KİRAZ ZAMANI ÖRGÜT RÜYASI!
KÖŞE YAZISI... ZERRİN BEKAR...
Bir oturuşta 750 gr. Kiraz yiyen oğlum için marketin manav bölümündeyim. O da ne? Kiraz 10 lira!.. Hemen manav sorumlusuna “ Murattt.... aylardan Ocak değil , Beykoz’ da herkes aşermiyor, hamile değil bu ne ? ” Bu en iyisi Ablam” YERSEN…
Yemedim tabii. Akşam çocukları aldığım gibi doğru anneme, bahçesindeki kirazlara dalmaya ... Ziyaret bahanesi hem yedik, hem topladık kirazları . Tam içimden bedava kiraz baldan tatlı derken , Hakan çıkageldi. O sıra yoldan geçen komşumuz Dudu Ayla “Zerrin ne yapıyorsun orda, Beykoz’da kiraz mı kalmadı , yoksa senin paran mı? “ gel de anlat şimdi kolaysa. Hem de Ayla ‘ya… “Çocuklara organik kiraz yediriyorum Ayla Abla” Yandan bir ses; gerçeği söylesene Zerrin, kirazın 10 lira olduğunu görünce, buraya koştum desene!.. Diyemem canım ! 10 lira yüzünden 10 gün beni konuşurlar sonra….
Eşinin güya bilinçli tüketici tepkisine bıyık altı gülen Hakan; “ Chp ilçe Kongresi yaklaştı bir karar verdin mi ? siyasi bilincin de tüketici bilincin gibi gel-git değildir inşallah ! Giyim harcamalarındaki tüketici davranışın ile kiraz harcaman konusundaki tüketici davranışın gibi çelişkili iseeee..... “ derken kiraz ağacının gölgesinde, Hakan’ımın omuzlarında uykuya dalmışım. Rüyam da yıllar öncesi ;sekiz on kişi toplaşmış bir masada delege listesi yapıyor. Sesler duyuyorum ,bu benim adamım yaz , şu senin adamın yaz , haaa o da hemşehrimiz yaz. Çok cılız bir ses daha duyuyorum derinlerden “ yaa şu üyemiz bilinçli , sorumluluk sahibi bir üyedir , oyunu kişisel talebi, beklentisi olmadan sadece partisinin ve ilçesinin menfaatleri doğrultusunda kullanır ,delege olmalı diyor”. Ordakiler bu cılız sesi duydu mu tam bilemiyorum. Sonra seçim oluyor , seçiyorlar , seçiliyorlar ardından tam bir kaos . Güle oynaya kendi seçtiğini çok sonrasında beğenmeyenler , zaten başından hiç beğenmeyenler , uzunca bir süre yapılan hiçbir yanlışa ses çıkarmayıp, beraber bir süre yürüdükten sonra mağduriyet sırası kendine geldiğinde feryat figan edenler , taaa 1924’te Hanedanlığı kaldıran siyasi bir partide, kendi, eşi- dostu, çoluk -çocuk siyasi makam taliplileri ile hanedanlık zihniyetini devam ettirenler , ovvv kadının bizde adı var ama külkedisi diyenler ,10 metrelik direğin tepesinde afiş asan genç çığlıklar , 50 üye yapanın, buralar benden sorulur edası ile 200-500-700 üye yapanın …( orda rüyam reklama girdi hatırlamıyorum ne yaptığını ) siyasi sıcak ilişkilerini kullanıp bir şey olan ya da bir şey olduranların antidemokratik kararlarını demokrasi naraları eşliğinde açıklamaları ve kapı ardında kalan, uzun elli görünmez akiller …(ağzında purosu var mıydı orasını göremedim) . Her şey bir delege oyu ile başlıyor , kendi yaptığını beğenmiyor, her geçen gün sayısı artan öfkeli bir kalabalığa dönüşüyordu... Kendim ettim kendim buldum demeyen bu kalabalık çok enterasan bir şekilde herkesi eleştirirken kendi öz eleştirisini yapmıyor bir de üstüne; ben örgütüm örgüt diyerek kendini sorgulanamaz bir şekilde dünyevi kurnazlıkla kutsuyordu. Örtüsü emekti , en çok bu kelimeyi duyuyordum .Her yanlış sahibi kolayca o sihirli kelimeyi kullanıyordu EMEK. Galiba hiç kimse bunlara yanlış yönlendirilmiş ya da kişisel beklentili emeğin , öngöremeyen ya da bağımlı bir iradenin ya da eksik siyasi bilincin KUTSAL AKILLA sorgulanabileceği gerçeğini söylememişti. Derken Ak sakallı dede görünüverdi . Bir koşu yanına varıp seslendim “ yaa dedecim ben bu rüyayı yapı ve işleyiş itibari ile pek sağlıklı bulmadım , kendi yaptığını beğenmiyor , üstüne de bunun kendisi olduğunun, her parçasının beğense de beğenmese de kendisini yansıttığının farkında değil. Bu arkadaşların çoğu 5-10 kişinin ağzına bakıp , ne derlerse onu yapıyor, sonra da dövünüyor hep birlikte. Lağvedelim gitsin bu yapıyı , bu hallerinden ders alıp örgürce, sorumluluk sahibi bir bilinçle delege , örgüt olsunlar yeniden… dememe kalmadı , Ak sakallı dede sinirle “sen ne kötü niyetli ,sen ne kötü sözlü bir kız çocuğusun , varsa böyle bir şey ; herkes payına düşeni almıştır merak etme , sen karşındakilerin bir kısmı ile çok kısmını genelleme, insan aklına güven. O yaşayarak , düşe- kalka doğru olanı öğrenir” deyiverdi. Ben yine ısrarla” ya şu lağvetme meselesini bi daha düşünsen. Kişiler değil , düzen yoz diyorum, bak böyle giderse hepimiz uyum sağlayacağız bu düzene haberin olsun !.” Ak Sakallı dede “ bak şu sivri dilli, çok bilmişe, rüyanda bile rahat durmuyorsun . Hadi ordan , fesat , kiraz bedavacısı seni… “ Ak sakallı Dede’ye “onlar da aidatlarını ödemiyor ama naberrr!..” diye söylenirken kan ter içerisinde uyanmışım. Çok şükür bu bir rüya imiş sadece , gerçek olmamasına ne kadar çok sevindim anlatamam size. Kirazı fazla yemiş olacağım ki; Sarıgül , Gürsel Tekin çarpışmasını , ilçeden İl’e ordan Genel Merkez’e , Merkez’den İlçe’ye uzanan dikenli yolu ve derin stratejileri göremedim eksik kaldı . Ehhh.... bir dahaki rüyaya artık...
Bu rüya vesilesiyle CHP’ nin çok değerli 400 delegesinin 22 Hazirandaki seçimlerde; özgür iradeleri ile sandık başına gideceğine, özellikle bu seçimde bilinçli bir tercihte bulunacağına inanıyor ,beğendiğimiz kadar beğenmediğimiz tercihlerin ,sonuçların da bizi ,örgütü yansıttığını , günahıyla- sevabıyla irade sahibininBİZ olduğunu hatırlatmak istiyorum. Yine sonrasında , kademeli olarak beraber ağlaştığımızı , kademesiz beraber kucaklaştığımızı da …
Eskiler derler ki ; kötü rüya görünce, anlat. Anlat ki bozulsun , tersi çıksın. Beni , sizi ve de herkesi üzen tüm kötü rüyaların bir son bulması dileğiyle…
FACEBOOK YORUMLAR