İBB Başkanı İmamoğlu Riva Deresi'ndeki kirlilikle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu

İmamoğlu "“2009 yılında DSİ, İSKİ ve İBB yetkilileri arasında yapılan toplantıda, Karadeniz’e dökülen diğer akarsular gibi Riva Deresi’nin ıslahının da DSİ tarafından üstlenilmesi karara bağlandı” bilgisini paylaşan İmamoğlu, şunları söyledi: “DSİ, İBB’ye ait bir kurum değildir. DSİ, Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait bir kurumdur. İSKİ kimin kurumu? Milletin kurumu, halkın kurumu. İBB kimin kurumu? Yine halkımızın, ülkemizin en kadim kentinin 16 milyon insanına ait bir kurum.

09 Haziran 2020 - 22:23 - Güncelleme: 10 Haziran 2020 - 10:40
Mehmet Ünlü
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Riva Deresi’nde incelemelerde bulundu. Riva Deresi’nin Karadeniz’e döküldüğü noktada tekneye binen İmamoğlu’na; İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu, İBB Sözcüsü Murat Ongun ve Başkan Danışmanı Yiğit Duman eşlik etti. Mermutlu, yaklaşık 45 dakika süren tekne yolculuğunda İmamoğlu’na dere etrafındaki yerleşim yerleri, sanayi tesisleri ve İSKİ yatırımlarıyla ile ilgili bilgiler verdi. Tekneden indikten sonra bir süre Cam Ocağı’nda dinlenen ve vatandaşlarla sohbet eden İmamoğlu, Öğümce Mahallesi’nde Göllü, Bozhane, Riva, İshaklı, Kılıçlı, Cumhuriyet, Ali Bahadır ve Mahmutşevketpaşa mahallelerinin muhtarlarıyla ve sakinleriyle bir araya geldi.

“TANE TANE ANLATACAĞIM”

İmamoğlu, toplantıyı, “Bugünkü temel gezimiz, malum Riva Deresi’nin süreçleri. Süreçle ilgili İSKİ Genel Müdürümüz Raif Bey, bir sunum yapacak. Ondan sonra ben de 7’den 77’ye herkesin iyi anlayacağı şekliyle -bakarsınız birileri, anlatsak da anlamaz adı Bakan da olsa- tane tane anlatacağım. Bu süreçler neymiş ne olmuş, tane tane anlatacağım ki kamuoyu bilgilensin. Derdimiz sorun çözmek, bağcıyı dövmek değil. Birileri bağcıyı dövmek istese de dövecekleri bağcı yok artık İstanbul’da. İstanbul’da, sorun çözmek isteyen birisi var. Gitsin kendi kendileriyle dövünsünler; bizi ilgilendirmez. Biz, çözmek için buradayız; bunu bilin” sözleriyle başlattı.

MERMUTLU SUNUM YAPTI
İmamoğlu’nun ardından İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu, Paşaköy İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi ve gerçekleştirmeyi planladıkları diğer projelerle ilgili detaylı bir sunum yaptı. Mermutlu’nun sunumunun ardından yeniden söz alan İmamoğlu, şunları söyledi:

“TAM ADI ‘BÖLÜCÜLÜK’; AYRIMCILIK HAFİF KALIR”
“Şimdi, bahsettiğiniz mesele İstanbul’un suyu, kanalı, kanalizasyonu; yani İSKİ. İSKİ kimin kurumu? Milletin kurumu, halkın kurumu. İBB kimin kurumu? Yine halkımızın, ülkemizin en kadim kentinin 16 milyon insanına ait bir kurum. Çok acı, tam adı ‘bölücülük’; ayrımcılık hafif kalır. Çıkıyor, her konuşmalarına, talimat şeklinde tanım koyarak konuşan bir bakan diyor ki dün; ‘Burasının artık onun bunun elinde bertaraf olmasına izin vermeyeceğiz. Biz, bu süreci çözeceğiz ve Riva’yı halkımıza kazandıracağız. Ayağa kalkıp alkışlayası geliyor insanın!”

“DSİ, İBB’YE AİT BİR KURUM DEĞİLDİR”
“Değerli dostlar, bunları bilin; 2009 yılında İBB’nin de içinde olduğu DSİ, İSKİ VE İBB yetkilileri bir toplantı yapıyor. Diyorlar ki; ‘Bu su disiplini, İstanbul’da sıkıntılı. Bizim bunu çözmemiz lazım. Bir kargaşa ve kaos var. Bu çözümü yerine getirmezsek seller, su baskınları, kirlilikler yaşanıyor. Bunları çözmemiz için sorumlulukları paylaşmamız lazım.’ Bakın yazıyor burada; ‘Riva Deresi tümünün ıslahı, Devlet Su İşleri tarafından yapılacaktır.’ Yani buradaki derenin bütün ıslahı, o bahsettiği derenin akışkanlığını engelleyen birikmeler, çevre temizlikleri hatta mülkiyet sorunları, kamulaştırma gibi hususları DSİ üstlenecektir, diye bir süreç tanımı var burada. Sadece Riva deresi değil Ağva, Kilyos, Kabaköz dereleri de dahil. Özellikle bu tarz Karadeniz’e akan derelerin ıslah gibi süreçlerin denetimi DSİ’ye ait. Sayın Bakan’a hatırlatayım; DSİ, İBB’ye ait bir kurum değildir. DSİ, Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait bir kurumdur.  Bakan bir şey açıklıyor; ‘Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak biz, Tarım ve Orman Bakanlığı olarak, Beykoz Belediyesi ile yapacağız.’ Bölücülük oraya ait! Niye? Sorumluluk sana ait. Sorumlu DSİ ve Şehircilik Bakanlığı.”

“KAĞIT FABRİKASI, KİRLİLİĞİN EN BÜYÜK NEDENİ”
“Burada bir kâğıt fabrikası var. En büyük kirliliğin nedeni. Başka sanayi tesisleri de var. Özellikle direkt dereye akıntı veren sanayi kuruluşlarının sorumluluğu de Çevre Bakanlığı’nda. Az önce Genel Müdürümüz, ‘Şehircilik İl Kurumu’ dedi. Bize ait bir kurum değil. Sayın Bakan, bahsettiğiniz Çevre İl Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait ve gereken titizliği göstermiyorsunuz. Birazdan gidip göreceğiz. Bundan sonra böyle yapıyorum; bazen yazıya döküp anlatıyorum bazen suç duyurusunda bulunuyorum. Kim olursa olsun, devletin hangi kademesinde olursa olsun, suç duyurusunda bulunuyorum. Çünkü, millet bizi vatandaşın, çevrenin tüm canlıların hak ve hukukunu korumamız için seçti.”

“ÇÖZÜM İÇİN GELDİK”
“Lütfen anlayalım. Riva Deresi’nin sorumluluğu, 2009’da Devlet Su İşleri tarafından alınmıştır diye toplantı tutanağı var burada. Ne diyorlar: ‘Biz 11 yılda yapmadık, yapamadık. Sen, 11 ayda yap!” Hem de yetkin yok. Ona rağmen yap! Az önce dereden ayrılırken bir tesiste indik. Bir vatandaşımız, ‘Biz 99-2000’de burada neredeyse dereye giriyorduk’ dedi. Şimdi; ‘Biz 11 yılda burayı perişan ettik sen gel 11 ayda çöz!’ Biz çözüm için geldik; tabii ki çözeceğiz. Bütün yokluğa ve sıkıntıya rağmen çözeceğiz. Genel Müdürümüz anlattı; derenin üzerindeki arıtma tesisleriyle ilgili, bütün yetersizliklerle ilgili süreçlerle alakalı, biz zaten çalıştık. Kasım- Aralık’tan beri bunu konuşuyoruz. Bu dönemlerde ihalesini yapmak üzere kararlılığımız var. Paşaköy’ün kapasite artırımı da buna dahil. Hem Genel Müdürümüz hem yetkili arkadaşlar, bu konu, buranın en acil konularından biri diye iki ay önce aldığım brifingde bana anlattılar. ‘Bugüne kadar ihmal edildi, hızlıca bunu yapmamız lazım’ denildi. Ben de ‘Hemen yapın, süreçlere başlayın’ dedim. Bu bahsettiğiniz konular, bizim gündemimizde, yatırım planımızda olan, şu anda yürüyen iş ve işlemler. Bunlar yürüyecek. An önce Genel Müdür’ün anlattığı 1 milyar liraya yakın yatırımı da buraya yapacağız. Bütün engellemelere rağmen, finansal anlamda bizi zora sokan girişimlere rağmen yapacağız. Kaynağımızı üretiriz. Gerekirse ekstra kaynak buluruz. Kabiliyetli insanlarız, kabiliyetli bir şehrimiz var. Buluruz ve yaparız, yapacağız da.”

“MESLEĞİNİZİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRİN”
“Buradan Sayın Bakan’a tavsiyede bulunuyorum. Diyorum ki: ‘Siz bu ülkenin atanmış bir bakanısınız. Konuşurken siyasi cümleler yerine mesleğinizin, görevinizin gereğini yerine getirmenizi size tavsiye ediyorum. Bu konuşmayı yine bir talimatla mı yaptılar bilmiyorum. Bunu yapmayın. Yazık bu memlekete. Bu şehre yazık. 11 yılda yapmadığınız işleri, 11 ayda suçlu arar gibi davranarak hiç kimseyi anlatamazsınız. Kendinizi aldatırsınız; bence kendinizi bile aldatamazsınız. Akşam eve gidip aynaya baktığınızda, ‘Ben bu lafı nasıl ettim’ diye yüzünüz kızarır. Yapmayın böyle.”

“ÜZERİMİZE GELENİ YAPIYORUZ”
“Ağva ile de aynı şekilde ilgileniyorum. Daha geçen hafta Kilyos’u konuştuk. Çevresindeki birikmeleri konuştuk. Yıllardır Kilyos çevresinde arıtma yapılmamasının, Zekeriyaköy gibi birçok yerleşim alanında hala fosseptik bulunmasının bir ayıp olduğunu altını çizerek, daha geçen hafta konuştuk. Bu bir süreç. Sahil bandı, Riva Köyü, plajları, derenin süreçleri dahil olmak üzere ortaklaşacağız, bu süreçleri çözeceğiz. Biz, üzerimize düşeni yapıyoruz. Yapmakta da kimse bile alıkoyamaz. Siz de üzerinize düşeni yapın. Yapın ki memleket fayda görsün. Boş konuşmayla hiç kimse fayda görmez. Kimseden çevre dersi alacak değiliz. Bize çevre dersini verecek olan akademisyenler ve bilim insanları olur. Bize dersi verirler, anlatırlar, biz de onu uygularız. Akıldan ve bilimden faydalanırız.”

“POLİTİK AKIL VERMEYE ÇALIŞANLARA GÜLER, GEÇERİZ”
“Bize, çıkıp içi politik cümleler dolu şekliyle akıl vermeye çalışan, ders vermeye çalışana, ancak ve ancak güler geçeriz. Kendilerine gelsinler. Bırakın bu bölücülüğü. Diyorsanız ki; ‘Devlet Su İşleri olarak bundan sonrasında yapamayacağız’ onu da yapmaya talibiz. Bütün zorlukları aşar, yaparız. Yazın bir yazı bize; ‘Biz yapamıyoruz, özür dileriz, siz yapın!’  Hay hay; memnuniyetle. Bütün gücümüzle, İstanbul’un bu güzel köşesini yaparız. Beykoz Belediyesi benim belediyem kardeşim. İBB, Çevre Şehircilik Bakanlığı da benim. Yani ülkenin her makamı benim. Ben kimim? 83 milyon insandan birisiyim. Sayın Bakan da unutmasın; siz de 83 milyondan birisisiniz. Lütfen cümlelerinizi dikkatli konuşun, dikkatli seçin.”

“HER ORTAMDA ‘ALLAH RAZI OLSUN’ DİYORUM”
“İSKİ, İBB’nin kadim bir kurumudur. Bu kurumu lekelemeyin. Ayıptır, yazıktır. Ben, bu kuruma, bu şehre hizmet edenlere teşekkür ettim. Ediyorum da her koşulda, her ortamda. ‘Allah razı olsun’ diyorum. Size de aynı ahlaklı duruşu tavsiye ediyorum. Geçmişte bu eski kuruma hizmet etmiş, bazen çıkıp talimatlarla konuşan insanlar da var. Bakanlık yapmış, genel müdürlük yapmış. Onlara da diyorum ki; ‘Yazık etmeyin!’ Bak yıllarınız burada geçti, yazık etmeyin. Kendinizi son dönemdeki siyasi curcunaya ve siyasi kaynayan kazana heba etmeyin. Bilim adamısınız, geçmişte hizmetleriniz var, bakanlık yaptınız; çıkıp televizyonlarda 3 aylık, 5 aylık dönemi suçlayarak hiçbir şey elde edemezsiniz. Sadece kendi geçmişinizi lekelersiniz. Hizmet için geldik, çözüm için geldik.  Riva, Göksu, Ağva ve Kilyos gibi birçok yeri de hassasiyetle ele alacağız ve çözüme kavuşturacağız.”

“SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMA YETKİMİZİ KULLANALIM”
İmamoğlu ve beraberindeki heyet, muhtarlar buluşmasının ardından söz konusu kağıt fabrikasının yakınlarında incelemelerde bulundu. Yetkililerden, “Metrelerce balçık burası. Bu su, olduğu gibi yıllardır Riva’ya akıyor. Bu firma, bakanlığın denetiminde” bilgisini alan İmamoğlu, tepkisini, “Biz, burada suç duyurusunda bulunma yetkimizi kullanalım. Görevini yapmayanlar hakkında da suç duyurusunda bulunacağız. Kim o? Gerekiyorsa, Çevre Bakanlığı’nın buradaki yetkilisi. Bu ne kepazelik ya. Yapamıyorlarsa işi, bıraksınlar biz yapalım ya” sözleriyle dile getirdi.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum