'İLHAM VEREN ADIMLAR BULUŞMASI' 3 YAŞINDA
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen “İlham Veren Adımlar Buluşması" etkinliğinde, projenin fikir öncüsü akademisyen ve sivil toplum gönüllüsü Dr. Dilek Kaya İmamoğlu ile TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu birer konuşma yaptı.

ŞİŞLİ / İSTANBUL
Akademisyen ve sivil toplum gönüllüsü Dr. Dilek Kaya İmamoğlu’nun öncülüğünü yaptığı, toplumda cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda farkındalığı artırmak amacıyla bu yıl üçüncüsü düzenlenen “İlham Veren Adımlar Buluşması", CHP Genel Başkan Yardımcıları Zeliha Aksaz Şahbaz, Volkan Demir, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımlarıyla gerçekleştirildi. Harbiye’deki Cemal Reşit Rey Salonu’nda düzenlenen etkinlikte, Dilek ve Ekrem İmamoğlu çifti birer konuşma yaptı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında düzenlenen etkinlikte konuşan Dr. İmamoğlu, “Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları sadece ülkemizin meselesi değil. Kadın hakları, ne yazık ki dünyanın her yerinde, çok büyük bir mücadele alanı olmaya hala devam ediyor” dedi.
DR. DİLEK KAYA İMAMOĞLU: “KADINLARIN YAŞADIKLARINI, BİZ KADINLAR ANLIYORUZ”
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü, “Tüm dünya kadınları için hayatın her alanında eşit bir şekilde var olmak, hak ve özgürlüklerini elde etmek için verilen mücadelenin en güçlü simgelerinden biri” sözleriyle tanımlayan Dr. İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü biz kadınlar, her yıl neden mi büyük bir coşkuyla kutluyoruz? Çünkü kadın haklarının önemini, hayatın her günü yaşadıklarımızla biz biliyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonuçlarına her gün biz katlanmak durumunda kalıyoruz. Evde, iş yerinde, sokakta, hayatın her alanında bizler eşitsizlikle karşı karşıya kalıyoruz. Eğitim sıralarından koparılan, erken yaşta evlendirilen, taciz edilen, şiddete uğrayan kız çocuklarının, kadınların haberlerini aldığımızda bizler kahroluyoruz. Çünkü o kadınların yaşadıklarını, en iyi şekilde, sadece ve sadece biz kadınlar anlıyoruz. O nedenle biz, her 8 Mart’ı coşkuyla ve bunun yanında da haklı bir öfkeyle kutlamaya devam edeceğiz. Newton’un etki-tepki yasası şöyle der: ‘Her etkiye karşılık eşit ve zıt yönde bir tepki vardır.’ Kadın hakları mücadelesi de işte böyle bir mücadeledir. Kadına yönelik baskı, şiddet, eşitsizlik arttıkça kadınların hak mücadelesi de artmaya devam edecektir. Her 8 Mart’ta kadınların sesi daha güçlü ve gür çıkacaktır.”
“KADIN HAKLARI MÜCADELESİ KİMSENİN VİCDAN AKLAMA ARACI DEĞİLDİR, OLAMAZ”
“Her yıl 8 Mart haftasında, her platformda kadınlara yönelik konuşmalar yapılıyor. Televizyonlarda kadınların gönlünü hoş edecek programlar, reklamlar dönüyor. Herkes bir haftalığına, adeta kadın haklarının en güçlü savunucusu kesiliyor. Tüm bunların kadın haklarıyla ilgili farkındalık yaratmak adına çok değerli olduğunu bilmekle birlikte, şunu da söylemek isterim: Bir hafta boyunca sesinizi çıkarıp, sonra lâl oluyorsanız; bir anlamı yok. Bir hafta boyunca kadın haklarına yönelik reklam filmleri yayınlayıp, yıl boyu kadın çalışanlarınızın hakkına giriyorsanız; bir anlamı yok. Kadına yönelik şiddete bir hafta lanet edip, sonrasında bu konuda hiçbir adım atmıyorsanız; bir anlamı yok. Kadın hakları mücadelesi kimsenin vicdan aklama aracı, imaj yaratma malzemesi değildir, olamaz. Kadın hakları mücadelesi, sadece söylemde kalmamalı, kişinin hayattaki her eylemine her zaman yansımalıdır. Kadın hakları mücadelesi, toplumda topyekun bir zihniyet değişikliğini kabul edip, bu zihniyetle hareket etmek, bu zihniyet değişikliğini topluma yaymak için çalışmaktır.”
“KADIN HAKLARI MESELESİ, İNSANLIK ONURU MESELESİDİR”
“Bu toplumsal yaygınlığı gerçekleştirmenin en etkili yolu, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik, güçlü bir kadın politikasının hayata geçirilmesiyle mümkündür. Kadın hakları meselesini, siyaset ve partiler üstü olarak ele alan, hayatın her alanında eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı hedefleyen bir kadın politikası, katılımcı bir anlayışla hayata geçirilmelidir. Bir politika ekseninde, bir yol haritası belirlenmeli ve kamudan sivil toplum kuruluşlarına, medyadan akademiye tüm paydaşlar, bu ortak politika çerçevesinde harekete geçmelidir. Gelin, kadın hakları sorununu çözmek için güçlerimizi birleştirelim. Devlet, bu konuda öncü olsun. Hepimiz ortak akılla, ortak çabayla siyaseti bir yana bırakarak hareket edelim. Çünkü kadınların özgür ve eşit olmadığı bir dünyada, adaletten söz etmek; kadın haklarının çiğnendiği bir yerde, insan haklarının korunduğunu söylemek mümkün değildir. Kadın hakları meselesi, bir insan hakları, insanlık onuru meselesidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, demokrasi ve insan hakları için vazgeçilmez bir önkoşuldur. Herkes için adalet ve eşitlik önce toplumsal cinsiyet eşitliğinden geçer.”
“3 BİN ÜNİVERSİTELİ GENÇ KADINA BURS VERMENİN MUTLULUĞUNU YAŞIYORUZ”
“İstanbul Vakfı ile birlikte, ‘Büyüt Hayallerini’ projesini, toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sunmak amacıyla başlattık. Bu proje ile kız çocuklarının eğitimine katkı sağlayan bir dayanışma ağı olsun istedik. ‘İlham Veren Adımlar’ kitabıyla da başarılı kadınların hikayelerini ve mücadelelerini kitaplaştırdık. Bu kitapla kız çocuklarının hayallerini büyüttük. Kitaptan elde ettiğimiz gelirle kız öğrencilerin eğitimlerine katkı sunmaya çalıştık. Bugün geldiğimiz noktada 3 bin üniversiteli genç kadına burs desteği vermenin mutluluğunu yaşıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz atölyeler ve etkinliklerle bursiyerlerimizin yanı sıra çok daha fazla genç kadına eşitlik ve emek mücadelelerinde destek oluyoruz. Büyüt Hayallerini Kız Öğrenci Yurdu ile Büyüt Hayallerini Kreşi için de çalışmalarımız devam ediyor. Tüm bunları bağışçılarımızın katkıları olmadan gerçekleştiremezdik. İzninizle buradan tüm bağışçılarımıza yaptıkları çok değerli katkılar için teşekkür etmek istiyorum.”
“BİZ, MÜCADELEYE ALIŞIĞIZ”
“Evet, kötü günlerden geçiyoruz. Tüm dünyada, özellikle yakın coğrafyamızda savaşlar ve çatışmalarla çevrilmiş durumdayız. Bu istikrarsızlık ortamından da ne yazık ki, yine en çok kadınlar, çocuklar, gençler etkileniyor. Dünya, daha keskin bir kutuplaşmaya doğru yol alıyor. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı, otoriterliğin öne çıktığı bir döneme girilmiş görünüyor. Ama tüm bunlara rağmen, bizler umutluyuz. Ne kadar kötü süreçlerden geçsek de insanlık adına, çocuklar, gençler, kadınlar adına mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız. Bu mücadeleyi sürdürmeye kararlı ne kadar çok kişi olduğumuzu görmek, umudumuzu artıyor. Üstelik, bunu başaracak güce de sahibiz. Yeter ki kendimize ve birbirimize inanalım. Birlik olalım. Dayanışmaya güç katalım. Biz kadınlar, önümüze çıkarılan engelleri aşabilir, eşitsizliğin karşısında hep birlikte durabiliriz. Biz, mücadeleye alışığız. Çünkü bizim günlerimiz, hayatın en ufak detaylarında bile mücadele ederek geçiyor aslında. Kadınlar, bulundukları yerlere önlerine çıkarılan engelleri aşarak, cam tavanları kırarak geldiler. Sevgili kız çocukları, değerli genç kadınlar sizler de bu güce sahip olduğunuzu bilin. Kendinize güvenin. Sizin azminiz karşısında hiçbir güç, hiçbir engel duramaz. Tüm bu eşitsizlikleri hep birlikte beraber ortadan kaldıracağız. Birlikteyiz, hep beraberiz, güçlüyüz. Kadın olmayı çok seviyor, neler başarabileceğimizi de çok iyi biliyoruz. Şimdi hep birlikte yeni bir hayata, yeni bir umuda, yeni bir hikâye yazmaya ihtiyacımız var.”
EKREM İMAMOĞLU: “BUGÜN İBB’DE, HER KADEMEDE ÇOK GÜÇLÜ KADINLAR VAR”
Eşinin ardından mikrofona gelen İmamoğlu da konuşmasına, “Kadınların eşit koşullarda var olması ve toplumsal eşitlik için daha fazla adım atmak, açıkçası benim bu görev dönemimde en fazla mutluluk duyduğum hususların başında geliyor” sözleriyle başladı. İBB olarak, kadın mücadelesinin ön saflarında olmaları gerektiğinin altını çizen İmamoğlu, “Çünkü, kadınların eğitimde, iş hayatında, sosyal yaşamda eşit haklara sahip olmasının, yalnızca kadınlar için değil, toplumun bütünü için çok büyük kazanım olduğunu iyi biliyoruz. Bu anlayışla, kadınların iş hayatındaki temsiliyetini arttırmak için verdiğimiz mücadele, büyük bir dönüşüm sağlamıştır. Eskiden kadınlar, İBB’de yönetici olamıyordu ya da birçok meslekle ilgili kapısını dahi çalamıyordu. Otobüs şoförü olmak, itfaiyeci olmak, cankurtaran olmak, denizci olmak gibi hususlara kapıları kapalıydı. Bugün ise İBB’de, her kademede çok güçlü kadınlar var. Kadın yöneticiler var. Kadın emekçiler var. Farklı meslek dallarında, gelecek nesillere örnek olan nice kadın çalışanımız var” dedi.
“KADIN YÖNETİCİ SAYIMIZI YÜZDE 172 ORANINDA ARTIRDIĞIMIZI GURURLA İFADE EDİYORUM”
Hiç kadın çalışmayan alanlarda ve İBB genelinde sağladıkları istihdamla ilgili aktarımlarda bulunan İmamoğlu, “Bugün kadın yönetici sayımızın, 2019’da teslim aldığımızdan bugüne, yüzde 172 oranında artış gerçekleştirdiğini gururla ifade ediyorum. Daha önce hiç kadın yöneticinin olmadığı alanlarda, artık çok sayıda kadın yöneticilerimiz var” bilgilerini paylaştı. İBB tarihinin ilk kadın genel sekreter yardımcısı atamasını da kendilerinin yaptığını kaydeden İmamoğlu, “İBB şirketlerinde, iştiraklerimizde hiç kadın genel müdür yokken, bugün beş iştirakimizin başında genel müdür olarak çok kıymetli kadın yöneticilerimiz var. Kadınların iş hayatında güçlü bir şekilde var olmasını desteklerken, özellikle İBB Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü çatısı altında sunduğumuz sosyal hizmetlerle de yanlarında olmaya ve ihtiyaçlarına dönük bir biçimde, İstanbul'umuzun her semtinde güçlü faaliyetleri arttırmaya da devam ediyoruz” diye konuştu. Kadınların ihtiyaçlarına faaliyet alanlarımızı genişleteceklerini duyuran İmamoğlu, “Merkezlerde sağlık, eğitim, kariyer, hukuki danışmanlık, kültür, sanat, spor, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi birçok alanda sunduğumuz hizmetlerle, kadınların hayatın her alanında desteklenmesi, güçlendirilmesi, psikolojik açıdan sağlıklı bir kent yaşamı sürdürmesine yoğun bir biçimde katkı sunuyoruz” ifadelerini kullandı.
“111 YUVAMIZ İSTANBUL KREŞİYLE KADINLARIN YÜKÜNÜ HAFİFLETİYORUZ”
İBB’nin bu konudaki çalışmalarının kısa bir özetini sunan İmamoğlu, özetle şöyle konuştu:
“Kadınların iş gücüne katılımı, dünya genelinde erkeklerin katılım oranının ne yazık ki oldukça gerisindedir. Kadınların iş hayatına daha aktif katılım sağlaması, ekonomik özgürlüklerini kazanmaları, bir dizi program ve bu alanda önemli adımlar gerektiriyor. İş hayatına kadınların katılımın önündeki en büyük engellerden birisi de ‘bakım emeğinin’ adaletsiz paylaşımıdır. Kadınlar, çocuk bakım yükünü tek başına omuzlamak zorunda kaldığında, ekonomik hayattan dışlanma riskiyle karşı karşıya kalır. İşte tam da bu noktada İBB olarak, tarihi bir atılım yaparak, çok güçlü yapılarla, 111 Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezi’yle, kadınların bu yükünü hafifletiyor, eşit toplum için önemli bir adım atıyoruz. Bu sene başı itibariyle, 17 binin üzerinde çocuğumuzun, İBB’nin Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezleri’nin tedrisatından geçerek hayata adım atmalarını gururla takip ediyorum. Bu merkezde sadece çocuklara güvenli bir eğitim sunmakla kalmıyor, aynı zamanda kadınların ekonomik ve sosyal hayata daha fazla katılabilmesine olanak sağlıyor.”
“KREŞLER; KENTİMİZİN İNSANLARI, ÇOCUKLARI VE BEBEKLERİ ADINA EN MEGA PROJEMİZDİR”
“Bu kreşlerimizde bulunan çocuklarımızın, ilerleyen yıllarda, belki de belli bir yaş almış olduğumuz dönemde, gazeteyi açtığımızda ya da internetten takip ettiğimizde, dünyada en önemli bir buluşu bulan ya da dünyanın en güzel işlerinden birine imza atan, en faydalı atılımlardan, girişimlerinden birini hayata geçiren bir kişinin, bir insanımızın kariyerinde, en başlangıcında Yuvamız İstanbul'dan yola çıktığını görmek, herhalde beni dünyanın en mutlu insanı yapacaktır. Onun için kreşler, bizim, İstanbul Büyükşehir Belediyemizin, kentimizin insanları, çocukları ve bebekleri adına, en mega projemizdir. Bunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Çalışan anneler için güçlendirme alanı olan bu merkezler, iş hayatında kadınların fazla yer almasının sağlandığı gibi, toplumsal cinsiyet eşitliğini de destekleyen çok somut bir adım haline geliyor. Bu anlamda sayılarını arttırmaya da devam edeceğimizi, şu anda etkin bir biçimde sahada yapımları, imalatları devam eden onlarca kreşimiz olduğunu da gururla duyurmak istiyorum.”
“KADININ GÜCÜ, TOPLUMUN GÜCÜDÜR”
“Kadınların eğitimi, istihdamı ve eşit hakları yaşama katılması için attığımız her adımın, kesinlikle ülkemiz adına daha güçlü bir gelecek vaadinde bulunduğunu, ama aynı zamanda daha fazla kadına da umut olmak zorunda olduğumuzun da gerçeğini bize hatırlatıyor. İnanınız ki; kadının gücü, toplumun gücüdür. Cumhuriyetin ilk yıllarında, çok büyük yokluk içerisinde, yoğun emekle birlikte büyük atılımları yapan Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, bir yandan çağdaş bir gelecek için devrimlerini sıra sıra toplumun önüne dizerek, hayatımıza katarken; taşrada, köylerde, insanların kadınıyla, erkeğiyle, çoluğuyla, çocuğuyla, büyük bir emekle ortaya koydukları ve hala o tarihlerdeki büyüme oranlarına, bir an bile erişemediğimizi gördüğümüzde, meselenin özünde aslında baktığınızda, aile içerisindeki herkesin üretimde eşit bir biçimde bulunması, her bir şekliyle omuz omuza üretmeye, ekonomiye, sanayiye, yeni atılımlara katkı sunduğunu görmek hiç de zor olmasa gerek.”
“SANKİ ‘KADININ ÇALIŞMASINA GEREK YOK’ GİBİ BİR ALGIYA SÜRECİ TAŞIYARAK...”
“Bugün ise, Türkiye'nin ve dünyanın geldiği noktada, kentleşen toplumlarda, işte o gün eşit bir biçimde iş gücünde bulunan insanların yerine, ne yazık ki ‘evde oturan kadın, çalışan erkek’ şeklinde bir geleneğe bürünmesi, belki de yoksullaşmamızın, son dönemlerde özellikle kadına farklı misyonlar yükleyerek, sanki ‘kadının çalışmasına gerek yok’ gibi bir algıya süreci taşıyarak, evirerek, böylesi bir yoksulluğun, üretimde az bulunan, toplumun yarısı olan kadının büyük bir bölümünün istihdama ve üretime katılmaması sonucuna evrilen bir düzen içerisinde, belki de yoksulluk değerlerinin yukarıya tırmanmasındaki en önemli parametre, en önemli çözüme muhtaç sorun olduğunu da altını çizerek sizlere aktarmak isterim. Kadınların gücü, toplumun gücüdür. Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi, ‘Şuna inanmak lazımdır ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir’ sözü, gerçekten çok değerlidir. Bu manada bu mübarek Ramazan ayında, bereket ve bolluk için dua ederken, soframızdaki bereketin artmasını, ailemizdeki huzurun artmasını, memleketimizdeki huzurun, kardeşliğin artmasını anlatırken, elbette ki bunun yolunun ve bu ülkede kadın erkek eşitliğinden geçtiğini asla unutmayarak, bugünkü görevlerimizde ve yarın var olacak görevlerimizde, güçlü bir biçimde kadın hakları savunucusu olarak yoluma devam edeceğime, hepinizin huzurunda söz veriyor, şimdiden 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum.”
GÜÇLÜ KADINLAR KONUŞTU
Konuşmaların ardından, Merve Yıldırım’ın moderatörlüğünde düzenlenen oturuma; İnsan İnovasyon Tasarımcısı Arzu Kaprol, Global Teknoloji lideri Ayşegül İldeniz, atlı zabıta Duygu Bakacak Dağdeviren, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Itır Erhart ve Akbelen Ormanı için verdiği mücadeleyle tanınan İkizköy Muhtarı Nejla Işık katıldı. Dünyaca ünlü bilim insanı Canan Dağdeviren’in video mesajıyla katıldığı etkinlik, “Büyüt Hayallerini” şarkısının okunması ve toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.
FACEBOOK YORUMLAR