İBB Başkanı İmamoğlu: "İstanbul'a İhanet Projesini Mutlaka Engeleyeceğiz"

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul ve tartışılan MOBESE görüntüleri ile ilgili çok sert konuştu. İmamoğlu Kanal İstanbul'u yapmaya iktidarın siyasi ömrünün yetmeyeceğini vurgulayarak “Aldıkları o araziler tarla olarak kalacak. Bu ihanet projesini mutlaka engelleyeceğiz. İleride sorumluları da bunun hesabını verecek” dedi.

 İBB Başkanı İmamoğlu: "İstanbul'a İhanet Projesini Mutlaka Engeleyeceğiz"
01 Şubat 2022 - 20:54
Mehmet ÜNLÜ
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ataşehir’de katıldığı bir programda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın Kanal İstanbul çevresine kurulacak Yenişehir'in ilk üç etabı için başlattığı tapu süreci ve sosyal medyada Ürdünlülerin kurduğu bir pazarlama şirketinin müşterilerine müjde vermek üzere çektiği video ile ilgili açıklama yaptı.
İBB bünyesinde “Beton Kanal” için platform kurulduğunu tüm sürecin yakından takip edildiğini belirten İmamoğlu, burada gerekli değerlendirmeler yapıldıktan sonra hukuki süreçleri harekete geçirdiklerini söyledi.
İstanbul'un geleceğini tehdit eden bu projenin sıkı takiplerinde olduğunu dile getiren İmamoğlu, söyle konuştu:
“Başından beri ifade ettiğimiz bir şey var; bu bir rant projesidir. İçinden geçecek tankerin, boğazı tehdit eden unsurların bertaraf edilmesi ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Burada hesap kitap;  birilerinin cebine girecek olan paralardır, kazanılacak paralardır. Oradaki zavallı köylülerimizi, yerlerinden edilen vatandaşlarımızı da ilgilendiren bir husus değildir. O kadar çıkarcı davranılmıştır ki, hatırlarsanız en üst perdeden şu söylenmiştir: ‘Güzergahını bile paylaşmıyoruz. Çünkü buradaki arsa rantına izin vermeyeceğiz. Güzergahının paylaşılmadığı doğru. Ama kime? Topluma, vatandaşa. Ama birileriyle paylaşıldığı da bugün ortaya çıkıyor. Ama Ürdün’deki emlakçı ama başka ülkelerdeki bu işten para kazanan kişiler ve bunların çoğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da değil. Bir de para kazanan aracılar var tabii. Bir de bunların tespit edilmesi lazım. Bu aracılar, bu komisyoncular, bu devlet görevlileri kim? Bu siyasiler kim? Bu işe aracılık eden, pazarlamacılık yapan kim?”
İmamoğlu Kana İstanbul Projesi ile ilgili görüşlerini ise şöyle açıkladı:  
“Hazırlarız, yaparız, satarız, para kazanırız diye düşündüler. Kimi satıyorsun? İstanbul’u satıyorsun.  İstanbul’un en kıymetli, en hayati,  damarı, akan kanı dediğimiz o güzelim  soluk aldığımız alanını peşkeş çekiyorsunuz. Kime? Bir avuç zengin olacak insana. Ne için? İstanbul’un geleceğini mahvetmek için. Adı bile konmuş Yenişehir. Ben bu kepazeliği her zaman ifade ettim. Kanal, ulaşım hikaye. Orada 2,5-3 milyon insanın  İstanbul’a ilave edilmesiyle İstanbul’un bütün doğal yapısını, bütün kurgusunu bertaraf etmesiyle sonuçlanacak kötülüktür bu kötülük. Bunu engelleyeceğiz. Siyasi ömürleri buna yetmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti’nin dönüşüm hikayesinin en önemli göstergesi olacaktır; Kanal İstanbul’a karşıtlık. Beton kanal projesine karşıtlık. Bir avuç insanın hem de  Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan bir avuç insanı zengin etme projesine karşıtlık. Planlara karşı açtıkları davaları hatırlatan İmamoğlu hukuki süreçlerin yavaşlatıldığını söyledi ve yargı mensuplarını göreve çağırdı.
Planların ve tapu sürecinin bir gecede devreye sokulduğunu da değinen İmamoğlu,  şu ifadelerde bulundu:
“Vatandaşın haberi yok, ilçe belediyelerinin haberi yok, büyükşehir belediyesinin haberi hiç yok. Ankara’da birileri oturmuş masanın üstünde kararlar alıyor. Birileri de çıkıyor. Benim adım ‘Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ diyor. Ne çevresi ne şehirciliği. Bu vahşi durumu takip ediyoruz, içindeyiz. Tek bir gün bile zihnimizden çıkarmadık. Bu ihanet projesini mutlaka engelleyeceğiz. İleride sorumluları da bunun hesabını verecek” dedi.
Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul Projesini uygulamak isteyenlere de şöyle seslendi:
“O araziler,  tekrar  İstanbul’un çok sağlıklı tarım arazileri olmaya devam edecek. Aldıkları günkü fonksiyonuyla devam edecek. Yani o gün tarım arazisi olarak aldılarsa ileride de tarım arazisi olacak. O gün rekreasyon alanı ise öyle kalacak. Fırsatçılık yapmalarına müsaade etmeyeceğiz. Ama kimsenin hakkıyla, hukukuyla da işimiz yok. O bakımdan İstanbul’un kaderini etkileyecek bu sürece karşı dik duruşumuz ve kararlı duruşumuz devam ediyor.


Mobese konusunda da düşüncelerini ifade eden İmamoğlu, şunları söyledi:
“Mobese ’nin nasıl kullanıldığı belli hukukta. Suçlu tespiti için kullanılır. Ve onun dışında hiçbir şekilde kullanılamaz, servis edilemez. O kameranın başında kim oturuyordu? Ona bu talimatı kim verdi? Emniyet müdürü bunun için bu işin içinde mi? İstanbul Valisi bu işin içinde mi? Haberdar değillerse cevabını versinler. Benim kişisel alanıma, benim kişisel sürecime müdahale etme densizliğine, ahlaksızlığını gösteren devletin hangi kademesinde kim varsa hesabını verecek. Ama bugün ama yarın. Dolayısıyla yediğimiz yemeğin hala konuşulması o sadece boş işleri olan insanların işi. Ekrem İmamoğlu, aşağı Ekrem İmamoğlu yukarı. Başka dertleri yok. Çünkü İstanbul canlarını çok yaktı. Onun acısı nasıl bir acıymış ki bu kadar basit bir meseleye bile günlerce konuşmayı göze alabiliyorlar.”
İmamoğlu, Cumhurbaşkanının Trabzon'da katıldığı programda bir 10 yaşındaki bir çocuğun eline mikrofon alarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında  söylediği  sözler için de şöyle konuştu:
“Trabzon’da benim memleketimde yapılmasını da ayrıca kınıyorum. Oranın bir çocuğu olarak bunu söylüyorum. Bir çocuğun niçin bu şekilde konuşturulması dile gelmiyor. Yani biz siyasette ahlakı unutmuşuz, çocuğu siyasete alet etmişiz. Ben bir tane kanalda konuşulduğunu görmedim. Hâlâ yemek. Utanmazlığa bakar mısınız? Kimse bundan bahsetmiyor. Bu çocuğu böyle bir sürece nasıl alet ederler? Ahlaktan nasıl uzaklaşırız? Kibirli, tehdit eden, kötü dil kullanan bir sürece nasıl geldik biz Allah aşkına? İstanbul’da İstanbul. Ben seçilince dedim ki; ‘Şanslıyız, İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış sayın Cumhurbaşkanımız, İstanbul’a abilik yapar. Sorunları konuşuruz. Bunları düşünürken bütün engellemeleri yaşayan, İstanbul’un önüne taş koyan bir süreç yaşadık. Madem beni miting meydanlarında konuşacaksınız ya da salon toplantılarınızda konuşacaksınız ya da grup toplantılarınızda konuşacaksınız; imzalayın şu 300 otobüsün iznini, imzalayın Beylikdüzü metrosunun iznini, meclisteki tıkanmaları yapmayın,  İSKİ’de bütçe daralmasını yaşatmayın sonra gene konuşun, eleştirin.”
Çok kötü bir şov yapılarak orada o insanlar da zan altında bırakıldığını vurgulayan Ekrem İmamoğlu,  olayı kınadığını belirterek Kişisel hayatlara müdahale üzerinden yarın başımıza gelebilecek büyük tehditlerin şimdiden bertaraf edilmesi üzerine bu hukuki sorun, FETÖ taktiği adına ne derseniz deyin, başka taktikler. Ben anlamıyorum onlardan. Bu  süreçler konuşulmalıdır. İstanbul’un engellenmemesi, işine destek olunması tartışılmalı, konuşulmalıdır. Ondan sonra gidip ne yapıyorsanız yapın ya muhalefetinizi yapın. Nedir bu ya? Kibirli bir dil, tavır  vesaire. Bunları konuşun. Bırakın yemeği. Yemek yendi bitti. Diplomatik bir yemekti. Bir de diplomatik bir kriz içeriyor. Yani takip ettiğiniz sürecin içinde bir de Türkiye’nin en yoğun ilişkilerinin olduğu bir ülkenin büyükelçisi var. Bizi takip eden o kamera da bu görüntüler de vardır. Biraz daha pervasız davransalar belki de onu da göstereceklerdir.”
AKP İstanbul Milletvekili Fatma Betül Sayan Kaya'nın İBB’den  AKP döneminde ABD’de eğitim almak için 1 milyon liralık burs verildiği  müfettişlerce ortaya çıkarıldığını da aktaran Başkan İmamoğlu   şöyle konuştu:
“Nasıl burs verilir? Bu sene 53 bin kişiye verdiği gibi. Öğrenci başı 3 bin 200 TL. Bizden burs alan 53 bin kişinin tek bir kişisiyle dahi ne ilgim var, ne bilgim var. Adını bile bilmiyorum. Vatandaşlar sisteme başvurur. Durumu uygunsa faydalanır. Hanımefendinin yaşını tam bilmiyorum. Ama burada onunla yaşıt, belki aynı dönemde okumuş, belki şu an basında görev yapan birçok insan olabilir. Şu geçmez mi aklınızdan? ‘Ya benim de haberim olsaydı 100 bin dolar bursa hemen gider başvururdum. Hatta ben ondan daha hızlı koşarım. Ben ondan daha iyi bilirim. Ben ondan daha iyi bir öğrenciyim' diye aklınızdan geçmez mi? Geçer. Milletimizin parasını çarçur eden, kul hakkı yiyen, hangi unsur varsa açığa çıkarılacak, hesabı sorulacak. Var mıdır başka? Vardır. Hepsi yavaş yavaş gündeme alınıyor. Soruşturmaları yapılıyor. Öyle kibirli kibirli konuşacaksınız. Ahlaki hiçbir değeri önünüze koymadan  herkese çamur atacaksınız. Ama hayatınız çamur içinde olacak. Hayatınız pislik içinde olacak. Bunlara müsamaha göstermeyeceğiz. İstanbul halkının bütçesi artık emin ellerdedir. Geçmişte yapılan bütün hatalarla, kusurlarla ilgili hukuki süreçler, engellenmemize rağmen açtığımız dosyaları ve davaları elimizden almalarına rağmen günü geldiğinde o eksikler giderilecek.
Onun da hesabı sorulacak. Engelleyenler dahil. Allah her kulu, kul hakkı yemekten korusun.  
İçişleri Bakanlığı müfettişlerince İBB’de başlatılan soruşturma hakkında bilgi veren İmamoğlu ;“Biz teftiş edilmekten hiçbir zaman imtina etmedik. Teftiş edilmek kadar doğal bir süreç yoktur. Ama bunun aklı vardır, izanı, hukuku vardır. Ne yazık ki bu akılsız, hukuksuz şekilde biri bağırdı, haykırdı, çağırdı diye bir teftiş başlatıldı. Uygulamanın şu an bizdeki görünen biçimi ‘burada bir şey yok, şuraya da bakalım. Şurada bir şey yok, oraya da bakalım. Nereye bakarsanız bakın kardeşim. Bizim zaten şu an yönetim biçimimizde bırakın müfettişi, vatandaş. buradan baksa öbür köşeyi görecek bir şekilde yönetiyoruz. Hiç kimseden korkmuyoruz. Çünkü işimiz hukukuna göre yapıyoruz. Bu teftiş aklı selim, vatanını seven, memleketi, devleti için hizmet eden saygıdeğer müfettişlerimize güveniyoruz” dedi.
İstiklal Caddesi'nde Kürtçe şarkı söyleyen sokak müzisyenlerine yönelik emniyetin müdahalesi ile ilgili bir soru üzerine de İmamoğlu şunları söyledi:
“Bu ülkede yaşayan her vatandaşımız kendi dilinde, her yerinde türküsünü de söyler, şiirini de okur. Eğlencesini de yapar. Bu noktada emniyetin yaptığı bir açıklama var; ‘böyle bir kasıt asla yoktur' şeklinde. Ben onu muteber görüyorum. Akılcı görüyorum ve onu muhatap alıyorum. Kişisel hatalar varsa da onunla ilgili soruşturmalar açılır, bakılır. Ben emniyetin açıklamasını muteber görüyorum. Doğru bir açıklamadır. Bu memlekette yaşayan her vatandaşımız, her vatandaşımız kendi dilinde türküsünü de söyler, şiirini de okur, yazısını da yazar. Nokta. Bunu tartışmaya gerek yok. 21'inci yüzyıldayız.”

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum