ve ilkelerinin yok sayılması, Osmanlı hukuku dikkate alınarak çoklu baro sisteminden sonra çoklu hukuk sisteminin hayata geçirilmesi, laikliğin ortadan kaldırılarak hilafetin getirilmesi adımlarıdır.
 
24 Temmuz 2020, Lozan Barış Antlaşması’nın 97. yıldönümüdür. Lozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin tapusudur.  Böylesine anlamlı bir günde Cumhuriyet ilkelerini yok sayarak, TC kurucusu ATATÜRK ve Lozan’ın fatihi İsmet İNÖNÜ’ye hakaret edenlerin ifadelerini kendilerine iade ediyoruz.  Muhalefetin Cumhuriyet düşmanlarına karşı kayıtsız ve tepkisiz kalmasını “tuzağa düşmeyeceğiz” söylemiyle laikliğin kaldırılmasını kolaylaştırmalarını esefle kınıyoruz.
 
Biz, laiklik düşmanlarına karşı daima mücadele edeceğiz.  Yolumuz Atatürk ve Cumhuriyet yoludur.
 
Ulu Önder ATATÜRK, İsmet İNÖNÜ, tüm Cumhuriyet kurucularını saygı ve minnetle anıyoruz.
 
Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.
 
Ne mutlu Türküm diyene!
 
 
                                                           Prof. Dr. Lale AFRASYAP
                                                 TÜMÖD-İstanbul Yönetim Kurulu a.
                                                                          Başkan

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum