KAL-DER KOBİ'LERE REKABET BECERİSİ KAZANDIRIYOR
KalDer rehberliğinde EFQM modelini uygulayan KOBİ’lerin iş süreçlerinde yüzde yüzü aşan iyileşme rakamları öne çıkıyor
Dördüncü Sanayi Devrimi ile başlayan yeni ekonomik sistemde rekabet savaşları hız kesmeden devam ederken, kurumlar için daha etkin ve kapsayıcı yönetim anlayışı zorunlu bir hal alıyor.
Tam da bu noktada toplam kalite yönetimini esas alan stratejiler özellikle de Türkiye’deki sanayi ve girişim ekosisteminin temel yapı taşını oluşturan KOBİ’lerin gelişimi adına itici güç görevi görüyor. Bu yönetim stratejilerinin başında gelen EFQM modeli ise KOBİ’ler için düşen maliyetler, iş hacminin büyümesi ve buna paralel olarak istihdam havuzunun genişlemesi gibi birçok fayda elde etme anlamına geliyor.
Avrupa Kalite Yönetim Vakfı'nın (EFQM) ulusal iş birliği ortağı olan Türkiye Kalite Derneği (KalDer); yönetim kalitesinin sağlanması, kayıpların giderilmesi, maliyetlerin düşürülmesi, muhtemel hataların önlenerek mükemmelliğin sağlanması gibi birçok hedef için bu modeli rehber kabul ediyor. EFQM modelinin omurgasını oluşturan kurumdaki tüm süreçlerde kalite ile verimliliği artırmaya yönelik dinamik bir yapı sunan KalDer, KOBİ’lere verimlilik ve süreklilik sağlama hedeflerinde destek oluyor.
Çağdaş kalite felsefesinin ülkemizde etkinlik kazanması ve yaygınlaştırılması amacıyla faaliyetlerini sürdüren Türkiye Kalite Derneği (KalDer), KOBİ’lere yönelik çalışmalarıyla yüksek katma değer sağlıyor. Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (European Foundation for Quality Management) tarafından sanayi ve akademisyenlerden oluşan bir grupla geliştirilerek 1991 yılında tüm dünyaya duyurulmuş bir yönetim modeli olan EFQM’in ülkemizde de yaygınlaşması için konunun uzmanı kurum ve yapılarla ortaklıklar kuran KalDer, işletmelerin sürdürülebilir başarı hedeflerini gerçekleştirebilmeleri doğrultusunda somut fayda sunan uygulamalar oluşturuyor. Sürekli devinim gösteren ve dijitalleşen dünyada farklı sivil toplum kuruluşları ile de iş birlikleri yaparak hem Türkiye sanayisinin hem de KOBİ’lerin rekabet edebilme güçlerinin gelişmesi için projeler ortaya koyan dernek, EFQM modelinin tüm KOBİ ekosistemine entegre edilmesini hedefliyor.
EFQM modeli ile üretimde kayıplar azalıyor, verimlilik artıyor
KOBİ’ler için EFQM modelinin sunduğu avantajlara değinen KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Bayraktar; “Bütünsel bir bakış açısı sağlayarak birçok yönetim araç ve tekniklerinin uyum içinde ve birbirini tamamlayıcı bir biçimde nasıl kullanılabileceği konusunda kuruluşa yardımcı olan dönüşüm modeli olan EFQM, kuruluşlar için yenilikçi ve sürdürülebilir bir yönetim anlayışı ortaya koyuyor. Dünya çapında tanınan ve yönetim çerçevesi oluşturan EFQM modeli, ülkemizdeki girişimlerin neredeyse tamamının KOBİ’lerden oluştuğu düşünüldüğünde ayrı bir önem kazanıyor. Bu etkin model, KOBİ’leri değişimi yönetme ve performanslarını iyileştirme konusunda destekliyor. En yalın tanımıyla EFQM, KOBİ’lere sürdürülebilir değer yaratma yolculuklarının neresinde olduğunu ölçümleme ve başarı elde etme fırsatı sunuyor. Bu noktada KalDer olarak potansiyeli ve avantajlarına rağmen küresel rekabetin gerisinde kalan KOBİ’lerin gerçek gücünü ortaya koyabilmesinin EFQM modelinin temelini oluşturan kurallar çerçevesinde mümkün olduğuna inanıyoruz. Çünkü EFQM, KOBİ’lerin röntgenini çekerek firmaların neye ihtiyaçları olduğunu reçete ediyor, üstelik kanıtlanmış yöntemlerle… Doğru stratejilerle doğru hamleler yapabilen KOBİ’ler ise üretimde kayıp giderme, maliyet düşürme, kalitenin artırılması ve verimlilik gibi avantajlar elde ediyor” şeklinde konuştu.
KOBİ’lerin iş pratiklerini geliştirerek şeffaf ve kurumsal bir yapı kazandırıyor
Bu modelin KOBİ’ler için kurumsal gelişim ve daha iyi yönetilebilir kurumlar yaratmak adına etkin bir araç olduğunu vurgulayan Bayraktar, EFQM modelinin temel yaklaşımlarına dikkat çekerek şunları söyledi: “EFQM modelinde önemli olan müşterinin önceliğini anlamak, uzun vadeli, paydaş odaklı bir görüş benimsemek ve bir kuruluşun yaptıklarıyla neler başardığı arasındaki sebep ve sonuç ilişkilerini görmektir. Buradaki temel amaç ise KOBİ’lerin daha kurumsal ve global arenada rekabet edebilir bir yönetim anlayışına ve idari yapıya kavuşmalarını sağlamaktır. EFQM modeli sunduğu yönetim anlayışıyla şeffaflık, etkin stratejik planlama, dijitalleşme olgunluğunun artırılması, şirketin yapılanması ne olursa olsun doğru kurumsal yapının oluşturulması için gerekli alt yapıyı oluşturuyor. KOBİ’lerin üretim süreçlerine ve pazarlara ilişkin vermeleri gereken kararlarda, teknik verimlilik kazançlarına ilişkin olarak özellikle küçük işletme yöneticilerinin farkındalıklarını artırıyor. KOBİ’lere küresel tedarik zincirlerine entegre olabilmeleri için gerekli temel beceriler konusunda rehberlik ediyor.”
KOBİ’ler EFQM modeli ile kurumsallaşma oranını yüzde 68’e çıkardı
Türkiye’deki girişimlerin yaklaşık yüzde 98’ini oluşturan KOBİ’lerin yönetim anlayışlarını EFQM modeli ile kurguladıklarında birçok kazanımı da hanelerine yazdırdıklarını ifade eden Yılmaz Bayraktar; “Müşteri sayısı, müşteri memnuniyeti oranı, kârlılık ve gelir artışı, rekabet avantajı gibi bir dizi katma değer sağlayan bu model, KOBİ’lerin makro kalkınma yolculuğunda yanında yer alıyor. Bu katma değeri somut verilerle ortaya koymak adına, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı dahilinde T.C. Cumhurbaşkanlığı Stratejik Kalkınma Daire Başkanlığı ve derneğimiz iş birliğinde bu modeli uygulayan 19 KOBİ üzerinde bir değerlendirme yapıldı ve değişimleri ortaya konuldu. Pek çok değerlendirme kriterinde yüzde yüzü aşan rakamların damga vurduğu değerlendirmede KOBİ’lerde atılım, yayılım, paydaş odaklılık gibi önemli kazanımlar gözlemlendi. Yapılan değerlendirmeler sonucunda araştırmaya katılan KOBİ’ler özelinde toplamda yüzde 48,5 oranında bir iyileşme sağlandığı görüldü. Bu doğrultuda; kurumsallaşma oranı yüzde 26’dan yüzde 65’e çıkarken, işletme anayasasının uygulanması oranı yüzde 28’den yüzde 68’e yükseldi. Profesyonellik ve uzmanlaşma oranı yüzde 30’dan yüzde 65’e, formal örgüt yapısı yüzde 30’dan yüzde 70’e ulaştı. Yetki devretme yüzde 27 iken yüzde 65’e, stratejik planlama yüzde 20 iken yüzde 66’ya, yönetim şekline katılma yüzde 24 iken yüzde 63’e çıktı. Karar alma şeklinde gelişim yüzde 20’den yüzde 60’a ulaşırken, iletişimde ise bu rakam yüzde 30’dan yüzde 70’e yükseldi” dedi.
KalDer
Türkiye Kalite Derneği (KalDer), çağdaş kalite felsefesinin ülkemizde etkinlik kazanması ve yaygınlaştırılması amacıyla 1991 yılında kurulmuştur. İnsana, topluma ve doğaya saygı, güvenilir olmak, yenilikçilik ve sürekli iyileştirme ve gönüllülük değerleriyle 31 yıldır çalışmalarını sürdürmektedir. KalDer'in vizyonu, ülkemizde sürdürülebilir iş ve yaşam kalitesine yön gösteren, dönüşüme liderlik eden bir sivil toplum kuruluşu olmaktır. Bu hedefe ulaşmak için “Mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek ülkemizin rekabet gücünün ve refah düzeyinin yükseltilmesine katkıda bulunmak” amacı ile çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye’nin rekabet gücünü artırarak toplumsal refahı sağlama yolunda kurum ve kuruluşlara rehber olmayı hedefleyen kuruluş, Ulusal Kalite Hareketi ile bu anlayışı ülkemizdeki tüm iş ekosistemine entegre etmek istemektedir. KalDer; Avrupa Kalite Yönetim Vakfı'nın (EFQM) Ulusal İş birliği Ortağı, Amerika Kalite Derneği'nin (ASQ) Küresel İş birliği Ortağı ve Orta Doğu Kalite Organizasyonu'nun (MEQA) kurucu üyesidir. KalDer'in ana faaliyetleri arasında; Türkiye Mükemmellik Ödülleri, Ulusal Kalite Hareketi Programı, Kalite ve Yönetim Alanındaki Eğitimler, Kurumsallaşma Ölçümü ve Çevik Yönetim Programı, KOBİ'ler için Stratejik Plan Rehberliği, Özdeğerlendirme ve Dış değerlendirme hizmetleri, Mevcut Durum Analizleri, Rehberlikler, Kalite Kongresi ve etkinlikler yer almaktadır.
FACEBOOK YORUMLAR