Kelimeler Özgürdür

Büyük yazar, toplum eleştirmeni. Yaşadığı çağın, kendi dâhil tüm zorluklarını en iyi, en akıcı dille her çağa aktarabilmiş büyük yazar.

26 Eylül 2020 - 00:16
Charles John Huffam Dickens (1812-1870) Okula dokuz yaşında başladı, babasının borç batağına düşmesi ve hapse girmesi ile tüm hayatı değişti. Okulu bıraktı ve bir boya fabrikasında çalıştı. Orada ilk kez hayat ile tanıştı. Yaşadığı derin ve yaşına göre büyük acılar, onun büyük bir yazar olmasının da önünü açtı. Çünkü hayatta tesadüf yoktur ancak böylesi üreten insanlar, en ağır bedelleri hep ödeyen taraftır.
Hayatı boyunca karşılaştığı tüm insanları kitaplarında betimledi. Karakter tahlilleri kurgu bile olsa ilhamı hep biriktirdiklerinden aldı. Hep dediğim gibi acı yazdırır.

Onun dünyası ve yaşadıklarından toparlanan ve aynı adı taşıyan kitabından bir güzel film karşımızda.
1850 İngiltere’sine güzel bir dekor, masalsı bir anlatış ve Dev Patel’in müthiş performansı ile David Copperfield’in Çok Kişisel Hikâyesi, 25 Eylül 2020 tarihi ile vizyona giriyor.
(2010)Son hava bükücü, (2018) Lion, (2018) Hotel Mumbai ve Altın Küre ve En İyi Film Oscar’ı kazanan (2008) Müslüman yarışmacı karakteri ile Milyoner’de ki performanslarında olduğu gibi yine burada da filmi taşıyan aktör. Farklı yorumla, masalsı ve kendi dünyasına hem kendinden kendine. Hem de hayal gücü ile harmanlanarak bir sesli değil de görüntülü kitap gibi çıkıveriyor karşımıza. Esasen bu kadar uzun sürmese iyi olur, dense de karakterlerin birbirleri ile geçişleri. Örgü ağı iyi işlenmiş. Bu anlamda, Yönetmen ve Senarist, Arnando Iannuccı’yı tebrik etmek lazım.
Hayal perdesi, masal, geçmiş, gelecek kurgu güzel. Seyirciyi geçmiş zaman içerisinde, büyülü bir yolculuğa çıkarmaya hazırlanıyor.

Diyaloglar iyi. Hatta Teyzesi, üvey babası, dadısı, tekne evde ki dostları. Ve en yakın arkadaşları, Ham ve Emily ile süren yaşam macerasında ki en belirgin olan, hepsinin yazın ve düşün dünyasına kattıkları…
 Yönetmen, David Copperfield’in anlatısını gösterirken, birden onu masalın içine sokup, burada da karakterleri konuşturuyor. Ve hayatında, karşısına çıkan insanların karakterleri düzenbaz gibi gözüken değil içerde sinsi gibi görünenin asıl kötü olduğuna bağlıyor.

Ve 1650 yılında kafası kesilerek idam edilen 1.Charles’a haksızlık yapıldığına dair göndermelerle. Bir yazarın, yazar olabilme ve düşüncelerini özgürce ifade edebilme hakkını uçurtma ile tanımlıyor.
Yer yer felsefik ince işleyişler hoş. Yakalanabilirse!
Hayatında bir küçük sandık içinde, kendi kendinin içinden yakaladığı sözcükleri burada biriktiriyor. En önemli hazinesi de  bu.

Ve her bir insanın sözü, yaratıcılık serüveninde ilhamı. Derinliğine derinlik katan, daha küçük yaşlarda farklı olduğunu bilen ve bunu yapabilmek için çok şeyi göze alan, öksüz ve kimsesiz Charles’in yazar olarak doğması. Kendinden kendine ve evrene yayılan serüveni oldukça iyi işlenmiş.

Ve filmin en belirgin özelliği; yazar olabilme düşü. Ki bunu filmin son karesinde iyice veriyor.
Kendi çocukluğuna sesleniyor ve ona: Endişelenme, sadece her anı macera dolu bir yolculuk olacak, bunu bil!

Bugün yeni nesillere bir ders niteliğinde sözleri ile Charles Dickens hala yaşıyor. Çünkü kelimeler özgürdür.
Ve yazabilmek, ifade, yaratım gücü sadece yazar doğanlara aittir. Ne yaşarsa yaşasın. O her şartta yine kendi olacaktır. Puan 7.1

Charles Dickens :
Çocukların kendilerini yetiştirenlerle varolduğu küçük dünyalarında hiçbir şey adaletsizlik kadar çok hissedilemez.
EMEL SEÇEN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Ayten Tandoğan
    3 yıl önce
    Charles Dickens çoğu insanın okuduğu ve bildiği bir yazar, bunu yarattığı mücadeleci karakterlere borçlu olsa gerek. Böyle yazarları sık sık anmak gerekiyor; bunun için Emel Seçen’e teşekkür ederiz.